İçeriğe geç

Ömer bin Abdülaziz Kitap Alıntıları – İmadüddin Halil

İmadüddin Halil kitaplarından Ömer bin Abdülaziz kitap alıntıları sizlerle…

Ömer bin Abdülaziz Kitap Alıntıları

Müminlerin topyekün şekilde savaşa gitmeleri uygun değildir onların içindeki toplulukların her birinden belirli bir takım insanlar din hakkında derin bir bilgi elde etmek için ilim öğrenmeli ve savaşa giden kardeşleri geri döndüğünde onlara iyi güzel doğru olanı anlatarak kötü ve çirkin şeylerden sakındırmalıdırlar
Bana göre Müslümanların günahları düşmanlarımızın tuzaklarından daha tehlikelidir.
En büyük Cihat olan nefsiyle mücadeleye girişen bir Müslüman için dışarıdaki düşmanla savaşmak çok daha kolay ve basit olacaktır
Düşmanlarınızın gücünden çekindiğinizden çok daha fazla günahkârlığa meyletmekten korkun!
En iyi savaş hazırlığı en muhteşem taktik ve en büyük güçtür.
Sizden her kim İslamdan başka bir kaleye sığınır Allah’tan, Peygamber’inden, müminlerden başkasına dayanır ve güvenirse sonu çok kötü olur.
Tekrar tekrar uyanıyorum, tekrar tekrar hatırlatıyorum, aklınızı başınıza alın!
Her canlıyı bir gün perçeminden yakalayarak huzuruna çıkaracak ve kuluna şah damarından daha yakın olan yüce Allah’ı bu söylediklerime şahit tutuyorum.
Esenlik ve güzelliklerin üzerine yağdığı Peygamber Efendimiz (sav) gibi gerektiğinde kılıcın, gerektiğinde kalemin hakkını vermek, bunların kullanacakları an ve yerleri birbirine karıştırmamaktır.
Kendi elinizde göz göre göre bile isteye kendinizi tehlikeye atmayın
Öyleyse sizde de Peygamber yolundan giden kutlu ümmeti olmak için insanları İslam’a davet edin ve çevrenizdekilere de bunu emredin. Çünkü Yüce Allah bu konuda: İnsanları yüce Allah’a güleryüz tatlı dille çağıran İyi güzel doğru işlerle uğraşan ve ben Allah’a tüm kalbimle güvenip teslim oldum diyenden Daha güzel sözlü kim olabilir? buyurmaktadır
Eğer bu topluluktaki insanlar iman etselerdi ve kulluk bilinci ile hareket ederek yaşasalardı onlara yeryüzünün ve gökyüzünün tüm bereketi kapılarını ardına kadar açardık.
Allah’a itaat ettiğim sürece bana itaat edin! Eğer Allah’a İsyan ettiğime şahit olursanız Siz de bana isyan edin itaat etmeyin!
Bir insanın saltanatta olduğu gibi babası veya kardeşi istedi diye halka sorulmadan onlarla istişare yapılmadan başa geçmesi adaletle araştırılacak bir durum değil
İman,akıl,amel, Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamber’in Sünnetine bağlı olma konularında son derece hassas ve başa geçebilecek kadar yüksek bir seviyede olmalı
Ey Rabbim ben emrettiklerini yerine getirme konusunda sürekli kusurlu davranan yasaklarından sakınmak konusunda da gaflete düşen aciz kulunum.
Sen ise kendisinden başka tapılacak hiçbir ilah olmayan yüceler yücesi Allah’sın.
Ölüm anındaki ıstırap ve çilelerimin hafifletilmesini istemiyorum. Çünkü bu Mümin bir insanın günahlarının affı,
Allah katındaki değerinin artması için son fırsattır!
Sen cehenneme girdikten sonra cennete giren birinin sana ne faydası dokunabilir ki? Sen cennete girdikten sonra da cehenneme giren birinin sana ne zararı dokunabilir?
