İçeriğe geç

Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi Kitap Alıntıları – Ece Temelkuran

Ece Temelkuran kitaplarından Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi kitap alıntıları sizlerle…

Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi Kitap Alıntıları

Lökeşe kuşunun gözlerini şaşı yapıp avcıları şaşırtmak ve güldürmek suretiyle bir savunma mekanizması olduğu yaygın bir söylentidir.
Lökeşe kuşu, bugün bölgede çıkan yerli bir mizah dergisinin adıdır. Lökeşe dergisi, bu tombul ve şaşı kuşu sembolü olarak kullanır. Derginin sloganı şöyledir:
Mecalsiz fakat zıpkın gibi!
Darkoviç’in yazdığı önsözde şöyle denmektedir:
Geçen otuz yılda ben de kendi kendine leyleğinin peşine takılarak yılın altı ayını kendi kendime geçirdim. Ve öğrendiğim şey şu oldu: Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar. İnsan kendine şunu soruyor: Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?
Mösyö baykuşu Fransız avangart sanat tarihi bakımından da önemlidir. Bildiğimiz gibi baykuş, sanatın, bilgeliğin ve zekanın simgesidir. Mavi rengi görebilen tek kuş baykuştur. Baykuşun sanatın simgesi olarak seçilmesinin sebebi, Yunan mitolojisine göre en kudretli tanrı Zeus’un kızı Minerva’nın sembollerinden birinin baykuş olmasıdır.
Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder çünkü.
Bir kafes kuşu gibi bekliyoruz
Yıllar geçer ve denge değişir
Yalnız kalırsın ey zalim erkek
Şimdi bize bak! Bize bak, hey sen!
Kork geleceğinden!
Al beni götür sevdiğime ey çöl rüzgârı
Bıraktım sana bu çelimsiz bedeni
Sür beni kumda, savur, uçur
Kavuştur o ahu dilbere
Erkek şapşallar da bahar geldiğinde kendi türünden olmayan kuşlara kur yaparak zamanlarını geçirir.
Konuşmayan taşları bile kardeş sanıyor istasyon kuşları ..
Çin ve Japonya arasındaki savaşın son bulmasının ardından telgraf turnası bu iki millet için barışın simgesi olmuştur.
Şaka şaka pelikanıyla ilgili anlatılan bir İskandinav çocuk masalında, bu pelikanın denizdeki bütün balıkları güldürdüğü, bu yüzden gülen balıkların bugün denizi yuttuğu anlatılır.
“Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder.”
Sevdiklerimizi olduğu gibi kabul ettiğimizde birden güzelleşecekler
Güvercin yetiştirenler bilirler; güvercinin geri dönmesi, uçup yuvasını terk etmemesi için kanadından bir telek çıkarılır. Kanadını büktüğünü sevebilir misin? O seni gerçekten sever mi? Öyleyse bir kuşu nasıl sevmeliyiz?
Bazılarımız, belki de bir parça uçmaya daha yakın olmak için evinde kuş besler. Kuşu sevmek ne zordur, koynuna alamadığın şeyleri sevmek ne tedirgin şey. Ve bir kuşu sevmek, onu uçmaktan neredeyse hep alıkoyar.
Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder çünkü.
Dertli akbaba eğer olgunluğa ulaştıktan sonra eş bulamaz ya da bulduğu eşi bir sebeple kaybederse derhal bir marula ağacına yerleşir.Marula ağacı,meyvelerindeki yüksek alkol oranıyla bilinen bir ağaçtır.Marula ağacının tepesine çöken dertli akbaba,sabah akşam bu ağacın meyvelerini yiyerek sarhoş olmaya başlar.Dertli akbaba,sarhoş olduktan sonra etrafı rahatsız etmeye,geceleri pek de hoş olmayan sesiyle uzun uzun öterek bütün hayvanları uyandırmaya başlar.Dertli akbabayı bu düşkün durumdan kurtaracak tek şey aşkın yeniden kapıyı çalıp onu yalnızlıktan kurtaracak bir eşin hayatına girmesidir.
Şarkıcı kuğular özellikle sonbaharın son günlerinde,hakikaten de yılın bitişini duyurur gibi,şarkılarını söylemeye başlarlar.Sesleri öyle yüksektir ki eski Baltık bölgesi masallarında şarkıcı kuğuların seslerinin denizin bir kıyısından öteki kıyısına ulaştığı anlatılır.Kavuşamayan sevgililerin anlatıldığı ve ülkelere göre küçük farklılıklar gösteren bu masallarda,şarkıcı kuğuların zalim bir kral tarafından ayrı bırakılmış sevgililer oldukları anlatılır.
Erkek dişli bülbül çiftleşme zamanında kendini dişisine bu dişlerle beğendirmeye çalışır.Erkek dişli bülbüller,dallara konup gagasını açarak dişi bülbüllerin en güzel ve sağlam dişleri olan erkek bülbülü seçmesini beklerler.Bu çiftleşme törenini izlemek insana ormanda bir diş muayenesini izlediğini düşündürebilir.Çünkü çiftleşecek bülbüller birbirlerini seçtikten sonraki flört aşamasında,bu kez de birbirlerinin dişlerini temizlemeye başlarlar.
Uyku sakası yaz gelip de nehir kenarındaki topraklar kurumaya başladığında,bu nemli çamurun içine girip çamurla birlikte kurur ve uyur.Sonbaharda yağmurlar yeniden başladığında ıslanan çamurun içinde uyanan uyku sakası,balık gibi duvardan fırlar.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
17.KENDİ KENDİNE LEYLEĞİ
Bahar ayları geldiğinde,kendi kendine leyleğinin kalabalık sürüleri dağılır ve leyleklerin her biri tek başına yasamak için dört bir yana dağılır.Dünyaca tanınmış kuş gözlemcisi ve doğa fotoğrafçısı Hırvat Marta Darkoviç,son otuz yıldır kendi kendine leyleklerinin bu kendine has davranışlarını kaydetmiş ve bir kitapta toplamıştır.Darkoviç’in yazdığı önsözde şöyle denmektedir:
“Geçen otuz yılda ben de kendi kendine leyleğinin peşine takılarak yılın altı ayını kendi kendime geçirdim.Ve öğrendiğim şey şu oldu:Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar.İnsan kendine şunu soruyor:Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?”
Kırmızı kargası günümüzde “Biriktirme Sanatı” olarak adlandırılan yeni bir çağdaş sanat kolunun ortaya çıkmasına da ilham kaynağı olmuştur.Henüz sanat çevreleri tarafından bütünüyle kabul edilmeyen “Biriktiriciler”,şehrin gizli yerlerinde,zor girilen dehlizlerinde,belli bir renkte küçük nesneler biriktirmeye başlarlar.Bu yerlere tesadüfen denk gelenlerin gördüklerini başkalarına anlatmaları yasaktır.Sadece orada bulunduklarını ve bu sanat eserini gördüklerini belirten bir not bırakabilirler.
16.KIRMIZI KARGASI
Erkek kırmızı kargası,çiftleşme dönemi başladığında eş bulmak için önce bir bahçe hazırlar.Kırmızı olan ne varsa hepsini toplayıp bir kuytuda biriktirir.Dişi kırmızı kargasının tek yapması gereken şey ise çok sayıda erkek kırmızı kargasının hazırladığı bahçeleri gezerek en güzel bahçeyi seçmektir.
7.TELGRAF TURNASI
Son zamanlarda Japonya’da bir köy öğretmeni olan Chao Mink Zfank tarafından başlatılan,kağıttan dev telgraf turnaları yapıp uçan dilek fenerlerinin ucuna bağlayarak gökyüzüne bırakma hareketi Japonya gençleri arasında büyümektedir.Önce Japon gençlerinin yaygınlaştırdığı bu hareket bugün dünyada zarif bir barış çığlığına dönüşmüştür.2003’te Irak işgali sırasında başlayan bu gelenek,ne zaman bir yerde savaş çıksa yeniden canlanır ve dünya insanlarına barış için umut verir.
14.DÖRT AYAKLI ÇÖL KIRLANGICI
Afrika ülkelerindeki kanlı çatışmalarda bir savaş makinesine dönüştürülen dört ayaklı çöl kırlangıcı,birbirine düşman gruplarca yetiştirilip karşı tarafın besin kaynaklarını kurutmak için gönderilir.Zimbabweli ünlü tiyatro yazarı Şimambe Vonbei’nin böyle güzel bir kuşun bile silaha dönüştürüldüğü savaş koşullarını anlattığı oyunu İki Ayaklı Kırlangıçlar,dünyanın çeşitli tiyatro festivallerinde sahnelenmiştir.Oyun,dört ayaklı çöl kırlangıçlarının silah olarak kullanılmayı reddederek nasıl uzaklara,yok olacakları denizlere uçmaya karar verdiklerini anlatır.
13.ANTENLİ CENNET KANARYASI
Zaman içinde yapılan araştırmalarda bu güzelim antenlerin sadece denge sağlamaya değil,aynı zamanda ormandaki çiçek tozlarını toplamaya da yaradığı ortaya çıkmıştır.Antenli cennet kanaryaları,tıpkı arılar gibi bitki örtüsünün devamı için polenleri oradan oraya taşıyarak çalışır.Yağmur ormanlarını korumak için yerli örgütlerin kendilerine simge olarak seçtiği antenli cennet kanaryası,rengarenk antenleriyle yağmur ormanlarının kırılgan dengesini temsil eder.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
10.KÜL KARGASI
Kuzey Afrika sahillerindeki geleneksel kuşçuluğun en gözde türü olan kül kargası,gösterişsiz görünümüne rağmen en renkli,en nadide papağanlardan daha yüksek fiyata alıcı bulur.Kül kargasının bu kadar pahalıya satılmasının bir başka nedeni de gördüklerini söyleyebilme yeteceğine sahip olmasıdır.Maalesef bugün Kuzey Afrika ve Avrupa kıyılarında insan kaçakçılığı yapanların eğittiği bu kuşlar,sahil güvenliğe karşı uyarı sistemi olarak kullanılmaktadır.Kül kargaları,insan kaçakçılarının teknelerine alınarak sahil güvenlik botlarını gördüklerinde haber vermek için eğitilmektedir.Yine de kül kargaları,insan kaçakçılarının elinden kaçarak kurtulup Akdeniz’deki küçük adalarda yaşamayı becerirler.Küllerinden yeniden doğan kargalar,üstün zekaları sayesinde kötülüğün elinden kurtulup özgür yaşamayı başarabilirler.
6.ŞAKA ŞAKA PELİKANI
Şaka şaka pelikanıyla ilgili anlatılan bir İskandinav çocuk masalında,bu pelikanın denizdeki bütün balıkları güldürdüğü,bu yüzden gülen balıkların bütün denizi yuttuğu anlatılır.
Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder.
7.TELGRAF TURNASI
1960 yılında Çinli besteci Xio Min ve ünlü Japon çellist Urotami,ülkelerinin telefon ve telgraf tellerine konan telgraf turnalarını fotoğraflayıp,bu telleri porte,konan kuşları nota kabul ederek ortaya çıkan melodilerden bir senfoni yaratmışlardır.
2.İSTASYON KIRLANGICI
İstasyon kırlangıcı,her mevsim tek bir yumurta yapar.Ancak erkek istasyon kırlangıçları,yuvadaki yumurtanın yanına,yumurta büyüklüğünde bir taş bırakırlar.Bunun bilimsel bir nedeni henüz saptanamamıştır.Ancak Sibirya’ya gönderilen ünlü Rus şair Boranovski yalnızlığı anlattığı dizelerinde istasyon kırlangıcına şu şekilde yer verir:
“Baykal öyle büyük ki sevgilim
Buz öyle unutmak ki
Konuşmayan taşları bile
Kardeş sanıyor istasyon kırlangıçları.”
2.İSTASYON KIRLANGICI
İstasyon kırlangıçları nesiller boyu trenlerle iç içe yaşadıkları için,çıkardıkları sesler de trenlere benzemeye başlamıştır.Bu durum tren bekleyen yolcular arasında yanılıp acele etmeye sebep olduğu için alay konusu olmuştur.
1.GELGEÇ GÖNÜL KUMRUSU
Her bahar aşık olan gelgeç gönül kumruları,Lübnan ve Suriye’deki kuş yetiştiricilerinin pek sevmediği bir türdür.Çünkü bu kuşlar yetiştirilirken kanatları eve dönmeleri için bükülse bile,çoğu kez yetiştiricinin evine dönmezler.Her bahar aşık olması,gelgeç gönül kumrusunun başını,hapsedilme belasından böylece kurtarır ve onun özgür kalmasını sağlar.
Kuşlar belki de hep uzakta,sadece gözlerimizle sevebileceğimiz bir mesafede kalmalı.En azından biz de uçana,onlarla birlikte gökyüzünde yan yana uçmayı öğrenene kadar.O gün gelinceye kadar kuşları hep başımızı yukarı kaldırarak sevmeliyiz,göklere bakarak.Bizi sevgisiyle göklere baktıran başka ne var ki!
Güvercin yetiştirenler bilirler;güvercinin geri dönmesi,uçup yuvasını terk etmemesi için kanadından bir telek çıkarılır.Kanadını büktüğünü sevebilir misin?O seni gerçekten sever mi?
Kırdım kanadımı, sev beni
Uçamam artık tut beni
Ağlama güzel kız
Ağlatma beni
Geçmiş güne bak
Bir kış yeter bana
Bahar geldiğinde hiç uçamasam da
Baykal öyle büyük ki sevgilim
Buz öyle unutmak ki
Konuşmayan taşları bile
Kardeş sanıyor istasyon kırlangıçları
Çoğumuzun en güzel çocukluk fotoğrafları onların uçuşuyla, bizim de pırpır eden yüreğimizle güldüğümüz anlarda çekilmiştir. Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder çünkü.
Gelgeç gönül kumrusunu yetiştirenlerin hep bekar kalacağına dair bir inanış mevcuttur.
Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar. İnsan kendine şunu soruyor: Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?
Al beni götür sevdiğime ey çöl rüzgarı
Bıraktım sana bu çelimsiz bedeni
Sür beni kumda,savur, uçur
Kavuştur o ahu dilbere
Baykal öyle büyük ki sevgilim
Buz öyle bir unutmak ki
Konuşmayan taşları bile
Kardeş sanıyor istasyon kırlangıçları
Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder çünkü.
Olmuyor azizim! Olmuyor! Lanet kuş, özgür olmak istiyor.?
Ve öğrendiğim şey şu oldu: Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar.
“Her kuş her insana bir parça uçmak hediye eder çünkü.”
Olmuyor azizim! Olmuyor! Lanet kuş, özgür olmak istiyor.
Ve öğrendiğim şey şu oldu: Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar. İnsan kendine şunu soruyor: Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?
Al beni götür sevdiğime ey çöl rüzgârı
Bıraktım sana bu çelimsiz bedeni
Sür beni kumda, savur, uçur
Kavuştur o ahu dilbere
Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar. İnsan kendine şunu soruyor: Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?
Erkek antenli cennet kanaryası, bu harikulade görünümüne rağmen sıkıcı bir tabiata sahiptir. Sadece iki yılda bir çiftleşmesinin nedeni de budur. Erkek, adeta kendine aşıktır. Yaptığı tek şey, bütün gün bir dalda durup antenleriyle oynamaktır.Erkek antenli cennet kanaryası, antenlerine bir zarar gelir korkusuyla olduğu yerden kıpırdayamaz gibidir. Aynı endişe yüzünden dişiyi de yanına yaklaştırmaz. Çiftleşmek için erkeğin etrafında dört dönen dişi cennet kanaryası, amacına ancak erkek antenli cennet kanaryasını iyice dövdükten sonra ulaşabilir.Bazı dişilerin iyice çileden çıkıp çiftleşmenin hemen sonrasında, erkeğin antenlerini yolmaya çalıştığı da gözlemlenmiştir.
Yavru kabul edilmek için anne ve babasının arkasından koşmak zorunda kalır. Bu sebeple olmalı, turuncu kuşaklı penguen yumurtadan çıktığında koşabilen tek kuş türüdür.
‘ Mecalsiz fakat zıpkın gibi !’
‘Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyor. İnsan kendine şunu soruyor. Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?’
Tıpkı mitolojideki Anka kuşu gibi, kül kargası da her bahar kanatlarını yeniler. Fakat bunu her bahar yaptığın ve çıkan yeni kanatları yine aynı gösterişsiz kül renginde olduğu için, Anka kuşu gibi şöhretli değildir.
Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar. Insan kendi kendine şunu soruyor:
Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?
Kuşu sevmek ne zordur, koynuna alamadığın şeyleri sevmek ne tedirgin şey.
Bazılarımız, belki de bir parça uçmaya daha yakın olmak için evinde kuş besler.
Mor Flamingo
Hazar denizi kıyılarında yaşayan özel bir su kuşu.Nasıl pembe flamingolara rengini yedikleri karideslerin rengi veriyorsa,mor flamingo da rengini en sevdiği besin olan somon balığı yumurtasından alır.
Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar.
İşte size kelimenin gerçek anlamıyla Her kuşun eti yenmez dedirtecek bir horoz türü.
Meksika’nın kırmızıbiber yetiştirilen her yerinde muhakkak görebileceğiniz bu horoz, sadece acı Meksika biberi yiyerek beslenen bir horozdur. Sürekli yediği acı biberler yüzünden eti de yenmeyecek kadar acıdır. Uzun alımlı kuyrukları bazen 5 metreyi bulur
Hazar Denizi kıyılarında yaşayan özel bir su kuşudur. Nasıl pembe flamingolara rengini yedikleri karideslerin rengi veriyorsa, mor flamingo da rengini en sevdiği besin olan somon balığı yumurtasından alır. Düpedüz havyarla beslenen, lükse düşkün mor flamingo-
nun rengi yaz aylarında koyu morken, kış ayla-
rında eflatuna çalacak şekilde solar.
Kaplumbağa kartalları, Galapagos adalarında küçük sürüler halinde yaşarlar. Küçük grupların her bahar kendi aralarında bir lider seçtikleri gözlemlenmiştir. Kaplumbağa kartalı sürülerinde lider dişidir.
Yeryüzünün en merak uyandıran kuşu uyku sakasıdır. Bu mucizevi kuş, Nil nehri kenarında yaşar.
Mısır piramitlerinden sonra ülkenin en merak uyandıran doğal zenginliklerinden olan uyku sakasının, dünyanın 7 harikasına eklenmesi için Mısır T. B. tarafından çeşitli girişimler yapılmıştır.
İnsan kendine şunu soruyor :

Hem başkalarıyla yaşamak hem de yaratmak mümkün mü?

.
Bütün varlıklar ancak tek başına kaldığında güzellikler yaratabiliyorlar
.
Al beni götür sevdiğime ey çöl rüzgarı
Bıraktım sana bu çelimsiz bedeni
Sür beni kumda, savur, uçur
Kavuştur o ahu dilbere
️️
Ve bir kuşu sevmek, onu uçmaktan neredeyse hep alıkoyar.
️️
.
Ya verdiğim sözü tutamazsam, bir kuşu hayal kırıklığına uğratırsam
.
Harikulade renkleri ve kuyruklarını hep beraber savurduklarında çıkardıkları pırpır sesleri sayesinde, görenler hayret ve hayranlıkla donakalır. Aniden kuşu, adını insanların bu hayretinden alır. Genç Çerkes kadınları, bu kuşu gördüklerinde bir dilek tutup başka hiçbir şeye bakmadan gümüşe bakarlarsa hemen evleneceklerine inanırlar. Çerkes kızları bu yüzden küçük de olsa mutlaka birer gümüş yüzük takarlar. Çünkü aniden kuşunun insana ne zaman görüneceği belli olmadığı gibi, ortaya çıktıktan hemen sonra gökyüzü mavisi renkleri sebebiyle çabucak ortadan kaybolma olasılığı vardır.
Güvercin yetiştirenler bilirler; güvercinin geri dönmesi, uçup yuvasını terk etmemesi için kanadından bir telek çıkarılır. Kanadını büktüğünü sevebilir misin? O seni gerçekten sever mi?
“Bize bir kuş ağacı gösteriyorlar; berrak bir gökyüzü ve neşeli topraklar istiyorsak eğer, hayal etmenin de hakkı verilsin diye”
Yemin ederim ah tanrım
Bir parça sessizlik için verebilirim bütün krallığımı!
Kuşlar belki de hep uzakta, sadece gözlerimizle sevebileceğimiz bir mesafede kalmalı. En azından biz de uçana, onlarla birlikte gökyüzünde yan yana uçmayı öğrenene kadar.
Güvercin yetiştirenler bilirler; güvercinin geri dönmesi, uçup yuvasını terk etmemesi için kanadından bir telek çıkarılır. Kanadını büktüğünü sevebilir misin? O seni gerçekten sever mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir