İçeriğe geç

ساق البامبو (Bamboo Stalk) Kitap Alıntıları – Saud Alsanousi

Saud Alsanousi kitaplarından ساق البامبو (Bamboo Stalk) kitap alıntıları sizlerle…

ساق البامبو (Bamboo Stalk) Kitap Alıntıları

“Fakir insanların yemekleri lezzetlidir çünkü o yemeklerin baharatı insanları o sofrada bir araya getiren neşe ve sıcaklıktır. Sofraya ifadesiz yüzlerle oturan zengin insanların yemekleri tatsız tutsuzdur.”
İnsanlar sahip olmadıkları şeyler için para alıyorsa bu doğanın suçu değil.
Fark ettin mi bilmiyorum. Doğa bize mutluluğu bedavaya veriyor.
“İşte sorun yaşamak istemiyorsan patronunla iyi geçinmeye bak. Hayatında sorun yaşamak istemiyorsan da Tanrıyla iyi geçinmeye çalış.”
Kibarlık fakir insanların en belirgin özelliği gibi sanki.
Birden fazla kişiliği olan bir adamla karşılaşırsan bil ki karaktersiz olduğu için o kişiliklerden birinde kendini arıyordur.
Hepimizin kendine özel dini var. Dinlerden inandıklarımızı alıp aklımızın ermediklerini de göz ardı ediyoruz. İnanıyormuş gibi yapıyoruz ve inanmaya çalıştığımız şeyi kaybetmekten korkup hiçbir şey anlamadığımız ibadetler ediyoruz.
“Birden fazla kişiliği olan bir adamla karşılaşırsan bil ki karaktersiz olduğu için o kişiliklerden birinde kendini arıyordur.”
“Keşke, keşke kelimesi bir şeyleri değiştirmeye yarasaydı…”
Hz.Muhammed veda konuşmasında ‘Tüm insanlar Âdem ve Havva’da geliyor .Arap,Arap olmayanda ya da Arap olmayan Arap’tan üstün değildir.Ayrı beyaz bir insan siyah bir insandan inancı ve amelleri haricinde üstün değildir.’demiş.
Marquez der ki,insanlar çocuklarını çocukları olduğu için değil onları yetiştirirken kurdukları arkadaşlıkları yüzünden severmiş .
Kalbine masaj yapabilseydim yumuşatabilirdim belki .
Kalbine masaj yapabilseydim yumuşatabilirdim belki.
Yaşadığımız her şeyin bir sebebi ve amacı vardır .Sözleri bana her gün kaderimizde şansa yer olmadığını hatırlatıyor .
Sorgu memurunun önündeki şüpheli şahıs olmak masum bile olsanız sizi rahatsız eder .Bir de kartalın önündeki fare olduğunu düşün.
Herkes her şeyi öğrenir .Kuveyt küçük bir ülke .
Öyle küçük ki bana yer yok. dedim üzgün üzgün.
Hüzün insanların yansıttığı renksiz ve görünmez bir şey ama çevresindeki her şeye bulaşıyor.Hüznün kendisi görünmez olsa da dokunduğu her şeyde bariz bir hale geliyor .
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Günahlarını bağışladığımız insanları ödüllendirmiyoruz kendimizi ödüllendiriyoruz.Buna arınma deniyor.
Trajediler,hafızamızın duvarlarında derin izler bırakıyor,mutluluksa ışıl ışıl resimler çiziyor. Zaman duvarlarda yağan bir yağmur gibi renkleri siliyor ama izleri olduğu yerde bırakıyor.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Biz kadınlar erkeğin huyunu suyunu anlamalı ve bahaneler bulmalıyız.Yani daha önemli bir şeyler sürdürmek istiyorsak onların hatalarına göz yummak zorundayız.
Yaşadığımız her şeyin, bir nedeni ve bir amacı vardır
İnanca sığınmak doğal olarak öncelikle inanmayı gerektiriyor.
Ama ya inancınız yalandansa.
Kibarlık fakir insanların en belirgin özelliği gibi sanki.
Savaş sadece Savaş alanında mücadele etmekten ibaret değil! diye sürdürüyormuş konuşmasını. Aynı zamanda savaşanların kafasında verilen bir mücadele. Birincisi biter ama ikincisi sürer de sürer.
Yüce İsa’nın dediği gibi, peygamberler bile kendi ülkelerinde yabancı hissedebilir.
Hepimizin kendine özel dini var.Dinlerden inandıklarımızı alıp aklımızın ermediklerini de göz ardı ediyoruz.İnanıyormuş gibi yapıyoruz ama inanmayıp çalıştığımız şeyi kaybetmekten korkup hiçbir şey anlamadığımız ibadetler ediyoruz.
Onların birkaç dakika zevkleri için benim bütün dünyamı cehenneme çevirmesi saçmalık.
Düzgün bir hayat değil, sadece bir hayat istiyorlarmış.
Keşke keşke kelimesi bir şeyleri değiştirmeye yarasaydı Ama şimdi buna kafa yormanın lüzumu yok.
Yokluk bir tür varlık aslında. Bazı insanlar yanımızda olmayabilir ama hayatlarımızda oldukları zamankinden daha sık yer alırlar düşüncelerimizde.
“Büyük bir ideale adanmamış bir hayat boşa geçirilmiş bir hayattır. Muhteşem bir binanın bir parçası olamadan
tarlada ziyan edilmiş bir taş olmaktan farkı yoktur
José Rizal
Her zamanki gibi insanların yüzlerini inceliyordum. Ramazan günlerinde farklı görünüyorlardı. Araba kullanırken gergindiler. En ufak bir şeyde kornaya basıyorlardı. Ellerini camdan çıkarıp sinirli sinirli sallıyorlardı. Suratları asıktı. Ghassan? dedim bir gün. Dönüp bana baktı. Ramazan günlerinde gülümsemek oruç tutmadığın anlamına mı geliyor?” diye sordum.
“Bazılarının zalimliği yalnızca
diğerlerinin korkaklığı sayesinde mümkündür.”
Trajediler hafızamızın duvarlarında derin izler bırakıyor, mutluluksa ışıl ışıl resimler çiziyor. Zaman duvarlarda yağan yağmur gibi, renkleri siliyor ama izleri olduğu yerde bırakıyor.
İnsanın içini asıl acıtan, bir insanın vücudunun ucuzluğu değil bir fiyatının olması gerçeği.
Eşyaları değerli kılan fiyatları değil sevgi.
Arap, Arap olmayandan ya da Arap olmayan Arap’tan üstün değildir. Ayrıca beyaz bir insan siyah bir insandan inancı ve amelleri haricinde üstün değildir.
Ne zaman biriyle konuşmak istesem bir kitap açıyorum.
Gerçek fedakârlık, değer verilen, yeri doldurulamayan şeylerden başka bir şey için vazgeçmektir.
Marquez der ki insanlar çocuklarını çocukları olduğu için değil onları yetiştirirken kurdukları arkadaşlıkları yüzünden severlermiş
Hüzün insanların yansıttığı renksiz ve görünmez bir şey ama çevresindeki her şeye bulaşıyor. Hüznün kendisi görünmez olsa da dokunduğu her şeyde bariz bir hale geliyor.
Ölüm tuhaf bir şey Geliyor, sağda solda oyalanıyor, ağır ağır hareket ediyor ve hayatını alabileceği birini arıyor. Hayat böyle geçip gidiyorsa uzaklara gidip sonra da geri dönmeye ne gerek var?
Kaderin bir bildiği vardır..
Sevgisiz vermenin hiçbir değeri yok. Minnettar olmadan almanın da tadı yok.
Sessizlik, içimizde bizde güven hissi yaratan insanların seslerine benzeyen seslerin yükselmesini sağlar. Bu sesler bizi bilmediğimiz yerlere yönlendirir ve biz de hiç kuşku duymadan o yerlere gitmek üzere yola koyuluruz.
Bazılarının zalimliği yanlızca diğerlerinin korkaklığı sayesinde mümkündür.
Geldiği yere dönüp bakmayı bilmeyen asla gideceği yere ulaşamaz.
Despotların olmadığı yerde köleler de yoktur.
Gerçek fedakârlık, değer verilen, yeri doldurulamayan şeylerden başka bir şey için vazgeçmektir ama bildiğim kadarıyla benim bir değerim yoktu.
Hayallerimizle ilgili gerçek, yıllar içinde onlara yaklaştıkça netleşir gözümüzde. O hayallere ulaşmak için hayatımızı ipotek ederiz. Yıllar geçer. Hayallerimiz gençliğimizdeki gibi kalmaya devam eder. Sonunda onları gerçekleştiririz ve anlarız ki o hayalleri aşmışız. Anlarız ki o hayaller gençlik yıllarında gerçekleşmesi gereken hayallermiş. Onlara ulaşmak için yıllarca didinmeye değmezmiş.
Ne zaman biriyle konuşmak istesem bir kitap açıyorum.
Savaş sadece savaş alanında mücadele etmekten ibaret değil. diye sürdürmüş konuşmasını. Aynı zamanda savaşanların kafasında verilen bir mücadele. Birincisi biter ama ikincisi sürer de sürer.
Yaşadığımız her şeyin bir sebebi, bir amacı vardır. derdi annem ve ne zaman yaşadığımız her şey için bir sebep aramaya kalksam, fakirlik çirkin başını uzatıverirdi bir yerlerden.
Sevgisiz vermenin hiçbir değeri yok.Minnettar olmadan almanın da tadı yok.
Eğer bir kararı bütün bir toplum destekliyorsa o karara karşı koymak insanın elinde değildir.
Hüzün insanların yansıttığı renksiz ve görünmez bir şey ama çevresindeki her şeye bulaşıyor.Hüznün kendisi görünmez olsa da dokunduğu her şeyde bariz bir hale geliyor.
Savaş sadece savaş alanında mücadele etmekten ibaret değil.Aynı zamanda savaşanların kafasında verilen bir mücadele.Birincisi biter ama ikincisi sürer de sürer.
Büyük bir ideale adanmamış bir hayat boşa geçirilmiş bir hayattır. Muhteşem bir binanın bir parçası olamadan tarlada ziyan edilmiş bir taş olmaktan farkı yoktur.
José Rizal
Bazılarının zalimliği yalnızca diğerlerinin korkaklığı sayesinde mümkündür.
Hepimizin kendine özel dini var. Dinlerden inandıklarımızı alıp aklımızın ermediklerini de göz ardı ediyoruz. İnanıyormuş gibi yapıyoruz ve inanmaya çalıştığımız şeyi kaybetmekten korkup hiçbir şey anlamadığımız ibadetler ediyoruz.
Ben daha çok hiçbir yere ait olmayan bir bambu sapı gibiydim..
Keşke yollarımızı ayırdığımız insanlarla beraber elimizden kayıp giden günleri geri getirebilsek ve o günleri başka insanlarla tekrar yaşabilsek. Ama bu dünyada hiç kimse bir başkasının yerini almaz ki.
İslam Sünni Şii Bana çok karışık geldi. Belki de Abdullah anlatamadı ingilizcesi yüzünden. Araya arapça kelimeler katıp bu kez işe yaramayan garip el hareketleri yapmıştı. Anlamadığımı göstermek için başımı salladım. Mishaal araya girdi. Biz Katolik Müslümanlarız. Onlar Protestan Müslüman. dedi. Herkes gülmeye başlamıştı ama Abdullah’ın anlatmakta zorlandığı şeyi anlamıştım.
Marguez der ki insanlar çocuklarını çocukları olduğu için değil onları yetiştirirken kurdukları arkadaşlıkları yüzünden severlermiş.
Bazılarının zalimliği yalnızca diğerlerinin korkaklığı sayesinde mümkündür José Rizal
Günahlarını bağışladığımız insanları ödüllendirmiyoruz. Kendimizi ödüllendiriyoruz. Buna arınma (katarsis)deniyor.
Ne zor sorular soruyorsun peder! Ve o sorulara Evet, evet demek ne kadar kolay..
Nereden geldiğini hatırlamak için arkasına bakmayı bilmeyen insan hiçbir zaman gideceği yere ulaşamaz .
“Nasıl göründüğüne takılma. Ben takılmıyorum. Kim olduğunu başkalarına ispatlamadan önce kendine ispatla. Kendine inanırsan etrafındakiler de sana inanır. İnanmazlarsa da bu onların sorunu, senin değil.
Bir ülkenin nasıl bu kadar çok yüzü olabilir?
Kelimeler sessizliği gerektiren bazı duygular için çok yetersizdir
Yokluk bir tür varlık aslında. Bazı insanlar yanımızda olmayabilir ama hayatlarımızda oldukları zamankinden daha sık yer alırlar düşüncelerimizde.
Eşyaları değerli kılan fiyatları değil sevgi.
Sevgisiz vermenin hiçbir değeri yok. Minnettar olmadan almanın da tadı yok. Fark ettiğim şey bu.
Hayallerimizle ilgili gerçek, yıllar içinde ona yaklaştıkça netleştir gözümüzde. O hayallere ulaşmak için hayatımızı ipotek ederiz. Yıllar geçer. Hayallerimiz gençliğimizdeki gibi kalmaya devam eder. Sonunda onu gerçekleştiririz ve anlarız ki o hayalleri aşmışız. Anlarız ki o hayaller gençlik yıllarında gerçekleşmesi gereken hayallermiş. Onlara ulaşmak için yıllarca didinmeye değmezmiş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir