İçeriğe geç

Ciğerdelen Kitap Alıntıları – Safiye Erol

Safiye Erol kitaplarından Ciğerdelen kitap alıntıları sizlerle…

Ciğerdelen Kitap Alıntıları

Varlık âleminde görünür ve görünmez her şey insana âşıktır. Her şey sessiz bir vurgunlukla şu özleyiş yalvarısını okur: Beni anla, beni yen, beni kullan. Yaradılışımın mânâsına kavuşmaklığım senin eline verilmiştir, âdemoğlu beni hasretime ulaştır, senin zafer anıtında ben malzeme olayım
Ben kendim ne kadar varsam aşkım da o kadar vardır. Olanilir ki geçicidir. Nitekim ben de geçiciyim.
Yaşayıştan mutluluk payı alamayanların gözü başkalarının sevdâ şenliğini kaldırır mı? Bu kıskançlık değildir, can dayanmaz bir yürek ezikliğidir.
Çok sürmez, ufuklardan ürpererek ovaya saldıran rüzgâr gibi acılarım uyanır; kanımın son damlasını kurutmak, ciğerimin son köşesini çürütmek için üzerime akın eder.
Yeryüzünde tek adâlet varsa o da şudur ki: Bir mânâya en yakın ulaşan, o mânâya en yüksek bedel ödeyen kişidir.
Mihnetli yollarımda pek bunalır, çâresiz kalırsan bil ki hiçbir yerden medet olmaya. Yardıma beni çağır. Zîra dert benim, derman gene benim.
Ne hikmettir ki insanlara en zorlu hicran, en çok sevip baş tâcı ettikleri taraftan gelir. Kişi suç işler, cana kıyar, hazine soyar, siyâset güder, hattâ tahta el atar, cezâsını bulur. Fakat dünyâda âşık kadar cezâ gören hiç bir kātil, hiç bir uğru veya devlet düşmanı yoktur. Çok sevmek ha yatta en büyük suçu işlemek demek midir?
Hayat ağacından kah ağlayan narı, kah gülen ayvayı düreriz. Gün gelir, benim de dağa taşa sığdıramadığım mihmetim biter ya ölürüm yahut dirim kuşu gibi yanıp kül olduktan sonra kalkınır, taze enginlere kanat açarım.
Şunu iyi bil ki, sana bana ölüm var; ayrılık yok.
biz insanlar neden hep en uzak ihtimalleri düşünürüz de en yakın çıkış yollarını göremeyiz?
Biz insanlar birbirimizi yaralamak, yalnız bırakmak için elimizden geleni hatta gelmeyeni bulup başarmakta hiç gecikmiyoruz.
Ben onun muhabbetini ciğerimin kanına dokudum
Ey sevilenler!.. İnsanı hasretle inleten hâtıralar bırakmayın! Sizi sevene kendinizi, böyle ilâhî nûrunuzu da cisme katarak, son raddeye kadar vermeyin. Yâhut verdinizse bir daha geri almayın.
Ondan ölümden korkar gibi korkuyor, onu hayâtı özler gibi özlüyordum.
Biz dünyâyı kazanmış ve dünyâyı kaybetmiş bir milletin çocuklarıyız. Her ölümden sonra bize dirim ve kalkınma mukadderdir, mayamızda ölmezlik var.
Boşlukta yuvarlanıp gidiyoruz. Cennetten olduk; fakat yeryüzünü henüz bulamadık.
•Taptığım eller ciğerimi delmeseydi ben yüksek mertebeme eremezdim, rahatlık içinde gevşeyip gidecektim. •
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İşte Pandora’nın kutusunu bir kez daha açtım. Her defasında olduğu gibi yeryüzüne türlü musibetler dağıldı, hepsiyle çarpıştım, hepsini yendim. Kutunun dibinde kala kala musibetler tortusu gibi yalnız ümit kalmıştı. Ellerim kan revan içinde yırtılarak, kutunun dibindeki ümidi de kazıdım attım. Pandora’nın paslı teneke haline gelmiş kumkumasına son bir tekme savurdum. ÜMİT! Seni ne yapaydım ben? Bilirim ki sen bana durmadan yarını adayarak benden bugünümü uğurlayan baş düşmanımsın. Seni bir sırça küp gibi omuzumda taşıyamam ümit! Ne kadar güzel olursan ol, işte seni taşa çarpıyor, tuz buz ediyorum.
Cennetten olduk; fakat yeryüzünü henüz bulamadık.
Yürek sızısını unutmak için herkesin kendine göre bir yolu vardır.
… hem Asya’ya, hem Avrupa’ya yurdum diyebilmek bana dedeler mirasıdır.
Ben bu bayrağın öz çocuğuyum, onun çizdiği yüksek mânâlı rotanın izinden ayrılamam.
Bazı insanlara etekler dolusu muhabbet tohumu serpiyoruz. Yeşermez bir türlü, ne hikmettir.
Acaba derin ve içli aşklarda insanlar, insanlığın üstüne çıktıkları için mi ilâhların gazabına uğruyorlar?
Sevdiklerimizi ölüm almadan biz onların kadrini bilemiyoruz, ne hikmettir?
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bazı insanlara etekler dolusu muhabbet tohumu serpiyoruz. Yeşermez bir türlü, ne hikmettir.
Rûhunu zaptettim onun, kendi rûhuma perçinledim, kâinatın tılsımı geri sökemez.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir