İçeriğe geç

Damgalı Kadın Kitap Alıntıları – Nathaniel Hawthorne

Nathaniel Hawthorne kitaplarından Damgalı Kadın kitap alıntıları sizlerle…

Damgalı Kadın Kitap Alıntıları

Bir insanın yaratılışından gelen ve diğer canlılarda görünmeyen en kötü eğilimlerinden biri, başkasına zarar verebilecek gücü olduğunu anladığında zalimleşmesidir.
“… yeni düşmüş bir kar tanesi kadar saf görünürler, ama kalpleri kurtulamadıkları alçaklık yüzünden alacalanmış ve lekelenmiştir.“
“… insan oyun arkadaşlarının yokluğunda, kendi yarattığı hayali kalabalıkla yetinirdi.”
İster yeni doğmuş olsun, isterse ölüm gibi bir uykudan uyanmış olsun, aşk her zaman güneş ışığı yaratır ve kalbi öyle bir pırıltıyla doldurur ki, bu ışık taşarak dış dünyayı da kucaklar.
“Toplum, içlerinden birinin suç ve utancı sergilenirken dehşete düşmek yerine gülecek kadar çürümüştü.”
İnsan doğasının iyi bir yanı vardır; bencilliği öne çıkarmadığı sürece sevgi duymaya nefret etmekten daha yatkındır. Nefret sürekli ve sessiz bir çaba sonucu sevgiye dönüştürülebilir bile; yeter ki bu düşmanca duygu sürekli canlı tutularak bu gelişme kasıtlı olarak baltalanmasın.
Bu, saçma sapan bir pişmanlık oyunu muydu? Evet öyleydi ama ruhunun kendi kendine oynadığı bir oyundu bu; meleklerin utanıp ağladıkları, şeytanların ise alaycı kahkahalarla eğlendikleri bir oyun.
Birisi nasıl olacağını gösterirse gülüp neşeleneceğe benziyor.
Samimiyetsiz kişiler için bütün evren ikiyüzlüdür.
Dünya her zaman çok iç karartıcıydı.
Kendisinden farklı olan ve farklı amaçlar için yaşayan, yeteneklerini onaylamak için bambaşka bir insan olmak gereken kimselerle bir arada olmak, bir insanın manevi ve zihinsel sağlığına çok şey katar.
“İçimi yeniden mutluluk ve sevinç mi kaplıyor?” diye haykırdı. Şaşkındı, “ben böyle şeylerin benim için yitip gittiğini sanıyordum.”
İşlenen suçun insan ruhunda bıraktığı izler asla silinip yok olmaz.
Kendisinden farklı olan ve farklı amaçlar için yaşayan, yeteneklerini onaylamak için bambaşka bir insan olmak gereken kimselerle bir arada olmak, bir insanın manevi ve zihinsel sağlığına çok şey katar.
Aptalca bir huyum vardır; insanlar hiçbir biçimde geçinilemez olmadıkları sürece, onlarla her zaman iyi olmaya çalışırım. Çalışma arkadaşımın en iyi yönünü-öyle bir şey varsa tabii- görmeye çalışır, onu bu özelliği ile değerlendiririm.
Genç insanların kökleri henüz toprağın derinliklerine çok inmediği için yaşamdan pek çabuk vazgeçerler.
Kimseleri dost bilip güvenmediği için gerçek düşmanla karşılaştığında onu tanıyamamıştı.
Suçluluk duygusu bir kez insan ruhuna girecek bir çatlak buldu mu, o çatlak ölümlü dünyada asla iyileşmiyordu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İyi İnsanlar kendilerini fazla sert yargılarlar hep
Therefore, above all things, he hated his miserable self.
The illnesses of the body are usually connected with the problems of the heart and mind.
We have both wronged each other.
In my life, the world has been a cheerless place. My heart was sad and lonely without a household fire. I was looking for a little happiness, a little warmth. And so, I took you into my heart.
If I want revenge, what revenge better revenge than to let you live, so that your shame can always be on your bosom?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Your silence will not save his soul. Your silence will only make him add hypocrisy to sin. It is better for him to join you on the platform than to hide a guilty heart all through his life.
İyi bir adamın duası, altın değerindedir
Suçluluk duygusu bir kez insan ruhuna girecek bir çatlak buldu mu, o çatlak bu ölümlü dünyada asla iyileşmiyordu
Bir kadın özel bir şiddete maruz kaldığında ve bunu yaşadığında, dişi karakter ve kişiliğinin böyle musahamasız bir gelişme göstermesi sık görülen bir yazgıdır. Eğer aşırı narin olursa ölürdü. Eğer hayatta kalırsa narinlik ya üzerinden atılır ya da kalbinin derinlerine öyle bir gömülür ki bir daha kendini gösteremez
Adım adım ilerleyen ve sessiz bir süreç olan nefret, sevgiye bile dönüştürülebilir
Doğru olmayan bir insan için tüm evren bir yalandan ibarettir
Tutku adamı nasıl da ele geçirip onu baştan çıkarıyor
Ben, sizin saygı ve güven duyduğunuz vaiziniz, tamamen bir pislik ve yalandan ibaretim
Sır saklayan biri, doktorunun yakınlığından özellikle kaçınmalıdır
Kızıl harfin, ona diğer kalplerde gizlenmiş günahları anlama yeteneğini verdiğini ürpererek inanmaktan kendini alamazdı
Geçmiş, ölü değildi
Dürüst ol! Dürüst ol! Dürüst ol! En kötü yanını değilse de bu kötü yanının ortaya çıkmasına yardım edecek bir özelliğini özgürce dünyanın gözleri önüne sermekten kaçınma!
şu anda başarının, gururun en büyüğünü veren doruklarındaydı. Çeşitli alanlardan pek çok kimse böyle bir dönemi yaşar, ama çoğu bunun farkına yaşadıkları dönem geçip gittikten sonra varır.
Çocuklar, yakın ilişki içinde bulundukları kimselerin ruhsal çalkantılarını daima paylaşırlar, özellikle de bu durum aile içindeki bir üzüntü, bir değişiklikle ilgiliyse.
.
İyi bir insanın duası altından bir ödüldür!
.
İnsan bir şeyi bilince onun en azından bir parçasını mutlaka açık eder, ancak ne gariptir ki çoğu zaman gerçeklerin sözcüklere dökülmesi epey zaman alır ve belli bir konuyu açmaktan kaçınan iki kişi o konunun kıyısına büyük bir dikkatle yaklaştıklarında o konuya değinmeden geri adım atıverirler.
Kız, Cennet’te açmış bir zambak kadar güzel ve saftı.
günah, insanın kaderi oluverir.
Çocuklar her gün gözlerinin önünde olduğu için alıştıkları şeylerde en ufak bir değişikliğe bile katlanamazlar.
Gerçi demin söylediğim gibi çocuklar bana pek kolay ısınamıyorlar. Ne dizime tırmanıp o çocuksu gevezelikler ediyor ne de gülümsememe karşılık veriyorlar. Tek yaptıkları, beni uzaktan süzmek. Kucağıma aldığımda ufacık bebekler bile hüngür hüngür ağlamaya başlayıveriyorlar.
İster yeni doğmuş, ister ölüm döşeğinden kalkmış olsun, aşk, her daim güneş ışığı yaratıp, kalbi, dış dünyaya da taşmasına yetecek kadar pırıltıyla durdurmalıdır.
Özgürlüğü tadana kadar demek ki taşıdığı yükün farkına varmamıştı.
Geçmiş geride kaldı! Öyleyse neden kafa yoralım ona?
Gözlerimi sana doğru yukarı çevirmeye cüret edemediğim Yüce Tanrı’m, Beni affedebilecek misin?
desteği öylesine güçlü, tesellisi öylesine yumuşak ki, onsuz yaşayamam artık!
Harekete geç! Yatıp ölmek dışında ne istersen yap! Bu ( ) adını bir kenara bırak ve kendine, korku ya da utanç duymaksızın taşıyabileceğin başka bir ad bul. Hayatını içten içe kemiren, seni isteme ve yapma gücünden mahrum ve hatta tövbe etmekten bile aciz bırakan ıstıraplara bir gün bile daha niye dayanasın ki? Kalk ve uzaklara git!
Dünya bu kadar dar mı?
Beni affedeceksin değil mi? diye yineliyordu tekrar tekrar. Kaşlarını çatmayacaksın! Bağışlayacaksın!
Bütün dünya kaşlarını çatmıştı ona.
yine öyle sert bakmasın diye bırakmadı onu.
Ama ucunda ölüm bile olsa yalan iyi değildir!
Ama şimdi her şeyi sahte, her şey boş! Her şey ölü!
Ortalamanın üzerinde bir zeka seviyesine sahip olan kimseler, marazi sayılabilecek durumlara düştüklerinde doğaüstü çabalar gösterebilecek bir kudrete erişirler, fakat bu gücü birçok günün gücünü ödünç alarak oluşturmuşlardır ve nihayetinde bedelini, bir o kadar gün boyunca da güçten düşerek, cansızlaşarak öderler.
Bu pişmanlığın içi boş. Soğuk ve ölü o; bana bir faydası dokunmaz! Yeterince pişmanlık duydum!
Ne gibi göründüğümle aslında ne olduğum arasındaki tezata içim yanarak acı acı gülüyorum.
Kendi kendimi kandırıyorum. Benim gibi harabeye dönmüş bir ruh, diğer ruhların kurtulmasına ya da kirlenmiş Bir ruhun arınmasına nasıl yardımcı olabilir?
Hester, dedi, huzur bulabildin mi?
Hester, aşağıya, göğsüne bakarak yüzümle gülümsedi.
Ya sen? diye sordu.
Hiç bulamadım. Tek bulduğum çaresizlik! diye yanıtladı.
Kader ve koşullar yüzünden o kadar uzun zaman ayrı kalmışlardı ki önemsiz ve gelişigüzel bir şeyin önden giderek, gerçek düşünceleri eşikten geçebilsin diye sohbetin kapılarını açması gerekiyordu.
Ölüm, arzulayamayacağı ya da kaçınamayacağı kadar belirgin bir amaçtı.
bu adaletsizliğe uzun süre önce baş kaldırması gerekirdi. Niçin bu kadar beklemişti?
Erkekler, kalbinin bütün tutkularını elde etmedikçe bir kadını elde etmeye yeltenmemelidirler!
Bu nefreti içinden söküp atarak tekrar insan olmak istemez misin? Onun kadar senin iyiliğin için de gerekli bu! Bağışla ve cezasının geri kalanını bunu talep eden Güç versin!
Tabiatının boşa harcanmış iyi özellikleri için sana acıyorum!
Bizi bu karanlık dehlizden çıkaracak, takip edebileceğimiz bir yol kalmadı artık!
Seni gerçek kimliğinle tanımalı. Sonucu ne olur bilemiyorum.
bir insanın eğer makul bir zaman süreci boyunca bir iblise yaraşır bir görevi üstlenirse eninde sonunda bir iblise dönüşeceğinin çarpıcı bir kanıtıydı.
Kadınlar kendi zevklerine uymalı ve kişiliklerine yakıştığını düşündükleri süsleri takmalıdırlar.
Vicdan azabının gizli sızısının verdiği acı ne denli büyük olursa olsun, yardım eden elin zerk ettiği zehir daha da ölümcüldü.
O sınırı eğer çoktan aşmadıysa, deliliğin eşiğinde durduğunu görmüştü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir