İçeriğe geç

Aşkullah Kitap Alıntıları – Tolga Akpınar

Tolga Akpınar kitaplarından Aşkullah kitap alıntıları sizlerle…

Aşkullah Kitap Alıntıları

Susmak, cümlenin istirahat halidir. İstirahat bitince çıkan cümle dinç olur. Çok konuşup cümleyi yorma, yoksa cümle alem yorulur.
Giderek
de terk edemiyor insan,gittiği yeri
Ayaklari uzaklaşıyor sadece İçi terk ettiği yerde kalıyor..
İnsan şükrettiğinde, kıymet bildiğinde, insan olduğunun bilincine varır, başına gelen belayı işaret bilip, gülistana varır.
Az ağlıyoruz. Dünya bu yüzden çok kirli.
Sevmek, planlı bir eylem değildir. Çünkü kalp, plan yapamaz.
Gülün başı eğiktir!
Dikenin başı ise diktir!
Kanatan, acıtan dikendir
Ama her daim başı kopan güldür!
Herkes kalbinin renginde yaşar hayatı. Ve herkes, kalbinin rengini bulaştırır etrafındakilere
Herkes kalbinin renginde yaşar hayatı. Ve herkes kalbinin rengini bulaştırır etrafındakilere
hamd ve sabır
Hayal kurar insan. Biri gelir yıkar, altında kalır, kendi kurduğu hayalinin insan.
Yüzünde güller, gülücükler yetiştirir bazen. Ama gel gör ki kalbi, gübreden yanmış küllü toprak gibidir insanın.
Kimseler bilmez
Dünya döndükçe yorar insanı, dünya döndükçe yorulur insan.
Kimseler bilmez, gitmediği yollarda yorgunlukları, girmediği kalplerde kırgınlıkları vardır insanın.
Sen yine de sev!
Gideni beklemeden.
Karşılık beklemeden
Çıkmazda kalabilirsin.
Sen yine de çıkarsız sev.

Kimseler bilmesin ne çıkar!
Sevenler kalbinde Allah vardır.
Yârsız kaldım diye üzülme!
Allah, sevenlere yârdır.

Sevdiğinden vazgeçebilirsin ama sevginden vazgeçme! Birini sevmek için sevme! “Bir Olan”a ulaşmak için sev!
Öyle sevdalar vardır işte Çukur çukur, yokuş yokuş ama Hakk’a varan
Seveceksen de Allah için sev Ki Allah razı olsun.
Ararsan eğer kendini, bulacağın Allah’tır.
Ara, bul, bil!
“Sevgi, Allah’a davettir. Allah, aşktır.
‘Seni seviyorum’ demek, ‘Allah aşkına gel!’ demektir.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Her güzel sözün altına Allah yazmalı.
Nefesi de cümleyi de manayı da yaratan Allah’tır.
Yanmak var yanmak var.
Odun yanınca kül olur.
İnsan yanınca kul olur.
“Günaydın” diyecek kadar sabahlar da olmuyor artık

Günaydın :))

Sevgi, bir kırgınlığın gölgesinde üşüyen samimiyettir bazen.
Gönlümüze düşen sevgi, vicdanımıza düşen merhamet, üzerimize düşen insanlıktır..
Yaklaş!

Biraz daha yaklaş!

Zamandan, mekândan sıyrıl, varlıktan ayrıl da yaklaş! Kaç engel varsa önünde, yık da yaklaş!

Kaç kırgınlık varsa özünde, sız da yaklaş!

Kaç yorgunluk, kaç durgunluk, kaç durak varsa, İnsanın gideceği tüm yollar, kendinden geçer!

geç de yaklaş!

Çukurları, yokuşları,

patika patika, uzun uzun yolları aş da yaklaş! Kendine yaklaşan, Hakka yaklaşır!

Kendinden geçen, Hakka yaklaşır! Kendinden geç de Hakka yaklaş!

Şiiri herkes yazar!
Sen hiç şiir sildin mi?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bakışını öyle güzelleştir ki,
can aynasında AHMED’in (sav) yüzünü gör!
Sana değer versem, mana yüklesem taşıyabilir misin?
Herkesin acısının rengi, kendine koyudur.
Her veda hoşça kalamıyor.
Hayattaki duruşun, Allah’ın huzurunda durur gibi olsun. Sadece Hakk’a boyun bükenlerden, baş eğenlerden ol!
” Ne kadar yaşarsan yaşa; yaşın hayattan aldığın ders kadardır ”
Söyle şimdi sen kaç yaşındasın?
Mahşer günü, ” Kulum ne getirdin? ” diye sorunca Rabb’i, sırtını dönüp ” Yaralarım var Allah’ım ”diyeceği izleri oldu insanın.
Kimseyi küçümsemeyin
Vakti gelince, en yüksekte duranı da bir çukura gömüyorlar.
Yâr ile karışık yağan yağmurdur aşk!

Başındaki belaya,
Sırtındaki yaraya rağmen,
Haine, düşmana karşı,
Zalimin zulmüne baş eğmeden,
Allah’a hamdetmektir aşk!

Hakk’ın yolunu bulmak gerek.
Yolun hakkını vermek gerek.
Gerek nedir, ne gerektir bilmek gerek.
Ey Göz!
Yaşın mübarek olsun
Hüzün besliyorum bu aralar,
Büyüyünce mutluluk olacak
İçimden gidenler oldu.
Gidiyorlar,
kâh bir düğün halayı,
kâh bir cenaze alayı
güle güle, öle öle gidiyorlar.
“ “Günaydın” diyecek kadar sabahlar da olmuyordu artık.
“Afiyet olsun” diyecek kadar helal değildi hiçbir lokma.
“Canım” diyecek kadar masum değildi insanlar.

Cümle kuracak kadar adamakıllı kelime de kalmamıştı zaten.

Bazen öyle olur işte

Öyle olsun. “

Kaleme bile sırrını verme!
Gider kağıda yazar
Verdiği umudu geri alan, aldığı âhı geri veremez.
Yanmak var yanmak var, odun yanınca kül olur, adam yanınca kul olur.
Çünkü yaşamak zorundasın. Rüzgara, yağmura, çamura, başındaki belaya, sırtındaki yaraya rağmen

Aşkullah – Tolga Akpınar

Allah kuluna dert vermez,
Ders verir, imtihan eder.
mana ağır bir yüktür! İnsanlara, taşıyamayacakları manalar yüklemeyin! Sonra mana da devrilir, insan da.
Ve mana ağır bir yüktür! İnsanlara, taşıyamayacakları manalar yüklemeyin! Sonra mana da devrilir, insan da.
Ve mana ağır bir yüktür! İnsanlara, taşıyamayacakları manalar yüklemeyin! Sonra mana da devrilir, insan da.
Ellerin, titrek rüzgarlar kadar zemheri,
Tutsam hangi fırtınaya karışırım bilmem …
Tut ki nazlandı rüzgar bile
Sensizlik yönsüzlüktür bilesin.

Bir hasret bu kadar idraksiz bırakmışken bir canı,
Sensiz kalan yönsüz kalmıştır inan.

Zaman diye bir şey yok..
Bir nefesi soluklara bölmüşler.
Allah, insana iyiliği, güzelliği, doğruluğu bulması için;
Allah rızası için dua eden dostlar nasip eylesin
Yitirilmiş kaç umut varsa,
yıkılmış hayallerin altında kaldı.
Şimdi, bütün rüzgarlar cenaze salâsı.
İnsanlık ölmüş. Yıkayanı yok.
Az ağlıyoruz. Dünya bu yüzden kirli.
Her canlının ölümü tadacağı yaştasın
Kaleme bile sırrını verme!
Gider kağıda yazar.
Adamayı Habil’den, adanmayı İsmail’den,
Aramayı Yakup’tan, bulmayı Yusuf’tan,
Sabrı Eyüp’ten, selameti Musa’dan,
Tövbeyi Adem’den, istiğfarı Yunus’tan,
Yanmayı İbrahim’den, yakmayı Davud’dan,
Tamahı Süleyman’dan, felahı Nuh’tan,
Örtmeyi İdris’ten, sarmayı Lokman’dan,
Şükrü Zülkifl’den, hamdı Zekeriyya’dan,
Edebi Osman’dan, adabı Hasan’dan,
Susmayı Ebu Bekir’den, susamayı Hüseyin’den,
Haysiyeti Ali’den, adaleti Osman’dan,

Nefesi İsa’dan
Aşkı Hz. Muhammed Mustafa’dan öğrenmişim.
.
.
.

Hüzün besliyorum bu aralar,
büyüyünce mutluluk olacak
Soğuk iklimler ısıtıyorum düşlerimde
Üstelik düşlerim bile soğukken.
Her veda hoşça kalamıyor..
Hayat, insanlara sorulmuş bir sorudur.
Yaşamak ise, o soruya verilmiş bir cevaptır.
De ki; Sizin dünyanız varsa, benim dünyalar yaratan Rabb’im var!
Gönlün yaralandığında, üfleyecek nefesi bul!
İnsanın gideceği tüm yollar, kendinden geçer.
İnsan, sıkıntı ve bela anında mutluluk yaşamak istiyorsa, doya doya ‘elhamdülillah’ diyebilmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir