İçeriğe geç

Gülce Kitap Alıntıları – Ömer Lütfi Mete

Ömer Lütfi Mete kitaplarından Gülce kitap alıntıları sizlerle…

Gülce Kitap Alıntıları

Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazırUçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gülce’m uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce bir afet
Peri değil
Huri değil
Gülce beyaz sihir
Gülce ölümcül naz
Buram buram zehir
Yar yüzünde infazBir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz’dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum
Yaşımdan bir çağ yürüdüm.
Gece susadı gündüze.
Bir kızıl elmaydım çürüdüm.
Halden hale geze geze.
Sen beni sevmeseydin ey gül
Bilmezdim kimseyi sevmeyi
Başımdan geçenler, önceden bir bir
Aklımın köşesinden geçmiştir
Benim annem yüz mevsim açar
Yüzü de güzel
Kan ağlasa gülücük saçar
Sözü de bahar
Özü de bahar
Benim annem yüz mevsim açar
Zengine sofra
Yoksula tafra
Bu çağın düzeni
Ayrılık budadıkça büyüyenlerdeniz
Haramzade iş başına gelende
Aslan uyur, kartal göçer, kurt küser
Haramzade aş başına gelende
Yetim yıkılır, yoksul umut keser
Haramzade iş başına gelende
Kötülük azar gider
Kara gün uzar gider
Gelmiş armağan sıramız
Benim annem yüz mevsim açar
Yüzü de güzel
Kan ağlasa gülücük saçar
Derleyip toplasam o hüzünleri
Burdan öbür dünyaya bayram olur
Her batan günde birkaç yıkımım saklı
Allah bilir güzelim
Sen sevmeyi de bilmezsin bir defa
Her aç göze bir dilim
Her tesadüfte şapır şupur vefa
Güzelim Allah bilir
Annen bürünmüş yedi kat çarşafa
Sende bir yaprak incir
Kor yüreğime düştükçe her soğuk kelimen
Bulutlar basıyor beni
Gazap kanadım kesip ayaklarımı yerden
İsyana asıyor beni
Dökül gözlerimden temiz temiz
Bu sevda ağlamaya değecek
Dışı tenha insanın, içi mahşer
Sana baka baka her gece
Kör kesildim bütün güzelliklere
Yaraydın gönül yaraydın
Her yer karanlık, yâr aydın
Hem ilaçtın hem yaraydın
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yaram yârimdir
Yârim yaramdır
Küt ve tak tak yürüme mağrur mağrur
Ne yeri delebilirsin
Ne de alnın yüce dağlara vurur *
Gel gör, ne ebed
Ne ezelin var
Dünya bir gün, o da bugün
Dünya bir gün, o da bugün
Dışı tenha insanın ,içi mahşer
Işığım kara kara yandı
Bir ince işmar,can damarıma neşter
Kirpik geldi ruha dayandı
Ecelime susattı iksir gözleri
Zifiri gözleri
Kâfir gözleri.
Yanisi şu ki aslıma raci
Döner zaman, değişir biçim
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
De bana, niye hiç düşeşim yok?
Fecirde uyandım, öyleyse varım!
Dışı tenha insanın, içi mahşer
Sana baka baka her gece
Kör kesildim bütün güzelliklere
Yitik izini belledim de sıla
Terk eyledim koca devletleri
Bir sensin âdil, kayır beni!
Seni gördüm göreli seninle tekim
Güzel tanımam artık ben, güzel de kim
Varsın ortalık huri-peri kaynasın
Uçacaksın küçük serçe
Kuşluk senin yüreğinde
Bir zahmet
Bin rahmet
Bir dolu testisin
Kir dolu testisin
Yarıl artık
Kırıl artık
Sanır kendini gökte seyyah
Anırıyor da haberi yok
Ve açacak zincirlerinde renk renk
Adını bilmediğin çiçekler
Sataşmak atasına, amcasına
Ne tatlı bir savaş ne kutsal bir iş
Saldırmak kapısına, bacasına
Karısına, kocasına
Cahiline, hocasına
Yusuf idim, Davut oldum
Sildim dünyayı
Kara sevdayı
Kuru sevdayı
Koptu deli yüreğim
Koptu kıyamet
Bir ses ki bu çağın dövüşü
Düşürdü bülbülü tellerden
Ne türkü kaldı ne yar düşü
Senin yüreğin, benim şelalem
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz’dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Sarışın değilmişim
Kara kaş, kara göz yasak!
Düşman yılan olup soksa
Dokuz kavim taşa tutsa
Yiğidi çökertmez kahır
Bir dem yâr hüzünle baksa
Yiğidi gül ağlatır gam öldürür
Müjdeler getirdi hüzün
Zümrüt gözlerin geçti can bağından
Cennet-kenar oldum bugün
İliklerime girdi zehir gözler
Zifir gözler
Kâfir gözler
Yoğun tenhalarda işit sesimi
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Çıkma önüme koca dağ yıkıl git Budur benim tufan olup yağdığım vakit Hangi güç vurabilir bana kilit
Küt ve tak tak, yürüme mağrur mağrur Ne yeri delebilirsin Ne de alnın yüce dağlara vurur
Dışı tenha insanın, içi mahşer
Seni gördüm göreli Ne senden gayri var, ne sen gibi Aşkıma mukayyet ol yarabbi
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni, ha itecek.
Emir yamandır
Seyir dumandır
Gemim gidiyor
Ahir zamandır
Ferman kürektir
Figân sürektir
Gemim gidiyor
Kopan yürektir
Karanlığın kılıcı darbe darbe yâr gözleri
Yarıldı künhümüz, döşendi kehribâr gözleri
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez
Gel etmez
Gülce’m uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avucunda
Derin yar adım çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır..
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Seni gördüm göreli
Ne senden gayri var, ne sen gibi
Aşkıma mukayyet ol yarabbi
Sen beni sevmeseydin eğer
Top oynardı içimde in-cin
Her günüm yapayalnız mahşer
Kıyametim kopmuştu kesin
Sen beni sevmeseydin eğer
Uzun uzun uzansam divana
Yazsam okusam, okusam yazsam
Biri devamlı çay verse bana
Kah bir çocukluk etse de kızsam
Ve kalkıp affetsem kana kana
Yemyeşil gözler altında sızsam
Uzun uzun uzansam divana
Anladım ey can, hep çıkacak gibisin
Bu dünya senin huyun değil
Bana güzel anlatma, kimseyi güzelleme
Mehtap çizme bana,çiçek deme , yâr deme
Biz yatalak efsaneleriz, ölümdür çaremiz
Güzelim Allah bilir
Uzun hava da sevmezsin, gazel de
İlle pop yersin kâfir
Ses geldi gün batan illerden
Bir ses ki bu çağın dövüşü
Düşürdü bülbülü tellerden
Ne türkü kaldı, ne yâr düşü
Kırdılar ince sazları
Vahşetin beyazları
Vahşetin beyazları
Her gece devreder beni âlem
Güneş ülkesinde bir kutup zindan
Yusufgillerde yatıya kaldı çağ
Sana gelemem gülüm gelemem
Gülün bittiği yerde
İşkencem perde perde
İçerdeyim içerde

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir