Furuğ Ferruhzad kitaplarından Gitmekti Benim Payıma Düşen kitap alıntıları sizlerle…
Gitmekti Benim Payıma Düşen Kitap Alıntıları
Acaba benim gençliğim miydi?
Benden uzak mutluluğun ağır yüküyle.
Oysa benim güneşlerim
Soldu güneyde batıya varmadan
Bir an olsun aç yüzüme cehennemin kapılarını
Daha fazla gizleyemem yüreğimde
Cehennemin kavurucu sıcaklığını.
Sen!
Öyle içimdesin ki sen!
Ve gitmek seninle sınırsız çöllere,
ve vurmak başımı taştan taşa,
ve bedenimi atmak dipsiz dalgalara.
Çünkü dayanamam artık parıldayan gözlerdeki yaşa.
Evet kaçtım!
Çünkü duramam bu acımasız tufanın karşısında.
Ve düştü bana yardan ayrılık
kaldı geriye örselenmiş bir vicdan ve bir kalp!
O da kırık!.
Ömür dediğin belki bir çocuktur
Okuldan yalnız dönen
Eyy, sonu gelmez avare umut.
onun elleri gezmedikçe üstünde.
Ve yaşam yeniden var edecek onu
Ve yeniden merhaba diyecek hayata.
Ve ben hala orada olup aşka inananlara
Ve de aşkla dolu o eşikte bekleyen küçücük kıza
Yeniden merhaba diyeceğim.
Nedir sessizlik söylenemeyen sözlerden başka?
Yalnız bir kadın.
Yalnız
Yalnız
Çıkar hüzünle dolaşırdım bahçeyi.
Çıplağım ben, Çıplağım, çıplak
Tıpkı sevgi sözcüklerinin arasındaki basamaklar gibi
Aşınmış ve çırılçıplak
Ve aşktan benim tüm yaralarım
Aşktan, aşktan, aşktan
Ömür dediğin belki bir çocuktur
Okuldan yalnız dönen
Al götür şimdi beni
Coşkunun ve şiirin kentine.”…!!!
Asla kollarımla saramayacağım seni
Sen aydınlık bir gökyüzüsün pırıl pırıl
Bense bir tutsağım bu kafesin içinde.”…!!!
Kapının zil sesi yeni bir bekleyişe?
….
Olacaklar hiç düşünme fırsatı vermez insana
En azından bir başsağlığı ilanı verelim gazeteye.”…!!!
soluk soluğa kalmış, umutlarını tüketen biri
ayağa kalkıyordu ve seni çağıran iki soğuk eli
durmadan itiyordu geri.…!!!
Ve de o bahardan bu bahara kanat çırpsaydık.
Uzak ufuklarda yok olur.
Kim bilir belki ışık dalgalarıyla coşmuş bir baharda
Kim bilir belki uzak ve puslu bir kışta
Belki de sevdadan nasibini almamış sonbaharda
Öleceğim bir gün bende
Kim bilir belki bu yaşadığım acı tatlı günlerin birinde
Kim bilir belki diğerleri gibi sıradan bir günde
Belki de geçmiş ya da gelecek günlerimin gölgesinde
Karanlık dehlizler gibi olacak gözlerim
Yanaklarım buz kesen mermer
Sonra da bir uykuda kaybolacağım
Acıların çığlıklarından arınarak.
şimdi ise olmuşum bir kuş; hem de esir düşmüş bir kafese
Sen!
Öyle içimdesin ki sen!
Ve gitmek seninle sınırsız çöllere,
ve vurmak başımı taştan taşa,
ve bedenimi atmak dipsiz dalgalara.
yıldızlar yağıyor şiirime
kağıtların çöl kışındaki aklığı üzerine.
Ve ellerim kıvılcımları oya gibi ince ince işliyor
Çünkü ateşten bir gömlektir benim şiirim;
yalnızca aşk ateşinin gölgesine sığınan
ve de herkes gibi aşk ateşidir
beni de yakıp kavuran.
Evet, evet! Aşka düşen bilir
vardır bunun bir başı sonu,
ama göremez kimse bu yolun sonunu
Boşunadır şimdiden sonunu düşünmek;
ama ne olursa olsun yine de güzel şeydir sevmek.
orada
göğüs kafesimin üstünde
soluk soluğa kalmış
umutlarını tüketen biri
ayağa kalkıyordu
ve seni çağıran iki soğuk eli
durmadan itiyordu geri.
seslendim sana
Ve meltem
hüzne batmış yalnızlığın sessizliğinde
savuruyordu perdeyi gökyüzüne
Yanıyordu bir yıldız
kayıyordu bir yıldız
ve ölüyordu bir diğeri.
Beni ve de acılarımı
Ben acılarımla yaşarım
Ve de tutuşmam ufacık bir kıvılcımla.
Asla kollarımla saramayacağım seni
Sen aydınlık bir gökyüzüsün pırıl pırıl
Bense bir tutsağım bu kafesin içinde
Kararmış ve buz kesmiş parmaklıklar ardından
Hayranlıkla dolu hasretler içinde bakıyorum gözlerine
Ve hayal ediyorum bir elin uzanışını
Ansızın kanatlanıp uçmak için sana.
onun elleri gezmedikçe üstünde.
O bayram günleri
O güneş ve çiçek özlemi
O karlı, o suskun günler
Yalnız benim olan o temiz kar
Usulca yağardı ahşap merdivenlere
Gevşek çamaşır ipine
Ve bahçedeki ihtiyar çamın saçlarına
Usulca ve yumuşacık bir yün gibi yağardı.
Ve ben pencere camlarına dalıp gider
Yarını düşünürdüm.
Ah!..
Yarın
O güzel, o sağlıklı; yaşam dolu mutlu günler
O berrak pırıl pırıl gökyüzü
O kiraz yüklü dallar
Sarmaşıkların yeşil sığınağında birbirine yaslanmış evler
O haylaz uçurtma damları
Ve akasya kokusundan başı dönmüş o sokaklar geçip gitti
Bölük pörçük olmuş düşlerime çaresiz ellerimle.
birisi ölür
ve birisi yaşar.
Budur benim payıma düşen,
budur benim payıma düşen
bir urgandır, bir adamın daldan kendini astığı
O şarabın buğusunda yitip gittim
Meğer bir düşün hayaliymiş aradığım
Avlunun alacakaranlığındaki o karmaşık duygu
Ansızın bizi kuşatan
Ve kalp atışlarının,
Nefeslerin ve gizli gülümsemelerin yakıcı harmanına çekiveren.
O karlı,o suskun günler
Yalnız benim olan o temiz kar
Usulca yağardı ahşap merdivenlere
Gevşek çamaşır ipine
Ve bahçedeki ihtiyar çamın saçlarına
Usulca ve yumuşacık bir yün gibi yağardı.
Ve ben pencere camlarına dalıp gider
Yarını düşünürdüm.
Ah!..
Yarın
❄
Gece ve gündüz
Gece ve gündüz
Bırak
Bırak da unutayım
Nesin ki sen
Bir andan başka?
Bir an
Bir an ki
Gerçekler dünyasına
Benim gözlerimi açan
Bırak
Bırak da unutayım
ölürken biri
yaşıyor bir diğeri
ömür dediğin belki bir sigaradır
sevişme molalarının rehavetiyle yakılan
bir de karanlığın
ve ben gecenin bitiminden söz ediyorum
Ey sevgili!..
Eğer gelirsen evime
bir ışık olsun avuçlarının içinde
bir de küçücük bir pencere
seyredeyim diye
mutlu sokağın kalabalığını
ve gidiyorum;
gidiyorum dudaklarımda bir tebessüm gönlümde kanla
gidiyorum;
gidiyorum çek elini kalbimden
eyy, sonu gelmez avare umut
Gözlerimdeki keder
Nasıl da damla damla eriyor
Asi ve kara gölgem
Nasıl da esir oluyor güneşe
Yüzünde de törensel bir ışık
Ve eşliğinde masum dudakların gülümseyişi
Gizemli ve asi
Oysa benim güneşlerim
Soldu güneyde batıya varmadan.”!!!
Eyy, sonu gelmez avare umut.”!!!
Kirletebilirsin tertemiz bir aşkı
Güzel ve sağlıklı bir dişi olabilirsin
çocukluğumun geçtiği mahallelerden çalınan
ömür dediğin belki bir sigaradır
sevişme molalarının rehavetiyle yakılan
Biliyorum ölümsüz de değilim
Dedim ya yalnızca bir ezginin nağmesiyim
Notası kırık
Ve coştu kırmızı şarap dans ederek kadehte
Oysa ben yumuşacık yatakta
Kendimden geçip esir düştüm göğsünde
Bir günah işledim tadına doyulmayan
Alevlerin sardığı sıcacık bir kucakta
Bir Günah işledim ateşli ve kindar
İki demirden kolun bağrında
Titreyerek coşkuyla akan bir bedenin yanında
Ey Tanrım ne yaptım ben bilmeden
O sessiz sedasız kuytuda
onun elleri gezmedikçe üstünde
Benim yüreğim zamanın öte yakasında akmakta
Ve yaşam yeniden var edecek onu
Ve yeniden merhaba diyecek hayata
Şarabıyla yıka beni dalgaların
Dola beni ipek kozasına öpüşlerinin
Ve her daim arzula beni bu sabahsız gecelerde
Bırakma,beni bir daha bırakma
Ve de bu yıldızlardan asla ayırma