İçeriğe geç

Demokritos ile Epikouros’un Doğa Felsefelerindeki Ayırım Kitap Alıntıları – Karl Marx

Karl Marx kitaplarından Demokritos ile Epikouros’un Doğa Felsefelerindeki Ayırım kitap alıntıları sizlerle…

Demokritos ile Epikouros’un Doğa Felsefelerindeki Ayırım Kitap Alıntıları

Soğuk yalnız kanıya göre vardır, sıcak yalnızca kanıyla göre vardır, ama gerçekte yalnız atomlar ve boşluk vardır. Dolayısıyla birçok atomdan bir çıkmaz, ancak atomların birleşimi sayesinde her nesne bir halinde gelir görünür.
Doğum, serpilme ve ölüm çok genel, çok belirsiz birer kavramdır ki bunların çerçevesine pekala her şey sokulabilir, ama bunlarla hiçbir şey anlaşılamaz. Ölümün kendisi, canlıda ön-biçim olarak oluşmuştur; dolayısıyla onun biçimi de, yaşamın biçimi kadar, özgül karakteristiği içinde kavranmalıdır.
Gerçekte hiçbir şey bilmiyoruz, çünkü doğruluk kuyunun ta dibindedir
Dine karşı asıl saygısız kişi, kalabalığın taptığı tanrıları tanımayan değil, tanrılar hakkında kalabalığın inandığını onaylayan kişidir.
Eğitilmişlerin umutları hiçbir şey ögrenmeyenlerin zenginliğinden daha güçlüdür.
Epikuros’un ölçüsü olduğuna ve nesnel görüngü ona uygun düştüğüne göre, Cicero’nun küçümsemeyle omuz silktiği şu sonucu doğru bir sonuç saymak zorundayız:
Güneş, Demokritos’a büyük görünür, çünkü o, geometride uzmanlaşmış bir bilgindir; Epikuros’a ise, yaklaşık iki ayak büyüklüğünde görünür, çünkü o güneşin göründüğü kadar büyük olduğunu söyler.
Böylece atomlarda da ağırlık ve çarpmanın dışında üçüncü bir hareket nedeni olmalıdır, bizim istenç gücümüzün kaynağı
Ama zihnin her edimi içsel bir zorunlulukla belirlenmi­yorsa, ve bu egemenlikten kaçabiliyor ve tam bir edilginliğe indirgenmiyorsa – bu, atomların belli-belirsiz sapmasına bağ­lıdır.
Sonuç olarak, ilkin tersine dönmüş bir ilişki ve felsefenin dünyaya karşı düşmanca eğilimi olarak ortaya çıkan şey, ikinci olarak bireysel felsefi bilincin kendisiyle bozuşması olarak ve ensonu felsefenin iki karşıt felsefi eğilim olarak dış­ sal bir ayniması ve ikiliği olarak ortaya çıkar
• Ölümden sonra gelecek şeyin korkusunu taşımayan halk yı· ğınlarında, ebedi yaşam hakkındaki efsaneden esinli umut ve va­ rolma arzusu, bütün tutkulann bu en eskisi ve en güçlüsü, bir se­ vinç ve bir mutluluk duygusu yaratır ve o çocukça yılgıyı yener
Demokritos ve Epikuros’un doğa felsefeleri arasın­ daki, genel kesimin sonunda ortaya koyduğumuz fark, doğanın bütün alanlarında iyice geliştirilmiş ve kesinlcştirilmiştir.
Nitekim soyut bireysellik, kavramını, biçim­ belirlenimini, saf kendi-için-varlığı dolaysız varlık­ tan bağımsızlığı, her türlü göreliliğin yadsınmasını, ancak, kendisiyle karşıtlaşan varlıktan soyutlanıp kopmakla edimli kılabilir; çünkü gerçekten onun üs­ tesinden gelmek için soyut bireyselliğin onu idealize etmesi gerekir, bunu ise ancak genellik yapabilir
Payına gerçek özgürlük düşmesi için, der, felse­
feye hizmet etmen gerekir. Felsefeye boyun eğmiş, kul olmuş kişi. beklerneye gerek duymaz, hemen kurtuluşa erer. Çünkü felsefeye kulluk etmek özgür­ lüğün kendisidir.
Epikuros, en iddialı olduğu fizik konusunda tam bir bilgisizdir. Işin çoğu Demokritos’a aittir; ondan saptığı, ya da düzeltme yapmaya kalkıştığı yerlerde, onu bozar, berbat eder.
Kuşkusuz, herkesçe bilinen bir gerçektir ki do­ğum, serpilip gelişme ve ölüm, insansal her şeyin arasına kısılı kaldığı, içinden geçmek zorunda oldu­ğu demir çemberi oluşturur.
Epikuros’un ölçüsü olduğuna ve nesnel görüngü ona uygun düştüğüne göre, Cicero’nun küçümsemeyle omuz silktiği şu sonucu doğru bir sonuç saymak zorundayız:
Güneş, Demokritos’a büyük görünür, çünkü o, geometride uzmanlaşmış bir bilgindir; Epikuros’a ise, yaklaşık iki ayak büyüklüğünde görünür, çünkü o güneşin göründüğü kadar büyük olduğunu söyler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir