İçeriğe geç

Sadece Sarılıp Uyuyacağız Kitap Alıntıları – Merryliss Taylor

Merryliss Taylor kitaplarından Sadece Sarılıp Uyuyacağız kitap alıntıları sizlerle…

Sadece Sarılıp Uyuyacağız Kitap Alıntıları

Birileriyle konuşurken ön yargılarınızı bir yana itin
İnsan, yasak olana âşık bir varlıktı işte.
Acılar üstünüze yürüyorsa siz de acımasızca onun üstüne koşun.
Hayat, insanlara gözyaşı sunmazdı; insanlar gözyaşını satın alırdı hem de hiç fark etmeden.
Kendini affedemiyordu..
İnsanlara güvenmek kolay değil ve ne yazık ki insanlar çok kötü.
Sadece sarılıp uyuyalım mı?
“ ‘Para kazanmayın.’ demiyorum; ‘Dağıtmak için kazanın.’ diyorum. Siz ölünce zaten dağılacağı için tedirgin olmayın. Ayrıca siz belki doğru yerlere dağıtırsınız da sonrakiler için bunun garantisi yok! Üstelik hikâyenin sonunda ölüyorsak zengin ölmek de bence fazla aptalca.”
“Saklambaç oynarken yıldızların arkasına saklanırsanız sizi bulamazlar çünkü kimse oraya bakmayı akıl edemez.”
“Sahiden de yolla karşılaştığınız hatta göz göze geldiğiniz, omzunuzun değdiği ama yanından geçip gittiğiniz birinin aslında hayatınızı değiştirebilecek kişi olabileceğini düşündünüz mü hiç?”
“İnsan, yasak olana âşık bir varlıktı işte..”
“İnsan, yasak olana âşık bir varlıktı işte..”
“Acılar üstünüze yürüyorsa siz de acımasızca onun üstüne koşun.”
“Hayat, insanlara gözyaşı sunmazdı; insanlar gözyaşını satın alırdı hem de hiç fark etmeden.”
“O kadar sevilmemiş bir kızdı ki özür dilese belki de affedebilirdi onu.”
“İnsan bazen kendini bile düşünemeyecek derecede bencil olabiliyor.”
“İnsan, yalnızken hiç kendi bedeninden utanır mı? O utandı işte, çok utandı; saçlarının dibi sızladı.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sadece sarılıp uyuyalım mı?
Gerçi aşk; acıkmak, üşümek, ısınmak gibi herkesin aynı tepkiyi verebildiği ortak bir refleks değildi. Her insan farklı yaşıyordu ama hepsi de adına aşk diyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Zaten insanlar, bütün kolayları hep zor zannederek gözden kaçırıyordu. Suyun kaldırma kuvvetine rağmen boğulmayı başaran insanoğlu da belki boğulmayı seviyordu
Saklambaç oynarken yıldızların arkasına saklanırsanız sizi bulamazlar, çünkü kimse oraya bakmayı akıl etmez.
“Zaten bir yalan, gözyaşıyla sulanınca da gerçek oluyordu.”
“Bazen bir anda yaşanan basit bir heyecan, yüzyıllık aşklara bedel olabilir.”
“Aşkın ne demek olduğunu bilmiyordu. O hiçbir zaman aşık olmamıştı. Aşkı, bir erkek tarafından kandırılmak sanıyordu. En az kandıranı, en çok seviyordu.”
“Sen bana iyi geliyorsun.

cümlesi de tek taraflı bir menfaatin, bir çıkarın itirafıdır.”

“İşte böyle oluyordu ve bazıları ölmüyordu hatta yokken daha da var oluyordu.”
“Sanırım bu son yazışlarım. Koridordaki karanlık odalara son bakışlarım İyice yavaşladım. Asırlık yollara bedel adımlarım. Aklım bir gidiyor, bir geliyor ve hafızam benden hızla uzaklaşıyor. Bir görünüp bir kaybolan şımarık bir sevgili gibi hafızam. Lanet olsun hiçbir şey hatırlayamıyorum. Siliniyor zihnimdekiler Bana bir şeyler oluyor ama anlayamıyorum. Öldüm mü ölmedim mi onu da bilmiyorum ”
“Gerçi aşk; acıkmak, üşümek, ısınmak gibi herkesin aynı tepkiyi verebildiği ortak bir refleks değildi. Her insan farklı yaşıyordu ama hepsi de adına aşk diyordu.”
“Duyduklarımız, her zaman anladıklarımız değildir.”
“Saklambaç oynuyorsanız yıldızların arkasına saklanın. Çünkü kimse oraya bakmayı akıl edemez.”
”-Bütün Demans hastaları birer çocuktur; yani merak etme, sen yine bir çocuk doktorusun. ”
” bu tek heceyi gözyaşları içinde defalarca mırıldanırken herkesin herşeyi hatırlamasının da gerekmediğini anladı. ”
”Bu çok kötü, berbat bir şey bu ve ben artık ölmek istiyorum. Eskiden sadece sarılıp uyumak istiyordum, Tanrı’ya bunun için dua ediyordum ama şimdi onu da istemiyorum. Ben sadece uyumak istiyorum, sonsuza kadar uyumak. Biliyorum Tanrı bu duamı geri çevirmez çünkü bu benim ikinci duam ve o bunu asla reddetmez. ”
”Sanırım bu son yazışlarım. Koridordaki karanlık odalara son bakışlarım İyice yavaşladım. Asırlık yollara bedel adımlarım. Aklım bir gidiyor, bir geliyor ve hafızam benden hızla uzaklaşıyor. Bir görünüp bir kaybolan şımarık bir sevgili gibi hafızam. Lanet olsun hiçbir şey hatırlayamıyorum. Siliniyor zihnimdekiler Bana bir şeyler oluyor ama anlayamıyorum. Öldüm mü ölmedim mi onu da bilmiyorum ”
”Gerçekten de insanın beyni almıyor bütün bu olup biteni; neye teşekkür edip neye küfredeceğini ”

-Belli bir hızla üzerinize inmekte olan çelik bir tavan düşünün. Toplam süreniz üç dakika olsun. Ne yapardınız?
Bu soruya teorik olarak cevap vermeye kalktığınızda çok bir şey bulamazsınız ama bunu pratikte yaşadığınızda, teoride aklınıza hiç gelmeyen bilgilere ulaşabilirsiniz. Çünkü beyin, sizlere çaresizlik altında iken fazladan bir kullanım sunar ve siz sonuca teorisyenlerden çok daha yakınsınızdır. ”

Ben bir insanın hayatına kastettim, bir kadının yaşama sevincini katlettim!
demesini beklemek iyimserlik olurdu. ”
”Sahiden de dün hoşlanmadığımız bir şarkı, bugün en sevdiğimiz şarkı olabilir. Dün nefret ettiğimiz o kız ya da oğlan, bugün en yakın arkadaşımız veya aradığımız aşk olabilir ”
”O otobüsü kaçırmak ya da kaçırmamak, oraya beş dakika erken gitmek ya da geç kalmak, onunla tanışmak yahut ondan kaçmak; bize neler getirdi ya da bizden neleri götürdü? ”
” Bazen yolda karşılaştığınız hatta göz göze geldiğiniz, omzunuzun değdiği ama yanından geçip gittiğiniz birinin aslında hayatınızı değiştirecek kişi olabileceğini düşündünüz mü hiç? Bu bana her zaman ilginç gelmiştir. Önemsemediğimiz birinin söylediği basit bir cümleyi ciddiye almamamız, acaba bize neler kaybettirdi. ”
Çünkü bir yargıyı, birikmiş ön yargılar oluşturuyordu.
Bu arada insanların birbirlerini özlemeleri bazen bir animatör arama çabasıdır. Canı sıkılıyor ve özleyen kişi can sıkıntısı için birini kullanıyor. Böyleler için önemli şahsiyet özlenen değildir ve onun bir değeri yoktur .Can sıkıntısını gidermek için birini seçmiştir
Zaten insanlar, bütün kolayları hep zor zannederek gözden kaçırıyordu. Suyun kaldırma kuvvetine rağmen boğulmayı başaran insanoğlu da belki boğulmayı seviyordu.
saklambaç oynarken yıldızların arkasına saklanırsanız sizi bulamazlar çünkü kimse oraya bakmayı akıl etmez.
așkı, bir erkek tarafından kandırılmak sanıyordu. en az kandıran en çok seviyordu.
duyduklarımız, her zaman anladıklarımız değildir.
Duyduklarımız, her zaman anladıklarımız değildir.
Saklambaç oynarken yıldızların arkasına saklanırsanız sizi bulamazlar çünkü kimse oraya bakmayı akıl edemez.
Sahiden de yolda karşılaştığınız hatta göz göze geldiğiniz , omzunuzun değdiği ama yanından geçip gittiğiniz birinin aslında hayatınızı değiştirebilecek kişi olabileceğini düşündünüz mü hiç? Bu bana her zaman ilginç gelmiştir.
Peki, neden bazı şeyler için geç kalındığını insanlar hep sonradan anlıyordu? Tabii ki önyargılı davrandıkları için oluyordu bu.
Hayat, insanlara gözyaşı sunmazdı; insanlar gözyaşını satın alırdı hem de hiç farketmeden.
İnsanlar, küçük ayıpları konuşurlar; büyük ayıpların veya hataların üstünü kapatırlar ve çoğunlukla da onları pek konuşulmazlar hatta hatta hiç konuşmazlar.
O da artık bir çocuk olan babasını affetti zira bütün çocuklar masumdur ve bu hiçbir zaman değişmeyecek tek doğrudur.
İnsanlar, daha çok kış mevsiminde grip olduğu için toprak da onlara kışın portakal sunuyordu örneğin.
..aşk; acıkmak, üşümek, ısınmak gibi herkesin aynı tepkiyi verebildiği ortak bir refleks değildi.Her insan farklı yaşıyordu ama hepsi de adına aşk diyordu. Bunu, klozete sıkışmış sineğin hikayesiyle örneklendirebiliriz. Kapağı kapalı olan bir klozette bir sinek yumurtadan çıkıyor ve hayatını o klozetin içinde geçiriyor.Klozette doğuyor, orada büyüyor ve o kapağın altında ölüyor.Ona nasıl bir hayat geçirdiği sorulduğunda ise uzun uzun anlatıyor. Kocaman bir dünyadan bahsediyor.Cok mutlu olduğunu söylüyor.
_ Yahu sen klozette yaşadın.
Böyle oluyordu; insanlar yaşam mücadelesinin içinde kaldıklarında beyinlerini zorluyor, çok daha efsane işler yapabiliyorlardı. Çok rahat büyümüş, hiç sıkıntı çekmemiş insanlarla sohbet etmek dahi istemezsiniz ama sürekli zorluk görmüş, sıkıntı çekmiş biriyle olan diyaloğunuz, istisnaları saymazsak çoğunlukla çok daha heyecan verici ve keyifli olur.
.zira onların IQ’ larının yanı sıra EQ’ ları da gelişmiştir. Kolay kolay paralize olmazlar.
.Bu çok normaldi zira insanlar dilencilerin yüzünü hatırlayamazdı ve bir an önce oradan uzaklaşmak için aceleci davranırdı
Unutmak istemediği halde unutanlara
Saklambaç oynuyorsanız yıldızların arkasına saklanırsanız sizi bulamazlar çünkü oraya bakmaya kimse akıl edemez
Oysa tüm çocuklar masumdu..
Gerçi aşk; acıkmak, üşümek, ısınmak gibi herkesin aynı tepkiyi verebildiği ortak bir refleks değildi. Her insan farklı yaşıyordu ama hepsi de adına aşk diyordu.
Basit bir zamanlama hatasıyla her şeyin değişebiliyor olması ürkütücü değil mi sizce de?
Duyduklarımız;
her zaman anladıklarımız değildir
Hayat, insanlara gözyaşı sunmazdı; insanlar satın alırdı hem de hiç fark etmeden.
Muhtaçlık, bir nevi üniforma gibidir; onu saklamak imkasızdır.
Bilmenin ya da bilginin esiri olmanın,insan hayatındaki en büyük hata olduğunu anlamıştı artık.
Unutmak istemediği halde unutanlara
O da artık bir çocuk olan babasını affetti zira bütün çocuklar masumdur ve bu hiçbir zaman değişmeyecek tek doğrudur.
Saklambaç oynarken yıldızların arkasına saklanırsanız sizi bulamazlar çünkü kimse oraya bakmaya akıl edemez.
Ölecek bir insanın, kendinden başka kaybedecek hiçbir şeyi yoktur, benimde yoktu.
Duyduklarımızın her zaman anladıklarımız olmadığını çoğunlukla sonradan anlarız.
Birileriyle konuşurken ön yargılarınızı bir yana itin, her şeye yeniden başlayın ve öyle yaşayın.
Peki, neden bazı şeyler için geç kalındığını insanlar hep sonradan anlıyordu? Tabii ki ön yargılı davrandıkları için oluyordu bu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir