İçeriğe geç

Hangi Anne Hangi Babasınız? Kitap Alıntıları – Aşkım Kapışmak

Aşkım Kapışmak kitaplarından Hangi Anne Hangi Babasınız? kitap alıntıları sizlerle…

Hangi Anne Hangi Babasınız? Kitap Alıntıları

Anne babanın çocuklarına rehber olması çok önemlidir. Rehber, yol gösterendir ebeveynler de öyle olmalıdır. Ama hem yolu gösterip hem de kucaklayıp o yolda sırtımızda taşırsak bıraktığımız zaman yürüyemeyeceklerdir.
•Türkiye’de her anneden 5’i çocuklarının şiddetine maruz kalıyor. Şiddet sadece fiziksel bir saldırıdan ibaret değildir. Eğer istekleri için size kan kusturuyorsa, evde sorumluluk almıyorsa, sizinle iletişim kurmuyorsa, duyguları değişkenlik gösteriyorsa, yanınızda vakit geçirmekten hoşlanmıyorsa şiddet görüyorsunuz..
Çocuklarınız adına sorumluluk alıyorsanız, sizi Tanrı gibi görmeye başlayacaklardır.
• Çocuğunuz size çok kurnaz, hareketli, bazen sevilesi bazen dövülesi geliyorsa, korkun. Eğer böyle giderse, büyük bir şirketi yok edecek becerileri gelişiyordur.
Birden fazla çocuğunuz varsa, ergenliğe kadar hepsine aynı, ergenlikten sonra her birine farklı davranın. Yoksa kardeş arası düşmanlıklar geliştirirler.
•Çocuklarınıza ev, araba almayın. Onların ileride ev alma, araba parası kazanma becerilerini yok edersin
Bakmak seyretmek görmek ise anlamaktır.
Merak en önemli duygudur. Büyük başarıların, hedefe ulaşmanın kaynağıdır, bununla beraber dibe vurmanın, hayatın kontrolünü bırakmanın, mutsuz olmanın da kaynağı olabilir.
Kadınlara kendilerini nasıl savunacaklarını, haklarını nasıl arayacaklarını öğreterek erkeklere karşı farklı bir anlayışa sahip olmalarını sağlıyoruz. Tamamen kadın erkek savaşına dönüştürmekten başka bir yol değil bu. Eğer şiddeti uygulayanı da eğitip bilinçlendirirsek belki şiddetsiz yaşamayı da öğretebiliriz.
Dışarıdaki hiçbir gerçek, acı ya da haz vermez; bizi üzen ya da mutlu eden tek şey zihin haritamızdaki subjektif düşüncelerdir.
En çok yaptığınız şey bir süre sonra sizin kişiliğiniz olur.
İnandığınız gerçek değildir, ama neye inanıyorsanız sizin gerçeğiniz olur.
Eğer vermek istediğiniz doğru düşünce ve davranışları siz yaşamıyorsanız, bunu çocuklardan da beklemeyin.
Her aile, bir tarihtir. Hatta okumasını bilen için bir destandır
Ne istediğini bilen çocukları ne istediğini bilen ebeveynler yetiştirir.
İnsanoğlu uğruna bedel ödemediği hiçbir şeyi dikkate almaz, önemsemez.
Herkese karşı tatlı dilli ve uysal olmaya dikkat edin. Bilhassa evinizde.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Aile hayatının güzelliği gibi hiçbir şey yoktur.
Çocuklarımız sahip olduklarına bedel ödemedikçe hayatta tüketen tarafa geçiyorlar..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bakmak ve görmek aynı şey değildir. Bakmak seyretmek, görmek ise
anlamaktır.
“Aile, kralların bile giremediği bir kaledir.”
Ralph Waldo Emerso
Her insanın zihin haritası farklıdır. Herkes inandığını gerçek sanar. Bu bir
yanılgıdır.
Bizler gerçeklerimizi deneyimlerimizle oluştururuz. Anne babanın hayat
deneyimleri fazla olduğundan hayatla ilgili görüşleri de fazladır. Bu bazen
çocuklar karşısında çokbilmişlik taslamaya neden olur.
Yetişkinler isteklerini ya da duygularını olduğu gibi anlatabilir. Ama
çocuklar direk anlatım yerine dolaylı anlatımı seçerler.
Bir çocuk, canım sıkılıyor, mutsuzum, çok sinirliyim dediğinde kelimelere
odaklanırsak hata yaparız. Her zaman gerçekten ne anlatmak istiyor onu
görmek gerekir.
Size devamlı kocasını şikâyet eden arkadaşınız aslında ne kadar çok ilgi
istediğini anlatmak istiyordur.
Anne babalar çocukların söylediklerini kendi beklentilerine göre değerlendirir, beklentilerine uymazsa eleştirirler.
Ahenk aşamasında çocuklar sessiz kalırlar ve ana baba konuşur. Bu şekilde
ahenk kurduğunuzda aslında yaptığınız şey çocuğun zihninden geçirdiklerini
dışarıdan ona söylemek. Düşünsenize bir arkadaşınızla sohbet ederken sizin
aklınızdan geçenleri size söylese nasıl olurdunuz? İnanın hemen can
kulağıyla onu dinlemeye başlardınız.
Eşleşmek
Bu boyut çok önemli, eşleşmenin birkaç boyutu vardır; Beden eşleşmesi,
kelime eşleşmesi, ses eşleşmesi gibi.
Çocuklar dede, anneanne, babaanneleriyle çok keyifli zaman geçirirler.
Çünkü onlar farkında olmadan torunlarıyla beden eşleşmesi yaparlar.
Çocuğunuz sizinle konuşurken oturuyorsa hemen sizi görebileceği
mesafede yanına oturun. Eğer ayakta konuşuyorsa göz göze gelebilecek
duruma geçin. İletişim kurarken göz teması önemlidir.
Ev içinde anne baba çocuk iletişim dramları oynayın. Akşam geç olmayan
saatlerde rollerinizi değiştirip sohbet edin. Sen anne ol ben baba olayım hadi
konuşalım gibi. İnanılmaz etkilidir. Aynaya baktığınızı göreceksiniz.
Her anne baba iletişimde uzman olmak zorundadır. Çünkü annelik ve
babalık bir meslektir. Bir meslek için eğitim şarttır.
7-11 YAŞ ARALIĞI
Bu dönemde çocuklar ailenin bir bireyi olduğu bilincini geliştirmişlerdir.
Onlarla iletişim kurarken bizim de onları bir birey olarak görmemiz gerekir.
c) 4-6 YAŞ ARALIĞI:
Çocuk bireysellikten uzaklaşıp arkadaşlık kurma ihtiyacı geliştirir. Anne
bağımlılığı azalır. Ama önemli olan annedeki çocuk bağımlılığının azalıp
azalmadığıdır. Arkadaş edinmek isteyen çocuk yaşıtlarıyla bir şekilde iletişim
kurmak ister. Anne ve babaların bu dönemde çocuğa uygun ortamları
sağlamaları gerekir.
Aynı yaşta çocuğu olan ailelerle görüşmek, varsa akraba çocuklarıyla bir
araya getirmek, ya da kreşler. Bu dönemde çocuğa iletişim kurarken yavaş
yavaş geri bildirimler verilmeye başlanmalı. Geri bildirim yaptıklarının
sonuçlarını kendisinin yaşamasıdır. Sürekli ne yapması gerektiği
söylenilmemeli.
gereksiz şeylerin iletişim yoluyla çocuğa verildiğini
anladım. Unutmayın ki onlar halen çocuk. Onlara göre bu dünya bu yaşlarda
çocukların dünyası ama bize göre yetişkinlerin dünyası. Her anne baba
onların dünyasına girebilmelidir.
Sen Dili
Bu iletişim şeklinde söylediğimiz her şey çocuğun benliğine yapışır ve
değiştirilemez bir hal alır:
Sen dili
Yaramazsın Tembelsin Canımı sıkıyorsun Bebek gibi davranma Bıktım senden Sus artık
Algılama şekli
Uslu çocuk değilim Çalışkan değilim İnsanlar benden hoşnut değil Sürekli ağlarım Can
sıkıcıyım Çok fazla konuşan bir çocuğum
Yukarıdaki iletişim şeklinde çocuk -sen dili- ile söylenen her şeyi kişiliğine
yapıştırır.
Kişilik değişmesi zor bir yapıdır. Ben Dili
İstenmeyen davranışları nedenleriyle ve hissettikleriy-le söylemek -ben
dilini- oluşturur.
Çocuk söyleneni kişiliğine almaz sadece davranış boyutunda hisseder.
Ben dili Algılama şekli
Çok yorgunum şimdi oynayamam Annem yorgun
Ortalık dağınıkken yapamam Toplamalıyım
Çok konuştuğun zaman ben konuşamıyorum Dinlemem gerek
Şu an başım ağrıyor, sonra Babamın başı ağrıyor.
Ben dili kullanıldığında çocuk yapması gerekenleri algılar. Davranışlar
değişir ama kişilik değişmez. Ben dili çocukların olgunlaşması ve sorumluluk
almasında etkilidir.
Ebeveyn sen dilini çok kullandıkça çocuk da kullanmaya başlar ve sonuçta
karşılıklı tartışmalar artar.
İlk 6 ay içinde anne ve baba dışında farklı
kimselerle çok fazla görsel iletişim kurmamalı.
Değişen sadece zaman, mekân ve bedenlerimizdir.
Devamlı şikâyet eden devamlı etkileniyordur.
Onlara masal okurken işitsel anlamda ses tonlarımızı değiştirir görsel
anlamda da hareketler yaparız. Bu anlatım çok hoşlarına gider.
Bir sözümden, kelimemden her şeyi anlıyor inan, dediğimiz çocuklardır.
Ağırlıklı işitsel temsil sistemleri geliştiğinden anne ve babasının kızıp ya da
sevindiğini ses tonundan anlarlar. Bu çocuklar aşırı işitsel uyarandan nefret
ederler.
Oyun oynarken müzik de dinlemek isterler. En düşük frekanslı sesleri bile
bazen duyabilirler.
Sizler odada konuşurken işitsel çocuk kendi odasında oynarken bile ne
söylediğinizi duyabilir. Çok şaşırırsınız:
Ne kulak var bu çocukta? Diyebilirsiniz.
İşitsel birine bir söz verdiyseniz bunu kolay kolay unutmazlar.
Ama söz vermiştin, hani o gün babamın yanında demiştin ya, bir kere
ağzından çıktı.
Bebeklerin odalarında aşırı görsellik uyaran şeyler bırakmak onları rahatsız
eder. Odalarına girdiğinizde ışıkları birden açıp kapatmayın. Bazı anne
babalar çocuklarının odalarını aşırı oyuncaklarla doldururlar. Bu çocuklarda
asabiyet yaratır. Çocuk birden fazla uyaranla bir odada kaldığında odak
eksikliği birden fazla şeye adaptasyon sağlanamayacağından asabiyet
oluşturur.
Görsel çocuklar ebeveynlerinin beden dilinden anlarlar kızıp,
kızmadıklarını, sevinip sevinmediklerini.
Bir bakışımdan ne istediğimi anlar, dediğiniz çocuklar ağırlıklı olarak
görsel hafızalarını kullanırlar.
En çok rastladığımız şikâyetlerden biri de:
Ne sözden anlıyor, ne dur demekten, ne dersek diyelim söz dinlemiyor.
Bu çocuklarda görsellik çok geliştiğinden anne ve babalarının
söylediklerinden ziyade davranışlarına bakarlar. Anne ve babanın çok fazla
konuşmaları, bağırmaları onlar için pek fazla bir şey ifade etmez. Görsel
çocuk daha çok gördüğüyle mesaj alır.
Onunla konuşurken beden diliyle de aynı mesajı vermeliyiz.
Bazı çocuklarda görsellik diğer temsil sistemlerine göre daha aktif
olduğunda görsel anlamda dikkat dağınıklığı yaşayabilir. Bu durumlarda
çocuğun görsel alanındaki aşırı uyarıcıyı azaltmak etkin bir yöntemdir.
Hedef yaparken :
Ölçülebilir ve somut olmalı gt; Planlarınızı değiştirin, hedeflerinizi
değiştirmeyin.
Detaylandırılmış olmalı gt; Detaylandırdığınız kadar hayatı kontrol
edersiniz.
Mantıklı ve ulaşılabilir olmalı gt; Beyin gördüğünü görmemezlikten
gelemez.
Kontrolünüzde olmalı gt; Yetki kimde ise sorumluluk onda olmalı.
Faydalı olmalı gt; Hedefimiz faydalı olmalı veya haz vermeli.
Olumlu olmalı gt; Hedefimiz olumlu olmak zorunda. Yorulmak istemiyorum
değil, daha canlı olmak istiyorum gibi. Kendimizden şikâyet etmeden hedef
belirlemeliyiz.
“Dünyanın tümünü aradıktan sonra, mutluluğun kendi evinde
olduğunu anlayacaksın.”
Voltaire
b) HEDEFLERİNİZ
Olumlu olmalı gt; Hedefimiz olumlu olmak zorunda. Yorulmak istemiyorum
değil, daha canlı olmak istiyorum gibi. Kendimizden şikâyet etmeden hedef
belirlemeliyiz.
İnsanın en büyük dostu ve düşmanı kendisidir. Zihniniz
içerden sürekli size hayır, yapamayacaksın diyecek. En önemli süreç
kendinizi aşmaktır.
Doğadaki tüm hayvanlar hedefleri için aşırı ısrar ederler. Düşüncede ısrarlı
olmazsanız davranışlarınız sık sık değişir.
Erken yaşta hiçbir bedel ödemeden 40 yaşında bir insanın zor sahip olacağı
bir araba, limitsiz bir kredi kartı. Siz böyle bir durumda olsanız ilk önce
hedefleriniz mi yoksa istekleriniz mi aklınıza gelir? Lütfen hedefle isteği
birbirine karıştırmayalım
Var ettiklerimiz bizi
mutsuz ediyorsa resetlememiz gerekir. Hayatın en zor anı, insanların
bilmediğini bildiğini kabul etmesidir.
Bir şeyin olacağına inanarak yapmak ile inanmadan yapmak arasındaki tek
fark sonuçlardır. İkisinin de sonucu aynı olmayacaktır.
İnanç denilen kavram bir şeyi
gerçeğe dönüştürmektir. Aile olarak yaşadığınız tüm olumlu-olumsuz olaylar
nötrdür. Onları pozitif ya da negatif yapan sizin verdiğiniz tepkilerdir.
Çocuğunuza inanmamak geleceğe inanmamaktır. Çocuklar arasındaki
farkların nedeni zekâdan ziyade inançtır.
Dokunsal bölüm çok önemlidir. Çocuklar başlarının üst kısmının
okşanmasından çok mutlu olurlar. Mesela öğrencilik hayatında başımızın
üstünü okşayan öğretmenimizi hiç unutmayız.
Akşamları çocuklar sizinle boğuşmak size dokunmak isterler tabi ki siz de
bunu istersiniz.
Onları akşamları dokunsal ihtiyaçtan mahrum bırakmayın. Rahat ve huzurlu
uyumaları için bu çok önemlidir. Bebek de olsalar buna ihtiyaçları vardır.
Mesela, anne ve babalar şimdiki sözlerimi bir düşünün. Dokunsallık
akşamları artar bu sebeple romantizmde akşam saatlerinde yaşanır.
Birbirlerine sarılmalar, güzel sözler gibi
Bunlardan birbirinizi mahrum bırakmayın belki de en çok sizlerin ihtiyacı
var.
Akşam saatlerinde beynimizin üst kısmı aktifleşmeye başlar. Beynin üst
kısmı dokunsal sistemin olduğu bölümdür.
İmkânınız olduğu sürece iş yerinde
telefonla çocuğunuzun sesini duyun ve kendi sesinizi ona duyurun. Bu çok
önemlidir çocuğunuza güven ve mutluluk verir. En önemlisi bu sizi de mutlu
Çizgi
filmlerin sabah saatlerinde çok fazla gösterimde olmasının nedenleri arasında
bu vardır, görsellik.
Anne ve baba sabahları bir konu hakkında tartışıyorsanız bunu çocuğunuz
çok küçük de olsa görsel alanının içinde sakın yapmayın. Çünkü akşama
kadar o görsel mesaj gözünün önünden gitmez.
Değişim; isteklerin için. Dönüşüm; hedeflerin için uygun hale gelmektir.
Anne-babalarının kontrolünde olmayan süreçlerin en önemlisi çocuğun
arkadaş gruplarıdır.
Onları tanımanın yolu kendimizi tanımaktan geçer. Aşırı engelleme
istenmeyen hale gelmelerini sağlamaktan başka sonuç doğurmaz. Çocuklarla
zihnen, bedenen eşleşmeden doğruyu yanlışı gösteremezsiniz. Arkadaş ba-
ğımlısı olmalarının tek nedeni o gruptaki herkesin birbirleriyle eşleşmesidir.
İnsan eşleştiği insanı önemser.
Aileler için çocuğun yemesi, içmesi, giyinmesi en başta önemlidir. Daha
sonra ahlak ve görgü kuralları gelir. Ama arkadaş grubuna giren çocuklar
için bunlar ikinci, üçüncü sıralara kaymaya başlar. Mesela cinsellik, sevgi,
hediyeler, dans, şarkı, spor, hızlı tüketilen yemekler, markalar gibi
konularda ön planda olmak, başarılı olmak çocuklar için çok önemliyken
aileler için önemsiz olabilir.
Kardeşlerden biri daha dışa dönük, kendi kendine yeten, sorumlulukların
hatırlatılmasına gerek duymayan diğeri ise sürekli anne ve babanın desteğine
ihtiyaç duyan, sorumluluklarının hatırlatılması gereken bireyler olurlar.
Bunun nedeni açıkça ortadadır.
Hiçbir insan doğuştan bu özelliklerle doğmaz. Bunlar daha çok 6 yaşına
kadar ebeveynlerimiz tarafından farkında olmadan çocuklara öğretilen
düşünce ve davranış biçimleridir.
Yardımsever adamın göz ardı ettiği
gerçek şuydu; kanatlar ancak kozadan çıkma çabalarıyla güçlenir ve uçuşa
hazırlanır. Kelebek kendini kurtarma çabalarıyla aslında kaslarını
geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak, uçmaya hazırlayacak
hareketleri çabalarıyla öğrenmekteydi.
Kelebek hiçbir zaman
özgürlüğü tanımadı, hiçbir zaman gerçekten yaşayamadı.
her birey kendini tanıdıktan ve neler
yapması gerektiğini öğrendikten sonra iç dünyasında sürekli “neden bunu
yapmalıyım?” sorusunu sorar.
Ona ne söylemek istiyorsan şimdi söyle, yapmaktan, gitmekten, konuşmaktan korkanlar ve erteleyenler daha sonra hiç söyleyemezler.
Çok konuşmak iletişim değildir. Siz anlattığınızı zannederken o sadece işine gelen bölümü alır.
Hedefi olmayanın istekleri artar.
Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.

✓Lev Tolstoy

her anne-baba çocuklarını bebeklik döneminde kendilerine benzetip, büyüdükçe başkalarına benzetirler.
Dinlemeden yargıladığımız zaman kendilerini daha doğru dinleyecek birilerini aramaya başlarlar.
beynine de estetik yapamıyoruz. Biliyorsun düşünebilen organın beynin, göğüslerin değil.
Davranış kişinin kendisi değildir.
etrafınızda zayıf insanlar, sahte kabadayılar, yaramaz çocuklar, taş kalpliler, vurdumduymazlar, Güzin ablalar ve binlercesi yok mu? Karşınızdakini devamlı aynı şekilde görürseniz farklı bir davranış sergilemesine izin vermemiş olursunuz.
Duygusal zekâsını fazla kullanan kadınlar küçük şeylerden mutlu olabilir ya da bunları büyük bir sorun olarak görebilirler.
Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Erkeklerin yalnız yaşayamama hastalıkları bu masalda da kendini göstermektedir. Genelde eşleri ölen çoğu erkek, çocuklarına annelik yapacak bahanesine sığınarak başka bir kadını hayatına sokar.
Asıl ihtiyaçları olan düzenli seks hayatı için yatağının sürekli dolu olmasıdır.
İletişim senin ne anlattığın değil, karşıdakinin ne anladığıdır.
insanoğlu uğruna bedel ödemediği hiçbir şeyi dikkate almaz, önemsemez.
Eğer şiddeti uygulayanı da eğitip bilinçlendirirsek belki şiddetsiz yaşamayı da öğretebiliriz. Şiddet uygulayan karşısındakini gözlemleme becerisine sahip değildir.
Biraz eşlerinin vücuduna baksalar çürükleri görebilecekler.
Bunu bile göremeyen insan, karısının beyninin içindekileri nasıl fark edecek?
Bizler de devamlı şiddete uğrayanı eğitip bilinçlendiriyoruz. Eğitim vermek ve bilinçlendirme olması gerekir ama bunu hangi tarafa verdiğimiz önem taşır. Şiddet göreni mi şiddet yapanı mı eğitmeliyiz?
Dışarıdaki hiçbir gerçek, acı ya da haz vermez; bizi üzen ya da mutlu eden tek şey zihin haritamızdaki subjektif düşüncelerdir. Yani karşımızdaki köpekten değil zihnimizdeki köpekten korkarız, çünkü zihnimizdeki köpek ısıran, saldıran bir köpektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir