İçeriğe geç

Minimalism Kitap Alıntıları – Joshua Fields Millburn

Joshua Fields Millburn kitaplarından Minimalism kitap alıntıları sizlerle…

Minimalism Kitap Alıntıları

Gerçek gelişimin anahtarı tutarliliktir.
Sahici insanlar fırtınaları atlatabilir ama buna rağmen islanabilirler.
Eğer ilişkileriniz gelişmiyorsa ölüyor demektir.
Değiştirebileceğiniz tek insan sizsiniz.
Etrafınızdaki insanları değiştiremezsiniz ama etrafınızdaki insanları değiştirebilirsiniz.
Geçmiş eşittir gelecek değildir.
Sahip olduğumuz şeylerden daha fazlasiyiz.
İnsanları sevin ve eşyaları kullanın.Çünkü tam tersi asla işe yaramaz.

#Belgesel

Mutluluk içten gelir, sizin içinizden gelir ve anlamlı bir yaşam sürmekle mümkün olur.
Bizi rahatsız eden, şeyler değil, o şeylere atfettigimiz önemdir.
Epiktetus
Minimalizm,anlamlı bir yaşam sürmek için kullandığımız bir araçtır. Kural yoktur. Daha çok önemli olanlara odaklanabilesiniz diye hayatınızdaki gereksiz şeyleri çıkarıp atmakla ilgili bir şeydir. Nihai olarak minimalizm hayatta en önemli olan şeylere odaklanabilmemiz için gereksiz şeyleri,aslında hiçbir şey olmayan şeyleri aşmamızı sağlayan şeydir.
İnsanlık kimliğimiz, artık ne yaptığımızı değil,
neye sahip olduğumuza göre ölçülüyor.
Minimalizm, hayatın fazlalıklarını elemenin, esas olana odaklanmanın, mutluluğu bulmanın, kendinizi gerçekleştirmenin ve özgürlüğün aracıdır.
Mesele, minimalizmin özgürlüğünüzü elde etmenize yardımcı olacak bir araç olmasıdır. Korkudan kurtulmanızı, endişeden kurtulmanızı, baskıdan kurtulmanızı, suçluluktan kurtulmanızı, depresyondan kurtulmanızı, kölelikten kurtulmanızı ve özgür olmanızı sağlayan bir araçtır. Gerçekten özgür olmanızı
Mutluluğu aramayı bırakmalı ve onun yerine anlamı aramaya başlamalısınız.
Başkalarına katkıda bulunmadığınız bir hayat, anlamı olmayan bir hayattır. Gerçek şu ki vermek yaşamaktır.
Biriktirdiğimiz maddi sahiplikler bizi mutlu etmeyecektir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Vazgeçmek özgürlüktür.
Bizi rahatsız eden, şeyler değil, o şeylere atfettiğimiz önemdir.
-Epiktetus
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ayak uydurmaya, istenilen kalıplara uymaya, toplumsal beklentilere cevap vermeye çalışırız. Olmadığımız bir şey – ya da birisi-olmak için kendimizi büyük bir baskı altında tutarız.
Günlük, giderek artan eylemleriniz sırasında her gün çıtayı biraz yükseltmek önemlidir, özellikle de rahatsızlık verici olduğunda. Rahatınızın dışına çıkmak gelişmenizin önemli bir parçasıdır. Çıtayı çok yukarıya kaldırmanız gerekmez ama her günü biraz daha güç bir hâle getirecek kadar yükseltmeniz yeterlidir. Yavaş yavaş yükselttiğiniz standartlarınız zaman içerisinde tahmin etmiş olabileceğinizden çok daha büyük değişiklikleri getirecektir.
insanlık kimliğimiz,
artık ne yaptığımızı değil,
neye sahip olduğumuza göre ölçülüyor.
Başkalarına katkıda bulunmadığınız bir hayat, anlamı olmayan bir hayattır.
Eğer gelişmiyorsanız ölüyorsunuz demektir.
Eğer para bir engel oluşturmasaydı hayatınızda ne yapmak isterdiniz?
Borçlarınızdan arınana kadar kendinizi özgür hissetmeyeceksiniz. Borç alan her zaman borç verenin kölesidir.
Mutluluk bulaşıcıdır..
Sahici insanlar fırtınaları atlatabilir ama buna rağmen ıslanabilirler.
Etrafınızdaki insanları değiştiremezsiniz ama etrafınızdaki insanları değiştirebilirsiniz.
Geçmişte yaşamak yalnızca dikiz aynasını kullanarak araba sürmeye benzer. Önünüzde neler olduğunu bilmediğinizden eninde sonunda bir yere çarpmanız kaçınılmazdır.
Hepimiz sevilmek isteriz. Hepimiz sevmek isteriz. Kim olursak olalım hepimiz var olabilmek, gelişebilmek için insani ilişkilere ihtiyaç duyarız.
Sağlığınız olmadan hayattaki en basit şeylerden bile zevk almanız mümkün değildir.
Minimalizm,hayatın fazlalıklarını elemenin, esas olana odaklamanın,mutluluğu bulmanın,kendinizi gerçekleştirmenin ve özgürlüğün aracıdır.
Vazgeçmek özgürleştirir..
Elbette esas mesele “mutluluk” değil, anlamlı bir yaşamdır.Mutluluğu aramayı bırakmalı ve onun yerine anlamı aramaya başlamalısınız.
Biriktirdiğimiz maddi sahiplikler bizi mutlu etmeyecektir. Hepimiz bunu biliyoruz ama yine de yaşamın anlamını, daha fazla şeye sahip olarak bulmaya çalışıyoruz. Oysa gerçek mutluluk, kim olduğumuza – nasıl bir insan olduğumuza- bağlıdır. Gerçek mutluluk içten gelir . Aynı şekilde , mutsuzluk , hoşnutsuzluk da kim olduğumuzun bir sonucudur.
Mutlu değil misin? Bunu satın al. Şunu satın al. Bir şey satın al. Joneslara, Trumplara, Kardashianlara ayak uydur. Ne de olsa sen de onlar gibi olabilirsin, değil mi?
Eşyalarınızı düzenlemenin en iyi yolu çoğundan kurtulmaktır.
İnsanları sevin, eşyaları kullanın. Tersi işe yaramıyor.
Gerçek gelişimin anahtarı tutarlılıktır.
Kimliğinizi anlamlı yaşamınızdan almalısınız, maaşınızı kazanmak için yaptığınız işten değil.
Hayatımıza uygun alanlar yaratmak yerine, hayatımızı alanlara göre yaşıyoruz. Bu yüzden ev sahiplerinin 3 arabalık garajları var. Birinci arabadan sıkılıp ikinci araba ortaya çıkıyor. Aslında olması gereken hayatımızın nasıl göründüğü değil, nasıl mutlu olduğumuz.
Minimalistler mutluluğu nesnelerde değil, hayatın kendisinde ararlar; dolayısıyla hayatınızda neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu belirlemek size kalmıştır.
Vazgeçmek özgürleştirir.
Mutluluk içten gelir, sizin içinizden gelir ve anlamlı bir yaşam sürmekle mümkün olur.
Minimalizm, hayatın fazlalıklarını elemenin, esas olana odaklanmanın, mutluluğu bulmanın, kendimizi gerçekleştirmenin ve özgürlüğün aracıdır.
Yapmaktan hoşlanmadığınız olumlu şeyleri hoşlandığınız olumlu şeylere dönüştürmenin yollarını bulmak yaşamınızı kalıcı olarak değiştirmenin anahtarıdır.
Vazgeçmek özgürleştirir.
Minimalizm herkes için farklıdır çünkü o, sizin için neyin temel olduğunu bulmakla ilgili bir şeydir.
Biz, eşyalarımız değiliz.
Sahip olduğumuz şeylerden daha fazlasıyız.
*Hatıralarımız içimizdedir, eşyalarımızda değil.
Eşyalarımız bize kafaca ve duygusal olarak yük bindirir.
*Vazgeçmek özgürleştirir.
Geçmişte yaşamak, yalnızca dikiz aynasını kullanarak araba sürmeye benzer, önünüzde neler olduğunu bilmediğinizden eninde sonunda bir yere çarpmanız kaçınılmazdır.
Gerçek mutluluk, kim olduğumuza -nasıl bir insan olduğumuza – bağlıdır. Gerçek mutluluk içten gelir. Aynı şekilde, mutsuzluk, hoşnutsuzluk da kim olduğumuzun bir sonucudur.
Kendimizi fazlalıklardan kurtarmak
Yaşamlarımızdan zevk almak .
Özgürlüğe giden en kısa yol,sahip olduklarınızı takdir etmekten geçer. Size verilmiş olanlara şükretmenin en iyi yollarından biri bakış açınızı değiştirmektir.
Biz, eşyalarımız değiliz. Sahip olduğumuz şeylerden daha fazlasıyız. Hatıralarımız içimizdedir, eşyalarımızda değil. Eşyalarımız bize kafaca ve duygusal olarak yük bindirir. Eski fotoğraflarımız taranabilir. Hatırlamak istediğimiz eşyaların fotoğraflarını çekebiliriz. Duygusal olarak bağ kurduğumuz eşyalar başkalarının işine yarayabilir. Vazgeçmek özgürleştirir.
Mutluluğu aramayı bırakmalı ve onun yerine anlam arayışına başlamalısınız.
Bizi rahatsız eden, şeyler değil, o şeylere atfettiğimiz önemdir. Epiktetus
Eşyalarınızı düzenlemenin en iyi yolu çoğundan kurtulmaktır.
Her şeyi net bir şekilde görebilmek için dünyanın senin gibi insanlara ihtiyacı var.
Mutluluk; bize göre anlamlı, tutku ve özgürlük dolu, kendimizi geliştirebildiğimiz ve başkalarına anlamlı katkılarda bulunabildiğimiz bir hayat yaşayarak içsel bir şekilde elde edilebilir. Mutluluğun temelini bunlar oluşturur, eşyalar değil.
“Minimalizm, hayatın fazlalıklarını elemenin, esas olana odaklanmanın, mutluluğu bulmanın, kendinizi gerçekleştirmenin ve özgürlüğün aracıdır.”
Vazgeçmek özgürleştirir.
kimliklerimiz giydiğimiz kıyafetlerle şekillenir.
Glück kommt von innen, es entsteht in Ihnen selbst und aus einem sinnerfüllten Leben heraus.
Vazgeçmek özgürleştirir.
Vazgeçtikçe özgürleşirsin.
Etrafınızdaki insanları değiştiremezsiniz ama etrafınızdaki insanları değiştirebilirsiniz.
minimalizm hayatın fazlalıklarını elemenin ,esas olana odaklanmanın aracıdır.
oysa gerçek mutluluk,kim olduğumuza -nasıl bir insan olduğumuza – bağlıdır.
“Aralığın kendisi de bir sıfırlanma ayı gibi zaten. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi son buluyor ve hemen köşenin ardında duran yeni bir zaman dilimi devreye giriyor. Yağ ve suyu, beton ve camı nasıl birbiriyle karıştıramazsanız o şekilde eskinin yeni ile istikrarsız, ani, hatta şiddetli bir şekilde çatıştığı, sonranın şimdi ile bağdaşmadığı, korkunun heyecan ile gelişigüzel bir araya geldiği bir zaman dilimi.”
“Sosyal yaptırımlar acımasız bir orospu gibi. Herkes bir satın alma saplantısı içinde.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir