Abraham J. Twerski kitaplarından Addictive Thinking kitap alıntıları sizlerle…
Addictive Thinking Kitap Alıntıları
Psikoz ve nevroz arasındaki fark şöyle anlaşılır: Psikotik, İki kere iki beştir, derken nevrotik, İki kere iki dört eder ve ben buna dayanamıyorum, der.
İnsanlar başkalarını oyuna getirerek geçici bir avantaj elde edebilirler ancak kendilerini kandırmaları boş bir zaferdir.Kazanan aynı zamanda kaybetmiş olur.
Duyusal deneyim kişisel ve özneldir. Duyusal deneyiminizi başka birine aktarmak veya nesnel olarak ölçmek imkansızdır. İki kişi aynı yemeği tattığında, aynı melodiyi duyduğunda ya da aynı gün batımını izlediğinde, birinin diğerinin ne hissettiğini tam olarak bilmesi mümkün değildir.
Suçluluk ve utanç arasındaki temel fark şudur:
• Suçlu kişi, Yaptığım şey için kendimi suçlu hissediyorum, der.
• Utanç duyan kişi, Olduğum şeyden utanıyorum, der.
Fark neden bu kadar önemlidir? Çünkü insanlar yaptıkları şeyler için özür dileyebilir, eski hallerine dönebilir, telafi edebilir, af dileyebilirler; oldukları şey içinse neredeyse hiçbir şey yapamazlar.
Psikoz ve nevroz arasındaki fark şöyle anlaşılır: Psikotik, İki kere iki beştir, derken nevrotik, İki kere iki dört eder ve ben buna dayanamıyorum, der.
Bazı fobiler hatalı algının sonucudur. Örneğin, köpeğin korkuttuğu küçük bir çocuk, köpeklere karşı korku geliştirebilir ve uzun yıllar sonra, olgun bir insan olduğunda zararsız, küçük bir köpek yavrusu ona yaklaştığında panik tepkisi gösterebilir. Fiziksel olarak küçük bir köpek yavrusu görmesine rağmen, psikolojik algısı onu saldırmak üzere olan vahşi bir köpek olarak görür. Başka bir deyişle, bilinçli algı küçük bir köpek yavrusuyken bilinçdışı algı bir canavardır. Duygusal tepkiler genellikle bilinçli algıdan ziyade bilinçdışı ile ilgilidir.
Obsesyon ve kompulsiyon, insanın mantık dışı bir şeyle meşgul olması, hatta onun tarafından tüketilmesi olarak nitelendirilir. Obsesif nevrozda kişiyi meşgul eden şey mantık dışı fikirdir; kompulsif nevrozda ise mantık dışı bir davranıştır.
İnsana özgü yetenekleri kullandığımızda, manevi bir yaşam sürmüş oluruz.Dolayısıyla dindar olmadan maneviyat sahibi olmak mümkündür çünkü bütün bu eşsiz insan kabiliyetleri içinde dindar olmak şartı yoktur.
Yemeğin açlığı ve suyun susuzluğu giderdiğini kolayca belirleyebiliyoruz ancak neden manevi arzuları neyin tatmin ettiğini kolayca belirleyemiyoruz ?
İnsanlar başkalarını oyuna getirerek geçici bir avantaj elde edebilirler ancak kendilerini kandırmaları boş bir zaferdir.Kazanan aynı zamanda kaybetmiş olur.
İnsanların duygusal hassasiyetleri gözle görülmez.Bu nedenle, bir kişinin özel hassasiyetlerinin farkında değilsek, aşırı tepkisini anlamayabiliriz.
Genelde insanlar başkalarının yanlışını yakalamada ustadırlar.
Hayatım bir mayın tarlasında yürümek gibi.
Bilinçdışı, kırık bir bacak acısı kadar gerçek bir acı üretebilir.
Eğer insanlar birşeyi yapmak için birden fazla sebep söylüyorlarsa muhtemelen bahane buluyorlardır.Genellikle herhangi bir eylemin gerçek nedeni tektir.
Güvensiz ve yetersiz hissetmek insanı gerçeklerden kaçmaya karşı daha savunmasız kılar, bu nedenle ruh halini değiştiren uyuşturucu maddelerle kendini tamamlar.
Bazen ebeveynler küçük çocuklardan onların yapamayacağı şeyler talep ederler.Çocuklar, onların isteklerini yapmaları gerektiğini düşünürler ve bu istekleri yerine getirememe gerçeği, kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olabilir.
Bağımlının düşünce bozukluğu mu bağımlılığa neden olur yoksa düşünce bozukluğu bağımlılıktan mı kaynaklanır ?
Her iki durumda da tedavi ve iyileşme bir yerden başlamalıdır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Dürtüyle yapılan bir davranış mantık dışı olabilir ancak yapma dürtüsü adeta karşı konulamaz bir durumdur.Dürtüye karşı koymaya çalışmak o kadar büyük bir kaygı ve rahatsızlığa neden olur ki insan yoğun baskıdan kurtulmak için ona kolayca teslim olur.Ancak dürtü bir süre sonra, genellikle de öncekinden büyük bir kuvvetle geri gelir.
“Genellikle bağımlılar kendi düşünceleriyle kandırılırlar, yani kendilerini aldatırlar.”
“Belirli bir düşünce bozukluğu sağlıklı bir insana ne kadar saçma geliyorsa, bir şizofren için o kadar mükemmel bir anlam ifade edebilir.”
Bu insana özgü yetenekleri kullandığımızda, ‘manevi’ bir yaşam sürmüş oluruz. Dolayısıyla dindar olmadan maneviyat sahibi olmak mümkündür çünkü bütün eşsiz insan kabiliyetleri içinde dindar olmak şartı yoktur.
Sadece fiziksel dürtü ve arzuları olan hayvanların aksine, insanlar ruhsal doyum da arzularlar. Bu manevi ihtiyaç karşılanmadığında, insanlar belli belirsiz bir huzursuzluk hissederler. Açlık, susuzluk veya cinsel dürtü kolayca tespit edilirken, manevi açlığın tespit edilmesi ve doldurulması daha zordur. İnsanlar bir şeyin eksik olduğunu hissedebilirler ancak o şeyin ne olduğunu bilemezler.
Bazı insanlar haklı olduklarını kanıtlamak için şiddetli bir savaş başlatılar ve ancak tüm argümanları tekrar tekrar çürütüldüğünde istemeyerek hatalı olduklarını kabul ederler. Bu tutum feci sonuçlar doğurabilir. İnsanın enerjisini koruması açısından yanıldığını açıkça kabul etmesi ve bunu hatayı savunmak adına boşa çaba göstermeden derhal yapması, çok daha basit ve oldukça etkili bir yöntemdir.
Bu yükten kurtulmak ne büyük bir rahatlamadır! Hata yapmamak zorunda değilim; insanlığımı kabul ettiğimde insanlar da bana anlayış gösterebiliyor. Haklı olduğum konusunda ısrar ettiğim zaman onları kışkırtmış oluyorum.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Suçluluk ile utanç arasında temel fark şudur:
Suçlu kişi, “ Yaptığım şey için kendimi suçlu hissediyorum,” der.
Utanç duyan kişi, “Olduğum şeyden utanıyorum,” der.
Fark neden bu kadar önemlidir? Çünkü insanlar yaptıkları şeyler için özür dileyebilir, eski hallerine dönebilir, telafi edebilir, af dileyebilirler; oldukları şey için ise neredeyse hiçbir şey yapamazlar.
Suçluluk, düzeltici davranışlara yol açabilir. Utanç ise vazgeçmeye ve umutsuzluğa yol açar.
Duygusal tepkiler genellikle bilinçli algıdan ziyade bilinçdışı ile ilgilidir.
Anda yaşamak yalnızca zekice bir slogan değildir.
Nasıl olur da İnsanlar bu kadar aşikar bir biçimde kendileriyle çelişebiliyorlar Ve dikkat çekmesine rağmen durumu fark etmiyorlar? Bu sorunun cevabı tek kelimeyle reddetmektir. Bağımlı ve bozuk düşünme de reddetmenin en büyük sebeplerinden biri,Değişime yönelik yoğun bir direnç göstermektir. Bir insan gerçeği reddettiği sürece, eskisi gibi davranmaya devam edebilir. Gerçeğin kabulü, onu çok zorlu bir değişim sürecine sokabilir.
Obsesif düşünceler herhangi bir zamanda başlayabilir; tuhaf bir şekilde, bu düşüncelerden kurtulma girişimleri, yoğunluklarını arttırmaktan başka bir işe yaramaz.
Obsesif düşüncelerden uzaklaşmaya çalışmak, kıvrılmış bir yayı bastırarak önünden çekilmeye çalışmak gibidir. Yay üzerindeki baskı ne kadar fazlaysa, sonunda geri tepmesi o kadar sert olacaktır.
İşin doğrusu, genellikle kimyasal madde kullanımı sorunlara neden olur ancak bağımlı kişiler sorunların kimyasal madde kullanıma neden olduğuna inanırlar.
Bir insan gerçeği reddettiği sürece, eskisi gibi davranmaya devam edebilir. Gerçeğin kabulü, onu çok zorlu bir değişim sürecine sokabilir.
İnsan mutluluğun yaşam içinde gelebileceğini öngörebilse bile, yaygın bir değer olan anlık tatmin, uzun bir bekleyişi dayanılmaz kılar.
Doyuma ulaşmak veya rahatsızlığı gidermek yaşamın asıl amacı hâline geldiğinde pek çok insan, özellikle gençler, bu amaca ulaşmak için kimyasal maddelere yönelirler.
Bazen bağımlılık hastalıkları olan kişilere şizofreni tanısı konmaktadır. Bu kişiler aynı belirtilerden bazılarına sahip olabilirler :
-Sanrılar
-Halüsinasyonlar
-Uygunsuz ruh halleri
-Oldukça anormal davranışlar
.
Gençken zeki insanlara hayranlık duyardım. Ben yaşlandıkça, nazik insanlara hayranım.
.
Sadece fiziksel dürtü ve arzuları olan hayvanların aksine, insanlar ruhsal doyum da arzularlar. Bu manevi ihtiyaç karşılaşmadığında, insanlar belli belirsiz bir huzursuzluk hissederler. Açlık, susuzluk veya cinsel dürtü kolayca tespit edilirken, manevi açlığın tespit edilmesi ve doldurulması daha zordur. İnsanlar bir şeyin eksik olduğunu hissedebilirler ama o şeyin ne olduğunu bilmezler.
Bazı insanlar iyimserdir. Bir yerde gübre yığını gördüklerinde midilli ararlar. Bazı insanlar karamsardır. Muhteşem yiyeceklerle dolu bir büfe gördüklerinde zehirlenecekleri endişesine kapılırlar. İnsanların neden bu kadar farklı tutumlar gösterdiğini öğrenmek her zaman kolay değildir.
Birçok bağımlı yalnızdır. Antisosyal ve yalnızlıktan zevk alıyor gibi görünebilirler ancak bu doğru değildir. İnsan doğası gereği arkadaşlık ister. Yalnız insan gerçekte yalnızlığından keyif almaz fakat onu iki kötülüğün daha küçüğü olarak görür. Toplum içine karışmak ,bağımlıyı reddedilme ihtimaline maruz bırakır. Reddedilmek kimsenin hoşuna gitmez ama bağımlı için yıkıcıdır. Başka birinin aklına gelmezken bağımlı sürekli reddedilmeyi bekler.
Psikoz ve nevroz arasındaki fark şöyle anlatılır:Psikotik, iki kere ikş beştir, derken nevrotik, iki kere iki dört eder ve ben buna dayanamıyorum, der.
Birçok düşünme bozukluğu illa ki kimyasal madde kullanımıyla ilgili değildir. Örneğin; reddedilme korkusu, endişe, soyutlanma ve umutsuzluk çoğu zaman düşük özsaygıya dayanır. Bağımlı düşünmenin tuhaflıkları, bu can sıkıcı duygulara karşı psikolojik savunmalardır ve bu belirtiler çocuklukta başlayan bozuk öz imgenin decam etmesinden kaynaklanmaktadır.
Kendimizle ilgili algımız yanlışa, muhtemelen uyumsuzluğa yarkın oluruz. Sadece doğru bir algıya sahip olduğumuzda gerçeğe uyum sağlayabiliriz. Kendi gerçeğimizin temel bir tamamlayıcısını yaratırırız; eğer kendimizle ilgili gerçekçi olmayan bir görüşümüz varsa, gerçekçiliğimizi bozmuşuz demektir.
İnsanlar bir şeyin eksik olduğunu hissedebilirler ancak o şeyin ne olduğunu bilemezler
Çok yaklaşmak acı vericidir ama çok uzak durmak da yalnızlık demektir.
Aslında haksız bir biçimde canınız yandığında ve ağlama ihtimalinden mahrum bırakılınca, bu haksızlık, acıyı öfkeye ve hiddete çeviriyor olabilir.
Ağlamaktan mahrum bırakıldığlnda, erkek ruhu başka bir çıkış arayabilir ve bu genellikle hiddetle sonuçlanır
Öfke, kendimize veya başkalarına karşı haksızlığın uyandırdığı bir duygudur.
Fakat insan önce İnsan olmalı; bu demek oluyor ki insan zaman zaman hata yapabilir.
Mantıklı görünen açıklamalar genellikle ustaca bulunmuş bahaneler ve yansıtmalardır.
İdeal ebeveyn ve çevre koşulları ender bulunur, bu yüzden birçok insan sağlam olmayan bir özgüvenle büyür.
Dünyada iyi şeyler de olur kötü şeyler de.
Çoğu insan her ikisini de yaşar.
İnsanlarla dolu bir odaya girdiğimde oraya ait olmadığımı hissediyordum; bu güzel bir his değildi. Yıllar sonra ilk içkimi içtiğimde, aniden her şeyin gözüme iyi görünmeye başladığını hissettim. Aittim.
Hayatım bir mayın tarlasında yürümek gibi.
Psikotik, İki kere iki beştir, derken nevrotik, İki kere iki dört eder ve ben buna dayanamıyorum, der.
Kendinden başkasını değiştiremezsin.
Temel bir kuraldır: Eğer insanlar bir şeyi yapmak için birden fazla sebep söylüyorlarsa muhtemelen bahane buluyorlardır.
Bir keresinde iyileşmekte olan bir arkadaşıma ne kadar zamandır ayık olduğunu sordum. Küçük not defterine bakarak Dokuz bin sekiz yüz otuz dört gün, dedi.
Kaç yıl yani?
Gerçekten bilmiyorum, doktor. Belki sen yıllarla düşünmeyi göze alabilirsin. Fakat ben günler üzerinden düşünmek zorundayım.
Bilinçdışı, kırık bir bacak acısı kadar gerçek bir acı üretebilir.
İstediğim zaman bırakabilirim.
İnsan mutluluğun yaşam içinde gelebileceğini öngörebilse bile, yaygın bir değer olan anlık tatmin, uzun bir bekleyişi dayanılmaz kılar.
Kimyasal maddeye yönelik psikolojik veya fiziksel istek ortaya çıkınca, insan düşüncesi, tıpkı rüşvet veya başka kişisel çıkarlar için sağduyusunu kabetmiş bir insanla aynı biçimde etkilenir.
Zeki insanlar tedavide en zor hastalar olabilir.
Ya ‘kesinlikle imkânsızdır’dır ya da ‘belki’dir; ancak her ikisi birden olamaz.
Kin tutmak, sevmediğimiz bir insanın zihnimizde yaşamasına izin vermektir.
Kin tutmak, sevmediğimiz bir insanın zihnimizde yaşamasına izin vermektir.
Ağlamaktan mahrum bırakılan erkek ruhu, bir çıkış arayabilir ve bu genellikle hiddetle sonuçlanır.
Bilinçdışı, kırık bir bacak acısı kadar gerçek bir acı üretebilir.
Eğer insanlar bir şeyi yapmak için birden fazla sebep söylüyorlarsa, muhtemelen bahane buluyorlardır.
Köpeğin korkuttuğu küçük bir çocuk, köpeklere karşı korku geliştirebilir ve uzun yıllar sonra, olgun bir insan olduğunda zararsız, küçük bir köpek yavrusu ona yaklaştığında panik tepkisi gösterebilir. Fiziksel olarak küçük bir köpek yavrusu görmesine rağmen, psikolojik algısı onu saldırmak üzere olan vahşi bir köpek olarak görür.
Başka bir deyişle, bilinçli algı küçük bir köpek yavrusuyken, bilinçdışı algı bir canavardır.
Fiziksel kökenli olmayan duygusal problemlerin çoğu, şu ya da bu şekilde düşük özsaygıyla ilgilidir.
Sadece eğlence olsun diye aşağıdaki deneyi yapın;
Kollarını göğsünüzün üzerinde bağlayın ve ardından ellerinizin durumunu gözleyin. Bazı insanlar sol eli sağ kolun üzerine koyar, bazıları ise tersini yapar.
Nasıl yaptığınızı belirledikten sonra kollarınızı çözün. Şimdi tekrar bağlayın ama bu sefer tam tersi şekilde; yani normalde sağ elinizi sol kolun üzerine koyuyorsanız, şimdi sol elinizi sağın üzerine koyun.
Muhtemelen bunun ne kadar garip hissettirdiğini göreceksiniz. Eski hali normal ve rahatlatıcı. Yeni hali garip görünebilir ve bu konumda asla rahat edemeyeceğinizi hissedebilirsiniz.
Eğer ellerinizdeki basit bir değişiklik bu kadar rahatsız ediciyse, davranışınızın ve yaşam tarzınızın bir kısmını değiştirmenin ne kadar rahatsız edici olduğunu bir düşünün!
İnsan mutluluğun yaşam içinde gelebileceğini öngörebilse bile, yaygın bir değer olan anlık tatmin, uzun bir bekleyişi dayanılmaz kılar.
Zeki insanlar, tedavisi en zor hastalardır.