İçeriğe geç

Müebbet Türküsü Kitap Alıntıları – Nevzat Çelik

Nevzat Çelik kitaplarından Müebbet Türküsü kitap alıntıları sizlerle…

Müebbet Türküsü Kitap Alıntıları

gövdemi serin bir dal gibi şafaklara salmışsam
bu gelen sesler sorgulama sesidir
bu gelen sesler insan olan insanı delirtir
neyse canım
yaralıyım
“Takılıp kalmasa aklına yatakta savruluşu sevgilisinin.”:::!!!
“Sevildikçe güzeldin.”:::!!!
“Her gece koşar gelirsin düşlerimin çekimine kapılıp.”:::!!!
“Elimde değil seni daha çok düşünmem gerek.”:::!!!
“Güneşi yatırsalar koynuma ısınamam.”:::!!!
“Hep umut edeceğiz sevgilim kopacak her yenilgi sonrası. Sustu sanılan yüreğimizde korkunç bir yaşam fırtınası.”:::!!!
“Güneşi hiç görmedim penceremde
Ne ay doğdu geceme ne bir yıldız
Hem sıkış sıkış hem çöl kadar ıssız.”:::!!!
“Karşımda duruyor fotoğrafın
Güneş gibi asmışım ranzama seni
Gözlerimi gözbebeklerinde unutup.”:::!!!
“Seni sevmenin sakıncası yok fakat
seni sevmek yarını sevmek gibi bir şey
o güne dek bırak oyalansın bu yürek.”:::!!!
“Silahlar yasaklanmadı hiç
Yasaklandı fakat kitaplar.”:::!!!
şimdi sen uykunun en derininde
kavganın en serininde olabilirsin
argo dilini sevsinler senin
düşmezse düşmesin yakamızdan ölüm
bizim de ülkemizde sabah olacak gülüm
takılıp kalmasa aklına yatakta savruluşu sevgilisinin
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
ve belki herkes kapatmıştır sana kapısını
ve belki senin hiçbir kapıyı çalamıyor elin
kanlı-bıçaklı sevdalara da düşse
savunmasız birine eli hiç kalkmadı
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
gözleri bağlı üç kitap
biri bilim
biri felsefe
biri sanat
kimbilir ne güzeldir dinlemek dillerinde direnç türküleri
kimliğim ve allahım yoktu sanki hiç yaşamamıştım
ekmek yasak su yasak düşlerimde serin bir ırmak
kendi ellerimizle kitaplarımızı vermezdik
yorulursun arama arama ellerimi ellerimi unut
kaç bahar büyüğüm ondan
onda hiç bahar açmayacak
dolanır bacaklarıma balçık gibi ağır bir karanlık
bizim kenetlenmiş kollarımız
ve kavgasını verdiğimiz kitaplarımız vardı
yürürsün canımın içi kanatlan çarçabuk
serçe tedirgini adımların ele vermeden seni..
ben yatarım bin müebbet
siz çiçeklene-dallana durun
kat kat katlanıyorsam acılara gıkım çıkmıyorsa
sevildikçe güzeldin öpüldükçe güzelim kız
alıp başını gidecek seni sevmek telaşı
duysanız anlasanız bir kez beni
canım
sana bu mektubu
gözlerim dolu
yüreğim paramparça yazıyorum
eline geçmeyecek biliyorum
güneş gibi asmışım ranzama seni
gözlerimi gözbebeklerinde unutup
böğürtlen yer gibi temmuz tepelerinde
mosmor sevişmeliyiz seninle sabaha kadar
o yasaktı bu yasaktı şu yasak
belin
belinin çukuru
deli edecek beni
gelme canım aramızda kıyamet kadar duvar
sular hırçın sular arsız ben ellerimle yapayalnız
sevme dediler unut dediler sürün dediler
eğilip alıyorum kirazı ıslak
dudaklarını alır gibi ağzıma
ne bir uyku gecelerimde
ne düş ne bir huzur
buruşup kalıyor ağzımda bak
sana söylemek istediğim en güzel söz
kitaplar yakılıyor
kitaplar be
kitaplar
elimde değil seni daha çok düşünmem gerek
çatallansın göğsün
çatallansın yüreğin
hücrem kadar basıksa da
ülkemin göğü
kiraz ağacının bütün kirazı dudakların
seni sevmek yarını sevmek gibi birşey
Karşımda duruyor fotoğrafın
Güneş gibi asmışım ranzama seni
Gözlerimi gözbebeklerinde unutup..
bir yerine vardım ki gecenin sen yoksun
bir yerine vardım ki gecenin sen yoksun
sen yüreğimin dağlarında sakladığım kaçak kız
mektupsuz kitapsız uykusuz kaldık
kadınsız topraksız ağaçsız daldık
ne ay doğdu geceme ne bir yıldız
hem sıkış sıkış hem çöl kadar yalnız
düşlüyorum istiyorum seviyorum fakat
düşlemekle istemekle değişmiyor bu hayat
aklımı-fikrimi çelmiştin bir gelincik açmıştı içimde
toyluk işte bayram yerine gider gibi gelmiştin
anımsa kırmızı boyun atkımı dolamıştım boynuna
kınından fırlamış bir bıçak gibi aykırı güzeldin
bir gelincik açmıştı içimde aklımı-fikrimi çelmiştin
homeros konfiçyüs
augustus şair dedem ovidius boccacio dante montaigne remargue böll einstein
marx engels lenin
gökçe nazım hasan hüseyin ve daha binlerce güzelliğim
yakıldı
yırtıldı
yasaklandı
ve kapatıldı ardına demir kapının

silahlar yasaklanmadı hiç.
öldürmek öldürülmek yasaklanmadı
sorgu odaları cezaevleri darağaçları
yasaklanmadı sömürgeleştirmek
zincirle doğmak zincirle büyümek
birgün olsun gülemedim demek yasaklanmadı
yasaklanmadı legal yarı-legal illegal açlık
tekelcinin dünyası savaş yasaklanmadı
yasaklandı fakat kitaplar

sarı yaprakları ağaçların
kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor
ta buradan duyuluyor gürültüsü
kalbimde dehşetli bir keder üşüyor
kuru yaprakları ağaçların
kanatları kırık, bir kuş gibi düşüyor
Yıllarca mektupsuz kitapsız bırakıldım
Bir elimle yazdıklarımı
Okudum diğer elimde
Beş yıldır beş koca yıldır
Bir şeyler kopuyor içimde..
Benzim bir güz yaprağı gibi sarardı
Oysa sana anlatacaklarım
Anlatamadıklarım kadar çok..
Seni sevmenin sakıncası yok fakat
Seni sevmek yarını sevmek gibi birşey
O güne dek bırak oyalansın bu yürek
Hem nasılsa sevmeyi öğrenmen için
Bir on yıl daha büyümen gerek..
Karşımda duruyor fotoğrafın
Güneş gibi asmışım ranzama seni
Gözlerimi gözbebeklerinde unutup..
silahlar yasaklanmadı hiç
öldürmek öldürülmek yasaklanmadı
sorgu odaları cezaevleri darağaçları yasaklanmadı sömürgeleştirmek
zincirle doğmak zincirle büyümek
bir gün olsun gülemedim demek yasaklanmadı
yasaklanmadı legal yarı-legal illegal açlık tekelcinin dünyası savaş yasaklanmadı yasaklandı fakat kitaplar
şu güzelim dünyamızda savaş ve kıyım
şu güzelim dünyamızda sömürü ve zulüm
şu güzelim dünyamızda işkence ve bin türlü cinayet
yani emperyalizm yani yedi boğumlu akrep
yani şu güzelim dünyamızda gökyüzü kadar mavi
gökyüzü kadar sonsuz bir özgürlük açana dek
davacısıyım bütün kayıp çığlıkların
bir bahar daha dönüp gidecek kapıdan
bir bahar daha sensiz yaşanacak
demek
bir bahar daha
insanlar asılacak şafakta

ben en çok şafakları ağlarım

ellerimle şafak yangını yıldızları
bendim gözlerine koyup giden
bir gün eğer yolun
düşerse sorguevlerine
cinsiyetin yaşın rengin
farketmez kardeşim
yeter ki
tükür dilini yüzlerine
oysa sana anlatacaklarım
anlatamadıklarım kadar çok
inadına geliyor aklıma unutmak istediklerim
ihanetin menziline girmeyen bir yeri var fakat direncimin
bir sır gibi saklanacak son buluşması dudaklarımızın
ayrılık bozkır gecelerine kalkan tren gibi bir çığlık
silahlar yasaklanmadı hiç
öldürmek öldürülmek yasaklanmadı
sorgu odaları cezaevleri darağaçları
yasaklanmadı sömürgeleştirmek
zincirle doğmak zincirle büyümek
bir gün olsun gülemedim demek yasaklanmadı
yasaklanmadı legal yarı-legal illegal açlık
tekelcinin dünyası savaş yasaklanmadı
yasaklandı fakat kitaplar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir