İçeriğe geç

Bir Uyuyup Uyanalım Kitap Alıntıları – İrfan Değirmenci

İrfan Değirmenci kitaplarından Bir Uyuyup Uyanalım kitap alıntıları sizlerle…

Bir Uyuyup Uyanalım Kitap Alıntıları

Hayat, kendine meydan okuyanlarla oynamayı sever
Acı kalabalıkta azalır, neşe kalabalıkta artar.
Eğriyle doğru yer değiştirmiş memlekette.
Haksız mı adam? Bu dünyada namuslu, insaniyetli oldun mu alaya alınıyorsun, zorba katil oldun mu saygı, itibar görüyorsun.
Akla değer veren yok akıllı hep dardadır
Yazık cümle öküzler bugün itibardadır
Küfür, son yıllarda adeta bir bağlaç ya da cümle sonuna konulan bir ünlemdi!
Tam sosyal medya fenomeni olacaktım elektrikler kesildi!
Kalanlar, ölenler için şiirler yazar.
Eğriyle doğru yer değiştirmiş memlekette.
Hepimiz ölümlüyüz elbette ama vatanımız, Atatürkümüzün kurduğu Cumhuriyetimiz ilelebet yaşayacak
Yanık kokuyordu Maraş, kan kokuyordu, aralıktı. Buz gibi soğuktu, cehennem gibi sıcak
Güzeldir elbet, doğup büyüdüğün yer ama mutluluk insanın kendini özgür hissettiği yerdeymiş.
Fikrimin ince gülü,
Kalbimin şen bülbülü
#dnztlga
Fazla gelir bazen dünyaya güzel insanlar Mertçiğim. Oysa ‘Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey ‘
Biz, böyle inanmıştık.
Yıllar sonra beni öfkeyle yeniden canlandırdı, gençlerin direnişiyle umutlandırdı Gezi. Dünya güzelleşebilir umudu doldu içime yıllar sonra. Oyna ölü toprağı serpilmişti sanki üzerimize. Üzerimizden kaç kere panzerler geçmişti de ölmemiştik oysa!
Az buz değil bizim yaşadıklarımız.
Şehit Mehmetçiğin ardından o boyasız evlere, o derme çatma evlere acı haber gidiyor ya o acı gelip oturuyor yüreğime. Köşklerinden, villalarından, rezidanslarından, ahkâm kesiyorlar ama sonra. Biz garibanların birbirlerine düşman etmeye çalışıyorlar. Ben en çok buna öfkeleniyorum.
Ali İsmal’in öldüğü gün ablam ne çok ağlamıştı. Berkin’de de yine öyle. Ben küçüktüm tabii daha, benim de bir uçurtmam vardı evde, ablam yapmıştı. ‘Al uçurtmanı çıkıyoruz,’ dedi de biz uçurtma eylemi yapmıştık o gün ablamla. O da bizim eylem şeklimizdi,
Hep mi ezilecektik? Hep mi susacaktık? Hep mi silahlar konuşacaktı? Silahsız insanların birlikteliği ve kararlı duruşu dünyayı değiştiremez miydi? Değiştirirdi elbet, bir an bizi buna inandırdı oradaki direniş. Biz gücümüzü haklılığımızdan ve barışçıl protesto hakkımızdan alıyorduk. Eğer silah kullanacak, kaba kuvvetle yanıt vereceksen, ‘Sen gelme ayı!’ diyenlerdendik biz.
Göze sıkılan limonun biber gazına iyi geleceğine de orada öğrenmiştik!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ben anlayamamıştım o zaman bu yeşile, doğaya düşmanlığın ve bu ısrarcı tutumun sebebini, hâlâ anlayamadım ya, tepkiliydim ve tepkimi göstermek en doğal hakkımdı bir İstanbullu olarak.
Ankara’ da yaşayan Ermenilerin, Rumların mahallerininin neredeyse tamamı yanmıştı o yangında.
Ben de alışmaya başlıyordum Ankara’ya,
koskoca başkente ????
Arif olmayan insan, ham olan, kötülüğe meyleden, cahil olan insan kendine benzemeyenden korkar, korktuğuna da saldırırmış.
İyidir delirmek aslında, imkânı olan delirsin hatta. Çünkü gerçekler çok acı, çünkü insanlar göründüğü gibi değil, insanlar, acımasız.
Ne demiş atalarımız, insanı yaşat ki devlet yaşasın. İnsanlarımızı yaşatacağız biz, bu pırıl pırıl çocukları, gençleri özgürce, mutlu, sağlıklı yaşatacağız. İşte bu da benim projem.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ne diyor biliyor musun bu John Lennon? ‘Yalnızken kurduğun hayal yalnızca hayaldir, birlikte kurulan hayallerse gerçekliktir’ diyor.
Parana bakıp yüzüne gülene âşık demezler kara gözlüm, yüzüne baktığında kendini dünyanın en zengin insanı gibi hissedip gülene âşık derler,
Ah annem, güzel annem, mamam. Yüzüne hiçbir şey olmamış biliyor musun Belkıs Abla, öyle huzurlu öyle mutlu bakıyordu ki bana tabutun içinde, öptüm, vedelaştım mamamla
İçi yanıyordu. Ağlayarak İstanbul sokaklarında, sabahın ayazında yürüyordu çocuk adam. Hem ağlıyor hem de gözünden akan yaşlar için kendine kızıyordu. Sen kimsin oğlum? Sen ne sandın kendini? Sen zavallı bir tamirci çırağısın bu kızın gözünde.
Karısı Meryem’in sesini duymak, Yusuf’u hâlâ çok heyecanlandırıyordu.
Hoş bizim saklayacak bir şeyimiz yok ama insanlar yanlış anlamaya meyilli,
Az konuşmak en iyisi. Herkes senin benim gibi değil. Herkesin aklında kırk tilki. Birine bir sırrını verdiğin zaman, O artık sır olmaktan çıkıyor.
Yerin kulağı var
Bu çocuk adam, hayatın ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha anlıyordu.
“İki insan birbirini sevdi mi aşkın yaşı, cinsi, milliyeti olmaz. Aşkın zorlaması da olmaz.
Kesici, delici, yaralayıcı alet taşıyanlar en sonunda o silahın kurbanı olurlar, bunu hiç unutma Deryacığım. En büyük silah haklılığındır, aklındır, seni koruyacak olan Mevlamın verdiği zekâdır, sabırdır, vicdandır. İyilik eninde sonunda galip gelir, doğruluk zırhındır, kalkanındır.
eyvaaahh ablacığım sen tek başına nasıl bir işe kalkıştın? Mafyayı mı karşına aldın? Bu adamlar karanlık tipler, başını derde sokarsın be ablacığım.

Sen başını derde sokmasan, ben başımı derde sokmazsan, bu vebalin altından nasıl kalkarız. Bilip de susmak, göz yummak değil midir? Suç ortağı olmaz mıyız o zaman Deryacığım?

İnsanın eski huyu, kendine hep bir put yapar, oldum bittim böyle bu. Kendi yapar, kendi tapar,
Haksız mı adam? Bu dünyada namuslu, insaniyetli oldun mu alaya alınıyorsun, zorba, katil oldun mu saygı, itibar görüyorsun,
Geçen bizim Derya’ nın ablası bana özel palamut yapıp gönderdi biliyor musun? O kızı hiç görmedim ama adı Deniz olan biri kötü olabilir mi? Belli ki bu kız da iyilerden. Sağ olsun.
Insan neye imrenerek, iyi niyetle bakarsa, sonunda hayatının bir yerinde o imrendiği şeyi bulur. Yine insan neyi ayıplarsa hayatının bir yerinde aynısını yaşar.
Kesici, delici, yaralayıcı âlet taşıyanlar en sonunda o silahın kurbanı olurlar.
Kendi toprağında göçmen gibisin, sabah akşam yarayı çözüp bağlıyorsun ve etrafında her şey yabancı ve etrafında her şey taşlaşmış ve sabah olmuyor, şafak sökmüyor.
Hayat, kendine meydan okuyanlarla oynamayı sever
İnsanoğlunun çizdiği sınırlardan birinde, bir aile daha yok olmuştu. Sınırım öte yanında vicdanlar sızlamadı bu kez.
Hayırlı olsun çocuğum, sevmediğin işte çalışmak zulümdür hayatta, sevdiğin işi yaparsan mutlu olursun.
Ne demiş atalarımız, insanı yaşat ki devlet yaşasın.
Hayatı kutsayan tek savaştır kartopu savaşı
Parana bakıp yüzüne gülene aşık demezler kara gözlüm, yüzüne baktığında kendini dünyanın en zengin insanı gibi hissedip gülene aşık derler.
Kaynayan cehennemleri bırakıp hazır cennetlere kaçmak bizim yapımıza uymaz!
Sabahların mutlulukla bir ilgisi olmalıydı
“Ya içimizden birini öldürürlerse ne yaparız Belkıs Abla?Ne yaparız?diye sordu Derya;Belkıs Abla ezberinden cevap verdi:”Kalanlar ,ölenler için şiirler yazar.”
Hor baktık mı karıncaya?
Kırdık mı kanadını serçenin?
Vurduk mu karacanın yavrulusunu?
Ya nasıl koyarız insana?İnsana?İnsana?İnsana?
delilikten ulu mertebe mi var şu hayatta
“İyidir delirmek aslında, imkanı olan delirsin hatta. Çünkü gerçekler çok acı, çünkü insanlar göründüğü gibi değil. İnsanlar acımasız!”
Biz dünyayı çok sevdik,
Ölüm bizden uzak olsun.
Âşık olduk,yüreklendik,
Kader bizden yana dursun.
Hasretliği çektirme Tanrım,
Gözümüz yollarda kalmasın.
Ne istersen al götür ama
Sevda bize,aşk bize kalsın
Akla değer veren yok akıllı hep dardadır
Yazık cümle öküzler bugün itibardadır
Parana bakıp yüzüne gülene âşık demezler kara gözlüm,yüzüne baktığında kendini dünyanın en zengin insanı gibi hissedip gülene âşık derler, dedi.
Âlemin keyfi yerinde,yine maşallah,
Bize de bir gün kader güler,güler inşallah
bizim cinsimizin adı kadın,bayan da yok burada,hanım da
Sınırları çizmek için savaşlar çıkarıyorlar, tek bir insanlığın olduğunu anlamıyorlar
İnsanın eski huyu, kendine hep bir put yapar. Kendi yapar, kendi tapar
Kalanlar ölenler için şiir yazar.
Anlayamadık bir türlü, biz bagirdikca kahrolmuyordu faşizm, sanki tam tersine daha da gemi aziya alıp üstümüze üstümüze geliyordu.!
Arif olmayan insan, ham olan, kötülüğe meyleden, cahil olan insan kendine benzemeyenden korkar, korktuğuna da saldırırmış. Oysa ‘incinsen de incitme’ diyen Hünkar Hacı Bektaş’tır bizim pirimiz.
Sevmediğin işte çalışmak zulümdür hayatta, sevdiğin işi yaparsan mutlu olursun .
Haksız mı adam ? Bu dünyada namuslu, insaniyetli oldun mu alaya aliniyorsun, zorba, katil oldun mu saygı, itibar görüyorsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir