Ekoloji Cep Rehberi Kitap Alıntıları – Ernest Callenbach

Mikroplar peynir, bira, şarap ve birçok kimyasalın üretiminde de çok önemlidir. Bizim için B İYOTEKNOLOJİ bile yaparlar; fakat mikropların esas önemi, dünyadaki yaşamı başlatmalarında ve besinleri geri dönüştürerek yaşamın sürekliliğini mümkün kılmalarında yatar. Bu yüzden Mars’ a da yerleşsek, uzun uzay yolculuklarına da çıksak, yanımızda mikroplarla dolu bir kutu götürmemiz şartır.

Kuzey ormanlarını yok eden güve ve kınkanatlı böcek nüfusu yüksek
sıcaklıklarda çoğalır; bu böcekler yüzünden ağaçlar öldüğünde ağaç-
larda depolanan karbon açığa çıkar. Bu da ısınınayı artırır.

Küresel ısınmanın tek sebebi insanların fosil yakıt tüketimi değildir. Dünyada yaklaşık 1 ,3 milyar çiftlik hayvanı vardır. Bu hayvanların sindirim sisteminde yaşayan bakterinin, karbondioksit ve hidrojenden ürettiği metan gaz.ııun ısıyı tutma özelliği insanların ürettiği karbondioksite oranla 20 kat daha fazladır. Bir başka deyişle atmosferin ısınmasına
araba ve kamyonların ürettiği karbondioksitten çok büyükbaş hayvanla-
rın saldığı metan gazı sebep olur. Bu yüzden insanların et ve süt için sü-
rekli artırdığı çiftlik hayvanı sayısı, ısınmanın çok daha büyük ve doğru-
dan bir sebebidir. (Büyükbaş hayvanlar güçlü bir sera gazı olan ve suyla
toprak üzerinde aşındırıcı ETKİLER yaratan azot oksit de yayarlar.

Bu eylem geleceğimiz için kaygı verici sonuçlar doğurur. Karbondioksit su buhan ve metaola beraber başlıca sera gazlarından biridir. Atmosferdeki sera gazı, dünyaya gelen güneş enerjisinin bir kısmının yeniden uzaya geri dönmesini engeller. Bu sebepten sera gazındaki artış gezegendeki ortalama ısının artmasına neden olur ve bu da KÜRESEL ISINMAYA yol açar.

Amerikalıların ekoloji hakkında son zamanlarda fark etmeye başladığı seçenekler şunlardır:
1.Daha az et yemek veya vejetaryen olmak.
2.Arabamza olan bağımlılığınızı azaltmak.
3.İki çocuktan fazlasını yapmamak.
4.Evleri arkadaşlarla veya başka insanlarla paylaşmak.

Enerjinin Birinci Kuralı: Enerji yaratılamaz veya yok edilemez, sadece bir biçimden diğerine dönüştürülebilir. Isı üretmek için bir odun parçasını yakmak enerji yaratmaz; sadece daha önce bir ağacın FOTOSENTEZ yaparak depoladığı enerjiyi açığa çıkarır. Elimizi hareket ettitmek
için de, kaslarımız yine fotosentez sonucu oluşan besinleri yiyerek vücudumuzca depoladığımız enerjiyi kullanır.

Ekofeminizm: Toplumsal Ekoloji ve Derin Ekoloji’yle birçok konuda aynı fikri paylaşır ama doğanın erkek-egemen sömürülme biçimiyle erkeklerin kadınlara hükmetmesi arasındaki paralelliğe vurgu yapar ve ata-
erkil kurumlar ve tutumlardaki birçok yıkıcı eylemin altını çizer. Gök tanrılı ataerkil dinleri öneeleyen dünya merkezli tanrıça dinlerinin de dahil olduğu kadın tarihinin, Sürdürülebilirliğin kuyusunu kazan erkek davranışına yönelik ıslah edici özellikler gösterdiğini anlatır.

Ekolojik etkilerimizi hafifletmek için insan nüfusunun azalması ge-
rekse bile medeniyet gelişmeye devam edebilir; böylelikle tüketim se-
viyesi yerine yaşam kalitesini artırmış oluruz

Yaşam döngüleri içinde en önemlileri şunlardır:
s u döngüsü, yaşamın var olabileceği destekleyici çevreyi oluşturur.
Tüm canlıların bedenlerinin büyük kısmı sudan oluşur.
AZOT döngüsü, hücrelerin proteinlerini ve genlerini oluşturabilmesi
için gerekli olan maddelerden birini sağlar.
KARB ON döngüsü, hücreler için bir başka önemli maddeyi sağlar ve
atmosferik ısının düzenlenmesine yardımcı olur.
KÜKÜRT döngüsü de küresel ısının ayarianmasına yardım eder ve
tüm canlı hücreleri için önemli bir elementi üretir.
Fo sFoR döngüsü, hücre zarları, genler, dişler ve kemikler için gerek-
li maddeyi oluşturu

Hücreler ve genler üzerine yapılan laboratuvar deneyleri sonucunda çifdeşme olmadan koyunların, köpeklerin ve diğer hayvanların üretilmesi mümkün olabilmiştir; bu teknikle bir gün insanların klonlanabilmesi de mümkündür. Bu işlem yaygınlaşırsa büyük ve öngörülemez
ekolojik sonuçlar ortaya çıkabilir.

Denizlerde yaşayan planktonlar da çok büyük miktarda azot tutar. Azot tutucu bu canlılar olmasaydı, diğer tüm canlılar protein yetersizliğinden ölürdü.

Doğada, yaratma ve yok etme bimıknatısın artı ve eksi kutupları gibidir; biri olmadan diğeri var olamaz. Bazı eski dinlerde yok etme tanrılarının ve tanrıçalarının olması bu yüzdendir. Ayrıca bedenin reenkarnasyonu da kelimenin düz anlamıyla doğrudur ve evrenseldir. Bedenlerimizi oluşturan tüm bileşenler başka canlılarda tekrar tekrar dünyaya
geri döner. Çok sert maddeler olmalarına rağmen kemikler bile tamamen tüketilir ve geri dönüştürülür.

Güneş kaynaklı fotosenrezin ürünlerini bizimle paylaşan en yakın dostlarımız, memeli hayvanlar ve kuşlardır. Karıncalar, termitler ve inanılmaz çeşitteki kınkanatlılar ise bize oranla oldukça küçük olsalar da ayrışma sürecine katkıda bulunurlar; ölü varlıkları humusa dönüştürür ve yeni bir yaşam döngüsünün
başlamasına yardım ederler.

Her şey birbiriyle bağlantılıdır
Her şey bir yere gider
Hiçbir şey sonsuz değildir
Son sözü doğa söyler

Kokuları ayırt etme konusunda erkeklerden çok daha yetenekli olan kadınların bilinçsiz bir şekilde kendi bağışıklık sistemlerine uygun genetik yapıya sahip erkekleri algılayabildiği ileri sürülmektedir.

Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.

Son zamanlarda, kirlilik yayımını azaltmak için yeşil vergiler getirilmiştir. Avrupada “kötü işlere” getirilen fazladan ödemeler, “iyi işlere” uygulanan vergi indirimleriyle dengelenmektedir. Bireyler ve kuruluşlar fedakârlık taleplerinden ziyade, gerçek yaptırımlara çok daha net tepkiler verir. Eğer daha temiz bir dünya istiyorsak hükümetleri bu tür değişimleri uygulamaya yöneltecek politik yaptırımlar üretmeliyiz.

●Daha az et yemek veya vejetaryen olmak.
●Arabanıza olan bağımlılığınızı azaltmak.
●İki çocuktan fazlasını yapmamak.
●Evleri arkadaşlarla veya başka insanlarla paylaşmak.

Ucuz yakıtın biteceğini ve ekonomimizin yüksek enerji tüketimli kısımlarının (özellikle hava taşımacılığının, petrol yoğun ta­rımın, ucuz mal nakliyeciliğinin ve arabaya bağımlı yaşamın) çökeceğini öngörebilir hale geldiğimiz için artık yenilenebilir enerji kullanımına geçebilir ve güneşin cömert ışıklarından faydalanmaya başlayabiliriz. Bir
saatlik güneş ışığı, dünyayı insanların bir yılda tükettiğine eşit bir enerjiyle besler. Her şeyden önce, bu güneş ışığını aynı diğer canlı türlerinin yaptığı gibi sürdürülebilir bir şekilde kullanmayı öğrenmeliyiz. Sonuçta
işimizin en zor kısmı, bir yaprağı taklit edebilmektir.

Ekolojik etkilerimizi hafifletmek için insan nüfusunun azalması gerekse bile medeniyet gelişmeye devam edebilir; böylelikle tüketim seviyesi yerine “yaşam kalitesini” artırmış oluruz.

Bakir doğada yürüyüş veya kamp yapmak insanda doğal ekosistemlerin sonsuz kudreti, çeşitliliği ve inceliğiyle ilgili güçlü bir his ve genellikle korkuyla karışık bir saygı uyandırır. Yabani doğada hareket içindeki ekolojik oluşumlar olanca çıplaklığı ve etkileyiciliğiyle görülebilir. Birçok insan vahşi doğada coşkulu veya dini deneyimler yaşamıştır. Bu insanlar değişmiş olarak geri dönerler.

İlk başta canlıların ölmesi ve ayrışması üzücü görünebilir. Fakat ölüm ve çürüme olmasaydı yeni hayatlar da oluşamazdı.

Doğada, yaratma ve yok etme bir mıknatısın artı ve eksi kutupları gibidir; biri olmadan diğeri var olamaz. Bazı eski dinlerde yok etme tanrılarının ve tanrıçalarının olması bu yüzdendir. Ayrıca bedenin reenkarnasyonu da kelimenin düz anlamıyla doğrudur ve evrenseldir. Bedenlerimizi oluşturan tüm bileşenler başka canlılarda tekrar tekrar dünyaya geri döner. Çok sert maddeler olmalarına rağmen kemikler bile tamamen tüketilir ve geri dönüştürülür.

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.

Ne var ki yabani hayvanları seven bazı insanlar avlanmanın gerekliliğini kabul etmezler. Bazı hayvan türlerinin muazzam sayılarda ürediğini unuturlar. Çok fazla deniz kaplumbağası yavrusu vardır ama leyleklerin, rakunların ve yengeçlerin elinden kurtulanlar türlerinin devam etmesine yetecektir. Kaplumbağaların deniz kenarlarındaki yumurtalarını ve yavrularını sadece en acımasız avcılar olan insanlardan korumak gerekir. Hangi hayvanların “iyi”, hangilerinin “kötü” olduğuna biz karar verecek olursak, doğal dengeleri bozmuş ve sadece diğer canlı türlerine değil
kendimize de zarar vermiş oluruz.

Kokuları ayırt etme konusunda erkeklerden çok daha yetenekli olan kadınların bilinçsiz bir şekilde kendi bağışıklık sistemlerine uygun genetik yapıya sahip erkekleri algılayabildiği ileri sürülmektedir.