Aklınızdan çıkarmayın ki herkesin rızkı taksim edilmiştir ve o defter kapanmıştır. Hiç kimse nasibinden ötesini elde edemeyecektir
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsanı bir anda tüm dünyalık meşguliyetlerden kurtaran ahirete yönlendiren ve hesap günü için hazırlık yapmasını sağlayan keskin bir kelimeydi. Belki de kelimelerin özüydü.
Allah’ım hakkımda takdir ettiklerinin başıma gelmesinden gönlümü hoşnut eyle. Kaderimi hakkımda öylesini mübarek kıl ki; erken geldiğini düşündüğüm nimetler konusunda ertelenmesini istemek sonradan vereceği nimetler konusunda da acele etmek gafletine bulunmayayım. Senin hakkımda her zaman en güzeli ihsan ettiğin şuuruyla yaşayayım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Dünyada hoşuna giden şeylerle karşılaşınca ölümü hatırla bu davranışın nefsinin istek ve arzularını azaltacak seni dünyaya meyletmekten kurtaracaktır seni kedere hüzne boğan bela ve musibetlerle karşılaşınca yine ölümü hatırla. Bu da çektiğin ıstırap ve çileyi hafifletecek sorunlarını aşmanı sağlayacaktır
Unutma cehaleti bir kenara bırakıp onu kendine tercih etmedikçe ilmi tam manası ile elde edemezsin
Ben bir kanun koyucu değilim yasaları uygulayanım. Bidatler çıkaran değil kadim geçmişine bağlı biriyim hiçbirinizden daha hayırlı olmadığım halde aranızda yükü en ağır olanım. Zalim bir hükümdardan kaçan insan Zalim değildir ona bu gözle bakınız Unutmayın! Yüce Allah’a İsyan olan yerde yaratılmışlara itaat edilmez
Devlet; insanlara iyiyi, doğruyu ve güzeli göstermek için vardır, birilerinin para, makam ve şöhret elde etmesi için değil.
Yarattıklarımız arasında iyiyi, doğruyu ve güzeli bulan, buldukları hakikatleri başkalarına da gösteren, öğreten ve bu hakikat sayesinde adaletle davranan insanlar daima vardır
Esenlik ve güzelliklerin üzerine yağdığı Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
İhsan; sanki Allah’ı görüyormuşçasına kulluk şuuru içerisinde hareket etmendir.
Çünkü sen O’nu görmesen de
O seni her daim görmektedir
Ebû Hureyre tarafından nakledilen Peygamber Efendimizin(s.a.v) şu hadisi: İleride çok büyük zorluklar çetin ve aşılması güç imtihanlarla karşılaşacaksınız o engelleri ancak bir deri bir kemik kalmış olanlarınız geçebilecektir.
Ömer’in hilafete geçer geçmez yaptığı ilk şey sahip olduğu tüm mal varlığını satarak üzerinde var olan tüm kul haklarından kurtulmaktı. bu düşünceyle elindeki tüm çiftlikleri çiftlik hayvanlarını ticaret mallarına atları elbiseleri kokuları araç ve gereçleri sattı toplamı 23 bin dinara ulaşan diğer başka malları da Allah yoluna feda etti
Zevcesi: Vallahi bu çetin imtihanlarımıza ben senin kadar dayanamıyorum! deyince de : Ey Fatma! Ben cehennemin ateşinden korkuyorum. Ey Fatma! Ben azametli bir günün dehşet verici azabından korkuyorum! dedi
Medine’de yaşanan kıtlık zamanında şöyle diyordu:
Halkımın çektiği sıkıntıyı Ben de çekmezsem nasıl onların sıkıntılarını anlayabilir ve dertlerine derman olabilirim?
Ömer b. Abdülazîz :
Ya bu süs eşyasını Müslümanların malı olan devlet hazinesine kat ya da seni boşanmam için bana izin ver ben bu hediyeyi ile aynı evde kalmak istemiyorum!

Eşi Fatıma şöyle cevap vermişti :
Hemen onu devlet hazinesine bağış yorum ve Elbette seninle kalmayı tercih ediyorum

Ömer’in nefsi dönüşümüne dair fazlasıyla işaretler görebiliyoruz hilâfeti boyunca nasıl Allah korkusuyla yanıp tutuştuğunu sorumluluğunun ve inancının iç dünyasında meydana getirdiği sarsıntıları hayretle ve hayranlıkla izliyoruz
Benim bıkıp usanmayan ve her seferinde daha üstün makamı isteyen doymak bilmez bir nefsim vardır. Ve artık bugün öyle bir makama erişti ki bunun ardında başka bir makam yok. Bir insanın dünya hayatında yükselebileceği en son konuma gelmiş bulunmakta. Ama nefsim bu sefer de büyük bir aşk ve şevkle cenneti özlemekte o makama ermek için adeta can atmaktadır!
Allah’a ve ahiret gününe iman eden insan; ya hayırlı güzel bi söz söylesin ya da sussun!
Dünyada barış içerisinde selametle yaşamanın temeli adalettir.
Edep konusunda çocuklarıma öğreteceğin ilk şey; başlangıcı şeytandan olan boş eğlencelere buğzetmek olsun.
Bir insana öğüt vererek onun helak olmasına mani olmak, sadaka vererek fakirlikten kurtarmaktan daha hayırlı bir iştir.
İstişare ve münazara rahmet kapısı, bereket anahtarıdır. Bunlara önem verildikce görüşler sapmaz, düğümler çözümsüz kalmaz.
Hayırlı olan şeylerin en hayırlısı hızlı olanıdır.
Bir topluluk kendi iç âlemlerindeki dönüşümleri gerçekleştirmedikçe yüce Allah onların toplumsal dönüşümünü gerçekleştirmez.
Ben düzenbaz/hilekâr değilim ve hilekârlar beni aldatamazlar.
Ömer b. Hattâb
Gaybı ve insanın iç âlemini ancak Allah bilebilir.
Kılıçsız var olamayan hayırda, hayır yoktur!
İsyan ateşi çıkartılır ve acilen söndürülmezse, bu ateş işin içinde olsun olmasın, kuru, yaş, büyük, küçük diyerek ayırım yapmadan herkesi yakar!
İzzetli ve şerefli insanların günahkâr facirlerden daha çok olduğu bir toplumda günahlar bu şekilde rahat bir biçimde açıktan işlenemez.
Eğer bir topluluk ilim öğrenir de bunları uygulamaya geçirmezse o bilgileri sebebiyle ağır bir vebal altına girmiş olur.
Elini, Müslümanların kanına bulamış kimselere ihtiyacımız yok.
Ey iman etme şerefine nail olanlar! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin! Çünkü onlar ancak birbirlerinin dostlarıdırlar.
Yüce Allah: Ey iman etme şerefine nail olanlar! Sizden olmayanları dost edinmeyin! Çünkü onlar aranızda bozgunculuk çıkarmak için ellerinden geleni yapmaktan çekinmezler. Sizin sıkıntılar içinde boğuşmanızdan zevk alırlar.
Yüce Allah müslümanları, insanlar için varlık sahasına çıkarılmış en hayırlı ümmet kılmıştır.
Basra Valisi olan Adî b. Ertât, Ömer’e: İnsanlar o kadar çok mala mülke sahip oldular ki hadlerini aşıp şımarık bir toplum olmalarından çekiniyorum! deyince ona şu cevabı verdi: Kiminle karşılaşırsan ona, bu nimeti kendisine veren yüce Allah’a hamd etmesini söyle.
Bana göre Müslümanların günahları düşmanlarınızın tuzaklarından daha tehlikelidir.
Çünkü takva; en iyi savaş hazırlığı, en muhteşem taktik ve en büyük güçtür.
Sonunda ebediyeti kazanacak olanlar, kulluk bilinciyle hareket edenler olacaktır.
Birbirini sevmek, birbirine acımak ve birbirini görüp gözetmek konularında müminler, tek bir vücut gibidir. Bu vücudun bir organı rahatsız olunca öteki organların tamamı sabaha kadar uykusuzluk çeker ve derin bir acı hisseder. Hasta olan organın ıstırabını her an paylaşırlar.
Eğer hasta bir arkadaşının yarasını kızdırılmış demirlerle dağlamadan tedavi edebiliyorsan, önce o tedavi yöntemini uygulamalısın!
Gece, sabaha doğuracak hamile bir kadın misali kıyamete gebe! Aman Ya Rabbi! Bu ne geçmek bilmez bir gece! Bu ne geçmek bilmez bir sabah!
Aslında dünya fayda verdiğinden daha çok zararlıdır. O, kısa bir zaman için sevindirir ama uzun süre üzer.
Yüce Allah’a isyan olan yerde yaratılmışlara itaat edilmez!
Rahmeti sonsuz yüce Allah’ın adıyla. Ölüm denilen bu hadise, nefislerimizi kendisi için hazırladığımız bir meseledir. Başımıza geldiğinde onu asla kötü karşılamayacağız.
Kulluk vazifesini kabul eden insanın bulunduğu bu yer, makamların zirvesidir.
Allah’a ve ahiret gününe iman eden insan; ya hayırlı, güzel, değerli bir söz söylesin ya da sussun!
Unutma, kılıçsız var olamayan hayırda, hayır yoktur!
Çünkü hakikatin dışında ancak batıl, basiretin dışında da ancak körlük vardır.
Onun kendisine şiar edindiği söz şuydu:
“Her ne yaparsam yapayım, her şeyden evvel ilk nefsimle başlamalıyım.”
Biat hadisesi gerçekleşirken Ömer sürekli şu sözü tekrar ediyordu:

“Allah’a itaat ettiğim sürece bana itaat edin! Eğer Allah’a isyan ettiğime şahit olursanız siz de bana isyan edin, itaat etmeyin!”

İşin aslı biz, ölü oğlu ölüleriz.
Gece, sabaha doğuracak hamile bir kadın misali kıyamete gebe! Aman ya Rabbi! Bu ne geçmek bilmez bir gece! Bu ne gelmek bilmez bir sabah!
Biz ahiret halkındanız. Geçici olarak dünyada bulunmaktayız. Yani işin aslı biz, ölü oğlu ölüleriz.
Aslında dünya fayda verdiğinden daha çok zararlıdır. O, kısa bir zaman için sevindirir ama uzun süre üzer.
Nitekim Ömer b. Abdülazîz’in dedesi Ömer b. Hattâb da dünyayı ayaklarının altına alan büyük bir hükümdar olmasına rağmen zeytinyağı ve kuru ekmekle karnını doyuruyor, lüks yemeklerden kaçınıyordu. Medine’de yaşanan kıtlık zamanında da şöyle diyordu: Halkımın çektiği sıkıntıyı bende çekmezsem, nasıl onların sıkıntılarını anlayabilir ve dertlerine derman olabilirim?
Her ne yaparsam yapayım ,
Her şeyden evvel ilk Nefsim ile başlamalıyım
Valilerini, dünya tarihi boyunca asırlardır sürüp giden insanları zorla çalıştırılma sisteminden de nehyediyordu: Yeryüzü halkından her kim olursa olsun üzerlerinden zorla çalıştırılma yükünü kaldırıyoruz.Çünkü bu işin içindeki en bariz sonuç insanlara zulmedilmesidir.
Yöneticilerin ticaret yapmasını uygun görmüyorum. Bir yetkilinin yetki alanında söz sahibi iken ticaret yapması asla caiz değildir .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir