İçeriğe geç

Suskunlar Kitap Alıntıları – İhsan Oktay Anar

İhsan Oktay Anar kitaplarından Suskunlar kitap alıntıları sizlerle…

Suskunlar Kitap Alıntıları

Ne var ki, korku yüreksiz bir insanın nefreti , nefret de cesur bir insanın korkusu olduğundan mıdır,
….
İnsanın alçaldıkça yükseleceğine veya yükseldikçe alçalacağına inanmıyorum.
Çirkin bir şeyi güzel yapmak mümkündür ama, mükemmel bir şeyi güzel kılmak çok daha zahmetli bir iştir.
mükemmellikle güzellik aynı şey değildir
Kin şeytanın kahkahasıdır.
Kin şeytanın kahkahasıdır.
Ama ne yazık ki, bu şeyh bilerek, ney üflerken ya bir perdeyi azıcık pes veya tiz çalar ya da bir sesi fazlaca uzatır, yani mutlaka bir, sadece bir tek hata yapardı. Kendisine, “Erenler, zirguleyi biraz dikçe üflediniz!” veya “Peşrevin ikinci hanesinde bir ara usulü kaybeder gibi oldunuz!” diyenlere daima şu cevabı verirdi: “Kusur benim imzamdır.” Ardından, şunu söylemeyi de ihmal etmezdi: “Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.”
Kusur, benim imzamdır. bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı
Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Bizler Yaradan’ ın yarattığı her şeyi incitmeye çekiniriz.
Kulakları hassas olduğu halde hiçbir şey işitmeyen kişi, O’ nu dinliyordur.
Her musiki, sesin değil de, aslında sessizliğin bir taklidi…
Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Çünkü aşk insanı kanatlandırıp uçurur. Peygamberiniz’in mirâcını hatırla. İçinde o sevgi olmasaydı, hiç bu kadar yükselir miydi?”
“Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.”
Ne var ki, her şeyi bilmek için, belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı.
“Senin buraya gelmenin sebebi sadece bizim ‘Gel’ dememiz değil, ayrıca onların sana “Git” demeleri. Hiç kimseye ‘kötüdür’ deme. Aslında onlar, bilmeden iyilik eden insanlardır.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
dünyevî ilimleri kâfirlik saymalarına rağmen dünyevî çıkarlar peşinde koşmayı ihmal etmeyen bu talebeler
Çünkü bir sâzendeye gelen ilhamın, hayattan bile daha değerli olabileceğini düşünmüştü belki.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsanın alçaldıkça yükseleceğine veya yükseldikçe alçalacağına inanmıyorum.
Kulakları hassas olduğu halde hiçbir şey işitmeyen kişi, O’nu dinliyordur.
‘Göz’ ün vazifesi sadece ‘görmek’ değil, Hakikat’ i görmektir. Hakikat’i gören bir göz, artık başka bir şeyi göremez. Çünkü o artık, başka bir vazifeyle mükellef değildir ve başka gayesi de yoktur.
Çünkü aşk insanı kanatlandırıp uçurur.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Aşk insanı kanatlandırıp uçurur. Peygamberimiz’in miracını hatırla. İçinde o sevgi olmasaydı, hiç bu kadar yükselir miydi?
Çünkü ölüyü diri yapan Mevla’ nın kötüyü de iyi yapabileceğini biliyorum.
Aklı reddetmek hakikati, hakikati reddetmek ise Hakk’ı reddetmektir!
Şu ayaltı aleminde, ölmüş, yaşayan ve henüz doğmamış ne kadar insan varsa, göklerde o kadar yıldız ve belki bir o kadar da kader vardı.
Aşkım benim kanatlarımdır. Cennete gideceksem eğer, bu kanatlarla yükselirim. Eğer o, yerin yedi kat dibindeyse, Kabil’ in, Nemrud’ un, Ebu Cehil’ in ve tüm putperestlerin günahlarının bin mislini işleyip cehenneme bile inerim! Çünkü kalbimi kavuran aşkın, cehennem ateşinden bile yakıcı olduğunu bilirim!
” Helva istemekte haklısınız. Ama biraz daha sabredin. Karşı komşumuz Hilmi Efendi’nin kayınpederi Rıza ölüm döşeğinde. Birkaç güne kalmaz son nefesini verir. Zavallı bizler de rahmetlinin helvasını yeriz. ”
.. Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu
Kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür.
Mesnevi / Mevlana
Rüzgâr nasıl ki uğuldar, su şırıldar, gök gürler ve yapraklar hışırdarsa, arslan nasıl ki kükrer, güvercin guruldar, bülbül çiler ve serçe cıvıldarsa, insan da şarkı söyler.
Belki de susmak gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Hiç kimseye ‘kötüdür’ deme. Aslında onlar, bilmeden iyilik eden insanlardır.
Biz göklerdeki büyük bir hakikati görmüş adamlarız. İşte bu yüzden kör olduk. Kanundur bu. Nihai Hakikat’i bir kez görünce, kişi kör olur. Çünkü artık başka bir şeye bakmasına hacet kalmaz.
gözün vazifesi sadece görmek değil, Hakikat’i görmektir. Hakikat’i gören bir göz, artık başka bir şey göremez.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Ne var ki, her şeyi bilmek için; belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğllarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı.
Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Bu şehirde çok kötü şeyler olacak. Kendini ve sevdiklerini kolla!..
Peki, madem ki başka biri yazmış ya da tertip etmiş, bu semaiyi her çaldığımda Asım neden geliyor? diye sordu.

İbrahim Dede, Belki de, onu çok rahatsız eden bir kusuru düzeltmeni istiyor, dedi. Bedenini bu dünyaya bırakan Asım’ın göklerde olması gerekirdi. İki nedenden ötürü: Hem öldüğü hem de âşık olduğu için. Hayatında tamamlanmamış, eksik ya da kusurlu bir şey olduğu için yeryüzü onu çekiyor herhalde. Anlaşılan, ruhunun özgür kalmasını engelleyip onu dünyaya çeken bir ağırlık var. Bu sakın bizim şimdi incelediğimiz o ‘ağır’ saz semaisi olmasın? Bana kalırsa bu eser Asım tarafından yazıldı ve musikide epeyce maharetli biri, belki de kötü niyetle bu semaiyi değiştirdi. Senin önündeki mesele, bu ‘ağır’ eseri kanatlandırıp uçurmak! Eğer bunu başarırsan, belki de Asım huzur bulacak ve eseriyle birlikte göklere yükselecek.

Böyle bir saz semaiyi değil bağlamak, âşık bir kişi bu eseri dinleyemez bile. Eğer Asım âşık idi ise, böyle bir şey yazacağını zannetmiyorum. Çünkü aşk insanı kanatlandırıp uçurur. Peygamberimiz’in miracını hatırla. İçinde o sevgi olmasaydı, hiç bu kadar yükselir miydi?
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Ne var ki, her şeyi bilmek için, belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, âdemoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı. Çünkü onlara göre, ancak hiçbir şey bilmeyen bir masum, gördüğü anda O’nu tanıyabilirdi. Bunun için belki de, ölmeden önce ölmek gerekiyordu. Ölmek aslında, içindeki şarabı tamamen döküp billur kadehi boşaltmak gibi, her şeyi ebediyen unutmak ve artık hiçbir şey bilmemek demekti.
Peki o lanet Firavun’un beynini dağıttın mı?

İbrahim Dede, Hayır, dedi, Ona dua ettim.

Derviş, Beddua mı ettin? diye sordu.

İbrahim Dede, Hayır, dedi. Tam tersi, hayırdua ettim.

Anlayamıyorum, dedi derviş. Onu hem öldürmemişsin hem de hayırdua etmişsin. Niye yaptın ki böyle bir şeyi?

İbrahim Dede. Onun doğru yola dönmesi için dua ettim, dedi. Çünkü ölüyü diri yapan Mevla’nın kötüyü de iyi yapabileceğim biliyorum. Kötü ve ölü bir düşmanın olacağına, iyi ve diri bir dostum olsun istedim.

Kin şeytanın kahkahasıdır, dedi. Bu duygu seni yoldan çıkarmış. Tekrar bize katılıp bu duygudan arınmaya ne dersin?
Cenaze buradaki bir hazîrede, Suskunlar diye anılan küçük kabristanda toprağa verilecekti.
Gel ey dost! Gel bize katıl! Nuvârif Bursevi Efendi Hazretleri Hakk’ın rahmetine kavuştu. Gel de acımızı paylaş! Belki bu sayede az da olsa teselli buluruz!
Korku yüreksiz bir insanın nefreti, nefret de cesur bir insanın korkusu
Senin temiz kalbine ihtiyacımız var. Bazıları var ki buraya gelir ve huzur bulur, yine bazıları var ki buraya gelir ve bizler onda huzuru buluruz.
Çirkin bir şeyi güzel yapmak mümkündür; ama mükemmel bir şeyi güzel kılmak çok daha zahmetli bir iştir.
Ne var ki her şeyi bilmek için, belki de hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı. çünkü onlara göre, ancak hiçbir şey bilmeyen bir masum gördüğü anda o’nu tanıyabilirdi.
Bazıları var ki buraya gelir ve huzur bulur, yine bazıları var ki buraya gelir ve bizler onda huzuru buluruz.
Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Belki de ölmeden önce ölmek gerekiyordu.
Kin şeytanın kahkahasıdır.
“ Kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür. “
Adalet bu mudur!
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.,,
Ne var ki, her şeyi bilmek için, belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğllarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı. Çünkü onlara göre, ancak hiçbir şey bilmeyen bir masum, gördüğü anda O’nu tanıyabilirdi. Bunun için belki de, ölmeden önce ölmek gerekiyordu.,,
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.

Suskunlar

Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu.
Aşkım benim kanatlarımdır. Cennete gideceksem eğer, bu kanatlarla yükselirim.
Yüzünde o gülümseme eksilmediğine göre, herhalde kendine göre mutluydu.
Kim bilir?
Kin şeytanın kahkahasıdır.
Şu ayaltı aleminde ,ölmüş, yaşayan ve henüz doğmamış ne kadar insan varsa, göklerde o kadar yıldız ve belki bir o kadar da kader vardı
Sevilmemek, ölüm kadar korkunç gibiydi.
Her musikî sesin değil de aslında sessizliğin bir taklidi
Belki de susmak ,gerçeği anlatmanın en iyi yoluydu.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Yalan söylüyorsam ekmek çarpsın! Ama bu dünyadaki en lezzetli yemek,yağlı kuzu etinden yapılmış büryan kebabıdır.

Bu alıntı sırf memleketimin yemeğinin adı geçiyor diyedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir