İçeriğe geç

Wonder Woman: Warbringer Kitap Alıntıları – Leigh Bardugo

Leigh Bardugo kitaplarından Wonder Woman: Warbringer kitap alıntıları sizlerle…

Wonder Woman: Warbringer Kitap Alıntıları

Hatırlanmak bir tür ölümsüzlüktür.
Bir hata yaptın. Hatanı kabullendin. Buna saygı duyuyorum. Bu tercihlerin etkilerini ya da sonuçlarını hafifletmek, hiç kimseye faydası dokunmayacak bir yalan olurdu.
Bizler hayatlarımızı saklanarak, bize şans verildiği takdirde neleri başarabileceğimizi merak ederek geçiremeyiz. O şansları kendimiz elde etmek zorundayız.
Sanırım önceki hayatlarımdan birinde kediydim çünkü dünyanın en büyük güneş ışığının altında yapmak istediğim tek şey öylece yatmak.
Bizler hayatlarımızı saklanarak, bize şans verildiği takdirde neleri başarabileceğimizi merak ederek geçirmeyiz. O şansları kendimiz elde etmek zorundayız.
Birçok erkek, kadınların üzerinde otorite kurmaktan hoşlanır. Ya da bize anlatılan bu yönde.
İhtişam dolu rüyalarını görüyorum. Ama senin göremediğin şey tehlike.
Kimsenin ne yaptığını bilmesi gerekmiyor.
Diana kendini güçlü hissediyordu. Fakat kendi başınayken güçlü hissetmek kolaydı.
Sonsuza dek yaşayamayacağını bildiğin zaman daha farklı dans ediyorsun.
”Bir yarışa kaybetmek için girilmez. ”
”Bazı acılar yalnız yaşanmalı. ”
”Acımızı yaşayamayacaksan,gücümüzü de sahip olmak için uygun değilsin demektir. ”
”Hey bende öldüm. ” dedi Theo
”Güzel öldüm hemde. ”
”Sonsuza dek yaşamayacağını bildiğin zaman daha farklı dans ediyorsun. ”
”Savaştaki kız kardeşim,ben senin kalkanın,senin kılıcınım.Ben nefes aldığım müddetçe,senin davan benim davamdır. ”
”Ve tek suçun var olmak olması nasıl bir histir,bunu anlıyorum. ”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
‘Bir yarışa kaybetmek için girilmez’
Yanlış savaşta mücadele veriyorsun.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hatırlanmak bir tür ölümsüzlüktür.
Hey, ben de öldüm, dedi Theo Güzel öldüm hem de.
Bir yarışa kaybetmek için girilmez.
Acımızı taşıyamayacaksan, gücümüze de sahip olmak için uygun değilsin demektir.
Savaştaki kız kardeşim, ben senin kalkanın, senin kılıcınım. Ben nefes alıp verdiğim müddetçe düşmanların sığınak bulamayacaklar. Ben yaşadığım müddetçe, senin davan benim davamdır.
Yarışı kesinlikle kazanırdım ama ilahi yasaları çiğnemekle meşguldüm.
“Dünyaya geliş şeklimiz bizim elimizde değil. Nasıl insanlar olacağımız da bizim elimizde değil, sadece kendimiz için seçeceğimiz hayatları belirleyebiliyoruz.
“Hatırlanmak bir tür ölümsüzlüktür.”
Eski hikayelerde savaş, elinde kılıçla bir savaş alanına girmekti. Mağlup edilmesi gereken bir yaratık vardı. Peki ya şimdi? Artık ordulara emirler veren bir general bile yok. Artık pilotsuz uçaklar, nükleer hammaddeler, hava saldırıları var. Adamın biri bir düğmeye basıp bir köyü tamamen haritadan silebilir.
”Üzerime gel ,izdihamın içinden geçerek benimle çarpış,böylece Amazonların göğüslerini nasıl bir kudretle dolu olduğunu öğrenirsin .benim kanıma savaş karışmış.
-QUİNTUS SMYRNAEUS,Truva nın düşüşü –
Onun çektiği acılar için, bir anlık olmasından başka ne dileyebiliriz?
Dünyaya geliş şeklimiz bizim elimizde değil. Nasıl insanlar olacağımız da bizim elimizde değil, sadece kendimiz için seçiceğimiz hayatları belirleyebiliriz.
Tarih yazmış insanlar, imkansız sözcüğünü asla öğrenmemiş olan insanlardır çünkü sürekli deneyen onlardır.
Sonsuza dek yaşayamayacağını bildiğin zaman daha farklı dans ediyorsun.
Bazı acılar yalnız yaşanmalı.
Yanlış savaşta mücadele veriyorsun.
Savaştaki kız kardeşim, ben senin kalkanın, senin kılıcınım. Ben nefes alıp verdiğim müddetçe düşmanların sığınak bulamayacaklar. Ben yaşadağım müddetçe, senin davan benim devamdır.
Yarışı kesinlikle kazanırdım ama ilahi yasaları çiğnemekle meşguldüm.
“Her gün kime şükrederiz?” diye bağırdı Tek.
“Hera’ya,” dedi sporcular topluca. “Athena’ ya, Demeter’ e, Hestia’ ya, Afrodit’ e, Artemis’e.”
Çatışmalar genelde, insanlar hangi savaşta savaştıklarını bilmedikleri için kaybedilir.
“Sonsuza dek yaşamayacağını bildiğin zaman daha farklı dans ediyorsun.”
Bir yarışa kaybetmek için girilmez.
Yaşadığımız dünya o zamankinden çok mu güzel?
Bir şakalaşma, sırta hafifçe vurma, özür dilenmeden affedebilme mümkün müydü?

Erkekler tuhaf varlıklardı.

Bir pervanenin kanat çırpışı gibi hayatlar.
Bir an orada, bir an yok olup gitmiş.
Süper modellerin, ihtiyaç duymadığın şeyleri sana aldırma ve kendini çok kötü hissettirme gibi bir güçleri vardır.
Bazı acılar yalnız yaşanmalıydı.
Senin hikâyen henüz yazılmadı.
Gerçekten böyle yerlerde mi yaşıyorsunuz? Gökyüzünü göremiyor musunuz?
Ayrıca neden erkekler böyle patlak gözlü ve gevşek çeneliler? Bu bütün erkeklere özgü bir hastalık falan mı yoksa sadece senin şehrindeki erkeklere özgü bir şey mi?
Bir ölümlü olarak dünyaya gelmenin eğlenceli bir yanı yok. İnsan olmanın acısını bilmene hiç gerek yok.
Sanırım önceki hayatlarımdan birinde bir kediydim çünkü dünyanın en büyük güneş ışığının altında yapmak istediğim tek şey öylece yatmak.
Bir yarışa kaybetmek için girilmez.
Hatırlanmak bir tür ölümsüzlüktür
“ Bizler hayatlarımızı saklanarak, bize şans verildiği takdirde neleri başarabileceğimizi merak ederek geçiremeyiz. O şansları kendimiz elde etmek zorundayız.”
Acımızı taşıyamayacaksan, gücümüze sahip olmak için de uygun değilsin demektir.
Hatırlanmak bir tür ölümsüzlüktür.
Bazı acılar yalnız yaşanmalıydı.
“Savaştaki kız kardeşim, ben senin kalkanın, senin kılıcınım. Ben nefes alıp verdiğim müddetçe düşmanların sığınak bulamayacaklar. Ben yaşadığım müddetçe, senin davan benim davamdır.”
”Daha önce gerçekten hiç erkek görmedin mi?”
“Sadece kitaplardan ve çok uzak mesafelerden.”
“Peki ne düşünüyorsun?”
“Şey, biraz hayal kırıklığı yarattılar. Annemin tariflerinden, onların daha iri yarı ve daha öfkeli tipler olacaklarını düşünüyordum.”
“Seni bir üniversitenin erkekler yurduna götürmeliyiz.”
“Ayrıca neden böyle patlak gözlü ve gevşek çeneliler? Bu bütün erkeklere özgü bir hastalık falan mı yoksa sadece senin şehrindeki erkeklere özgü mü?”
Alia bir kahkaha attı. “Üzerinde deriden yapılma birkaç paçavraya bir seksenlik bir süper model caddeden aşağı yürüdüğünde böyle olur işte.”
”Diana, ölüler diyarının efendisi Hades’i düşündü. Belki de Hades burada metro tanrısıydı, kendi bölgesine izinsiz giren herkesten geçiş bedeli ve haraç talep ediyordu, onun takım elbiseli yardımcılarıysa karanlıkta bir trenden diğerine geçiyorlardı.”
Alia parmaklarını salladı. “Google her şeyi bilir ve her şeyi görür.”
“Google,” diye yineledi Diana. “Google tanrılarınızdan biri mi?”
“Hey,” dedi Alia. “İnternette vakit geçirmiş olmam, beynimin tamamen yıkandığı anlamına gelmez.”
”Sanırım önceki hayatlarımdan birinde bir kediydim çünkü dünyanın en büyük güneş ışığının altında yapmak istediğim tek şey öylece yatmak.”
Bence savaşlarda ölenler için bütün savaşlar birbirinin aynıdır.
Annem ve babam beni bu hikâyelerle büyüttüler. Her şeyin bunlardan ibaret olduğunu düşünürdüm. Tanrıların, canavarların ve kahramanların hikayeleri.
Kahramanlar mı?
Theseus
Adam kaçırır.
Herkül
Hırsızdır.
Jason kaşlarını kaldırdı. Eh işte, ne demek istediğimi biliyorsun. Kitaplarda bunlar birer kahramandır.
Sanırım farklı hikâyelerle büyütüldük.
Belki, dedi Jason. Yaşım ilerdekiçe o hikayeleri unuttum ve her şey çizgi romanlardan ibaret hale geldi. Pelerini tak, kızı kurtar.
Hangi kızı?
Kızı işte. Hikayelerde her zaman bir kız vardır.
Diana homurdandı. Kesinlikle farklı hikâyelerle büyütüldük.
Theo oturduğu yerde arkasına yaslandı. Tamam, herneyse, ben şu kadarını biliyorum: uçurumdan aşağı atılacak ilk kişi ben olurdum. Spartalılar muhtemelen kendi savaş kültürlerinde cılız, inek tipli bebeklerden pek hoşlanmıyorlardır.
Bu bir mit, dedi Diana.
Alia artık bunun ne anlama geldiğinden bile emin değildi. Savaşgetirenler ve savaş tanrıları gibi mi demek istiyorsun yani?
Hayır, şöyle demek istiyorum: En ünlü Spartalı ozanlardan biri doğuştan kördü. Çarpık ayaklı kralları vardı. Bir savaşçı olmak için güçten fazlasına sahip olmak gerektiğini biliyorlardı. Bebekleri ölüme terk etmeler ile ilgili anlatılan her şey Atin propgandasından ibaretti.
Hey, dedi Nim. Persler onlardan silahlarını bırakıp teslim olmalarını istediklerinde Spartalılar ne demiş biliyor musunuz?
Hayır, dedi Theo. Ama bahse girerim hemen ardından bir sürü bağırış çağırış ve ağır çekim savaş sahnesi gelmiştir.
Molon lave, dedi Jason.
‘Gelin de alın,’ diye mırıldandı Diana.
Güç olarak benim dengim olabilirsin, dedi. Ama Nim’in yaratıcılığına, Theo’nun zorlukları yenme gücüne, Alia’nın cesaretine denk olamazsın. Güç, kahramanlar yaratmaz. Binlerce asker yapabilirsin ve içlerinden biri bile bir kahramanın yüreğine sahip olamaz.
Ben Nemesis’in kızıyım, dedi, ilahi intikam tanrıçası Nemesis’in. Nasıl kin tutabileceğimi birazdan düşünmek istersin belki.
Eski hikayelerde savaş, elinde kılıçla bir savaş alanına girmekti. Mağlup edilmesi gereken bir yaratık vardı. Peki ya şimdi? Artık ordulara emirler veren bir general bile yok. Artık pilotsuz uçaklar, nükleer hammaddeler, hava saldırıları var. Adamın biri bir düğmeye basıp bir köyü tamamen haritadan silebilir.
Bizler hayatlarımızı saklanarak, bize şans verildiği takdirde neleri başarabileceğimizi merak ederek geçiremekteyiz. O şansları kendimiz elde etmek zorundayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir