Rüştü Onur kitaplarından Hülasa kitap alıntıları sizlerle…
Hülasa Kitap Alıntıları
Bir hastalıktan sonra
Eskisi gibi değil.
Ve ne kuşlar yolculukta
Bitiyor şarkısı ömrün.
Aşkın, ümidin ve nurun,
Ve ruh içinde huzurun,
Doğuyor arkasında gün.
Ömrün kavsinde geceler
Niye uçmuyor serçeler
Ve niye bahçeler tenha
Ne bir mevsim ne gün sonu,
Başlayan bir devirdir bu
Uzanmış eller Allah’a.
Bir bilet alsam
Ve kimseler bilmeden
Kaçacağım bu küçük şehirden
Atlasam trene
Aşktan gayri attım
Ne varda dışımda
Şapkadan potinden gayri
Sattım.
Ne varsa odamda
Yatak yorgandan gayri
Üstünde yattım
Ve bir kuşluk vakti
İnsan ayağı değmemiş
Bir yola saptım.
Canım insanlar
Ve canım apartmanlariyle şehir
Geride, benden geride.
Artık ben,
Ne dost başı
Ne düşman ayağı düşünebilirim.
Bu küçük şehirden.
Çımacı olurum gemine
Hattâ kürek çekmek de gelir elimden
Akıntıya karşı
Bir matem rüyası yaşayacak kuşlar
Ve yabani otlarla dolacak bahçem.
Gitti,
O günden beri odası boş
Ve kapısı aralık.
Gitti,
Düğümlendi boğazında hıçkırık.
Gitti,
Aynalarda örümceklenen hayâl.
Ve sessizce omuza düşen başlar.
Gitti,
Zehir oldu o günden beri
İçime akan yaşlar.
Artık uçamıyorum.
Elim var ayağım var
Bu sudan geçemiyorum.
Nedendir neden Tanrım
İçimi kimselere açamıyorum.
Bir nasip kalmamış gecelerde
Başımı alıp kaçamıyorum.
Senin de mi uykun kaçtı
Bizim gibi
Bizim uykumuzu
Çiçekçi kız kaçırdı
Çocuk bahçesindeki…
Senin uykunu kimler…
Beni gelecek diye.
Ben sabahçı kahvesinde geçireceğim
Büyük gecemi
Sen bıraktığım yerden başla aşka ve huzura…
Senin de payına düşer.
İki lâf edebilirsen et.
Kaşla göz arasında ölüm
Peşimiz sıra.
Artık buluşmak mahşere kaldı
Mektup yazamayacağım Memo’ya
Vapura binemeyeceğim belki
Belki de komşunun kızı,
Camlarda başkasını bekleyecek
Beni kimler taşıyacak
Nasırlı omuzlarında
Acep kimler giyecek,
Cici esvaplarımı.
Herhalde atıma binemeyeceğim tekrar.
Kuşları çağıramadım Tanrım
Elimden gelse bütün bulutları,
Yere indireceğim…
Bir oluş anıdır bu:
Yaklaşış Allah’a…
Yeter susuzluğumuz.
Çatlayan dudak
Çatlayan toprak
Ve namütenahi uykusuzluğumuz.
Ve alabildiğine günahlarım.
Halbuki bîgünah olmak istedim
Bütün ömrümce.
Sana bırakmalıyım deniz
Sende geçmeli mevsimlerim
Sende çiçek açmalı ağaçlarım
Sende yaşamalıyım deniz,
Asi ve hür
Sende ölmeliyim
Bulutlara bakar.
Kitaplarım senin olabilirler;
Hatta şiir defterim bile…
Zaten sen olmadığın vakit,
Benim kadar onlar da yalnızdır.
Ne bir yolcu yollarda,
Bitmede gözlerde fer.
Akasya tüveycindr
Bir bahar sevincinde
Özlediğimiz sefer
Açamadık içimizi
Artık buluşmak mahşere kaldı
Ne yelken,ne gemi var limanda
Kaçmak bir uzun sefere kaldı
Mercan bir sahildeymiş gemiler
Bulmak kasvetli günlere kaldı
Bir bilet alsam
Ve kimseler bilmeden
Kaçacağım bu küçük şehirden
Atlasam trene
Yabancı bir şehirden haber gelir
Bağırır sarhoşlar alabildiğine
Ve yağmur kesilir farkına varmaksızın
Artık buluşmak mahşere kaldı
Kovanındaki arıya
Yuvasındaki kuşa;
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında.
Sebepsiz gülüşüm caddelerde
Memnuniyetimden;
Ve bu çığlık delicesine
İçimden geliyor.
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi
Bu güzel dünya ortasında.
Nem var ki sana kalacak.
Ceketimi kasap alacak,
Pardösümü bakkal
Borcuma mahbusen
Ya aşklarım
Ya şiirlerim n’olacak
Ya sen ele güne karşı
Nasıl bakacaksın insan yüzüne,
Hulâsa anacığım
Ne ambarda darım
Ne evde karım var.
Çıplak doğurdun beni
Çıplak gideceğim
Ayağın göl
Ne yaparsan yap,
Gayri bir şeycik demem
Sana
Eden bulur.
Eğer istersem,
Kitaplarım senin olabilirler;
Hatta şiir defterim bile
Zaten sen olmadığın vakit,
Benim kadar onlar da yalnızdır.
Bu çok sevdiğim;
Karadeniz kasabasında.
Güldüler.
Anam bile şiir yazdığım için
Bakmadı yüzüme.
Yalnız bir öğleüstü sofrada
Ölüm mukaddermiş derdi
Halbuki yaşamak alnımın yazısı
Bahar sevincinde
Ben topaç çevirirken sokakta,
Benim güzel oğlum
Paşa olacak derdi
Halbuki ben hala
Topaç çeviriyorum sokakta
Nem var ki sana kalacak.
Ceketimi kasap alacak,
Pardösümü bakkal
Borcuma mahsuben
Ya aşklarım
Ya şiirlerim n’olacak
Ya sen ele güne karşı
Nasıl bakacaksın insan yüzüne.
Hulasa anacığım
Ne ambarda darım
Ne evde karım var.
Çıplak doğurdun beni
Çıplak gideceğim.
Yere indireceğim
Artık buluşmak mahşere kaldı.
Bir bilet alsam
Ve kimseler bilmeden
Kaçacağım bu küçük şehirden
Atlasam trene
Güzel gecede
Kitaplarım senin olabilirler:
Hatta şiir defterim bile
Zaten sen olmadığın vakit,
Benim kadar onlar da yalnızdır.
Kuşu kuş bileli
Bulutu bulut
Ağacı ağaç bileli
Ağlasan ağlarım
Düşünsen düşünürüm seninle.
Ve alabildiğine günahlarım.
Halbuki bigünah olmak isterdim
Bütün ömrümce.
Sana söylerim.
Bir kuşum olsa
Azat eylerim.
Gideceğin söyleniyor çocuk
Sen gidersen neylerim?
Ve hatta yatağımı bile.
Bana yalnız kocaman gemiler verin.
O kocaman gemilerle
Bir üstüva memleketinden
Bir pula satın aldığım
Baharı getireceğim.
Uykusuz yaşadığımı bilmelisin.
Bütün işçilerin
Saçak altında uyuduğu bir saatte,
Ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan
Sen Aziz şehrim,
Ellerim gözlerim kadar benimsin.
Ve Aziz şehrim
Şu anda seni terketmem için
Her şey tamam.
Gemi hazır, yelken fora.
Fakat neden,
Ölülerim bırakmıyor yakamdan?
Ayağın göl
Ne yaparsan yap,
Gayri bir şeycik demem
Sana
Eden bulur.
Bir gece geç vakit
Yıldız tutmak için
Ağımızı atalım sulara.
Ölüm dışımda
Ölüm talihsiz aşımda
Ölüm kuru başımda
Teselli benim gözyaşımda.
Yahut vapura binsem
Kafakoçanı soruyorlar.
Halbuki şair olduğumu
Kafakoçanıma yazmamışlar.
Akşam olur şarkı söylediğimiz.
Akşam olur avuçlarında;
Peteklerini yediğimiz.
Akşam olur, muttasıl
Birini düşündürür..
Ölüm dışımda
Ölüm talihsiz aşımda
Ölüm kuru başımda
Teselli benim gözyaşımda.