İçeriğe geç

Aşkın Sanal Halleri Kitap Alıntıları – Canan Tan

Canan Tan kitaplarından Aşkın Sanal Halleri kitap alıntıları sizlerle…

Aşkın Sanal Halleri Kitap Alıntıları

Masumiyet bile masum değil artık
Anlaşılan böyle kurulmuş düzen. Şeytana şehvet, meleğe şefkat
Gördüğün gibi, birbirine hiç dokunmamış iki insan da dokunmayı özleyebliyor
ilişkiyi paylaşan kişilerin masumiyet derecesine göre farklılaşıyor ilişkiler.
Bilirsiniz, öldü diye suçlanmaktan kurtulamaz insan.
Toprağın altına bıraktığım yalnızca onun bedeni değil. Beni, benden pek çok parçayı da beraberinde gömdüm oraya. Tek kolum kaldı geriye, tek bacağım, tek gözüm, tek kulağım Yarım insanım bundan sonrasında. Benim diğer yarımdı o!
Bu kadar azalmışken, nasıl yaşayacağım ben?
Meğer bu kadar kolaymış ölmek!
Şeytan da özünde bir melek değil mi zaten?
Sen de tutuldun. Vazgeçemiyorsun. Damarlarında dolaşıyorum çünkü. Kanına girdim senin. Bir kez yüreğine aldın ya, söküp atamazsın. Hele bir atmaya kalk yüreğini de beraberinde sökmen gerekir. Sen de bana dönüştün sonunda Hiçbir fark kalmadı aramızda.
“Masumiyet bile masum değil artık ”
Bazen kişiler, Allah tarafından birbirlerine ödül olarak sunulurlar.
Allah çektiğim sıkıntıları yeterli görmüş olacak ki, seni karşıma çıkardı
Bedensel engeliniz var mi?
– Engelim yok ama kalbim kırık :))
Olduğundan başka görünmeye çalışmak, insanların mayasında var.
Alınacak bazı derslerin bedeli, biraz ağır olabiliyor bazen
Yalnızken de kalabalık olunabileceğini biliyorum artık.
Merak, insanoğlunun içinde çöreklenmiş belki de en karşı koyulmaz dürtü.
Bir kez yüreğine aldın ya, söküp atamazsın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Nerede, hangi şartlar altında bulmuş olursan ol; boşa harcanmayacak kadar değerli bir olgudur aşk!
Aşk, sevdiğinin gelmeyeceğini bile bile, bıkıp usanmadan onu beklemektir.
Gürültülüdür aşk! Sessiz kalmasını, susup oturmasını bekleme ondan.
İlk kez birisi için ağlıyorum. Ama mutluyum. Senden gelen acılar bile mutlu edebiliyor beni.
Yalanı sanal aleme bile yakıştıramıyorum
Yaşam, yeşeren bir umut oldu seninle
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Var miydin gerçekten?
Gözlerimiz buluşmadan, ellerimiz birbirine değmeden, yalnızca yüreklerimizle, doludizgin bir aşkı seninle paylaştık mi biz?
Bu kadar azalmışken, nasıl yaşayacağım ben?
LEYLA!
Adının anlamının GECE olduğunu söylememiştin. Gecelerin en güzel olduğunu da
Karanlıklardan gelen zamanın sen olduğunu bilseydim, sabahın olmasını istemezdim.
Aşk eski bir yalan! Adem’le Havva’dan kalan
Şair dediğin duygu yoğunluğuyla yazar, öyle değil mi? Beni harekete geçiren ise öfke. Kızgınlık katsayım belli bir düzeye ulaştığında, birkaç satır çiziktirip içimi döküyorum kendimce.
Gürültüdür aşk! Sessiz kalmasını,susup oturmasını bekleme ondan .
Bunlar aşıksa eğer; Fuzûli, Nedim, Ahmet Haşim kim oluyor’da ,deiye sormazlarmi adama!
Tanrı’nın bana verdiği en büyük lütufsun sen! Yaşamım boyunca çektiğim sıkıntıların üzerine verilmiş ödülsün, ödülümsün..
fiziksel bir engeliniz var mı ? sorusu içime dokunmuştu nedense. ” yok ! ” dedim, yalnızca kalbim kırık
Boş yere canı yanmaz insanın.Ya bir eksiklik vardır geleceğe dair, ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen.
Olduğundan başka görünmeye çalışmak, insanların mayasında var.
Bilmiyor musun, ‘Bedensel engeliniz var mı?’
Sorusuna verdiğin yenıt beni çok etkiledi. ‘Engelim yok ama kalbim kırık
”’Bağımlılık kötüdür!Alışma bana
Sana ADAM demişim
Adam ol.istemişim
Ama sözle olmuyor,
Galiba benzetmişim.
”’Cânı cânânı dilemiş vermemek olmaz ey dil ‘
Sular sarardı yüzüne perde perde solmakta
Kızıl havâları seyretki akşam olmakta
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı
Beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın
Nerede, hangi şartlar altında bulmuş olursan ol; boşa harcanmayacak kadar değerli bir olgudur AŞK!
Aşk, sevdiğinin gelmeyeceğini bile bile, bıkıp usanmadan onu beklemektir.
İnsanı ağlatan imkansızlıklardır. Ve Çaresizlik! Senin asla bana ait olamayacağını düşünmek Kabullenmek zorunda olmak Vazgeçememek Sınır tanımaz sevginin büyüklüğü karşısında âciz kalmak
Adının anlamının GECE olduğunu söylememiştin. Gecelerin en güzeli olduğunu da.
Karanlıklardan gelen zamanın sen olduğunu bilseydim, sabahın olmasını istemezdim.
Ayrılıklar da sevdaya dahil
Ayrılanlar hâlâ sevgili
‘Yaşam yeşeren bir umut oldu seninle
Senden gelen acılar bile beni mutlu edebiliyor. ????
,masumiyet bile masum değil be gülüm
Olduğundan başka görünmeye çalışmak, insanların mayasında var.
Ama yaşadım ve gördüm ki, yanlış adreste de doğru insanı bulmak mümkünmüş.
Gerçekler ortada. İnsanı ağlatan, imkansızlıklardır.
Yetmezmiş gibi, internet icat oldu. sevdaların mertiliği bozuldu.
Klavyenin tuşlarına birkaç dokunuş Ona bile üşenenler için de cep mesajları.
Merhaba yerine mrb, selam yerine slm, canım yerine cnm, diyen sevgi tembelleri.
Bunlar aşıksa eğer; Fuzuli, Nedim, Ahmet Haşim kim oluyordu, diye sormazlar mı adama!
birbirine hiç dokunmamış iki insan da dokunmayı özleyebiliyor
Gürültülüdür aşk! Sessiz kalmasını, susup oturmasını bekleme ondan.
masumiyet bile masum değil be gülüm
aşk, ilişkinin imkansız olduğu yerde durur daima.
Aşk , sevdiğinin gelmeyeceğini bile bile , bıkıp usanmadan onu beklemektir .
‘Gürültülüdür aşk! Sessiz kalmasını , susup oturmasını bekleme ondan .’
‘Yaşam , yeşeren bir umut oldu seninle
Masumiyet bile masum değil artık .
Sana ADAM demiştim
Adam ol ,istemiştim
Ama sözle olmuyor
Galiba benzetmişim.
Ayrılılıklar da sevdaya dahil
Ayrılanlar hala sevgili.
Bir dili konuşmanın ilk adımı nedir, bilir misin? O dildeki aşk sözcüklerini söyleyebilmek. Seni seviyorum Sevgilim
Düzgün ve düzeyli sohbetlerin lüks sayıldığı sanal ortama birkaç boy büyük geliyorduk ikimiz de.
Bana göre de sonu mutlulukla noktalanacak buluşmalar için doğru adres değildi sanal âlem. Ama yaşadım ve gördüm ki, yanlış adreste de doğru insanı bulmak mümkünmüş.
Nereye kadar gidecekti böyle? Nereye kadar gidebilirdi Bitmişti aslında, uzatmaları oynuyorduk. Uzatmanın da bir sonu olmalıydı ama.
Bu kadar azalmışken, nasıl yaşayacağım ben?
Toprağın altına bıraktığım yalnızca onun bedeni değil. Beni, benden pek çok parçayı da beraberinde gömdüm oraya. Tek kolum kaldı geriye; tek bacağım, tek gözüm, tek kulağım Yarım insanım bundan sonrasında. Benim diğer yarımdı o!
Bırak da benimle ve duygularımla ilgili saptamaları ben yapayım.
Tanrı’nın bana verdiği en büyük lütufsun sen! Yaşamım boyunca çektiğim sıkıntıların üzerine verilmiş ödülsün, ödülümsün
Boğazına gelip oturan düğümle savaşacak gücüm yok.
Kendim gibi davranmayı öğrendim sayende. Çevremdekileri farklı gözlerle değerlendirmeyi Yaşar gibi yapmadan yaşamayı. Eller ne der, kaygısıyla yaşamıma yön vermemin gereksizliğini. Farkında bile olmadın belki ama, satır aralarında bunları aşıladın bana.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir