Selahattin Yolgiden kitaplarından Herkes Ayrıldı Kendinden kitap alıntıları sizlerle…
Herkes Ayrıldı Kendinden Kitap Alıntıları
mezarından başka
birkaç hayat daha çıkar
içine attıklarından
yollar gibiyiz,
düz değilsek de
içimde
bilme
ne zaman öleceğini?
içim bomboş anlamayana
ve nereye kadar
kimse inemedi kalbime
yapığı her şeyi izliyor
anahtar deliğinden
günlüklere yazıyorum:
nasıl bilirdiniz diye sorduklarında
zaten ölüydü dersiniz diye korkuyorum
seni unutmak için çıkıyorum aslında
bizimkinin benim
benden başka?
kendimi kandırmaktan başka
kim ne derse kabulümdür
mezarından başka
sormayınca hayat
düşmüş masken
çocuksun
ondan korkmuyorsun
kendinden
biliyorsun her gece
ama neye, hatırlamıyorsun
yemeğini kendin pişir
hiç kimseye ihtiyacın yok
yollar gibiyiz,
düz değilsek de
sana hep güzel şeyler
anlatmaya çalıştım
ben,
adı kendinden başka şeyler
hatırlatan küçük insan
yanlışlarla geçti hayatım
içimde
bilme
ardımdan iki tas su döken annem
dokunsam ağlıyor şimdi
her şeyin aşk olduğunu
yapılacak en iyi şey
bir kediyi kollarında uyutmak
hangimiz biliyor
ne zaman öleceğini
seninle uyuyanların kıymetini bil bak
zordur biriyle uyumak
her şey zamanı geldiğinde
sessizce bekle
geri dönmek yorar, ileri gitmek sıkıcı
kal olduğun yerde
duymuyorlar
birbirinden ayrıldıklarında?
yeter lan desem yeter içtiğiniz kan!
ihtiyaç duyduğunda
çıkarıp anlatmak için
çürümüş bir elmayla
çürümüş bir insan arasında
yüzünü dedim, hep söyledim
kendime tanrı belledim
kendi göğümden
kanar üstüne düştüğüm beden
evimdi benim
kimse inemedi kalbime
nereye gömeceğiz?
yepyeni olmasından belli
kendi kitabını yazacak bir peygamber
yarattım kimsesiz bir gölgeden
Birkaç hayat daha çıkar
İçine attıklarından.”
kullanılmış biletleri, seslendiğimde
yanlışlıkla dönüp bakanları,
rüyasında fil görenleri,
seviştiklerimi, sevişmek isteyenleri,
otel odalarında unuttuklarımı,
terasları, mezarlıkları,
balkondaki sardunyayı, rakı bardaklarını,
florya’nın çamlarını, atina’nın yokuşlarını,
elveda mektuplarını, boş bardakları,
kedi yavrularını, ağlayanları,
annemi, kırmızı kazağımı,
intihar notlarını, susam kırıntılarını,
arkadaşlarımı, babamı, uzakları, denizleri,
çocukluğumu, gençliğimi, yaşlılığımı
bırakıp çıktım hayattan
günlüklere yazıyorum;
nasıl bilirdiniz diye sorduklarında
zaten ölüydü dersiniz diye korkuyorum
bizimkinin benim
emanet eder kalbini
birkaç hayat daha çıkar
içine attıklarından
başkalarına söylediğim yalanlar kendime söylediklerimle çatışırken bir molotofu yutuyorum zorla
gördüğüm her şey biriksin
çocukluk pantolonumun ceplerinde
zamanın kızlarından çaldığım saç teli
şiirde bir ilmeğe dönüşüyor
anılar benim işim değil
kendimi hatırladığımdan beri
boynuma geçirmeye çalışıyorum o ilmeği
her söylediğime itiraz ediyordun, aşk işte!
sus, dokunma, bilme, sevişme
kendini sev ama hep hatırla kentini
çünkü huzurdan da sıkılabilir insan
çünkü kapanmaz bazı yaralar
çünkü herkes en az bir kez
ölümün kapısını aralar
devrim sever bekleyenleri
çoktan kazanılmış
zaferler gibiyiz,
hiç olmadık yerlerde
adı kendinden başka şeyler
hatırlatan küçük insan
yanlışlar yapmakla geçti hayatım
sanki karanlığı kucaklayacağım
biraz ölsem, nasıl rahatlayacağım
bakmamaya çalışıyorum
açlığımı kendimi yiyerek bastırıyorum
geri dönmek yorar, ileri gitmek sıkıcı
kal olduğun yerde
piyanonun basmayan tuşusun işte
biri gelip onarana kadar
sessizce bekle
birbirinden ayrıldıklarında?
içim bomboş anlamayana
acımı saklamaya çalışmaktan vazgeçtim
çünkü evvelden küldüm, şimdi ateşim
korkan biriyim
kimse inemedi kalbime