İçeriğe geç

Yağmurlarla Topraklar Kitap Alıntıları – Necati Cumalı

Necati Cumalı kitaplarından Yağmurlarla Topraklar kitap alıntıları sizlerle…

Yağmurlarla Topraklar Kitap Alıntıları

içlerindeki baş kaldıran sese uyarak, o akşam verdiler kararlarını.Böyle beş gün el açtırıp altıncı gün rahmetini verdikten sonra yedinci gün geri alan göklere bağlayamazlardı yaşayışlarını.
bu ölü doğadan bulaşan bir umutsuzlukla, toprak ölür ağaçlar ölür,bitkiler ölürse biz de ölürüz diyen bir uyuşukluk içinde sonlarının gelmesini bekler görünüyorlardı.
Hep kopan bir ipin düğümleri gibiydik.Düğümlüyorsun, az sonra tekrar kopuyor.Tekrar düğümlüyorsun, nafile!
Vapura binince cankurtaran yelekleri nerde diye bir bakınır insan. Onun gibi, yeni bir kadınla karşilaşınca, elinizden geldiği kadar geçmişi ile ilgili bir şeyler öğrenmek istersiniz.Sırasında hep cankurtaran yeleği yerine geçer o bilgiler.
Unutmak istiyordu En çok da kendini.Nerede olduğunu, ne yaptığını, ne yapacağını bilmemek, yitip gitmek.
Kuşkuları olmayan insanlarla tartışılmaz
Yaşamak! Onlar gibi genç kasaba erkeklerinin gözünde, güzel bir kadınla, ışıkları okşayıcı bir gazinoda dansla masa arkadaşlığı ile başlayan geceyi, deniz kenarında, sessiz serin bir köşkte sevişerek, aydınlık sularda yüzerek, güneşlenerek sürdürmek yaşamaktı elbet !
Kuşkuları olmayan insanlarla tartışılmaz
Bu kadar âşık oldun da ne kaldı elinde? Hiç, hava! Ama sevdiklerin hâla senindir
Hiç anlamam bu büyükşehir tutkusunu! Büyükşehir denizdeki çakıl taşları gibi yuvarlaya yuvarlaya, yassılaştırır, dümdüz eder, kıyıya atarak birbiri üstüne yığar insanlarını! Büyükşehir kendi kendine yetmeyenlerin sığınağı. Ne var büyükşehirlerde? Her şey sahiplidir. Sadece seyri kalır senin benim gibilere
İkimiz de karanlıkta oturmayı seçmiştik. Kımıldayıp bir şeyler yapmıyorduk.
Çok laf ediyoruz ama canımız çok yandığından işte
Hep öyle olur, insanın sonradan aklı başına gelir.
Biz cahiliz ama yürekten söyleyenle ağızdan söyleyeni hemen ayırırız.
bugün üzgünüm
ama yarın,
yarın bu dünya böyle kalmaz..’
Özgür düşünmenin hoş görülmediği, yasaklandığı bir dönemde yaşıyoruz.
Geçmiş, anmak istemedikleri,hem kendileri unutmak hem de çevrelerindekilere unutturmak istedikleri,kendi geçmişleri yoksulluk günleri gibi kötü gözle görürler. Tiksinirler geçmişten. Tarihi,ceplerinin para gördüğü , dolduğu günden başlatmak isterler.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Neden böyle bir yangının ortasında kalmış gibi kavruluyordu her yanı ?
Onunla olan ilişkisi kendi niyetleri, yürek çarpıntısı, geceleri uykusu kaçarak uzun uzun kurduğu düşlerden öteye geçmiyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Halk yüzyıllardır oğullarını niçin,neden çıktığını, kiminle olduğunu bile bilmediği savaşlara göndermeye öyle alışmış ki
Şimdi kalksak pehlivana soracak olsak bastakilerin ulusu yönetirken tanrının buyruğu İlhami ile karar verdiklerine inanır. Hata etmeleri söz konusu değildir. Yanlışlığı doğruluğu tartışılmaz bu kararların.
Eksik olan kendine güveni. Kuşkularınin doğruluğuna, haklı olduğuna guvenemez tek başına. Toprak altında tohum gibidir kuşkuları,birinin deşmesi,debreştirmesi gerekir. Onun ardından gitmeye hazırdır.
Rüya görüyoruz ya da sayılıyoruz . Ağızlarımiz açılıp kapanıyor kendiliğinden. Ağız boşluklarımizda dönen bir ses bandından geliyor bu sesler; kanimizdan,kalbimizden değil.
şu muhakkak ki özgür düşünmenin hoş görülmediği, yasaklandığı bir dönemde yaşıyoruz.
Kuşkuları olmayan insanlarla tartışılmaz
Kendine özgü düşüncelerini görüşlerini savunamadığı, açıklayıp tartışamadığı, kafasında sır gibi sakladığı, yüreğinden taşan duyguları dışa vuramadığı sürece, kendine yabancı, kendinden başka biri gibi duyuyordu kendini.
Bizde, herkes doğrusunu bilsin bilmesin, alıştığına ters gelen düşünceyi karşısındakine yasaklıyor.
Kimse kendi görüşlerine uymayan ya da rahatını kaçıracak tek söz duymak istemiyor ağzımdan.
düşünmeyi, düşünenleri sevmiyoruz.
Kendi payıma bugün için bildiğim bir şey varsa, ne olmadığım.
Bir eylem içinde denemedikçe kim kendinin ne olduğunu tam bilebilir?
Kuşkuları olmayan insanlarla tartışılmaz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir