İçeriğe geç

Pratik Hazırlık Kitabı Kitap Alıntıları – Saffet Köse

Saffet Köse kitaplarından Pratik Hazırlık Kitabı kitap alıntıları sizlerle…

Pratik Hazırlık Kitabı Kitap Alıntıları

İhram deyince akla ilk gelen şey beyaz dikişsiz elbise olsa bile, esasen ihram; hacc ve umreye gitmeye karar veren kişinin normalde helal olan tırnak kesmek, tıraş olmak, cinsel ilişkiye girmek, Mekke ve çevresinde bitkileri koparmak, yeşillere zarar vermek gibi bazı şeyleri kendisine haram kalmasıdır.
Bırakmak, terketmek kelimeleri kinaye içerseler de; boşanmak için kullanılmaları adet olduğundan boşamada kinaye değil sarih (açık) sözlerden sayılır. Bunlarla derhal boşama meydana gelir.
***İbn Abidin
İslam dininde evlilikten doğan hısımlık sebebiyle kendileri ile evlenilmesi yasak olanlar 2 grupta incelenir:
*Devamlı evlenmesi yasak olanlar:
Üvey anne, üvey nineler, gelinler, kayınvalideler, eşin nineleri, üvey kızlar ve eşin torunları ile evlenmek ebediyen yasaklanmıştır. Bu haramlığın doğması için nikah şart değildir. Zina sebebiyle de bu yasaklık meydana gelir.

*Geçici olarak evlenilmesi yasak olanlar:
Eşlerin kardeşleri, teyze, hala ve yeğenleri ile evlenmek ise geçici olarak yasaklanmıştır. Eşinden ayrılmadıkça, eşi vefat etmedikçe bunlarla evlenemez.Ayrılık veya ölüm sebebiyle nikah sona ermiş ise eski eşin bu sayılan akrabaları ile evlenilebilir.

Imam Şafii ve Ahmed bin Hanbel başta olmak üzere fakihlerin önemli bir kısmı Adak adamanın mekruh olduğu görüşündedir.
Medine-i münevvere’de pahalılık oldu. -Ya rasulallah fiyatlar yükseliyor bize si’r (kar haddi) koyunuz denildi. Rasulullah Efendimiz;
– Narh koyan Allah teâlâ’dır. Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız O’ dur. Ben Allahu Teala’dan bereket isterim. buyurdu (hadisi şerif)
Esnafın hepsi fiyatları fahiş olarak yani maloluş fiyatlarının iki misline arttırdığı millete zarar ve zulüm haline getirdiği zaman, hükümetin tüccarlara danışarak uygun bir narh koyması caiz olur
(İbni Nüceym)

Narh: Çarşıda pazarda satılan her türlü mal için hükümet tarafından konulan fiyat

Fitre vermek, orucun kabul edilmesine, ölümün şiddetinden ve kabir azabından kurtulmaya vesile olur.
Hırsızlık, gasp, rüşvet, faiz gibi haram yollarla kazanılan haram mal ; zekâta tâbi değildir. Çünkü alimler haram malı elinde bulunduranın mülkünü kabul etmemişler, onda tasarrufu yasaklamışlardır.
Iyileşemeyen, sürekli bir hastalık nedeniyle oruç fidyesi veren kimse, daha sonra oruç tutmaya güç getirecek olsa; fidyenin hükmü kalkmaz. Oruç tutması ve önceki tutamadığı oruçları kaza etmesi gerekir.
Vitir namazı, müstakil bir namaz olduğu için, yatsı namazı ile birlikte kazaya kaldığı vakit kazâ, edilmesi gerekir.
Cahillerin, fasıkların, çocukların ve kadınların ezan okumaları veya kamet getirmeleri mekruhtur.
İfta mahkemeleri: Bir nevi avukatlık olan bu müessesenin konusu halka hizmet, fetvaların sıhhatli olarak insana devlet eliyle bildirilmesi idi. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir zaman mevcut olmamış olan bu müesseseyi Hz Ömer kurmuştu.
İslam dininin, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak üzere getirdiği kuralların bütününe şer-i hükümler denir. Şer’i hüküm denince ayet ve hadislerin doğrudan ifade ettiği hükümler anlaşılır.
Nisa suresinde kendisi ile evlenilmesi haram olan kadınlar zikredilmiş ve sonunda da bunların dışındakiler size helal kılındı buyrulmuştur. Ancak Efendimiz kadın, halası, teyzesi, erkek veya kız kardeşinin kızı üzerine nikahlanamaz buyurmak suretiyle ayette geçen bunlar dışındakiler ifadesini tahsis etmiştir.
Hanbeliliğin fikri ve fıkhi gelişiminde tedvin faaliyetlerinin yanısıra İbni Teymiye ve öğrencisi İbni kayyım el Cevziyye nin eserlerinin de büyük payı vardır. Vehhabilik hareketi, özellikle akaid alanındaki görüşleri ve Selefi tavrı sebebiyle Hanbeli mezhebini kendilerine daha yakın bulmuşlardır.
İmamı Azam naklin hükmü ile aklın yorumu, Hadis ile rey arasında makul bir denge kurmaya çalışmıştır.
Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra Abbasiler korumasız kaldılar. Bu dönemde Moğol (İlhanlı) hükümdarı Hülagü Han Bağdat’ı aldı ve Abbasi Devleti’ne son verdi. Halife ve yakınları öldürüldü.
Kur’an’da tek ismi geçen sahabi Zeyd Bin Harise’dir.
( Ahzap 37)
Ilk islam tarihçisi İbni İshak tır. Ilk islam tarihi yazan Ebu Müsel Eş’ari dir
Resulullah efendimizin dayanarak hutbe okuduğu, Mescid-i Nebevi’de dikili bulunan hurma kütüğü.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hz Peygamber’e yalan isnatta bulunduğu tespit edilmemiş olan, ancak günlük konuşmalarında yalan söylediği görülen kimsenin, Hz Peygamber’e yalan isnatta bulunmuş olabileceği düşünülerek bununla suçlanması. Bu şekilde suçlanan ravinin, rivayet ettiği hadis dinin herkesçe bilinen esaslarına aykırı ise mevzu, değilse metruk veya matruh adını alır.
Yalnızca Tevbe suresinin başında besmele olmamasının nedeni; besmelenin, güven ve rahmet içermesi bu surenin ise savaşı emretmesi nedeniyledir.
Kur’an-ı Kerim’i tecvid üzere okumasını bilmek farzdır.
13. ayetinde gök gürültüsünün Allah’ı tesbih edip yücelttiği anlatıldığından bu adı almıştır.
Ayet ve surelerin içeriğinin, özellikle de ahkama dair konuların, bütünüyle Kur’an-ın indiği dönem ve şartların ürünü olup, bugüne aynı şekilde hitap etmedikleri şeklindeki düşünüş. Müsteşrikler tarafından empoze edilerek aramıza sokulmak istenen çarpık bir anlayış.
Kuranı Kerim’de geçimsiz kadınlar için kullanılan bir ifade.
Nisa Suresinin 34 ve 128. ayetleri “Nüşuz ayeti” olarak adlandırılmıştır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Kur’an-ı Kerim’in kendisine has bir üslubu vardır. Onun üslubu insanların telif ettiği diğer eserlere benzemediği gibi, geçmiş kitaplara da benzemez. Kur’an’ın bu üslubu Arap ediplerini hayrete düşürdüğü gibi ilim ilerledikçe çağdaş bilgin ve üstadları da etkilemeye devam etmektedir.
Yeryüzünde acaba Kur’an’dan daha çok yazılan, basılan ve dağıtılan bir kitap var mıdır?
Ontolojide maddeyi değişmez, aktif ve dinamik bir prensip ve cevher olarak kabul eden, ruh ve fikir gibi manevi cevherlerin bu maddenin bir tezahürü olduğunu iddia edenlere ya da bunları inkar edenlere denir.
Sıkıntılardan kurtulmak için peygamberlerin ve velilerin ruhâniyetinden yardım talep etme demektir. Kelamda bu konu yoğun tartışılmıştır.
İslam’ın ilk yıllarında dine ters düşen davranışlara ilhad denilirken, çağımızda ortaya çıkan bu tür hareketlere kelam ve felsefe açısından *ateizm denmektedir
Dinin emirleriyle ahlaki ve kanuni düzenlemelerini benimsemeyen gruplar demektir. Bunlar mülkiyet hakkını ve mahremiyeti kabul etmezler. Serveti ve kadınları ortak kabul eden sapık bir güruhtur.
Cismin bölünemeyen en küçük parçası, atom.
Sırat köprüsünden göz kamaştırıcı şimşek gibi geçip cennete gidecek olanlara verilen addır.
Hz Musa aleyhisselam zamanında yaşamış ve sonradan dünyevi çıkar ve hesaplar için Allah’ın dinini tahrif etmiş, küfür sistemine ve kafir yöneticilere yaranmak için Allah’ın hükümlerini çiğnemek suretiyle irtidat etmiş olan ilim adamıdır.
Mutezile, Abbasilerin belli bir döneminde devletin resmi mezhebi olmuştur.
Şia özellikle İmamlar konusundaki görüş ayrılığı sebebiyle 5 temel fırkaya ayrılmıştır:
Keysaniye, zeydiyye,imamiyye, gulat ve ismailiyye(batıniyye)
Ismaililer tarihte Haşhaş in liderlerinden Hasan Sabbah gibi önemli liderleri yetiştirmiş, Kuzey Afrika’da Fatımi devletini kurmuşlardır. Hâlen Şam, İran ve Hindistan’da varlıklarını sürdürmektedirler.
Takiyye: Tehlikeli durumlarda şiilik inançlarını gizli bir şekilde yaymak ve yaşamaktır. Şiilik anlayışında bu düşünce geliştirilmiştir.
Hariciler çeşitli gruplara ayrılmışlardır: *muhakkeme-i ula,
*necedat,
*beyhesiye,
*Saalibe,
*ibadiyye(günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.)
Hariciler ; Hz Osman’ı, Hz Ali’yi ve Sıffin Savaşı’nda hakem olayına razı olanları tekfir ederler. Büyük günah işleyenlerin dinden çıktıklarını ve ebedi olarak cehenneme gideceklerini kabul ederler.
Maturidilik, akaid sahasında ayet ve hadislerle birlikte, aklı da dinin anlaşılması için gerekli bir temel kabul etmiş, İmam Maturidi den itibaren kelam metodunu gittikçe geliştirmiştir.
Eş’ari; insan fiilleri konusundaki görüşlerini, *kesb teorisi* ile açıklar. Buna göre kesb, yaratma yönünden Allah’a, fiil olma yönünden de insana aittir. Yani Allah insan fiillerinin dileyicisi ve yaratıcısıdır.
Haram olan bir şey onu kazanan kul için rızık sayılır. Fakat Allah’ın haram olan rızkı kulun kazanmasına rızası yoktur.
Firdevs: Özellikle, içinde üzüm bulunan bağ, bahçe anlamına gelir. Cennetin en üst derecesi olan yer de Firdevs tir.
Naim: Refah, huzur, mutlu hayat anlamına gelen nimet kelimesinden daha kapsamlı bir muhtevaya sahip olan naim, insanlığa mutluluk veren, maddi ve manevi bütün güzellikleri ifade etmektedir. Buna göre *cennetün naim, mutluluklarla dolu cennetler mânâsına gelir. Kur’an’da 13 yerde geçmektedir.
Siccin: hapishane, derin çukur anlamındaki Siccin kelimesinin cehennemin veya oradaki vadilerden birinin adı olduğu kabul edilir.
Semum: Temas ettiği şeyi zehir gibi etkileyip dokularına işleyen sıcak rüzgar anlamındadır.
Hamim: 12 ayette geçenhamim (kaynar su) cehennemdeki azap türlerinden biri olmak üzere, bunun, cehennemliklere içirileceği ve başlarından aşağı döküleceği beyan edilir.
Laza (alevli ateş) ;Halis Ateş anlamına gelen kelime Kur’an’da bir yerde geçmekte ve bedenin iç organlarını söküp koparan diye nitelendirilmektedir.
Derin kuyu demektir. Cehennem tabakalarına ait 7’li tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır.
Mahşerde bütün yaratıklar ıstırap ve heyecan içerisinde hesaplarının görünmesi için bekleşirlerken, Peygamberimiz Allah’a dua ederek hesap ve sorgun’un bir an önce yapılmasını ister. Buna *Şefaati Uzma* (en büyük şefaat) denilir. Peygamberimizin bu şefaati, Kur’an’da *makam-ı mahmud*(övülen makam) adı ile anılır.
(İsra 79)
Kafir ve günahkar kişilerden arzu ve isteklerine aykırı olarak, meydana gelen olağanüstü hallerdir. Mesela yalancı peygamberlerden Müseylimetül Kezzab tek gözü kör olan bir adama gözü iyi olsun diye dua etmiş, bunun üzerine adamın gören gözü de kör olmuştur.
Kafir ve günahkar kişilerden arzu ve isteklerine uygun olarak meydana gelen olağanüstü olaylardır.
Yüce Allah’ın darda kalan ve müslümanı olağanüstü bir şekilde bu darlık ve sıkıntıdan kurtarmasına denir.
İrhas: Peygamberliğe aday olacak şahsın peygamber olarak gönderilmeden önce, peygamber olacağını gösteren olağanüstü olaylardır. Hz İsa’nın daha beşikte iken konuşması bu türdendir.
Mucizenin en önemli özelliği, Allah’ın fiili olmasıdır. Yoksa peygamberler mucize yaratamazlar. Peygamberin mucizesi denilmesi mecazidir.
Hud as ; Nuh’un oğlu Sam’ın neslindendir. Yemen’de Ahkaf bölgesinde yaşayan Ad Kavminin peygamberi. Yedi gece sekiz gündüz devam eden rüzgar kavmini helak etti.
İdris as ; İlk yazı yazan, elbise giyen, yüksek bir makama kaldırılan
Bir hadiste peygamberlerin sayısının 124.000 olduğu bunlardan 315 ini rasullerin teşkil ettiği haber verilmektedir.
(Ahmed Bin hanbel,Müsned, 5,266)
Delil, bir şeyin haram olması için aranır. Helal olması için delil aranmaz.
ibn-i Abidin
İbn Hazm aklı bir cevher olarak değil, aksine ruhun bir kuvveti ve fiilinden ibaret olanı yapma ve kötü olandan kaçınma gücü şeklinde ortaya çıkarmaktadır.
Kelam; Asıl manası yaralamak olup sonradan söz anlamında kullanılmıştır.
Allah’ın yaratması ile değil de eşyanın kendi kendisinin gerçek sebebi ve yaratıcısı olduğuna inananların şirkidir. Tabiatçı ve maddeci filozofların şirki gibi.
Sırf önceki atalarını taklid ederek putlara ilah adını verenlerin şirkidir. Bazı din mensupları İslamdan önceki din adamları rab ve ilah olarak kabul etmekteydiler.
Alemin yaratıcısının bir olduğunu söylemekle birlikte, Allah’a yakınlık sağlamak için Allah katında aracı olsun diye, yüce Allah’tan başkasına, heykellere, putlara tapanların şirkdir.
Allah’ın bir olduğunu söylemekle beraber, ilahlardan mürekkep olduğuna inananların şirkidir. Hıristiyanlardaki teslis inancı gibi.
Yeryüzündeki aya, güneşe, ağaca, taşa, toprağa vs tapmak gibi şirkin en açık ve en net olanıdır. (mecusilerin şirki gibi)
İslam’ın hükümlerini hafife alan söz ve davranışlara denir
İslam’ın hükümleri ile alay etmek, dalga geçmek demektir
Bir Müslümanın alimlerin sözbirliği ile bildirdikleri bir sözün veya bir işin küfre sebep olduğunu bilerek ciddi olarak veya hezl yani güldürmek için söylerse veya yaparsa manasını düşünmese dahi küfrü inadi olduğu için imanı gider

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir