İçeriğe geç

Çarpışan Sesler Kitap Alıntıları – Nuri Pakdil

Nuri Pakdil kitaplarından Çarpışan Sesler kitap alıntıları sizlerle…

Çarpışan Sesler Kitap Alıntıları

Koyu koyda mehtâbı iyi dizginlemeli.
Eri! Eri! Eri!
Bu yankılanma sokaklardan.
Bu yankılanma göklerden.
Bu yankılanma cezaevinden.
Bu yankılanma kitaplardan.
Bu yankılanma suskudan.
Cümleler, mermi gibi, pat pat karyolaya düşmeye başladı.
Perdeyi hafif açında da: cam da: şarjörlerine yıldız sürülü gökyüzü!
Şimdi dedim de hangi şimdi denir ya hani o hangi şimdi derken de dedimden öncekisi de bitmemiş miydi?
Bir de, uyunmamış uykuların hakkı var üzerimde.
Çok vefâlı bir dostun elini tutarcasına
Sağ elimi, sol elimin üstüne getirdim..
Hem ayrışması zaman dilimlerinin, hem de birbiri içinde erimesi.
Bilinci besleyen billur.
İçimizde çok kurulu cümleler olmalı : yedekte bekleyen.
Gündüz de öğretir tabii de, gecenin konuları işleyişi farklı.
Uykusuzluk bir at; düşmeden durabilirse insan-eyersiz biniyorsunuz-, hiçbir rüzgar erişemez ardınızdan : gürültüler : nal sesleri.
Uyunmamış uykuların hakkı var üzerimde.
Nerede olunursa olunsun, ne durumda olunursa olunsun, biz bunun farkında olsak da olmasak da, zihnin yoğunlaşarak devinebilmesinin önündeki en büyük engel gürültüdür, sessizliksizliktir.
En kutsal adım, insanın içinden, yüreğinden kopup gelerek atılan adımdır.
Yeryüzünde: her yere yapıştırılmış bir yitik ilânı : ‘İçi Dışı Bir İnsan’.
Her gece, her insan, her yerde, hayatın gizemine daha çok yaklaşabilir: bu da bir şans değil mi bizim için?
Sabır: öğretilmesi ve öğrenilmesi en zor derstir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Önemli olan, her şeye karşın, varoluşumuz.
Tabii her halükarda, yaraları sıkı destelemeye çalışmalı insan: yeterli uykuyu yakalayabilse de yakalayamasa da.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
En kutsal adım; insanın içinden, yüreğinden kopup gelerek atılan adımdır.
Yeryüzünde her yere yapıştırılmış bir yitik ilânı: İçi Dışı Bir İnsan
Her mütevazı adım da adım gibi bilirim ki dik bakıştır.
Buket: yazı, tembelliği tükete tükete olur.
Hiç solmayan ebedî renk deltası.
Nurlara banmış sözcükler yan yana gelince.
Kaç kilometrekarelik ufkumuz çalındı?
Kendi kendimizi beklemek de en zoru.
Çok vefalı bir dostun elini tutarcasına, sağ elimi sol elimin üstüne getirdim.
Hemen karaladıklarım da var, dönüp dönüp baktıklarım da.
İyi bilirim ki, darası alınmış net sükûnet, bütün dillerdeki harflerin sevimli dostu.
Kendi kendimizi beklemek de en zoru.
Küçük büyük her direniş bir önsöz ister.
Geceyle de konuşulmuyor ki kolay kolay..
Yeryüzünde: her yere yapıştırılmış bir yitik ilanı:
İçi Dışı Bir İnsan
Harlı ateş yüreğimde: Görmeli, gezmeli Ortadoğu’yu.
Kim? Kim ki?
Milyonlarla çarpınca da.
Yıkıklık. Devriliklik. Kendimizsizlik.
Sabır:öğretilmesi ve öğrenilmesi en zor derstir: kuşkusuz, fark atıyor gece,öğretmenlikte, gündüze; daha başarılı.
Her gece,her insan ,her yerde,hayatın gizemine daha çok yaklaşabilir: bu da bir şans değil mi bizim için?
Edebiyat’ın yeri :şimdiki zamanı donan gelecek zamanı hiç gelmeyecekmişcesine yan yan bakan gene de karanlıkları delip geçecek bir meşale.
Içimizde çok kurulu cümleler olmalı: yedekte bekleyen.
Uyunmamış uykuların hakkı var üzerimde:yuvarlak hesap bir talep; yoksa,sorular çok kötü solardı. Aslında, rengi atmış geceleri, girdikleri farklı olarak her insan tanımıştır tabiî. Bir de ,şu gece yarıları, olsa olsa kesir.
Telle bağlı yere sokaklar,sokaklar fotoğraf çekilirken kareye sığmak için sıkışıyor gibi, sokaklar:kirli mülkiyetin insanı yanıltmasının önüne hızla geçmek şart:didik didik ederek:karanlığın yayılışını, insan yapımı.
Harlı ateş yüreğimde: görmeli, gezmeli Ortadoğu’yu.
Sanat hızlanır.
Dokuları beslenir.
Et et olur,kemik kemik olur: kâğıtlar sevinir, enazından.
Hemen karaladıklarım da var,dönüp dönüp baktıklarım da .
Dostumun düşmanı dostum olmasın!
Bilirsiniz ki ,enerjilerin kaynağı insan vicdanıdır.
Kaç kilometrelik ufkumuz çalındı?
Rüzgâra karşı yürümek: ürümek: hiç mi hiç ırgalanmadan Bir adım daha kıvılcımı taşındı mı,o adımı atanı görse herhalde büyülenir insan : kendi kendimizi beklemek en zoru.
Geceyle de konuşulmuyor ki kolay kolay.
Kuşkusuz : Edebiyat’ın yeri,dergi çıkmıyor olsa da ,çok uzaklarda görülebilen bir deniz feneri gibi.
Büyük sıkıştırılmışlıklarda insan her şeyi derinlemesine gözden geçirmek ister .
Gücü de sanırım buradadır insanın; tekilliğini yoğunlaştırabilme eyleminde, durup durup tartıya vurabilmesinde kendi kendini.
Şimdi dedim de hangi şimdi denir ya hani o hangi şimdi derken de dedimden önceki de bitmemiş miydi?
Büyük sıkıştırılmışlıklarda insan herşeyi derinlemesine gözden geçirmek ister.
Kaç kilometrelik ufkunuz çalındı?
Bir Devrim, kuşkusuz, edebiyatın sırtında en güçlü dayanaklarından birini bulur : başka türlü mümkün müdür insanı tanımak?
İnsanın alınyazısı yoksulluk değildir
Direniş bir ekildimi de, ne toprak arar, ne bakım ister fırlar taşların, kayaların arasından bile.
En güzeli, en doğalı, özenli yetiştirebilmektir elbette
Dostumun düşmanı dostum olmasın!
Pasajdaki kahveden bir çay söyledim.
İçerken de, Filistin’i düşünmeye başladım
Bir de, uyunmamış uykuların hakkı var üzerimde
içim tanık, dışım tanık : insana bu denli yakın durmadan da kalbimin çalışmasının bir anlamı olabilir mi?
Sükûneti yansılayan aynadır işte → eliyin ayası
sabır : öğretilmesi ve öğrenilmesi en zor derstir
aşka azmettirici çiçeklerin başını çeker gül
Her mütevazı adım da, adım gibi bilirim ki, dik bakıştır.
Yeryüzünde her yere yapılmış bir yitik ilan: içi dışı Bir Insan
Elimi Kudüs resminin üzerinde uzun süre tuttum
Her aklımıza geldiğinde sabah olmaz.
Ciğer doğrar gibi parçalandı on milyon kilometrekare.
Herşeyi birarada tutan giz: havaya uçuruldu.
kendimden bilirim: kimi cümlelerimin ateşinin 39-40 dereceye çıktığı oldu.
onarım sessiz başlar insanda
Önemli olan, herşeye karşın, varoluşumuz.
Bir de, uyunmamış uykuların hakkı var üzerimde.
fotoğraf çekilirken kareye sığmak için sıkışıyor gibi, sokaklar.
yazı dediğin attığı adımlardan belli olur!
Dostumun düşmanı dostum olmasın!
Ben gürültüden; en uygar kılıklısından da, en gösterişsizinden de; mâdemki sessizliğin düşmanıdır, huylanıyorum açıkçası.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir