İçeriğe geç

Children of Dune Kitap Alıntıları – Frank Herbert

Frank Herbert kitaplarından Children of Dune kitap alıntıları sizlerle…

Children of Dune Kitap Alıntıları

Nasıl espri yapabiliyorsun..

Karanlık derinliklerden uzak durmak için dedi Ganima

Her yargı hatanın kıyısında sendeler. Mutlak bilgiye sahip olduğunu savunmak canavarlıktır. Bilgi, belirsizliğin sınırında yaşanan sonsuz bir maceradır.
Her hüküm hatanın eşiğindedir diye açıkladı Leto. Mutlak bilgiye sahip çıkmak gaddarlıktır. Bilgi, belirsizliğin kıyısındaki sonsuz bir maceradır.
Gücü kullanmak için onu hafifçe tutmak gerekir. Fazla sıkı kavrarsan eninde sonunda gücün kölesi, kurbanı olursun.
Tüm dikkatini sadece kendi haklılığına odaklarsan, karşıt güçlerin seni yenmesine davetiye çıkarmış olursun.
İnsan bir şeyin zıttına sahip olmadan o şeye sahip olamaz.
Sana doğru haber veren kişileri cezalandırırsan, yanında sadece duymak istediklerini söyleyenler kalır. Bir insanın kendi yansımalarının pisliğinde çürümesi kadar zehirleyici bir şey olamaz bence.
Tüm kanıtların mutlaka ulaştırdığı sonuç, katlanılamayacak önermelerdir! Bildiğimiz her şeyi, onlara inanmak istediğimiz için biliriz.
Yılanın deri değiştirmesi gibi, eski acılardan kurtulmak gerekir yeni deri oluşturup tüm sınırlılıklarını kabullenmek gerekir.
Körler diyarında gören biri olmanın getirdiği tehlikeler vardır. Gördüklerini körler için yorumlamaya çalışırsan, onların körlükleri sebebiyle belirli bir tarzda hareket ettiklerini unutabilirsin.
Tüm yaratılar içinde en tehlikelisi katı bir ahlak sistemidir.
Paul durağanlığın doğal olmayan şeylerin en tehlikelisi olduğunu söylerdi hep. Kalıcı olan tek şey değişkenlikti. Önemli olan tek şey değişimdi.
Zulmün bahanesi veya hafifletici sebepleri olmaz. Zulüm asla geçmişi dengelemez, geçmişte yapılmış hataları telafi etmez. Zulüm gelecekteki zulmün yolunu açar, o kadar. Kendi kendini sürdürür barbarca bir ensest şeklidir. Zulmeden herkes bunun yol açacağı zulümlerin sorumlusudur.
Bazı eylemlerin sonu vardır ama başlangıcı yoktur ; bazılarıysa başlar ama bitmez. Her şey gözlemcinin nerede durduğuna bağlıdır.
Kelimelerle açıklanamayacak şeyler vardır. Onları kelimeler olmadan deneyimlemek gerekir. Ama sen böyle bir maceraya hazır değilsin, tıpkı bana baktığında beni görmediğin gibi.
İnsan koşulların farkındaysa bazı şeyler öğrenebilir. Eylemler önceden kestirilebilir.
Sıradan insanlar böyle düşünür. Mantıkları şudur: Bir şeyin azı iyiyse, çoğunun daha da iyi olması gerekir. Ne güzel! Oysa herhangi birine hayatının eksiksiz senaryosunu versen, ölüm anına dek başına gelecek her şeyi anlatsan ne korkunç bir armağan olurdu bu. Hayatı ne sıkıcı olurdu! Yaşadığı yer anı eksiksiz bir şekilde önceden bilirdi. Hiçbir şey değişmezdi. Her tepkiyi, her lafı önceden bilirdi hayatı sürekli tekrarlarla geçerdi
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hırsa kapılan kişi gerçeklere aldırmaz.
Gerekli verilerle desteklenmedikçe mantık bir işe yaramaz.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Yaşamanın güzelliği ve verdiği mutluluk, sürprizlerle dolu olmasıyla bağlantılıdır.
Onu güçsüzleştiren şey belirsizliklerdi ; bunu artık anlıyordu.
Bir bakıma her yaratılış bir felaketi temsil eder.
Sevgi bile bizi hoşlanmadığımız gerçeklerden koruyamaz.
Hiçbir lanetin, duanın ya da ayinin silemeyeceği gerçekler vardı. Böyle gerçeklerden kaçarak kurtulmak mümkün değildi. Göz ardı edilemezlerdi.
Kendi varlığınızı yargılamak için kendi akıl sağlığınızı bile tehlikeye atmayı istemediğiniz sürece düşünmüş ya da gerçekten var olmuş olmazsınız.
İnsan, eski acılarından, bir yılanın derisinden sıyrıldığı gibi sıyrılmalıdır Yalnızca yenilerini oluşturmak ve onların bütün sınırlamalarını kabul etmek için. Yönetimler için de durum böyledir
Önsezi, şeytani ve güçlü bir şeydir. Gelecek, şimdi haline gelir.
Kısa vadeli beklentiler uzun vadede daima başarısızlığa uğrar.
Bazı eylemlerin bir sonu vardır ama başlangıcı yoktur; bazıları da başlar ama bitmez. Bu tamamen gözlemcinin nerede durduğuna bağlıdır.
Sözlerin açıklayamayacağı bazı şeyler vardır. Bunları, sözler olmadan, yaşayarak öğrenmelisin. Ama böyle bir macera için hazırlıklı değilsin, tam da bana bakarken beni görmüyorsun.
İnsanlar kurnazlığı çoğunlukla büyüdükçe öğrenir dedi Leto.
Yaşama sevinci ve bunun güzelliği tamamen yaşamın seni şaşırtabileceği gerçeğine bağlıdır
Zaman, içinde ağır ve cansız bir kütle gibi duruyordu; ..
Gereğinden fazla bilgi, karar vermeyi asla basitleştirmez.
Düşünülmüş karmaşaların, anlaşılamayan karmaşalardan daha iyi olduğunu biliyordu.
Yapılabilecekken yapılmayan şeylerin acısı dayanılmazdı.
Biz hep küllerimizden doğarız. Her zaman.
Çoğunlukla düşündüklerimden farklı şeyler söylemek zorunda kalıyorum. Buna diplomasi diyorlar
Ahlak her zaman pragmatizmde temellenmelidir. Sezar’ın hakkını filan boşvereceksin. Kazandığın zafer en derin arzularını yansıtmıyorsa neye yarar?
Tartışmanın amacı gerçeğin doğasını değiştirmektir.
Tıpkı insan hayatı gibi, her gezegenin de bir başlangıcı ve bitişi vardır.
En temel güdülerimizi gizlemeye kalktığımızda tüm varlığımız bize ihanet ederek yalanımızı haykırır.
Kibirliler şüphe ve korkularını surlarla çevirerek gizlemeye çalışır.
Çok fazla bilgiye sahip olmak, hiçbir zaman basit kararlar vermeye yaramaz.
Uzun soluklu hükümetler eninde sonunda aristokratik formlara meyletmeye başlar. Tarihte bunun aksi görülmemiştir. Hükümet aristokrasiye meylettikçe, egemen sınıfın çıkarlarına giderek daha çok hizmet eder bu sınıf ister soylu ailelerden oluşsun, ister finans imparatorluklarının oligarklarından, ister kök salmış bürokratlardan.
Sadakat bile aşırıya kaçınca eninde sonunda değerini yitirir.
Değişim tehlikeli bir şeydi. Yeni icatlar engellenmeliydi. Bireylerin özgür iradeye sahip olmasına izin verilmemeliydi. Rahipler de bireylerin özgür iradeden mahrum bırakılmasına hizmet etmekten başka ne yapıyordu ki?
Sana doğru haberleri veren kişileri cezalandırırsan, yanında sadece duymak istediklerini söyleyenler kalır.
Bir sırrı gizlemenin en emin yolu, insanları yanıtı zaten bildiklerine inandırmaktır. dedi Leto.
Harekete geçmezse burada zamansızlığın ağına takılı kalacağını, tüm olayların aynı anda gerçekleştiği sonsuz ‘şimdide’ yaşayacağını biliyordu.
Gelecek hâlâ belirsiz; öyle de olmalı, çünkü üstüne arzularımızla resim yaptığımız boş bir tuvaldir o.
Leto bedeninin terk edilip kurumuş bir böcekkabuğuna dönüştüğünü hissediyordu. İyi tanıdığı bir kabuktu bu.
Bir kehanet hayali gördüm; içinde sen de vardın.
Yorgunum, dedi Idaho. Ne kadar yorgun olduğumu bilemezsin.
Kitaplarıma ve diğer hobilerime geri dönüyorum; onlar bana çok daha ilginç geliyor.
Neyi yitiriyorum? Yanıt barizdi: Hoşlandığı zihinsel aktivitelere zaman ayırabildiği tasasız günlerini yitiriyordu.
Vücudumda yaralar açıp üzerine tuzla yazı yazıyorsun!
Zulmün bahanesi veya hafifletici sebepleri olmaz. Zulüm asla geçmişi dengelemez, geçmişte yapılmış hataları telafi etmez. Zulüm gelecekteki zulmün yolunu açar, o kadar. Kendi kendini sürdürür barbarca bir ensest şeklidir. Zulmeden herkes, bunun yol açacağı zulümlerin sorumlusudur.
En temel güdülerimizi gizlemeye kalktığımızda tüm varlığımız bize ihanet ederek yalanımızı haykırır.
Özgürlük bir yalnızlık halidir.
Yaratıcılığı yöneten tek kural yaratma eyleminin kendisidir.
Barış için sorunların çözülmesi gerekir;oysa biz sorunları çözmüyor,sadece çözmeye çalışıyoruz.Sabit bir çözüm,tanımı gereği işe yaramaz bir çözümdür. Barışın sorunu şudur ki,genellikle detayı ödüllendirmek yerine hataları cezalandırır.
İnsana dair meselelerde hiçbir şey kalıcı değildir;insana dair tüm meseleler helezon şeklinde döne döne uzaklaşır
Her an her yerde bilinmeyenler vardır.Bilgiyi araman gereken yer orasıdır
En ölümcül hataların çoğu,geçerliliği kalmamış varsayımlardan kaynaklanır.
En temel güdülerimizi gizlemeye kalktığımızda tüm varlığımız bize ihanet ederek yalanımızı haykırır.
Sana doğru haberler veren kişileri cezalandırırsan, yanında sadece duymak istediklerini söyleyenler kalır.
İnsan bir şeyle uğraşırken fazla kafayı takarsa, çoğu zaman başarısız olur.
Bazı eylemlerin sonu vardır ama başlangıcı yoktur; bazılarıysa başlar ama bitmez. Her şey gözlemcinin nerede durduğuna bağlıdır.
Birimizin acı çekmesi gerekiyordu ve o hep benden daha güçlüydü.
Babasının izinden gitmeyi reddeden çocuk, insanoğlunun en eşsiz yeteneğinin simgesidir. “Babam gibi olmak zorunda değilim. Babamın kurallarına uymak ya da inandığı her şeye inanmak zorunda değilim. Bir insan olarak neye inanıp neye inanmayacağımı ve ne olup ne olmayacağımı seçebilme gücü benim elimdedir.”
Şeyh Hulud’un bedenlenmiş haline dua ediyorlardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir