İçeriğe geç

Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri Kitap Alıntıları – Eduardo Galeano

Eduardo Galeano kitaplarından Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri kitap alıntıları sizlerle…

Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri Kitap Alıntıları

En sonunda yanlış bir asırda, yanlış bir gezegende doğduğuma kanaat getirdim!
Yüreğimde, yani benim boğa güreşi arenamda, özgürlük ve korku sürekli kavga eder.
Günün birinde benim başıma da gelecekti, değil mi?
Mahvolmak. Ben kaybetmeyi bilirim .
Tanrı, saygınlığını az gözükmesine borçludur.
Toprak insanları yutuyor ve hükümet ellerini temizliyor: Ortada ne kanıtlayacak bir suç ne de verilecek bir hesap kalıyor. Her ölü defalarca ölüyor ve en sonunda insanın ruhunda bir korku ve belirsizlik sisi kalıyor.
Bu gece kaç kişi evinden zorla götürülmüş ve sırtlarında bilmem kaç tane delikle boş bir araziye atılmıştır acaba?
Kaçı sakat bırakılmış, ortadan kaldırılmış, yakılmıştır? Dehşet, karanlığın içinden çıkar, yapacağını yapar ve karanlığa geri döner. Bir kadının suratındaki morarmış gözler, boş bir iskemle, paramparça bir kapı, geri dönmeyecek birisi: Guatemala 1967, Arjantin 1977
Yazmak tehlikeliydi; tıpkı gerektiği gibi yapıldığında sevişmenin de tehlikeli olması gibi.
En sonunda yanlış bir asırda yanlış bir gezegende doğmuş olduğuma kanaat getirdim.
Bolivya madenlerinde bir sürü çocuk var, ama yaşlı kimse yok.
Onlar, silis tozu yüzünden kartona dönüşmüş ciğerlerle otuz beş yaşına gelmeden ölmeye mahkûm insanlar.
Tanrı tek başına hepsine yetişemiyor.
Çinliler serçeleri nasıl öldürürler bilir misiniz? Ağaç dallarına konmalarına izin vermezler. Onları sopalarla tedirgin ederler ve havada ölene kadar konmalarına izin vermezler; en sonunda kuşların yüreği çatlar ve yere düşerler.
Ben nesnelerin tutsağı değilim; onlar hiçbir şeye karar vermiyorlar.
Eski bir atasözü şöyle der: Durup ölmektense, ilerleyip ölmek yeğdir.
“En sonunda yanlış bir asırda yanlış bir gezegende doğmuş olduğuma kanaat getirdim.“
Mutluluk üzüntüden daha fazla cesaret gerektiriyor. Zira öyle ya da böyle üzüntüye alıştık artık.
Dehşet, karanlığın içinden çıkar, yapacağını yapar ve karanlığa geri döner.
Su yasaklanabilir susuzluk asla
Şimdi çalışanların maaşları yarıya düştü. İşsizlik giderek artıyor. Grev yapmak yasak. Üniversiteler Orta Çağ’a dönüyor.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Haritada henüz var olmayan bir ülkeye özlem duyuyorum.
Cehennem benim evim. Ve orada hiç kimse bana emir vermiyor.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hayatta olmak bir tehlike; düşünmek bir günah; karnını doyurmaksa bir mucize.
Bilinçleri sterilize etme formülleri doğum kontrol planlarından daha başarıyla test edilir
Her vatandaş bizzat kendi davranış ve sözlerini sansürleyen bir mekanizmaya dönüştüğü anda sansür, gerçeğe karşı zafer kazanmış demektir
Hayatta olmak bir tehlike, düşünmek bir günah karnını duyurmaksa bir mucize.
Bir inek bir çift ayakkabıdan daha ucuz hale geldi ve küçük ya da orta ölçekli işletmeler iflas ederken, yenilmez oligarşi ortalıkta boy gösteriyor ve gazeteleri, radyoları ve televizyonları aracılığıyla yeri göğü inletiyordu. Tarım reformunun kağıttan bir korkuluktan daha fazla bir hükmü olmadı ve ülkenin ürettiği zenginliğin akıp gittiği delikler eskisi gibi açık kalmaya devam etti. İktidarın sahipleri, bütün Latin Amerika’da olduğu gibi, servetlerini Zürih ya da New York’taki güvenli hesaplara yatırıyorlar. Paralar orada artistik bir takla atıp sihirli bir şekilde yüksek faizli dış borca dönüştükten sonra ülkeye geri geliyor.
İnsan kendisine hayvan gibi davranılmasına tahammül etmek zorunda kalmayacak mı?
Şimdi çalışanların maaşları yarıya düştü. İşsizlik giderek artıyor. Grev yapmak yasak. Üniversiteler Orta Çağ’a dönüyor.
dehşet, karanlığın içinden çıkar, yapacağını yapar ve karanlığa geri döner.
tüm hayatımı hoşçakal diyerek geçirmiştim. kahretsin. hoşçakal diyerek geçen bir ömür.
Kimse gidecek kadar kahraman, kalacak kadar vatansever değil.
Cesareti ölme arzusuyla kaç kez karıştırdık acaba?
Tanrı, saygınlığını az görünmesine borçludur.
Dehşet, karanlığın içinden çıkar, yapacağını yapar ve karanlığa geri döner.
petrolün olduğu yerde kazayla ölümler eksik olmaz.
Haritada henüz var olmayan bir ülkeye özlem duyuyorum.
Descobri que minha arma é
o que a memória quarda…

Anladım ki benim silahım
hafızanın sakladığıdır…

Boğaları çağırıyorsam, üzerime saldırmalarına katlanacağım.
İnsanın asla içinden tamamen atamadığı bu cezalandırıcı Tanrı tarafından ikide bir cennetten kovuluyorum.
Dehşet, karanlığın içinden çıkar, yapacağını yapar ve karanlığa geri döner.
O zafer için değil, insanlık onurunu korumak için mücadele ederek yaşadı.
Eğer ölümü düşünmeden yaşamak istiyorsak, öğrenerek öleceğiz.
Kırık bir kalple dolaşanlarımızın sayısının çok fazla olduğunu biliyorum, ama her türlü olumsuzluğa rağmen gerçek sevgiye ulaşmak için cesur olmak gerekir.
Şeytanla bir anlaşma yaptım.
İlahi adaletin harekete geçmesine özellikle izin vermek gerekir, çünkü ilahi adaleti ben yönetirim.

Juan Domingo Perón

Ben ölüm gelmeden önce her şeyimi vermek, bomboş kalmak istiyorumdum ki, o …… çocuğu geldiğinde götürecek bir şey bulamasın.
Her kim vatanının herkesin evi olduğunu düşünüyorsa, o hiç kimsenin çocuğu olacaktır.
Her ölü defalarca ölüyor ve en sonunda insanın ruhunda bir korku ve belirsizlik sisi kalıyor.
Korku herhangi bir insanı olimpiyat şampiyonuna dönüştürür.
Yaşadığı acı ve şiddet deneyimlerine, eşine az rastlanır bir kahramanlıkla, hiç yılmadan dayanmış az sayıda insan tanıdım.
Benim her iki yarım da diğeri olmadan var olmazdı.
Âşık, ağzını açtı ve kanı içti.
Tanrı saygınlığını az gözükmesine borçludur.

Juan Domingo Perón

Là no infierno está gostoso.
Cehennem benim evim. Ve orada hiç kimse bana emir vermiyor.
Çinliler serçeleri nasıl öldürürler bilir misiniz? Ağaç dallarına konmalarına izin vermezler. Onları sopalarla tedirgin ederler ve havada ölene kadar konmalarına izin vermezler; en sonunda kuşların yüreği çatlar ve yere düşerler. Hainlerin de serçe uçuşu vardır. En sonunda yere düşmeleri için onları tedirgin etmeyi, dinlenmelerine izin vermemeyi bileceksin.
İktidar, keman gibidir. Sol elle tutulur ve sağ elle çalınır.
Etrafımda sessiz ve boyun eğmesi için evcilleştirilmiş bir dünya vardı. Bu dünyadaki her vatandaş kendi rolünü oynuyordu ve Pavlov’un köpekçikleri tam zamanında salyalarını akıtıyordu.
Yalnızım. Ve kendi kendime soruyorum:
Beni hala bekleyen bir diğer yarım var mı benim?
Şimdi nerede? Bu arada ne yapıyor?
Buruk bir sevinçle mi gelecek?
Gözleri yaşlı mı olacak?
Bütün şeylerin yanıtı ve gizemi:
Ya daha önce karşılaştıysak, ama farkına bile varmadan birbirimizi kaybettiysek?
Tuhaf şey: onu tanımıyorum, ama yine de özlüyorum. Haritada henüz var olmayan bir ülkeye özlem duyuyorum.
Görüldü ki su yasaklanabilir; ama susuzluk asla.
İnsanın giyim şeklinin hiç önemi yoktur. Bu insanın karakterini etkilemez.
Gerçeklik tamamen olduğu gibi kalıyor, ama insanlar imajlarını değiştiriyor. Acısız aşk ve savaşsız barış vaat ediliyor.
Hayatta olmak bir tehlike, düşünmek bir günah, karnını doyurmaksa bir mucize.
Zaman geçti; biz seyretmeye devam ettik.
Her gün sanki ilk günmüş gibi yaşanabilir mi?
Etrafımda sessiz ve boyun eğmesi için evcilleştirilmiş bir dünya vardı. Bu dünyadaki her vatandaş kendi rolünü oynuyordu (aynı anda birçok karakteri canlandıranlar vardı) ve Pavlov’un köpekçileri tam zamanında salyalarını akıtıyorlardı.
Hafızam saklamaya değer gördüğünü muhafaza edecek. Hafızam benim hakkımda benden daha çok şey biliyor ve kurtarmaya değer bir şeyi asla ıskalamıyor.
“İktidar keman gibidir. Sol elle tutulur ve sağ elle çalınır.”
İnsanlar ölmezler. Büyülenmiş olarak kalırlar.
İnsanın, bir dönem yoldaşı olmuş kişiler tarafından katledilmesinin acısı çok daha şiddetli değil mi?
Her gün sanki ilk günmüş gibi yaşanabilir mi?
Histeri ne tarihtir ne de bir devrimci, sadece bir ölüm aşığıdır.
Kendimi yalnız hissediyorum, bir iz sürücü gibi, aya havlayan köpek gibi hissediyorum.
Yüreğimde, yani benim boğa güreşi arenamda, özgürlük ve korku sürekli kavga eder.
Korku herhangi bir insanı olimpiyat şampiyonuna dönüştürür.
Toprak insanları yutuyor ve hükümet ellerini temizliyor: Ortada ne kanıtlayacak bir suç ne de verilecek bir hesap kalıyor. Her ölü defalarca ölüyor ve en sonunda insanın ruhunda bir korku ve belirsizlik hissi kalıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir