İçeriğe geç

Çamaşırcının Kızı Kitap Alıntıları – Orhan Kemal

Orhan Kemal kitaplarından Çamaşırcının Kızı kitap alıntıları sizlerle…

Çamaşırcının Kızı Kitap Alıntıları

Doğanlar hiç ölmese İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi?
Çocuk çiçeğe benzer. iyi hava, bol güneş
Her şey geçer. Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış.
Bu zamanda sağ gözden sol göze fayda yok.
Bu gençlik, bu güzellik geçicidir.
Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?
Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış. Hepimiz faniyiz.
Ben diyorum bayram haftası, sen diyorsun mangal tahtası!
“Milletin belini tekmil bu harp büktü efendi Çoluğu, çocuğu nasıl geçindirirsin Ekmek fırladı arslanın ağzına Kazancın az, ekmek, et, bulgur, pirinç şu kadara Şeker dersen beş yüz kırk beş Bir dert ki deme gitsin ”
“Buna da zam oldu,” dedi. “Nereye varacak bu zamların sonu bakalım ”
Herkes kendi dünyasında
Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş
Sonra gene biliyordu ki, harama uçkur çözer, denk getirdi mi çalar çırpar, esrar, afyon, eroin satar, kullanırdı ama, dinine Allahına da bağlıydı.
Ne diye birbirimizin kalbini kıralım şu fani dünyada be evladım?
Gün geçtikçe ev sahipleri kiraları arttırıyorlardı. Arta arta nereye gidecekti bilinmez. Kiracıları düşünen yoktu. Eskiden Allah düşünürmüş, şimdi şimdi kul kendi düşünmeliydi kendini.
Nesil azmaz. İnsan nesline çeker
Nereye varacak bu zamların sonu bakalım
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş
Bu zamanda sağ gözden sol göze fayda yok..
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bütün neşesi uçup gitmişti.
[ ]herkes kendi dünyasında
İstiyordum ki daha sık, daha uzun baksın, bir şeyler sorsun
Yüreğinde bir umut. Gözleri parlamaya başladı.
Yalnız kalınca kendi kendime bir hayli güldüm.
Gemisini kurtaran kaptan, devir o devir.
Ağzını açıp da bir şeyler söyleyecek olsa ağlayabilirdi. Hem de hüngür hüngür.
Başkasına benzemezdi o, yalan söylemezdi, aldatmazdı.
Bol güneş, mavi deniz, bulutsuz masmavi gök
Kırpışan yıldızların altında deniz uslu uslu yatıyordu.
Mahalleye lacivert bir akşam inmişti.
Köşe başlarındaki ampullerin pırıl pırıl kıpırdandığı serin bir akşam.
İnsan kendinden beterini görünce şükrediyor Allah’a.
Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş
Ölümden değil, ölmekten korkuyorum asıl! Ama sonu ne? Hiç. Herkes ölecek. Biliyorum ama gene de ölüm kötü şey. Ama lazım. Doğanlar hiç ölmese İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi?
Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş
Her şey geçer. Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış. Hepimiz faniyiz.
İnsan apartmana taşınmak, yeni bir manto sahibi olmakla çalım mı satmalıydı?
Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş ”
Allah bizi fakir yaratmış!
Elektrikleri aramızda bırakıp dalıyoruz yıkık duvarların harap karanlığına. Yukarda aysız gökyüzü, donuk yıldızlar. Havada gübre kokusu.
Geceleri deniz çok korkunç oluyor. Karanlık sonra Ölümden değil, ölmekten korkuyorum asıl! Ama sonu ne? Hiç. Herkes ölecek. Biliyorum ama gene de ölüm kötü şey. Ama lazım. Doğanlar hiç ölmese İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi?
“Sanki yemiyorlar mı?”
“Yiyorlar, doğru .
“Allah bizi fakir yaratmış! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var! Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin ben de çirkinim, daha bir diyeceğin var mı?”
Gazyağı kuyruğu, kadınlı erkekli, çoluklu çocuklu tek sıralık bir dizi halinde yapılan caddeye kadar uzamıştı. Kuyruğun en sonuna girdi. Sarı boyalı, kocaman gazyağı arabası gelmemişti daha Her kafadan bir ses çıkıyor, parti tutanların arada sert çekişmesi ses kalabalığını bastırıyordu.
Gün geçtikçe ev sahipleri kiraları artırıyorlardı. Arta arta nereye gidecekti, bilinmez. Kiracıları düşünen yoktu. Eskiden Allah düşünürmüş, şimdi şimdi kul kendi düşünmeliydi kendini.
“Yoksa birine mi vurgunsun?” dedi.
Ayten yıldız ışığında mavi mavi gülüverdi.
“Boş ver. Gençsin, güzelsin, bir erkeğe kul olunacak devir mi? Et on liraya bulunmuyor, fasulye, pirinç, ayakkabı, elbise ona keza. Hem ne çıkar birini sevmekten?
Ölümden değil, ölmekten korkuyorum asıl! Hiç. Herkes ölecek. Biliyorum ama gene de ölüm kötü şey. Ama lazım. Doğanlar hiç ölmese İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi?
Sahi yemiyorlar mı?
Nesil azmaz. İnsan nesline çeker.
“Pişti”de çaylar gene onda kalınca, Allahlı kitaplı bir gamato salladı kahvenin rutubetli alacakaranlığına.
Doldur şu çaydanlığı anasını satayım
“Bu gözün niye böyle oldu?”
Bütün neşesi uçtu gitti.
“Babam ” dedi, “bir gece, sarhoştu gene, sopayla vurdu, sonra hastahaneye kaldırmışlar, doktor bıçakla oyup çıkarmış ”
“Canın çok yandı mı?”
“Haberim olmadı ki, bayılmışım. Bir ayıldım karyolada yatıyorum
Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş
-ne var ?
-ödeşelim!
-neyi ?
-simidi
-yarım simide ha ?
***
()
Bol güneş, mavi deniz, bulutsuz masmavi gök Hoşuna gidiyordu bütün bunlar.
Mahalleye lacivert bir akşam inmişti. Köşe başlarındaki ampullerin pırıl pırıl kıpırdandığı serin akşam..
Umutsuzluğun, hasretin gölgesi yayıldı bu sefer de yüzüne.
( )
Ne diye birbirimizin kalbini kıralım şu fâni dünyada be evlâdım
”Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş.. ”
Bir liram olsa, hepsine çikolata alsam, yesem, yesem, yesem
Halbuki insan ölünce vücudu da, ruhu gibi duman olup uçmalı!
bu zamanda babadan evlada, sağ gözden sol göze fayda var mı?
Vay anasını. Senin gibi bir sevgilim olsa ”
“Ne yapardın?”
“Ölürdüm yoluna be!”
Onu kimseye değişmem ama ”
“E?”
“Boş veriyor bana artık.”
Umutsuzluğun, hasretin gölgesi yayıldı bu sefer de yüzüne.
“Niye boş veriyor? Herhalde bir orospuluk yaptın çocuğa.”
Gemisini kurtaran kaptan, devir o devir.
Neydi o eski mahalle Herkesin gözü üstünde. Yeni bir şey giyemezsin, birisiyle konuşamazsın. Ama şimdi? Apartman. Bir katta oturan öbür kattakileri tanımıyor. Sabahleyin bir çıkıyorum, taa sabaha karşı
Dayan maden kömürüne, soba har har har Fora Allaaaah ”
“Bakalım piyango hangisine çarpacak ”
“Hangisine çarparsa Allah yardımcısı olsun.”
Ölümden değil, ölmekten korkuyorum asıl! Ama sonu ne? Hiç. Herkes ölecek. Biliyorum ama, gene de ölüm kötü şey. Ama lazım. Doğanlar hiç ölmese İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi?
Çocuk çiçeğe benzer. İyi hava, bol güneş ”
“Sonra?”
“Sonrası sinema ”
Ama sonu ne? Hiç. Herkes ölecek. Biliyorum ama, gene de ölüm kötü şey. Ama lazım. Doğanlar hiç ölmese İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi?”
“Sanki yemiyorlar mı?”
“Çok siyasisiniz maşallah Sezersiniz hile esen rüzgârdan!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir