İçeriğe geç

Mesnevi’den Seçme Hikayeler Kitap Alıntıları – Mevlana Celaleddin-i Rumi

Mevlana Celaleddin-i Rumi kitaplarından Mesnevi’den Seçme Hikayeler kitap alıntıları sizlerle…

Mesnevi’den Seçme Hikayeler Kitap Alıntıları

Kendinden olmayan söze benimdir, deme!
Ne söz sana yakışır ne de sen ona.
Güzeli güzel yapan edeptir,
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Bu dünya küptür,gönülse ırmak gibi; bu dünyada odadır,gönülse şaşılacak şehir.
Mesnevi(4.cilt-810)
Canımız Hak ile uyanık olmazsa, uyanıklığımız gafletimizdir.
Mesnevî
Kim ki aşka meyli yoktur vâh ona

Kuş misali kanat vermez Allah ona..!

Mesnevi

Ey bizim sevdâsı güzel aşkımız; şâd ol!..

#Mesnevî ‘den

– Sen, köşkten çıkmış kuyuya girmişsin. Bu geniş alemlerin ne günahı var?
Ben dönerim etrafımda hiç kimse farketmez, aşk bu affetmez ışıkların sönerse.
Herkes bilir ki çok yüksek olan gökyüzü, şu alçak dünyadan yüzlerce defa geniştir.
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama kabul etmez. Ey öğüt verenler, ona hikmet tohumunu saçmadan önce, onu yamasız, yırtıksız duruma getir.
Akıllı o kişidir ki, dostlarının başına gelenlerden ders alır. Eğer ululanmayı bırakmaz, ders almazsa, onun azgınlığından başkaları ders alır.
Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da, yine emin olma; çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin; o ayıp seni de bulur.
Duygu gözü, ancak avuca, köpüğe benzer; avuç bütün fili birden elleyemez ki! Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başkadır.
Köpüğü bırak da, denizi görmeye bak sen. Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Ama ne şaşılacak şeydir ki, sen köpüğü görüyorsun da denizi görmüyorsun.
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama kabul etmez. Ey öğüt verenler, ona hikmet tohumunu saçmadan önce, onu yamasız, yırtıksız duruma getir
Yüz dil bilsen seni anlamayanların yanında dilsizsindir.
Kötüye yorma, vehimlenme, insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder
Sevgili hisle idrak edilseydi her hisle idrak edilene âşık olurdum
Hayat, zıtların birbirleri ile uzlaşmasıdır. Aralarında savaş meydana gelmesi de ölümdür.
Ahmağa verilecek en güzel cevap susmaktır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır
Gönül doğru sözden huzur ve dinginlik bulur
İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara; ama kusur arama
Akıllı o kişidir ki, dostlarının başına gelenlerden ders alır. Eğer ululanmayı bırakmaz, ders almazsa, onun azgınlığından başkaları ders alır.
Güzeli güzel yapan edeptir,
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Ekmediğini biçmeyi ummak, ham ümittir; ham birşey yeme ay oğul. Ham yemek, insana hastalık verir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Çalınan her kapı hemen açılsaydı; ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
“Yetkin adamın halinden ham adam anlamaz;
Öyle ise söz kısa olmalı, vesselam…”
Ümitsizlikten sonra nice ümitler var Karanlığın ardında nice güneşler var!
Güzeli güzel yapan edeptir,
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Aptallık ve bilgisizlik yırtığı, yama kabul etmez.
Ey insanoğlu! Sen bu dünya kuyusunun dibine hırsla, açgözlülükle atlamış ve tutsak olmuş mahpus bir aslansın.
Ey insanoğlu! Sen bu dünya kuyusunun dibine hırsla, açgözlülükle atlamış ve tutsak olmuş mahpus bir aslansın.

Nefsini yen de, tavşan gibi özgür dolaş. Senin tavşan benliğin kırda yiyip içmekte, zevk ve sefa etmekte, sen ise şu dedikodu ve kavga kuyusunun dibindesin

Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da, yine emin olma; çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin; o ayıp seni de bulur
Dost, acı söyleyen değil, acıyı tatlı söyleyebilendir.
‘İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara; ama kusur arama.’
Ey insanoğlu! Sen bu dünya kuyusunun dibine hırsla, açgözlülükle atlamış ve tutsak olmuş mahpus bir aslansın.
Güzeli güzel yapan edeptir,
Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Kalp sırrına erenler ne yapar, bilir misin?
Susarlar
Kızmazlar
Küsmezler
Kırmazlar
Kırılmazlar
Her şeyde bir güzellik bulurlar.
Hiç bir şeyi insanoğlundan bilmezler.Rab’binden bilirler.
Her şeyi O’ndan umup beklerler.
Susarak konuşurlar.
Çalınan her kapı hemen açılsaydı; ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
Ferahlık olduğu gibi sıkıntı ve keder de her zaman vardır. Doğru olan ise bu gerçeği kabul etmektir. Neticede şunu hiç bir zaman unutma ki; dünya hayatında bazen kolaylık, bazen zorluk vardır.
Dibini görmediğin suya atlamadığın gibi, sonunu bilmediğin sevgiye teslim etme kendini
Bu dünyada neyi çok istersen , o senin imtihanındır
Sadece dış güzelliğe dayanan mecazi aşklar, gerçek aşk değildir. Hevesten ibarettir
Fakir olmak ayıp değil, insanın gönlü zengin olmalı
”Üzülme cancağızım
Her bir yara’dan, haberdardır Yaradan ”
Biz dile, söze bakmayız; gönüle, duruma bakarız.”
öğüt vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayaller arttı; büsbütün kuruntu ediyor. Demek ki öğüt yolu kapandı,
Geçmiş gitmiş şeyler için üzülme; bir şey senden gittikten sonra, onun özlemini çekme.
Akıllı o kişidir ki, dostlarının başına gelenlerden ders alır. Eğer ululanmayı bırakmaz, ders almazsa, onun azgınlığından başkaları ders alır.
Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse, o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da, yine emin olma; çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin; o ayıp seni de bulur
Sen, hep yarın diyerek bu işi erteliyorsun, ama şunu bil ki her geçen gün o dikenler büyüyüp güçleniyor; dikenleri sökecek olan sense, gücünü kaybediyorsun. Dikenler gün geçtikçe çoğalıp gençleşiyor, sense yaşlanıyorsun.
“Bütün dünyayı ağzına kadar ilimle,
güzellikle dolu bir testi bil.
Ümitsizlik diyarına gitme,
ümitler var.
Karanlığa varma,
güneşler var.
Gönül, seni gönül ehlinin diyarına;
ten, seni su ve çamur hapsine çeker.
Agâh ol, mana âleminden gönül gıdanı al.
O âlemle gönlünü gıdalandır.
Yürü, ikbali bir ikbal sahibinden öğren!”
Yasalar yaşayanlar ve malı mülkü olanlara uygulanır. Mezarda yatan ölülere yasa uygulanır mı?
Gönülde nur yoksa, o gönle gönül denemez. Bedende ruh bulunmazsa beden çamurdur, beş para etmez.
Hırs insanı kör, ahmak ve cahil biri hâline getirir ve salaklar için ölümü kolaylaştırır.
Gönlünden onun gönlüne bir yol açılmıştı.
Gönül söylenecek binbir sözle dolu, dil söylemekten aciz.
Sevgilim; ben senin yüzüne baktıkça içimde güller açardı.
Vedalar gözleri ile sevenler içindir çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar..
Üzülme cancağazım; her bir yara’dan, haberdardır yaradan.
Sen benden geçtin fakat gamın benden geçmedi doğrusu gamın senden daha vefalıymış.
Bu dünyada neyi çok istersen, o senin imtihanındır.
Ferahlık olduğu gibi sıkıntı ve keder de her zaman vardır. Doğru olan ise bu gerçeği kabul etmektir. Neticede şunu hiç bir zaman unutma ki ; dünya hayatında bazen kolaylık, bazen zorluk vardır.
Sadece dış güzelliğe dayanan mecazi aşklar, gerçek aşk değildir. Hevesten ibarettir
Fakir olmak ayıp değil, insanın gönlü zengin olmalı
”Üzülme cancağızım
Her bir yara’dan, haberdardır Yaradan ”
Susuzlar suyu arar, su ise susuzları arar şu alemde
Vedalar gözleri ile sevenler içindir; Çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar
Susuzlar suyu arar, su ise susuzları arar şu alemde.
”Üzülme cancağızım
Her bir yara’dan, haberdardır Yaradan ”
“Nefis çok övülmesi yüzünden Firavunlaştı. Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama! Elinden geldikçe kul ol, sultan olma!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir