İçeriğe geç

The Untouchables Kitap Alıntıları – J. J. McAvoy

J. J. McAvoy kitaplarından The Untouchables kitap alıntıları sizlerle…

The Untouchables Kitap Alıntıları

insanların bıraktıkları izler, genellikle yara izlerdir.
her canlı ölür. bu hayatın değiştirilmesi mümkün olmayan, acı verici kanunudur.
krallar krallıkları için, çılgınlarsa alkışlanmak için öldürürler.
yakışıklı ve zenginler. tek kusurları katil olmaları.
eğer ortada bir cinayet yoksa, sessizlik asla cevap olarak kabul edilemez.
yaşlı adamlar savaş ilan eder ama dövüşe ve can verenler hep gençlerdir.
“ Cinayet , patates cipsine benzer , Asla bir taneyle yetinilmez”
Children aren’t coloring books. You don’t get to fill them with your favourite colors.
Being powerful is like being a lady if you have to tell people you are, you aren’t.
Sometimes in order to win, you have to lose.
Bu bir oyun değil. Söz konusu olan ailemiz ve aile, her şeyden üstündür
Sadakatin sadece kendine olmalı. Sadece kendini sevmelisin. Seni, senden başka hiç kimse koruyamaz. Hayatta tek başınasın!
Karımı seviyorum. Onun, Tanri’nin bana armağanı olduğuna inanıyorum ama
Annem beni hayatın gerçeklerinden koruyor, babam ise beni bunlarla tehdit ediyor.
-Quentin Crisp
Yalancı olmak, kendi yalanlarınıza inanmayı gerektirir. Bu kadar basit. İnanacağınız yalanlar söylediğiniz zaman, bütün dünya da sizin gibi yalanlarınıza inanır.
Seçimler, özlerinde bir popülerlik yarışmasından başka bir şey değildir. Halk için ne kadar para harcadın? Karşılığında ne aldın? Ailen, ideal bir Amerikan ailesi mi? Amerikan futbolu oynayabilir misin? Beatles’ı sever misin? İnsanlar her ne kadar önemli konularla ilgilenirmiş rolü yapsalar da onlar için asıl önemli olan bunlardır. Ve bu konularda insanları kolayca kandırmak mümkündür.
“Look like the innocent flower, but be the serpent under it.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Sometimes you have to pick the gun up to put the gun down.”
Korku, insanların doğasında vardır. İnsanlar, içgüdüsel olarak korkar ve durmaları gerektiğini bilirler. Bence insan ırkının devamlılığını sağlayan da bu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Mutluluk ve melankoli arasında ancak ince bir bıçak kadar mesafe vardır
– Virginia woolf
Sadakatin sadece kendine olmalı. Sadece kendini sevmelisin. Seni, senden başka hiç kimse koruyamaz.
Korku, insanların doğasında vardır. İnsanlar, içgüdüsel olarak korkar ve durmaları gerektiğini bilirler. Bence insan ırkının devamlılığını sağlayan da bu.
İnsanların sevgisi, parayla satın alınamaz.
Dünyanın kanunu bu. Kimileri yener, kimileri yenilir. Eğer herkes yerini bilir, ona göre davranırsa dünya çok daha güvenli bir yer olur. Bu tamamen insanların sınırlarını bilmeleriyle doğru orantılı.
Akıllı olanlar, arka planda kalmaktan nefret ederler.
Çocuklar boyama kitabı değillerdir. Onları en sevdiğiniz renklere boyayamazsınız.
“Sadakatin sadece kendine olmalı. Sadece kendini sevmelisin. Seni, senden başka hiç kimse koruyamaz. Hayatta tek başınasın!”
Onun kahkaha atmasına bayılıyordum. Kahkahası, ruhuma işleyen serin bir rüzgar etkisi yapıyordu.
Elini okşarken gözüm parmaklarımızdaki alyanslara takıldı. Bütün bu yaşadıklarıma inanmakta zorluk çekiyordum. Evlenmiştim, hamileydim ve kocama aşıktım. O eski Mel nereye gitmişti? Babam hayattayken ona bile onu sevdiğimi söyleyemezdim ben. Hatta ona karşı duygularımın sevgi mi yoksa saygı mı olduğundan hiçbir zaman emin olamamıştım. Ama şimdi Liam beni yumuşatmıştı ve bu yumuşamadan hiç şikayetçi değildim.
Bazen şehrin karmaşasından uzaklaşmak bile cennete gitmiş gibi hissettirir.
Burada, bir avuç dolusu katille aynı odadaydım ve ben de onlardan biriydim. Ben bir Callahan’dım. Tanrı, bu ailenin yoluna çıkmaya kalkanların yardımcısı olsun.
Bence zırhın ardındaki gerçek adamı görmeyi başarabilirsek dokunulmaz olmadığını da görürüz. Dokunulmaz olmak, bizim gibi insanların diğerlerini sindirmek için uydurduğu bir yalandan başka bir şey değil. Herkesin bir yumuşak karnı vardır.
İlişkimiz yeni bir aşama kaydetmişti. Artık birbirimizin gözlerine bakıp düşüncelerimizi okuyabiliyorduk.
Alt basamaktan yukarı bakmak işe yaramaz. Kendinizi basamakları çıkmaya zorlamanız gerekir.
Her şey ortada değil mi? Karım beni iki haftada bir öldürmeye niyetlendiğine ve teşebbüslerinin bazıları ciddi bir kavgaya dönüştüğüne göre dövüşte ustalaşmaktan başka çarem yok.
Benim hayatım zaten basit. İstediğimi alırım ve bunu yapana kadar yoluma çıkacak olursan seni yeryüzünden siler, ardından seninle aynı DNA’yı paylaşanların peşine düşerim. Bu kadar basit.
Bu, bu gece bana aşık olduğunu beşinci söyleyişin. Sen de biliyorsun ki ne haltlar karıştırdığını öğrendiğim anda gözümü bile kırpmadan seni geberteceğim.
Tanrı’nın her günü şikayetler edip, mızıldanıp duruyorsun ve buna rağmen ertesi sabah yatağından sapasağlam kalkabiliyorsun. Bu, şansından ya da Tanrı böyle istediğinden değil, aileden olduğun için böyledir. O dilini henüz koparmamış olmamın tek nedeni de aileden olman. Hayattasın, çünkü sevmeye başladığım ağabeyim, ne yazık ki sana aşık olacak kadar aptal biri. Yıllardır sana konuşma hakkı tanındı ama şimdi bu hakkı senden alıyorum.
Dünyanın kanunu bu. Kimileri yener, kimileri yenilir.
Büyük aşk, sonunda her zaman büyük acı getirir. İşte, bu nedenle sürekli Liam’dan önce ölmek için dua ediyorum.
Gömleğimin kollarını sıvarken, Seni öldürmeyi planlıyorum, dedim.
Tamam, efendim.
Bunu yapmamam için bana bir neden ver.
Çok sarhoştum, hatırlamıyorum, dedi. Ve gerçekten iyi bir pilotum.
Bir kez öldürdükten sonra kolaydır. Her seferinde daha da kolaylaşır. Dünyanın kanunu bu. Kimileri yener, kimileri yenilir. Eğer herkes yerini bilir, ona göre davranırsa dünya çok daha güvenli bir yer olur. Bu tamamen insanların sınırlarını bilmeleriyle doğru orantılı.
Ah, şu duvarların dili olsa da konuşsa! O zaman dünya, bütün kahramanların yalancı olduğu bir hikâyede gerçeği anlatmanın ne kadar zor olduğunu anlayabilirdi.
Greg Olsen
Onlar, para dışında hiçbir kağıttan hoşlanmazlardı.
bu kadar kolay mıdır yani ? Bu derece basit midir? Öldürürsün ve hiç pişmanlık duymazsın. İşte o adam, hayatımı karartan, yıllarca acı çekmeme neden olan o adam burada yatıyor ve ben onu bu hâle getirmenin her anından zevk aldım. Çok kolay oldu. Onu kolayca öldürdüm. Ama ben ondan nefret ediyordum. Her zaman bu kadar kolay mıdır?
Hayır. Haber bültenleri son derece iç karartıcı. İyi akşamlar diye başlıyorlar, sonra akşamı berbat hâle getirmeye kararlı biçimde, ülkenin her yerinde gerçekleşmiş b*ktan olayları anlatıp duruyorlar.
Hayat bir acı yumağı olsa da yaşamayı seviyorum ve bana verilen yaşama şansını korumak için elimden geleni yapacağım.
Çok güzel olmuşsun.
Biliyorum. Hadi, şimdi bu herifler bizi vergi kaçakçılığından tutuklamadan önce gidip kalplerini çalalım.
Liam bir kahkaha atıp beni yanağımdan öptü. Bizi tutuklamaya çalıştıklarını görmek isterdim doğrusu.
Evlenmiştim, hamileydim ve kocama âşıktım. O eski Mel nereye gitmişti? Babam hayattayken ona bile onu sevdiğimi söyleyemezdim ben. Hatta ona karşı duygularımın sevgi mi yoksa saygı mı olduğundan hiçbir zaman emin olamamıştım. Ama şimdi Liam beni yumuşatmıştı ve bu yumuşamadan hiç şikâyetçi değildim.
Mel, namluları bize dönük silahlara bakarak, Biz cehennemden geldik, unutma, diye homurdandı. Eğer ateşten doğduysan, ateş sana zarar veremez.
Burada, bir avuç dolusu katille ayni odadaydım ve ben de onlardan biriydim. Ben bir Callahan’dim. Tanrı, bu ailenin yoluna çıkmaya kalkanların yardımcısı olsun.
O, aşk kadını degil, tam tersi aşka ve duygulara karşı mücadele eden, bunlari zayıflık olarak gören bir kadindi. Hiç sevgi görmemiş bir insanin başkalarına sevgi göstermesi nasil beklenebilir ki?

Liam Callahan

İç dünyalarında, toplumsal kuralları umursamayanlara ithaf edilmiştir. Onları gayet iyi anlıyorum.
Tanrım, korkarım senin gerçekten sapkın bir mizah anlayışın var.
Kural 44 : Aile ailedir. Beğensen de beğenmesen de.
Alt basamaktan yukarı bakmak işe yaramaz. Kendinizi basamakları çıkmaya zorlamalısınız.
– Vaclav Havel
O, aşk kadını değil, tam tersi aşka ve duygulara karşı mücadele eden, bunları zayıflık olarak gören bir kadındı. Hiç sevgi görmemiş bir insanın başkalarına sevgi göstermesi nasıl beklenebilir ki?
Biz Callahanlarız ve asla geç kalmayız. Sadece diğerleri erken gelmiştir. Erken gelenler bizi beklemek zorundadırlar.
“Alt basamaktan yukarı bakmak işe yaramaz. Kendinizi basamakları çıkmaya zorlamanız gerekir.”
“Cezalandırılmayan her cinayet, sıradan insanların can güvenliklerine vurulmuş bir darbedir.”
“ Seni ilk öptüğümde Bacağımdan Vuruldum , ilk defa Seviştiğimizde kolumdan vuruldum , sanırım beni kanlı seviyorsun, Bayan Callahan
Sadakatin sadece kendine olmalı. Sadece kendini sevmelisin. Seni, senden başka hiç kimse koruyamaz.
Onsuz bir hayatı göze alamazdım.Vücudum taşıyamayacağım kadar ağırlaşmıştı.Sanki bütün dünya üzerime çökmüş gibiydi.
Karım her zaman istediğini elde etmeyi bilir. Onu deli gibi sevdiğim için çok şanslı. Neden bilmiyorum, belki de aklımı kaçırdım ama onu kelimelerle anlatamayacağım kadar çok seviyorum.
Hiç sevgi görmemiş bir insanın başkalarına sevgi göstermesi nasıl beklenebilir ki?
Her şey ortada değil mi? Karım beni iki haftada bir öldürmeye niyetlendiğine ve teşebbüslerinin bazıları ciddi bir kavgaya dönüştüğüne göre dövüşte ustalaşmaktan başka çarem yok
Büyük aşk, sonunda her zaman büyük acı getirir.
Sadakatin sadece kendine olmalı. Sadece kendini sevmelisin . Seni ,senden başka hiç kimse koruyamaz.
Birine karşı bu derece açık olmak hiç alışkın olmadığım bir şeydi. Birine tamamen güvenmek ve bunun sonucunda tüm duvarlarımı yıkmak, bugüne dek yapmamış olduğum bir şeydi.
Biz bu noktaya nasıl geldik ? Ne zaman aşık oldum ben ? Ve neden aşık olduğumu bilmek beni rahatsız etmiyor ?
“Bu romanı neden tekrar okuyorsun ?”
“Çünkü bu bir klasik.”
“Ama okuyabileceğin daha pek çok klasik var.Neden bu ?”
“Dinle Bay Callahan, Aşk ve Gurur,benim aklımı başımdan alan zamansız bir romantik klasik.”
Yanılıyorsun bebeğim! diye bağırdı. Sen benimsin! Sürekli bana ,sadece kendine ait olduğunu hatırlatmaya çalışıyorsun ama bu saçmalıktan başka bir şey değil! Soyadımı taşıyorsun ve bana aitsin! Ben de sana aitim. Bunu bir an önce o kalın kafana soksan iyi edersin!
“Haber bültenleri son derece iç karartıcı. İyi akşamlar diye başlıyorlar, sonra akşamı berbat hale getirmeye kararlı biçimde, ülkenin her yerinde gerçekleşmiş boktan olayları anlatıp duruyorlar.”
Bizim için aile her şey demekti ama aynı zamanda bizi mahvedecek tek şey de aileydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir