İçeriğe geç

Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk Kitap Alıntıları – Cahit Zarifoğlu

Cahit Zarifoğlu kitaplarından Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk kitap alıntıları sizlerle…

Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk Kitap Alıntıları

Bazıları az konuşur, o bile çoktur.
Uyumak kolay ve hoş ama,
Güneşin sonrasına kalmak acı.
Bazen anlıyorum
Bazen anlamıyorum.
Annemi
Babamı
Ninemi

Annem şöyle der
Göstererek beni
“Cin gibi maşallah”

Cin ne demek
Gibi ne demek.
Babam diyor ki
Bana bakarak
“Altını üstüne getirmiş evin”

Hiç yapabilir miyim
Dediklerini
Tek başıma

Ninemse der bana
“Topaç gibi”

Bir dedem açık insan
Pek de zeki
Dilinden bal damlar
“Attâya” gidelim der
“Al sana şeker” der
Göz kırpar
Okşar sever
Bir de gıdıklar

Dedemi çok anlıyorum.

Merhamet olmasaydı, hayat da olmazdı.
İşte böyle böyle büyüyorum.
Bir gündüz geliyor, bir gece.
Bir an pencereye yaklaş. Tepelere doğru bak.
Yanağını cama dayayarak biraz daha bu tarafa doğru.
İşte bak! Gelincik tarlası orada.
Yan yana uyunsa bile kimse bir başkasının uykusunu bölüşemiyor.
Kimse bir başkasının uykusunu uyuyamıyor.
İçimden çocukça bir duyuşla,
Büyüklere küsüm demek geçti.
Ey yar! Seninle ölmeye geldim!
Ateşsen yanmaya,
Yağmursan ıslanmaya,
Soğuksan donmaya geldim.
Yüreğimi titrettin!
Hayallerden ve gerçeklerden geçerek gel bana!
Ve biliyor musun?
Sensizliği de öğrenebilirim ben.
İçimden çocukça bir duyuşla büyüklere küsüm demek geçti..
Güneş doğrudan doğruya ona bakarak kavranamıyor. Onu anlamak için onun eserlerine, etkilerine, onun elinde yoğrulan topraklara bakmak gerekecek.
Bugün tabiat ne kadar güzel. Kuşkusuz her gün böyle bu. Ama güzelliği görmek her zaman mümkün değil. Bakmasını bilmek gerek. Acılara, hastalığa ve yorgunluğa rağmen bakılabilir. O zaman güzelliğin içinde bütün bunlara da iyi gelen bir düşünce olduğu görülür.
Kalbim avucumda
Bende ağlıyorum
Yağmurlu
Gökyüzü gibi
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bana bir balon al baba
Haydi durma

Öyle bir balon ki
Dünya kadar olsun
Ama
Dünya gibi patlamasın

Anne
Ne olur
Eksilme hiç
Başımızdan
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
En çok beni sev
Bir serçe
Konar pencereye
Ben gülünce
Ve bir mücahit şehit
Yanağında
Bembeyaz bir gül açıyor
İçim ağlıyor
Bakıyorum da dağlarımıza
Kalbim ağlıyor
Ruhum ağlıyor
Biz okuyup öğrendikçe
Bilgiler edindikçe
Çınar gibi
Dev gibi
Büyüyecek boyumuz
Hicret
Taze
Güçlü bir kandır damarlarımda
Ve biliyor musun
Sensizliği de
Öğrenebilirim ben
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde.
Merhamet olmasaydı, hayat da olmazdı.
Yanaklarında güller açsın.
gül yaprağına dokunur gibi birbirlerinin kırışık yüzlerine dokundular.
Bakışı ıslanmış.
Bir kez kıbleye yönelen derin dikkat, değişik mekânın verdiği enerjilerle dolu
Şimdi kavrayış başka. Bakış zinde. Namaz daha geniş.
Bir namaz kıldılar ki bedenleri de ruhları da biz diyelim arşıâlâda, siz deyin cennet bahçelerinin güllüklerinde.
Onların yüreklerindeki ritimlerle bir görebilen olsa, der ki:
– Dünya bunlardan sorulur, kainat bunlara verilmiş, ol deseler olur, yıkıl deseler yıkılır.
sana öte dünyada güzel amellerini yoldaş etsin. Can yoldaşım, gül yanaklım.
İstikamet doğu, hayır batı. Ya da yürü kısmet nereyeyse..
dünya yüzünde, insandan daha zalim, daha öldürücü, daha vahşi başka bir mahluk yoktur.
Bakalım ne diyecek, zaman denen öğretmen?
Allah hiç birimizi nimetine küfredenlerden eylemesin.
Allah’a karşı mahcup olmamalıyım.
Yüreğimi titrettin!
Ne demiş Hazreti Ebubekir efendimiz:
– Allah’ın varlığına en kesin delilim şu ki, bir şeye niyet ederim ama yapamam, yaptıklarım ise aklımda olmayan işler..
Ne yapsaydı şimdi?
Hayalini kendi içinde genişletiyordu.
Seni bilmem ama ben biraz hayal kurmak istiyorum.
Eğer umudum olmasa bir saniye yaşayamam.
sonunu bir türlü getiremedikleri hayallere dalıyorlardı.
Dehşet şu insanlar. Kendilerinin de öleceğini bile bile öldürebiliyorlar.
Heyhât, insanoğlunu anlayamadan göçeceğim şu fâni dünyadan.
Ölüm demek ki yeni bir hayat.
Ne yaparsam yapayım olup biteceklere engel olamam. Ama yine de bana verilmiş, bana bırakılmış bir yanı var benimle ilgili olanların.
Acaba?
-Can feda olsun, denecek, dedirtecek bir söz var mıdır?
Her az konuşan öz konuşmuş olmayabilir, yanılmayın.
Yan yana uyunsa bile kimse bir başkasının uykusunu bölüşemiyor. Kimse bir başkasının uykusunu uyuyamıyor. Herkesin kendine ait bir uykusu var. Onu uyumazsa bir başkası onu uyuyamaz veya alıp götüremez? Uyunmamış bir uyku zaten uyku değil. Hiç olmadı. Ancak uyununca bir uyku, uyku olabiliyor.
Ve akıyor hayat
Her şey o kadar çok ve her biri başka bir noktadan bakıldığında o kadar değişik resimler vermekte ki
Hangisi akılda kalabilir?
Hangisine insan bundan vazgeçilmez diyebilir?
Biraz yukardan bakınca, güzel bir çiçeğin, daha güzel görünmeyeceğini kim iddia edebilir?
içini taşıyamayacağı kadar iri bir duygu doldurdu.
Kaderleri yaratan Allah’ın kimi kiminle karşılaştıracağını, daha açık söyleyelim, bize ne yazdıracağını da bilemeyiz.
Zaman ilerliyor mu belli değil?
Hayallerden ve gerçeklerden geçerek gel bana.
Heyhat, insanoğlunu anlayamadan göçeceğim şu fani dünyadan.
Dünya küçük bir oyun düzeni olmalı.
Anlayamadığım bir düzen sürüp gidiyor. Bütün bunlar boşuna değil. Ne yaparsam yapayım olup biteceklere engel olamam. Ama yine de bana verilmiş, bana bırakılmış bir yanı var benimle ilgili olanların.
Bugün tabiat ne kadar güzel. Kuşkusuz her gün böyle bu. Ama güzelliği görmek her zaman mümkün değil. Bakmasını bilmek gerek. Acılara, hastalığa ve yorgunluğa rağmen bakılabilir. O zaman güzelliğin içinde bütün bunlara da iyi gelen bir düşünce olduğu görülür. O “düşünce”yi bir kere ellerine geçirmiş olanlar başlarına gelen bütün sevinçlerin ve acıların külfetine daha kolay katlanabilirler: Mutluluk da tahammül ister. Onu da iyi anlamalı.
Bazı insanların hayvandan bile aşağı olması mümkün,
Eğer kalbinden merhametin zerresi kalmamışsa.
Yeni bir gün birazdan bir kere daha başlayacak. Bir kere daha gerçekleşecek. Her günkü gibi. Ama bunun her gün her gün ve her gün olması onu basitleştirmiyor. Hatta bakmasını biliyorsan onu büyütüyor.
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde.
Merhamet olmasaydı, hayat da olmazdı.
Yan yana uyunsa bile kimse bir başkasının uykusunu bölüşemiyor. Kimse bir başkasının uykusunu uyuyamıyor. Herkesin kendine ait bir uykusu var.
O’na, karşılığında bir şey beklemeden dua ettiler. Allah böyle duayı seviyor ve kabul ediyor.
O genç insan evine gitti.
Çorbasını içti.Çocuklarına sıcak gözlerle baktı.Karısına güzel sözler söyledi.Desturla çıkıp çalışmaya gitti.
Ve bütün gün üzerine rahmet yağdı.
İçimden çocukça bir duyuşla büyüklere küsüm demek geçti..
Elindeki küçücük vücudun içinde de bir kalp küt küt atıyordu.
Bu hayat, değerli bir yakut parçası kadar güzeldi galiba.
Ne rüzgar,
Ne bir insan sesi,
Ve ne de kuşlar,
Zaman ilerliyor mu belli değil.
Ama evlerde komidinlerin üstündeki saatler aralıksız çalışıyor
Mutluluk da tahammül ister.
Uyumak kolay ve hoş ama güneşin sonrasına kalmak zor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir