İçeriğe geç

İstanbul Yüzlü Kadın Kitap Alıntıları – Ahmed Günbay Yıldız

Ahmed Günbay Yıldız kitaplarından İstanbul Yüzlü Kadın kitap alıntıları sizlerle…

İstanbul Yüzlü Kadın Kitap Alıntıları

Hayat acımasızdır!
Oysa ben seni İstanbul kadar sevmiştim
Yaşamak, ömrü bir şekilde tüketmenin adı olamaz.
İnsan bazı şeyleri umut edemediği için beyninde kurgusunu bile yapamaz.
Güvenle mahremiyeti birbirine karıştırmayın.
Sözcükler hayatı geleceğe taşıyan en parlak aynalardır.
Yasaklar özendirir insanı, bilmez misiniz?
Herkes yaşadığı hayat anlayışı ile çıkar huzura.
Ahde vefalar ince ayarlarıdır yüreklerin, ya vefasızlıklar?
Yalan küçülmenin en acımasız uçurumdur.
Her soluş bir ölümdür çiçeklerde.
Her şeyden önce kişilerin eğilimlerini bir başkası yönetemez.
Ölüm uyku demektir bir anlamda yeni direnişlere hazırlanmak için.
Benim de hayatımı süslediğini inandığım düşüncelerim var.
Her yürekte aynı değil sevgi.
Bir gece dağ başında göğe bakarak yatsam,
Bütün hissiyatımı yıldızlara anlatsam,
Yüreğimi taş gibi avuçlarımda tutup,
Çilesiyle beraber uzaklara fırlatsam.
“En koyu umutsuzlukların arasında yeşerir umut.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
,
En koyu umutsuzlukların arasında yeşerir umut
~
aklına düştüğünde hatırası gönülleri hüzne boğar.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Çocuk yüreğimi özledim daha şimdiden
”Sadece uzaktan seyrediyorum onu üstat, aklımda başka hiçbir şey yok. Tıpkı İstanbul seyreder gibi işte İstanbul’un içindesin ama onu yine de uzaktan seyrediyor gibisindir ya, işte öyle.
Vefa nasıl bir şeydi? Hâlâ İstanbul’daki malum semtin adından başka hiçbir anlam taşımıyor mu duygularınızda? İnanmıyorum artık ne aşka ne vefaya Sebep ve sonuçlar yorumluyor yüreğimde, aşkı da vefayı da
En koyu umutsuzlukların arasında yeşerir umut.
Ihlamur ağaçlarından, iğde dallarından ve hanımelilerden kopan muhteşem kokularla mest olsa da nefeslenişim, bütün bu eşsiz güzelliklerin arasında bile hüzne tutsak yaşamakta yüreğim..
Her yürekte aynı değil sevgi..
°|
Bir insanın iç mahzenlerinde bir başkasının habersizce ya da karşılık bulmadan büyüttüğü sevdalar orta yerde yığınlarla, çekilmesi zor çile yumakları oluştururlar.
.
-Tek taraflı sevdalar bahtsızlıktır Numan.
.
Yitirilmemiş umutların peşindeyim hâlâ, bitmemiş bir cümleyi andırıyor geleceğimiz
En koyu umutsuzlukların arasında yeşerir umut.
sadece uzaktan seyrediyorum onu üstat, aklımda başka hiçbir şey yok. Tıpkı İstanbul seyreder gibi işte İstanbul’un içindesin ama onu yine de uzaktan seyrediyor gibisindir ya, işte öyle.
İnsanın içindeki sevgili büyüdükçe, huzursuzlukları çoğalır.
Yine derler ki tarla satanla karı boşayanın içinden acısı eksik olmazmış.
O bir erkek ve duygularını dilediği şekilde kaleme alabilir.
Dolunay;
Erkekler için de yaşadıkları hayatta utanç kavramı diye bir şey yok mu demek istiyorsunuz?
En koyu umutsuzlukların arasında yeşerir umut.
Dönüşü olmayan gidişler var ya, onu ben bilirim sadece ve bir de gidenlerin yolunu bekleyenleri.
Ya dost bildiklerinin arasında yalnız kalışın, işte o gurbet var ya anne, gurbetlerin en acısı.
O bir erkek. Toplumun anlayışı bu. Bir kız için konuştuklarını erkek için konuşmuyorlar.
Bana bundan sonra düşünecek bir hayal bile bırakmadınız.
Duygular henüz masumiyetini bozmamışsa, sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Sadece bana bir selam ver ve geç. Küsme, yeter.
Benim kaderimde babam ve sen varsın. İkiniz ateşle imtihanısınız yüreğimin.
Herkes yaşadığı hayat anlayışıyla çıkar huzura.
Gerçek adanışlar karşılıklı iki kalbin aynı arzularda buluşup kadın ve erkeğin helal zeminde kendilerini birbirlerine ilave edişidir.
O şimdi bir başkasına ait, bunu biliyorum. Beni bırakıp bir başkasına gitti, ihanet etti aşkıma. Yine de küsmedim ona üstat.
Gidişlerin çok acı olduğunu bilmesem, ben de alıp başımı giderdim.
Sen de biliyorsun ki vedalar hüzün doludur.
Gidenlerin bir daha dönmeyecekleri korkusu kurşun gibi oturmuştu Numan’ın yüreğine.
Kopup gittiğini mi sanıyorsun benden?
Seni düşlüyorum bu efkarlı yüreğimle. Hasret kara bulutlar gibi çöreklenmiş tepemde.
Bana o terk edilen sevgilinin çilesini reva gören olamazsın. Sen benim eşim, helalim, yüreğime sonsuza kadar yazdığım ve beklediğimsin. Ben o şairin kalbinde sevdalısına kurduğu darağacındayım şimdilerde, GEL.
Bir kahvenin kırk yıl hatırı varsa, aşk ömür boyu vefaya tutunarak yaşayan duyarlılıklar değil miydi?
Vefa nasıl bir şeydi? Hala İstanbul’daki malum semtin adından başka bir anlam taşımıyor mu duygularınızda? İnanmıyorum artık ne aşka ne vefaya . Sebep ve sonuçlar yorumluyor yüreğimde, aşkı da vefayı da
Sıla hasretinin vurgunlarındayım uzaklarda
Yaşamak, ömrü bir şekilde tüketmenin adı olamaz.
Seni uzun bir ayrılığın ardından coşkulu bir yürekle almak için geldim.
Numan;
Dudağın neden uçukladı senin?
Suna;
Bilmem. Onun için mi hüzünlendin? Uçuk işte birkaç gün sonra silinip gider.
Numan;
Sevgiler gibi mi?
Suna;
Sevgiler silinir mi sence?
Sergide bulamadıklarımı arar ve sorarım karşımdakine. Benim sergimde olmayan bir şey var sende. Karanlık, insanlık dışı şeyler işte. Onlara ihtiyacım yok. Alışveriş de yok seninle.
‘Şimdinin aşkları sulandırılmış bir sözcükten ibaret.’
Onu görmediğim günlerin gecesi sabah olmuyor.
En koyu umutsuzlukların arasında yeşerir umut.
Kırık dökük, sefil bir hikayeye benzetiyordu hayatını.
Her şeyden önce kişilerin eğilimlerini bir başkası yönetemez.
Geçici bir zaman için bana verilen hayat kağıdını kirleterek değil, onurlu bir emanetçi olarak leke düşürmeden Yaratıcı’ya sunabilmek için yaşamalıyım.
Dönüşsüz gidişlere düşmanım ben.
Hatalar geri dönülmez olur çoğunlukla, unutulmayan burguları kalır insanın içinde.
Her yürekte aynı değil sevgi.
Eğer gönül, hayatla arasındaki dengeyi sağlayamazsa özümseyemeden yoluna düştüğü tutkular, onu hayat denizin azgın dalgalarının önüne katıp amansız vuruşları ile yorar ve umutlarını yavaş yavaş kabusa çeviririp acımasızca boğar.
Kim hayatla oynadığını sanıyorsa, bilsin ki o kendisiyle oynamaya başlamıştır çoktan
Sevgiler silinir mi sence?
”Sadece uzaktan seyrediyorum onu üstat, aklımda başka hiçbir şey yok. Tıpkı İstanbul seyreder gibi işte İstanbul’un içindesin ama onu yine de uzaktan seyrediyor gibisindir ya, işte öyle.
”O tıpkı İstanbul gibi üstat. Sen de anlayamadın beni. Hani insan tiryakisi olurmuş ya bu şehrin, bir daha nereye giderse gitsin İstanbul tutermiş gönlü derler ya, işte öyle be üstat. ”
Sevdanın, gönlünde delice çağlayışlarına kilit vurmaktır kadınlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir