İçeriğe geç

Beşyüz Hadis-i Şerif Kitap Alıntıları – Ömer Nasuhi Bilmen

Ömer Nasuhi Bilmen kitaplarından Beşyüz Hadis-i Şerif kitap alıntıları sizlerle…

Beşyüz Hadis-i Şerif Kitap Alıntıları

İnsanların en çok ibadet edeni onların, Kur’anı en çok okuyanıdır. İbadetin en faziletlisi duadır.
Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sev, iste.
(Taberani, Süyuti)
Allah katında amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.
(Buhari, Müslim)
Senin en şiddetli düşmanın, iki tarafın arasında bulunan nefsindir.
(Münavi, Künuzül-Hakaik,nr. 803)
Zalimin rüstei ikbalini bir ah keser
Manii rızk olanın rızkını Allah keser
İslamiyet insanlar arasında Irklar ve nesepler cihetiyle bir fark gözetmediği içindirki az bir müddet içinde fevkalâde tevessü etmiş, cihanın her tarafında parlamaya başlamıştır. Afrika çöllerinde yaşayan zencilerin birçoklarının din-i İslami kabul etmeleri sebeplerinden biri de İslamiyetin kendilerine bir hakaret nazarıyla bakmaması onları da Sair insanlar ile müsafi tutmuş olmasıdır.
Bir erkek, yabancı bir kadınla yanında bir erkek mahremi bulunmadıkça tenha bir yerde asla beraber bulunmasın, bir kadın da yanında zimahremi bulunmadıkça sefere çıkmasın.
Herkes ne için yaratılmış ise ona müyesser olur.
Adem oğullarından her biri haddizatında ulu bir kişidir. Imdi her erkek kendi ehlinin büyüğüdür, her kadın da kendi hanesinin büyüğüdür.
Kabir azabı sabittir, vakidir. Artık buna inanmayan muazzap olacaktır.
Gereksiz latifelerden kaçınınız. Çünkü bu, müminin behasını (yani şeref ve şanını) giderir.
Maslahata yarayan bir yalan, fitne koparan bir doğru sözden iyidir.
Okuyacağınız nutuklar faydalı ve özetlenmiş olsun. Sözlerinizin sonu, evvelini unutturmasın.

Hz. Ömer (r.a)

Hasta olanlar, en tatlı suları acı buldukları gibi ruhen hasta olanlar da en faydalı, en doğru sözlerden müteessir olurlar, neşeleri kaçar.

Not: Hadis kitabında yer almakla beraber, bu cümleler hadis değildir. Bir hadisin izahı için yazılmıştır.

Şüphesiz ki Allah Teala, kulunun üzerinde, nimetinin eserinin görülmesini sever.

Hadisi Şerif (Tirmizi, Ahmed b. Hanbel)

Bir iş, ehlinden başkasına bırakıldığı zaman kıyameti bekle.

Hadisi Şerif (Buhari, Ahmed b. Hanbel)

Şiir bir sözdür. Bunun güzeli güzeldir, çirkini de çirkindir.
Şarap içen, şahıs, tevratta da, incilde de, Kur’anı Mübinde de melundur.
Gönüllerinizi vakit vakit dinlendiriniz, rahat ettiriniz.
Hadis-i Şerif; Şüphesiz ki Allah Teâlâ kulunun üzerinde, nimetinin eserinin görülmesini sever.

Allah Teâlâ kullarına hayat bahsetmiş, akıl ve zekâ vermiş, devlet ve servet vermiş ve daha nice lutuf ve ihsanlarda bulunmuştur. Artık kullara düşen görev, bu kendilerine verilen nimetlerin değerini bilmektir. Bu nimetlere kavuştuklarını
~ güzel davranışlarla, edebe uygun yeme içmeleriyle, güzel giyinmeleriyle ve üzerlerine düşen vazifeleri hakkınca yerine getirmeleriyle herkese göstermiş olurlar. Bu nimetlerden hem kendileri tatlı tatlı istifade ederler hem de başkalarının faydalanmasına vesile olurlar. Bu nimetlerin şükrü bu şekilde yerine getirilmiş olur.

Cenâb-ı Allah’a ibadet edenler iki kısma ayrılır.

• Bir kısmı, Allah Teâlâ ilah olduğundan dolayı ibadet eder. Bu kısmın ibadet ve taati çok ihlâslıdır. Cenâb-ı Hak’tan başka bir gayelere yoktur.
• Diğer kısmın ise ibadet ve taati, ahiret nimetlerine kavuşabilmek gibi bir gaye içindir.
Şüphe yok ki, birinci kısımdakilerin dereceleri daha yüksektir.

Mesela, bizim için namaz ve oruç birer vazifedir. Biz bu vazifeleri ne için yerine getiriyoruz? Idman için mi, sıhhatimizi temin için mi, yoksa karşılığında uhrevî bir mükafata kavuşmak için mi, hayır hayır biz bu mukaddes ibadetleri Allah’ımızın emrettiği birer kutsal vazife olduğundan dolayı yaparız.
Velev ki karşılığında maddi, manevi hiçbir mükâfat olmasın.
Insan, kendi görünüşüne, servetine değil, sîretine (karakterine, yaşantısına) önem vermelidir. Yine temiz bir kalple, güzel niyetlerle ibadet etmelidir. Bu ibadetleri de Allah rızası için yapıp bunları kendisi için birer mukaddes vazife bilmelidir.
Öldükten sonra uyanmakta ise ne fayda var?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
~ Hadis-i Şerif; Seni, ibadetin sevindirir, günahın üzerse sen kamîl bir mü’minsin.

Ibadet ve taatten, güzel davranışlardan zevk almak ve bunlarla ferahlamak , imanın nurunun kalpte parladığına delildir. Yapılan bir günahtan dolayı hüzünlenmek bir pişmanlık alametidir. Bu pişmanlık ise, tövbenin büyük bir rüknüdür. Bu haller, sahibinin imanındaki kemale işaret eder. Bunun aksine, ibadet ve taatten nefret eden, birtakım kötülükleri seve seve işleyen bir şahıs ise, iman nurundan mahrum demektir. Öyle bir hâlden ise Cenâb-ı Hakk’a sığınırız.

~ Hadis-i Şerif; Allah Teâlâ bir kulu severse, o kulunu dünyada, sizden birinizin hastasını sudan koruduğu gibi korur

Allah Teâlâ sevdiği kullarını dünya nimetlerine düşkünlükten ve nefislerinin şehvetlerine kapılmaktan korur. Tâ ki kalbî, ruhî ve yüksek duygulardan nasipsiz kalmasınlar. Bu ilâhî lutfun bir eseridir.

~ Hadis-i Şerif; Dilini tut, gereksiz şeyler söyleme!
.
Ben sustuğum için bir kere olsun pişman olmadım; fakat söylediğim sözlerden dolayı çok kere pişman oldum.
İnsan önce düşünmeli, ona göre söylemelidir. Sonra pişmanlık fayda vermez.
Biz O’nun yüce zâtını göremiyorsak da O’nun varlığına, kudret ve büyüklüğüne şahitlik edip duran bu eşsiz güzellikleri daima görmekteyiz. Bütün fiillerimizi ve hareketlerimizi O’nun görüp bildiğine iman etmekteyiz. Artık gafilce ibadetten veya ibadet esnasında hürmetsizlikten son derece çekinmeliyiz.
~ Hadis-i Şerif; Ihsan, sanki sen O’nu görüyormuşsun gibi Allah’a kulluk etmendir. Her ne kadar sen O’nu göremiyor olsan da O, seni görmektedir.
.
Bir mümin ihsândan ayrılmamalıdır. Kemal-i ihlâs ve edeple ibadet ve taatte bulunmalıdır. Kalbini kinden arıtarak güzel bir niyetle temiz bir dil ile yüce Yaratıcı’yı tevhid ve tesbihe devam etmelidir. Bu ibadetlerini yaparken kendisini Cenâb-ı Hakk’ın manevi huzurunda bilmelidir.
Nimet üzerine hamd etmek, nimetin zevale uğramaması için bir amandır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kusur İslâm’da değil, bu dinin yüksek hükümlerine uymayan müslümanlardadır.
Öldükten sonra uyanmakta ise ne fayda var?
Ömerül’faruk Hazretleri – Radiyallahü anh- ağlıyordu. Şu koca kıtalarda adaleti kamilenin nasıl temin edileceğini düşünüyordu, ya rabbi!.. ruhumu kabzet diyordu. Bir gün ağlarken sebebini sordular, dedi ki nasıl ağlamayayım ki, fırat kenarında bir oğlak zayi olsa korkarım ki Ömerden sorulur.
Öldükten sonra uyanmakta ise ne fayda var
?
İnsan, rızkı hususunda ümitsizliğe düşmemeli , fazla endişe de etmemelidir. Çünkü takdir edilen rızık , her halükârda sahibini arar bulur.
Yumuşak huylu kimse dünyada da ahirette de efendidir.

Muhammed (sav)

Birbirinize buğzetmeyiniz, hasette bulunmayınız, birbirinize darılıp arka çevirmeyiniz ve ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz.

Muhammed (sav)

İki kişinin arasına izinleri olmadan oturma !

Muhammed (sav)

İhtiyar kimse , ekmek yemekten sıkılıp utanmadığı gibi ilim öğrenmekten de sıkılıp utanmasın!

Muhammed (sav)

Bir mümin için din kardeşine eziyet verici bir bakışla bakıp şiddet göstermesi helal olmaz.

Muhammed (sav)

İnsan , sevdiği kimse ile beraberdir.

Muhammed (sav)

Bir kimse kardeşinin ırzını müdafaa edip ona yapılan saldırıyı geri çevirirse Allah Teala da kıyamet günü onun şahsından cehennem ateşini bertaraf buyurur.

Muhammed (sav)

Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.

Muhammed (sav)

Bir kimse sıkıntıda olan birine kolaylık gösterirse Allah Teala da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir.

Muhammed (sav)

Allah Teala işini güzel yapanları sever.

Maide 5/93

Onlar , kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula , yetime ve esire yedirirler

İnsan 76/8-9

Yemek yedirmek ve güzel söz söylemek cennete girmeyi gerektirir.

Muhammed (sav)

Ber seng-i hâre zed gûher-i âbdâr-ı hîş ,
Her kâmilî ki kerd be nakısî yâr-ı hîş.

(Bir nakıs kişiyi kendine dost edinen her kâmil kişi , değerli mücevherini kaba taşa vurmuştur.)

Güneşin üzerine doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. O günde Hz.Adem yaratılmıştır ve o günde cennete girmiş, o günde cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de cuma gününden başka bir günde kopmayacaktır.

Muhammed (sav)

Kadınlar, insanlığın valideleridir. Yaratılış olarak cılızdırlar , tabiat gereği çabuk gücenirler ve her yönüyle himayeye muhtaçtırlar. Artık onlara güzel davranmak , onların temiz bir ahlak içinde huzurlu yaşamalarını temin etmek , erkekler için bir vazifedir. İşte İslamiyet, kadınları bu kadar dikkate almakta , onları himaye etmektedir.
Tabiatlarında sertlik ve alçaklık bulunan kimseler ise ailelerine haksız yere üzüntü verirler. Onların ahlak ve terbiyesini bozmaya sebebiyet verirler. Bütün kadınlara karşı ihanette bulunmaktan çekinmezler. Böyle bir hareket ise İslam terbiyesinden mahrumiyetin bir neticesidir.
İlim ve irfandan mahrum kimseler ilim ve fazilet erbabına karşı düşmanca bir tavır alırlar. Onların aleyhinde bulunmayı bir hüner sanırlar. Onların halka yönelik yaptıkları en güzel işleri bile haset ederler.
İşlerin her yerde bir hurşid-i hikmet parlasın
Her cihetten pertev-i ilm ü fazilet parlasın.
Bir kul ki, Allah Teala , onun kalbinde insanlık için incelik ve merhamet yaratmamıştır, o kimse zelil ve helak olmaya maruzdur.

Muhammed (sav)

Aksine fahiş lakırdılardan kaçınmamak, insanlara karşı hürmete ve terbiyeye ters vaziyetlerde bulunmak insanın seviyesinin çok düşük olduğunu gösterir. Halkın hukukuna bir nevi tecavüzdür.
Gençlik çağımda tahsilimi tamamlamak için Erzurum’dan İstanbul’a gelirken sevgili validemden ayrılmıştım. Yolda ağlayarak heyecanımı şu gibi manzumelerle tasvire çalıştım;

Validemsiz bulunduğum yerler
Ne kadar bir feci manzaradır
Kasr-ı cennet de olsa bîmâder ..

Elinden geldiği hayrı dirig etme gedâlardan.

Elinden gelen hayrı yoksullardan esirgeme.

Nefha-i ruhu’l-emîn eyleye ilka-i sühen
Şair oldur ki, anın kalbine Hassân gibi.
Şiirden hikmetler ve meseller ihtiva edenleri öğreniniz.

Muhammed (sav)

Birbirinize hediye veriniz. Birbirinizi sevin ve el tutuşun ki kendinizden buğz ve düşmanlık duygusu gidiversin.

Muhammed (sav)

İnsanın değeri , kendisine yakın kimselerin değerine göre belli olur.
Anneye yapılacak iyilik (hizmet, ihsan vb) babaya yapılana göre iki kattır.

Muhammed (sav)

Hayrı , yüzleri güzel olan kimselerin yanında arayınız.

Muhammed (sav)

Ey müminler! Ölülerinizin güzel hallerini söyleyiniz, kötü hallerini söylemekten çekininiz.

Muhammed (sav)

Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi tavsiye eder.
Şüphe yok ki Allah Teala , sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat O, sizin ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.

Muhammed (sav)

Şüphesiz ki Allah Teala , kulunun üzerinde , nimetinin eserinin görülmesini sever.

Muhammed (sav)

Hızır’ı görsek reh-i zulmette külahın kaparız.

(Karanlık yolda Hızır’ı görsek külahını kaparız)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir