Charles Bukowski kitaplarından Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına kitap alıntıları sizlerle…
Canlılar ve Ölüler İçin Fırtına Kitap Alıntıları
bu bir ara.
fırsat varken tadını çıkarın.
her şey kağıttan
yapılmaz.
bir bar bulduk
ve o bir skoç soda söyledi
ben bir viski
orada oturup
dosdoğru önümüze baktık,
yoktu söylenecek
bir şey
ilk bir şey gider,sonra gerisi
izler.
kazandık.
ahlak duyurusu yapın.
.
başa bela açar, biliyorsunuz, ucuz şarap
nasıl da gülümserler, aklından geçenleri
okuyarak-
hatun Teksaslı
lavaboda üç
kirli bardak var.
suda yanıyor
ateşte boğuluyorum
.
ve her şeye,
işte.
işini gör.
çıkar ve başla.
saat dörde kadar her şey yolunda giderdi
İnsanların neden köprülerden atladığını neredeyse anlayabiliyorum.
imkansıza inanmak
tuzaktır
inanç öldürür.
güzel
ama yalnızlık
eksik sanki.
aynılığın tekrarında sıkışıp kalmışım..
Ve şarkı söyleyeceğiz saatlerce
Sözleri uydurup gülerek..
kendimden başka
bir edebiyat yaratabilirsek
onunla
ne yaparız?
kendimden başka.
ve hepimizin varlığını
kutluyorum
dünya denen bu
bok topunun
bütün sakinlerinin şerefine
içiyorum
daha fazlaya satmaktır.
bunu ne kadar çok yaparsan o kadar zengin
olursun.
herkes farklı bir biçimde birilerini
kazıklar.
ben sizi yazarak kazıklıyorum.
hiç tanımadığın kadındır.
Şeytan icadı.
bir edebiyat yaratabilirsek
onunla
ne yaparız?
sokaklarda dilenmek mi?
küçük konforlarımdan hoşnutum
bütün diğer
orospu
çocukları
gibi
yüzler geçip gider, elmalar kurtlarla birlikte yaşar
kazıklar.
ben sizi yazarak kazıklıyorum.
geçerli bir nedenleri vardır.
taş gibi kalpler.
önce Tanrı’ya inanmak gerekir
herhalde.
sonsuza dek dayanmaktan
çok daha güzel.
insanlar bu yüzden
Shakespeare’den daha fazla
alkol satın alıyorlar
Bu lanet eylemde bile haykıramam
Kadınların saçı dümdüz olmuş,
Rimeller akmış, hepsi kıkırkıyor,
Çantalar ve aynalar çıkıyor, taraklar çıkıyor,
Hayattan gizlenmeye çalışıyorlar,
Bir kez daha.
Ve görkemli bir şekilde acı çekelim.
bir yere doğru atılan
o adımlar bile
hiçbir yere gitmiyor.
sen umursayabilirsin
ama kimse umursamıyor
bu bilgeliğe doğru doğru atılan
ilk adım
öğren
Gülleri yapar azizleri yapar tecavüzcüleri yapar
Diş çürümesini yapar bir ulus yapar.
Bunda, bir şiir sözün yokluğu olabilir.
ve Çin Halk Cumhuriyetin’den ithal
biraları arka arkaya
içiyorum,
sabahın karanlık erken saatleri
ve hepimizin varlığını
kutluyorum
dünya denen bu
bok topunun
bütün sakinlerinin şerefine
içiyorum.
size, her birinize, tek tek, sizinle
gurur duyduğumu söylüyorum.
her sabah Bir kez daha buluşmak üzere
yataktan kalktığınızda gırtlaklarınızı
kesmediğiniz için.
tabii ki bazıları kesip oyundan
çıkarlar ve bizi kokuşmuş bir
güz sonrasında ezilmişler, kısmen
katledilmişler, kifayetsizler, deliler,
alçaklar ve kitlelerle başbaşa
bırakırlar.
bu bir ara.
fırsat varken tadını çıkarın.
hiç tanımadığın kadındır.
sabrın için.
sana elimden geldiğince
yardım ettim.
belki ögrendiğim en kötü numara
katlanmak; yol vermeyi öğrenmem gerek,
bu kuşku uyandırıcı bir şey değil.
ve yapabileceğin tek şey bağışlayabilirsen bağışlamak
ve unutmaktır, bunların ikisi de iş görmezse, o zaman
diğerlerini düşünür ve en azından kanının
bir kısmının umutsuz olmadığını bilirsin
sonra döndüm.
karşı odanın ışığı
sönüktü.
benimki de öyle.
soyunup yatağa girdim.
benden olmamı istedikleri şey
olmak istemiyordum.
birkaç kişinin sevgisine sahip olamayacaklar sana söylemem gerekirmiş gibi.
tanınmamış bir yazar için
çok tuhaf bir zamandı
bir gece bana
şöyle dedi:
Chinaski, şiiri benim için
mahvettin seni okuduğumdan beri
başka bir şey okuyamıyorum
sineğin teki odanın içinde
dönüp duruyor.
ihtiyacım var.
görkemli şeyler seyretmeye
ihtiyacım var.
ayakkabılarımı bağlaması için
bir kadının parmaklarına
ihtiyacım var.
düşe ihtiyacım var
tatlı mavi düşe
tatlı yeşil düşe
uzun lavanta düşe
önce Tanrı’ya inanmak
gerekir heralde.
Temmuz ayının sıcak bir Perşembe günüydü. doktorumun
Perşembe günü hipodromda ne işi vardı? kanser olsam
ya da bel soğukluğu kapsam ne olacaktı? Tanrım, kimseye
güvenemiyordun artık.
intiharlar, ölüler, tanrılar
ya da yaşam
yeşili düşün, ağaçları düşün, suyu
düşün, talihi ve bir tür görkemi
düşün
ama kendine engel ol
hemen ve nihayetinde
başkasının sevgisine bağlı olmak
ya da başkasından sevgi
beklemek
kimse umursamıyor
büyük adamlar bulacağımı düşünürdüm,
bir zamanlar orada büyük adamlar
bulacağımı düşünürdüm,
toplumu terk etmiş güçlü adamlar,
onun yerine toplumun israf ettiği adamlar
buldum.
aynılığın tekrarında sıkışıp kalmışım
suda yanıyor
ateşte boğuluyorum
bildim.
kalp atmaya devam eder
tartışılmaz bir dehşetin içinden.
güneşin koşulları altında
emeği, acıyı ve onurdan arda kalanı
bırakmayı düşünüyorum.
telafisi olanaksız
bir skora ulaştı.
kimi hâlâ deniyor
onlara aziz, şair, kaçık, budala diyoruz.
Dante, yavrum, ah Dante, yavrum,
şimdi görmelisin
bizi.
ülkemiz
ölü ve utanç içinde
kalmaya devam edecek
başı giyotinle kesilmiş
ve İngiliz Edebiyatı dersi veriyor
bu sizin
kültürünüz
benim değil.
cezaevlerinde yemek kuyrukları uzarken
34 madenci madende
mahsur kalırken
bunlar
arkadaşlarının
şiirlerinden bir antoloji oluşturmak için
gemiyle Okyanusya adalarına
giderler
ve/veya
savaş karşıtı gösterilere katılırlar
herhangi türde bir savaş vermenin
ne olduğunu bilmeden
tuzu kurular
kültürümüzün haritasını oluşturuyorlar
sıfıra bölüm,
anlamsız
bir zarafetle
çarpım