İçeriğe geç

Nasıl Yapmalı 1. Cilt Kitap Alıntıları – Nikolay Gavriloviç Çernişevskiy

Nikolay Gavriloviç Çernişevskiy kitaplarından Nasıl Yapmalı 1. Cilt kitap alıntıları sizlerle…

Nasıl Yapmalı 1. Cilt Kitap Alıntıları

Seni hiçe sayanların önünde saygıyla eğiliyorsun ya; öyleyse benim önümde de eğil.
Hey gidi Bay Kirsanov ve hey gidi Bay Lopuhov! Bu dünyada neye iyi deneceğini hâlâ anlayamamışsınız! Anlayamamışsıniz, çünkü baksanıza sizin, Bay Kirsanov, kızın güzel mi çirkin mi olduğunu ne sorduğunuz var, ne de soracağınız! Size gelince Bay Lopuhov, işin bir de böyle bir yanının olabileceği aklınızın ucundan bile geçmiyor. Bay Kirsanov ise, “Iyi de, kardeşlik, ona mürebbiyelik bulma işine kendini böylesine adadığına göre, besbelli kıza âşıksın?’ falan gibi bir şeyler söylemiyor. Lopuhov da, “Nasıl diyeyim kardeşlik, kız bayağı ilgimi çekti,’ gibi bir şeyler söylemeyi düşünmüyor. Belki bunlardan söz etmeye istek duymuyor, ama olsun, yine de arkadaşının aklına gelebilecek böyle bir düşünceyi önlemek bakımından, “Sakın ona aşık olduğumu falan sanma Aleksandr,’ gibi bir şeyler söylemeye de gerek duymuyor. Gördüğünüz gibi, bir insanın kötü bir durumdan kurtuluşu söz konusu oldu mu, o insan güzelmiş, hatta dünya güzeliymiş, ya da çirkinmiş falan gibi şeyler asla akla gelmiyor. Hele hele aşkmış, meşkmiş, böyle şeylerin kimsenin aklının ucundan geçmediğini söylemeye gerek yok. Böyle bir şeyin düşünülebildiğini bile düşünecek insanlar değil onlar
İnsanoğlu böyledir işte, herkes için genelgeçer kuralların kendisi söz konusu oldu mu işlemeyecegini sanır, kendinin özel ve ayrıcalıklı bir durumu olduğunu düşünmeyi sever.
Senin şu düşündüğün şeyleri düşünmek artık zor değil Veroçka. Ama herkes bu düşüncelere senin yaptığın gibi yüreğinde yer vermiyor. Sense bunlara yüreğinde yer veriyorsun.
Bunların “metres” olarak gerçekleşemeyeceği ortaya çıkınca, “Ne yapalım, madem öyle, karım olarak gerçekleşsin,” demeye başladı. Ne fark ederdi yani! Önemli olan sıfatlar değil, pozisyonlardır, yani sahip olma olayı. Ah, ne iğrenç! Ne iğrenç “sahip olmak”! Ne demek bir insana sahip olmak! Bu ne cesaret! İnsan bir sabahlığa, bir terliğe sahip olabilir
Ya birer kukla olan kötülerin durumu ne olacaktır o zaman? Ben onlara acıyorum.
Onlar başka kuklalarla oynayacaklar. Ama bu başka kuklalar artık kimseye zarar veremeyecekler. Kendilerine benzeyen çocukları da olmayacak onların. Bütün insanlar insan olacak artık. Ben de onların çocuklarına insan olmayı öğreteceğim.
Acı çekmeye vakit mi kalır sanki insana?
Aman Tanrım, biz ne zavallı insanlarmışız böyle!
Evlenmek? Boyunduruk yani? Kör inançların boyunduruğu?
Insanlar durmadan bir yönü zorluyorlar, çünkü kimse onlara, ‘hey kardeşler. biraz da öbür yanı deneyin’ demiyor.
İşte insan böyle durumlarda iradesine hakim olmalı İradeliyim Her şey geçecek Geçecek elbet
Fransızca bir şarkı mırıldanıyordu Şarkısı yaşam ve umut doluydu.
Bu küçük şarkıda; Biz yoksuluz deniyordu. Ama emekçiviz. Güçlüdür ellerimiz, kollarımız. Eğitimsiziz ama aptal değiliz. Aydınlık isteriz. Öğrenmeye başlayacağız. -Bizi. bilgi kurtaracak. Çalışacağız. Bizi emeğimiz zengin kılacak. Ve işler yürüyecek, yaşayan görecek.
Sadece ret cevabını almaktan hoşlanmadığı için, bir kadını sever gibi görünenler gerçek bir sevgi ile kadına bağlanamaz.
Kişiliksiz insanlar için, “korkmuyorum, oh ya, ben de varım, ben de karakter sahibiyim” sözü, onları baştan çıkaran ezeli düşüncedir.
“Sevmeden öpmektense öl, daha iyi!”
Akıl gibi sermaye olamaz!
Gerçek kendisine hizmet eden yazarın kusurlarını bağışlar.
Önsöz’den
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Kadınları özgürleştirme derecesi, ülkenin genel özgürlük derecesinin bir ölçüsüdür.”
Fourier
‘Önsöz Yerine’den
Düşmüşlüğümün gerçek nedenini bilir misin? Tembelliğe hiçbir iş yapmamaya alıştığım için, lükse alıştığım için, başkalarının desteği olmadan tek başıma yaşayamadığım için, başkalarını gereksediğim için. Rezilce dalkavukluk yaptığım, hiç istemediğim şeyleri yapmak zorunda olduğum için düşmüş bir insanım! Yok olmak budur, düşmüşlük buna denir!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
«Ama nasıl olur? Daha dün, sevmeden öpmektense öl, diyen siz değil miydiniz?,,
«Sevgili yavrum, bunu size heyecanla söyledim. Heyecan sırasında bu sözler iyidir ve yerindedir. Ama ah, yaşam madde ve çıkardır!»
Sonra bakıyorum ve acıyorum. Kafanda o denli boş, hiçbir işe yaramayan düşünceler, bilgiler var ki. Sen bu yüzden hem zayıf düşüyorsun, hem de kötü oluyorsun.
Geçmiş günleri anımsatan yerlerden uzak durmak hepsinden iyidir.
Beni özgürlüğüme kavuşturuyorsun !
hareket gerçekliktir, çünkü hareket yaşamdır, gerçeklikle yaşam aynı şeydir. Yaşamın en temel öğesi emek olduğuna göre gerçekliğin de en temel öğesi demektir; gerçekliği en şaşmaz biçimde belirleyen şeyse onun akla dayalı oluşudur
Özgür ve mutlu bir insan olmak neden tuhaf olsun! Böyle bir istek duymak ne müthiş bir buluş, ne de göz kamaştırıcı bir kahramanlıktır. Asıl tuhaf olan, Veroçka , bu isteği duymayan insanların var olması.
Herkes, nasıl ayrı bir odasının olmasını isterse, iç yaşamında kimsenin burnunu sokamayacağı ayrı bir köşeciğinin bulunmasını da ister. Ama gelişmemiş insanlar ne sizin ayrı odanızı, ne de iç yaşamınızdaki özel köşeciğinizi umursarlar.
Kitaplar ölüyü canlandırmaz, bir budalayı akıllı, bir aptalı zeki yapmaz. Zekâyı canlandırır, keskinleştirir ve bilgi açlığını giderir.
Fazla gözyaşı yok bende. Olanı da daha önemli olaylar için saklamayı tercih ederim.
Ayaklarının dibindekini göremiyorsun ve gökyüzünde olup bitenleri bilebileceğini sanıyorsun.
-Sahip olmadığı bir şeyi ver ona.
-Ne gibi ?
-Gülmesi için iyi bir neden.
Kış ortasında sonunda anladım ki içimde yenilmez bir yaz varmış.
Fotoğraflar zamanı aldatır, ruhu bir karton parçası üzerinde öylesine saptar bırakır.
Göğe doğru tükürme, suratına geri gelir.
Önce kendine sonra başkalarına karşı iyi ol.
Bir insan, tiksindiği bir insanla aynı
şehirde yaşamaktan dahi nefret edebilir.
Özgürlük kişinin sorumluluklarını kendi başına yüklenmesidir.
Her anne çevreye annelik ışığı saçamaz, oysa dünyada her çocuk o ışıkla yıkanmak için yanıp tutuşur.
Cahil kendisinin düşmanıdır, başkasına nasıl dost olabilir.
Hak eşitliği olmadan yürek temizliği de olmaz.
İyi yürekli ve akıllı kimseler, dünyada herkesin, hep birlikte iyi yaşamaları gerektiğini kitaplarinda yazdilar.
Bağımlı (Bağımlı ayrı bağlı ayrı bir anlam ifade ediyor) insanlar bıkmak, doymak bilmezler. Doygunlukları geçicidir ve ancak bir kaç saat sürelidir.
Gelişmemiş insanlar başkalarının
iç yaşamına pek az saygı gösteriyorlar.
Ben aşık olmamak zorundayım. Sizi sevmem demek, elimi kolumu bağlamam demektir.
Tilki uzanamadığı üzüme koruk dermiş.
İnsan yalnız rahatsız edilmediği zaman mantıklı düşünüyor, kızdırılmadığı zaman akıllıca kararlar alabiliyor.
Bizi iyice inandırabilmek için neler uydurdun! Doğrusu güzel uydurdun, görmediğin şeyleri bile güzel anlattın.
Çok teşekkür ederim, efendim. Kendiniz suçlu olduğunuz halde nasıl olduysa bağışlayan da siz oldunuz.
Çocuklar gereksiz ve dolambaçlı sözleri sevmezler, konunun en can alıcı yerine
cup diye tam ortasından dalarlar.
İnsanda ben’in ön planda geldiği ne kadar doğru! Kendimle başladım, kendimle bitirdim. Üstelik de ‘fedakârlık’ deyip başladım. Sahtekârlığa bak sen!
Aptal olmayan dürüst insanları yalnız başlarınayken dünyada kandıramazsınız.
Başkalarını aldatmada ulaştığı yetkinliği, kendisinin aldatılmasına zırh yapabilmiş insanlar pek azdır. Ama yalnızca yüreklerinin temiz olması ile bu tehlikeden kendilerini korumuş insanlar pek çoktur.
Ah, ne iğrenç. Ne iğrenç “sahip olmak”! Ne demek bir insana sahip olmak! Bu ne cesaret. İnsan bir sabahlığa, bir terliğe ancak sahip olabilir.
Bir insan düşünce dürüstlüğünü ancak 25 yaşına kadar koruyabilir.
Hayatta rahat edenler namussuzlarla kötülerdir.
Madem gevezeliğe düşkünsün,
daha ilginç bir konu bulsana.
Her zaman şaştığım bir şey olmuştur, insanlar neden başkalarına karşı çok naziktir? Aile içindeki davranışlarından çok daha farklı, nazik, güzel görünmek ister başkalarına, neden? Kendinden olanları, kendi ailesinden olanları daha çok sevdiği halde insan niye onlara kabadır, kötüdür de başkalarına karşı ince, sevecen ve iyidir.
Lüks rezilliktir. Kaç, kaç bunlardan.
İnsan ancak eşit olduklarının yanında tümüyle özgürdür.
Kişiliğini bütün münferit heveslerinden, tutkularından üstün tutmalısın. İnsan doğası ile ilgili pek çok şeyin düğümü buradadır ve buna kısaca dürüst olmak denir. Dürüst oldun mu gerisi kolay.
Sadece ret cevabini almaktan hoşlanmadigi için, bir kadını sever gibi görünenler gerçek bir sevgi ile kadına bağlanamaz.
Doğa müthiş bir akılla donatmıştır kadını. Toplum bu aklı elinin tersiyle itmekte, ezmekte, yok etmektedir.
İnsanlara karşı böylesine kötü olduğun için sana dargınım; oysa insanlar sensin: Bu durumda nasıl oluyor da kendine karşı böylesine kötü olabiliyorsun? Sana karşı ileri geri konuşmamın nedeni bu. Ama senin kötülüğün, kafanı yerinde kullanmayışından kaynaklanıyor, bu bakımdan da sana kızarken sana yardım etmek zorundayım.
Kafa vurarak duvar delinmez.
Özgür ve mutlu bir insan olmak neden tuhaf olsun! Böyle bir istek duymak ne müthiş bir buluş, ne de göz kamaştırıcı bir kahramanlıktır. Asıl tuhaf olan, Veroçka, bu isteği duymayan insanların varolması.
“Gogol’un postacısı bile senden daha akıllıdır.” Yazarın Gogol’u öykündüğünün kanıtı!
fedakârlık diye bir şey yoktur, hiç kimse fedakârlık yapmaz; sahte bir anlayıştır bu, herkes kendisi için en iyisi neyse onu yapar.
Örneğin aklı aşkta oynaşta olan adam hemen anlaşılır. Nasıl mı? Erkeğin, kadının dekoltelerinin derinlerine bakmasından.
Ah, yoksulların, yoksulluğun olmadığı bir dünya ne güzeldir?
Aşkta huzursuzluk, kaygı, aşkın kendisi değildir. Eğer huzursuzsan, kaygılıysan, tedirginsen, bir şeyler olması gerektiği gibi değil demektir, yanlış yapılmış demektir. Yoksa aşkın kendisi neşe, sevinç doludur; kaygılardan, tedirginliklerden uzaktır.
Canın ne isterse yapmak, içinden geldiği gibi yaşamak, kimseden bir şey istememek, kimseden bir şey istemek durumunda kalmamak! Ben işte böyle yaşamak istiyorum!
Sevgi bambaşka bir şeydir. Red cevabı almaktan hoşlanmadığı için kadını sever görünenler kadına gerçek bir sevgi duyamazlar.
Reddedilme, sahip olma isteğini alevlendirir.
Hayatın kendi gerekleri vardır ve bunlar da hesap kitap üzerinedir.
Sevmeden öpmektense, öl daha iyi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir