İçeriğe geç

Perili Ev – The Haunted House Kitap Alıntıları – Charles Dickens

Charles Dickens kitaplarından Perili Ev – The Haunted House kitap alıntıları sizlerle…

Perili Ev – The Haunted House Kitap Alıntıları

Ah ben! Ah ben! O odaya yerleştiğimden bu yana dostlarım, o çocuğun odasına, kendi çocukluğumun, kendi masumiyetimin ve kendi çocuksu hayallerimin dışında başka hiçbir hayalet gelmedi.
şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi dolaşıyordu aramızda ve yeryüzünde bunlar kadar bulaşıcı başka bir şey yoktur.
Sabahın erken saatlerinde benim için her ev az ya da çok perilidir ve perili bir ev sadece bu saatlerde işime yarar.
askıya alınmış yaşamlar, dünle kopan bağlar, terk edilmiş koltuk, kapanmış kitap ya da yarıda bırakılmış bir iş, hepsi ölümü çağrıştırır bize.
Gündüz ve gecenin yirmi dört saatlik zaman diliminin hiçbir bölümü sabahın erken saatleri kadar özel değildir benim için.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görünebileceğini pek sanmam.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söyleyemeyeceğim, çünkü sadece siz sıradan biriyseniz her şey size sıradan gibi görünür.
Kötü arkadaş iyi huyu bozar.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söyleyemeyeceğim, çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görünebileceğini pek sanmam.
Hepiniz birbirinizden kötüsünüz
Şüphe ve korku, bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka bir hastalık yoktur
şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi dolaşıyordu aramızda ve yeryüzünde bunlar kadar bulaşıcı başka bir şey yoktur.
Yıl erken bitiyor, yapraklar hızla dökülüyordu
Birçok şeyin adını haksız yere kötüye çıkartmıyor muyduk, bir şey hakkında ortaya kötü sözler yaymak ne kadar kolaydı.
askıya alınmış yaşamlar, dünle kopan bağlar, terk edilmiş koltuk, kapanmış kitap, ya da yarıda bırakılmış bir iş, hepsi ölümü çağrıştırır bize.
Gündüz ve gecenin yirmi dört saatlik zaman diliminin hiçbir bölümü sabahın erken saatleri kadar özel değildir benim için.
sanki hiç uyumamışım gibi hoşnutsuz bir duyguyla sabah olduğunu fark ettim.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sağlık durumum geçici bir süre kırsal kesimde yaşamamı gerektiriyordu.
Birçok şeyin adını haksız yere kötüye çıkartmıyor muyduk, bir şey hakkında ortaya kötü sözler yaymak ne kadar kolaydı.
“Hepiniz birbirinizden kötüsünüz”
Oysa hepimizin yüreği hüzünle doluydu.
Bir süre bu gereksiz düşüncelerle kendime eziyet ettim.
Başka geceler de, yapacak başka şeyler buldular.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Saçları artık beyazlamıştı, ama hâlâ çeyrek yüzyıl öncesinde olduğu kadar, hatta daha da yakışıklıydı. Geniş omuzlu, boylu poslu, samimi bir gülümsemesi olan, parlak siyah gözlü, gür ve koyu kaşlı, neşeli bir adamdı. Onun siyah saçlı halini de hatırlıyorum, ama saçlarına ak düşmüş haliyle kesinlikle daha iyi görünüyor.
Olağanüstü değişmiştim. Hem kendim hem de başka biriydim.
Şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka hiçbir şey yoktur.
Birçok şeyin adını haksız yere kötüye çıkartmıyor muyduk, bir şey hakkında ortaya kötü sözler yaymak ne kadar kolaydı.
O ev, perili mi? diye sordum.
Han sahibi bana baktı, başını salladı ve “Bir şey söyleyemem, diye cevap verdi.
Demek ki perili?
Pekâlâ! dedi han sahibi yüksek bir sesle, çaresizliğin verdiği bir dürüstlükle ve devam etti: “Ben olsam o evde uyumazdım.
Neden?
İnsan ancak bir evde zil çalacak kimse yokken zilin çalmasını, kapıları çarpacak kimse yokken kapıların çarpmasını ve ortalıkta kimse yokken ayak sesleri duymak istiyorsa, işte o zaman, dedi han sahibi, o evde uyuyabilir.
Sevdiğimiz ve bizi seven insanlar, varlığımızdan tamamıyla habersiz, duygusuz bir halde ve bir gün hepimizin gideceği o gizemli dünyanın bekleyişi içindedirler– askıya alınmış yaşamlar, dünle kopan bağlar, terk edilmiş koltuk, kapanmış kitap, ya da yarıda bırakılmış bir iş, hepsi ölümü çağrıştırır bize.
“Kötü arkadaş iyi huyu bozar.”
“Eğer sıradan insanlar gibi basit davranmıyorsam, beni bağışlayın.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görünebileceğini pek sanmam.
kötü arkadaş iyi huyu bozar.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görünebileceğini pek sanmam.
Ve şimdi beni, olabildiğince neşeli ve minnettar bir halde, aynamda sürekli değişen müşterileri sırayla tıraş ettiğim kötü kaderimle uğraşırken ve bana ölümlü bir hayat arkadaşı olarak bağışlanmış bir iskeletle uyuyup uyanırken görüyorsunuz
Uyuyan tanıdık yüzlerle çevrilmiş olmanın verdiği berbat his bir yana, sevdiğimiz ve bizi seven insanlar, varlığımızdan tamamıyla habersiz, duygusuz bir halde ve bir gün hepimizin gideceği o gizemli dünyanın bekleyişi içindedirler. Askıya alınmış yaşamlar, dünde kopan bağlar
Eğer sıradan insanlar gibi basit davranmıyorsam, beni bağışlayın.
şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi dolaşıyordu aramızda ve yeryüzünde bunlar kadar bulaşıcı başka bir şey yoktur.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görünebileceğini pek sanmam.
Eldeki bir kuş saldaki iki kuştan daha değerlidir.
Kötü arkadaş iyi huyu bozar.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görülebileceğini sanmam.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söyleyemeyeceğim, çünkü sadece siz sıradan biriyseniz her şey size sıradan gibi görünür.
Elinizdeki bir kuş çalıdaki iki kuştan daha değerlidir.
Kötü iletişimler iyi davranışları da bozar.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görünebileceğini pek sanmam.
Kötü arkadaş iyi huyu bozar.”
Sabahın bu erken saatlerinin, ruhlara en yakın olduğum saatler olduğuna karar verdim. Sabahın erken saatlerinde benim için her ev az ya da çok perilidir ve perili bir ev sadece bu saatlerde işime yarar.
Tekrar söylüyorum, şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka hiçbir şey yoktur.
Kötü arkadaş iyi huyu bozar.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim çünkü siz tamamen sıradan biri değilseniz herhangi bir şeyin size sıradan görünebileceğini pek sanmam.
Çoğu kez bu hayalin peşinden gittim; ama bu insan adımlarımla ona yetişemedim, bu insan ellerimle ona dokunamadım, bu insan yüreğimle onun saflığını koruyamadım.
Şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka hiçbir şey yoktur.
Tekrar söylüyorum, şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka hiçbir şey yoktur.
Kötü arkadaş iyi huyu bozar.”
“Kukuletalı, baykuşlu bir kadın! Aman
Tanrım!
Onu hiç gördün mü?”
“Baykuşu gördüm.”
“Kadını hiç görmedin mi?”
“Baykuş kadar net değil, ama hep birliktedirler ikisi.”
“Kadını da baykuş kadar net gören biri olmuş mu?”
“Tanrı sizi korusun efendim! Bir sürü insan!”
“Kim?”
“Tanrı sizi korusun efendim! Bir sürü insan!”
Şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi dolaşıyordu aramızda ve yeryüzünde bunlar kadar bulaşıcı başka bir şey yoktur.
Kötü arkadaş iyi huyu bozar.
Olağanüstü değişmiştim. Hem kendim hem de başka biriydim.
Sadece siz sıradan biriyseniz her şey size sıradan görünür.
Hayaletten rahatlamasını rica ettim.
Şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi dolaşıyordu aramızda ve yeryüzünde bunlar kadar bulaşıcı başka bir şey yoktur.
Askıya alınmış yaşamlar, dünle kopan bağlar, terk edilmiş koltuk, kapanmış kitap, ya da yarıda bırakılmış bir iş, hepsi ölümü çağrıştırır bize.
Her şeyin tamamen sıradan olduğunu söylemeyeceğim, çünkü sadece siz sıradan biri iseniz her şey size sıradan gibi görünür.
Şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka hiçbir şey yok.
Siz sıradan biriyseniz herşey size sıradan gelir.
Ah ben! Ah ben! O odaya yerleştiğimden bu yana dostlarım, o çocuğun odasına, kendi çocukluğumun, kendi masumiyetimin ve kendi çocuksu hayallerimin dışında başka hiçbir hayalet gelmedi. Çoğu kez bu hayalin peşinden gittim; ama bu insan adımlarımla ona yetişemedim, bu insan ellerimle ona dokunamadım, bu insan yüreğimle onun saflığını koruyamadım. Ve şimdi beni, olabildiğince neşeli ve minnettar bir halde, aynamda sürekli değişen müşterileri sırayla tıraş ettiğim kötü kaderimle uğraşırken ve bana ölümlü bir hayat arkadaşı olarak bağışlanmış bir iskeletle uyuyup uyanırken görüyorsunuz.
Tekrar söylüyorum, şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka hiçbir şey yoktur.
Birçok şeyin adını haksız yere kötüye çıkartmıyor muyduk!
..bizi seven insanlar, varlığımızdan tamamıyla habersiz, duygusuz bir halde ve bir gün hepimizin gideceği o gizemli dünyanın bekleyişi içindedirler.
Sizinle bir meselem yok beyefendi..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir