İçeriğe geç

Mektuplar Kitap Alıntıları – Vladimir Mayakovski

Vladimir Mayakovski kitaplarından Mektuplar kitap alıntıları sizlerle…

Mektuplar Kitap Alıntıları

ŞARAP

Sun bize kadehi!
Biz
bir şişe açabilir
ve acıyı boğabiliriz şarapla
V. MAYAKOVSKİ (Yıldönümü)

Bakü’nün mukaddes toprağına yüzüstü düşüp,
avuçlayıp nefti siyah şarap gibi içmek istiyorum!
N. HİKMET (Vanş, 1927)

.

Zamanı, içinde bulunduğu yaşam; Mayakovski için dayanılmaz, kabul edilemez bir şeydi. Bütün şiirlerinde, baştan sona değin; yaşam, tutsaklık, sevi bir işkence olarak sürüp gider:

Nereye gidebilirim tutuşunca cehennemi içimin?

.

Biz makinenin efendileriyiz.
Bu yüzden ondan korkmuyoruz.
İnsanın makineleşmesinden korkalım.
Oksana! İncisi evrenin!
parçaladım havayı dalga dalga,
çıkarıp seni Ukrayna toprağından
ve koydum seni şarkılarıma!
Bu yolculuktan yalnız birkaç parça kaldı usumda. Yarı karanlık oda, sanırım Volodya’nın Nadezjdinskaya caddesi’ndeki odası
Bir kanepe, bir sandalye, bir masa, masada bir şişe
şarap
Aça biliriz bir şişe
ve boğabiliriz acıyı
şaraba
Bütün yaşamım
boyu, hep yarı karanlık anımsadım, dikişçi süprüntüleri, yaylı
iğneleri, iplikleri, parmak incileri ve
Mayakovski’nin elini
elimdeki.
Seni öylesine bekliyorum, gelmeyecek misin gerçekten?
Siz hala bir yabancısınız ve ben sizin için hiç de önemli değilim İnanmak güç ama öyle işte..
“Belki zamanla yaşlandım, ama sevmeye başladım her şeyi olduğu gibi.
Çoğu kez inanmışımdır, insan büsbütün açık yürekle
yazmamalı: Kimi zaman gülünç duruma düşülür, bundan
başka, belki de inanılmaz.
Gönül işlerine gelince, her şey önce olduğu gibi:
Sevdiğim sevmez beni ve bunun tersi.
ŞARAP

Sun bize kadehi!
Biz
bir şişe açabilir
ve acıyı boğabiliriz şarapla

V. MAYAKOVSKİ (Yıldönümü)

Bakü’nün mukaddes toprağına yüzüstü düşüp,
avuçlayıp nefti siyah şarap gibi içmek istiyorum!

N. HİKMET (Varış, 1927)

düşündüm ben:
baş melek korosunun şarkılarım
geliyor soyguncu tanrı ceza vermek için

V. MAYAKOVSKİ (Pantolonlu Bulut 1,1915)

Ay battı güneş doğdu,
Kalbimde ateş doğdu,
Yaldızlı meşin kabı
Parçalanmış kitabı
Varsın gömülsün diye ebedi bir uykuya
attım kör bir kuyuya

N. HİKMET

Nereye gidebilirim tutuşunca cehennemi içimin?
Kin duyuyorum
her çeşit ölü etine,
ama tapıyorum
yaşam olan her şeye!
Volodya amca, evet insanın bütün olasılı kaygı ve üzüntüleri konusunda konuşması gereksiz ve utandırıcı? Kim ilgi duyabilir böylesine soyut düşüncelere?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Şaşırtıcı bir şey, nasıl oluyor da usu başında insanlar bile öyle aptalcasına azarlayıp aşağılıyor birbirini! Karşı koyma isteği bile kalmıyor insanın.
Saklamak isterdim az da olsa
sevdiğimi yürekten seni..
Belki zamanla yaşlandım, ama sevmeye başladım her şeyi olduğu gibi..
Mayakovski en hüzünlü anının ‘’mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın an‘’ olduğunu söylemiş.
 ‘’Mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde
açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın an
çok vurucu değil mi?
mayakovski hayatın en hüzünlü anını şöyle açıklamış: ‘’mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın an‘’ çok vurucu değil mi?
Senden mektup almak varolan en güzel şey.
Yaz bana ne durumda ve hangi gevezelikler olursa olsun.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Burada olsaydın, çok şeyler anlatırdım sana çoook!
– Nereye gideceksin?
– Gideceğim.
– Bunu göze alma yalnız!
– Göze alma demeyi göze alma benim için!
Her şeyde korkunç bir şanssı­zlığım var. Neye el uzatsam, elimden düşüp gidiyor her şey.Hiçbir şeye istek duymuyorum. Bu gerçek Volodya, her şeyden usandım.Hiçbir şey bulamıyorum.
Ne iyi olurdu insan bir an duymak ve
öğrenmek gücünü yitirebilseydi! Örneğin uyur gibi.Ne denli iyi olurdu!
Görülmemiş biçimde bezginim kendimden.Nereye gidebilir insan, kendinden kaçamaz ki
Sevgili Volodya Amca, kendimden hoşnut değilim.Bir kez hiçbir şeye uyamadığıma karar verdim! Ama bu çok
ürpertici ve korkunç bir şey.
Yeni birşey yok bende.Bütün gün birden iyi bir şey ola­cak diye bekliyorum, ama hiçbir şey olmuyor.
Ne yazık, bana öyle geliyor, Siz hâlâ bir yabancısınız ve ben sizin için hiç de önemli değilim.İnanmak güç ama şimdi öyle işte
yeni bir şey yok bende. bütün gün birden iyi bir şey olacak diye bekliyorum, ama hiçbir şey olmuyor.
hemen yanıt ver, olanağı varsa birkaç mektup birden
gönder: öylesine şımardım.
bir iki üç kez öperim seni
ve seviyorum seni sonsuzca
Mayakovski’nin dilinde Lili’ye kavuşmak: intihardır.
Arkadaşlar, gelecek kuşakların, dinleyin
burada konuşuyor Arkadaşlar, gelecek kuşakların, dinleyin
burada konuşuyor
provokatör
kendisi hoparlör
lirik çalkantısı musluğunun
kapanması gibi
V. MAYAKOVSKİ (Boğaz Dolusu)
Ey ihtisas mahkemeleri kaçağı
ve Despinis Kokonun aftosu,
ey marka malı kör
provokatör
N. HİKMET
provokatör
kendisi hoparlör
lirik çalkantısı musluğunun
kapanması gibi
V. MAYAKOVSKİ (Boğaz Dolusu)

Ey ihtisas mahkemeleri kaçağı
ve Despinis Kokonun aftosu,
ey marka malı kör
provokatör
N. HİKMET

Nereye gidebilirim tutuşunca cehennemi içimin?
Saklamak isterdim az da olsa
sevdiğimi yürekten seni.
Ama sen Tahiti’ye yolculuğunda
ağlayıp sızlayacağım.
İşitin!
yıldızlar tutuşursa
bu demektir, birinin gereği var onlara?
Sensin bir tek insan, şimdi seviyle, sevecenlikle düşündüğüm.
Çoğukez inanmışımdır, insan büsbütün açık yürekle yazmamalı: Kimi zaman gülünç duruma düşülür, bundan başka, belki de inanılmaz. Ama gerçek, hiçbir zaman bir tek ufacık sözcük yazmadım sana, ne yazdığımı iyice denetlemeden önce. Yalnız şu var ki, insan her zaman
doğru sözcüğü bulamıyor. Ama ben kendimi hep zorluyo­rum
Bütün dünyada birini sevmiyorum.
Sanırım buna gücüm yetmiyor. Ama Sen, Sen mutlusun.
Uzun ve güçlü bir kahkaha attım korkunç mektubun için. Seni çılgın! Senden mektup almak varolan en güzel bir şey. Yaz bana ne durumda ve hangi gevezelikler olursa olsun.
(Pek doğal olarak sevecen gevezelikler her şeyden önce).
Çabucak buraya gel. Gününü ve saatini tam olarak bildir bu parlak olayın.
Senin İ’yi noktalamana sevindim.
Yine yazmayı düşünüyor musun bana? Bu çok güzel olurdu. Kendimi çok yalnız duyuyor, her hangi birini
sevmiyorum, bu yüzden beni unutma, hiç değilse Sen, sevgili dost. Seni anımsıyorum hep ve Seni seviyorum.
Ne yazık, bana öyle geliyor, Siz hala bir yabancısınız ve ben sizin için hiç de önemli değilim..
YAŞAM
Kin duyuyorum
her çeşit ölü etine,
ama tapıyorum
yaşam olan her şeye!
V. Mayakovski (Yıldönümü, 1924)
Nereye gidebilirim tutuşunca cehennemi içimin?
Mayakovski için devrim, sona eren bir akım değil; tersine dondurulmaya, geri­ciliğe, bürokratçılığa ve biçimciliğe karşı her zaman yenileşmek, savunulmak zorunluğu olan bir süreçtir.
Şiir, iş, kısacık her şey buna bağlı. Aşk her şeyin kalbi. Bu kalp ölünce, her şey ölüp gider, anlamsızlaşır. Ama yürek çalışırsa, her şey üzerine konuşulabilir. Yüreğimin çalışmasından yoksun kalırsam, ölürüm.
Aşk benim için her şey midir? Her şey, ama başka biçimde. Aşk, bir yaşamdır. Bu işte en önemlisi.
Bugün bir şubat. Aradan 35 gün geçti. Sürekli düşüncelerle dolu, en azından 500 saat. Başka türlü olabilir miyim?
Bir şiir gününde, Mayakovski şiirini okuduktan sonra, dinleyi­cilerden biri: Şiirleriniz geçici. Yakında unutulacaklar diye bağırır. Bin yıl sonra gel bana, o zaman görüşürüz diye yanıtlar
Mayakovski de.
İşitin!
yıldızlar tutuşursa –
bu demektir, birinin gereği var onlara?
Ne iyi olurdu insan bir an duymak ve öğrenmek gücünü yitirebilseydi. Örneğin uyur gibi. Ne denli iyi olurdu!
Görülmemiş biçimde bezginim kendimden. Nereye gidebilir insan, kendinden kaçamaz ki
Ne yazık, bunu bir bilseydiniz! Ben ki öylesine bağlanıp kaldım Siz’e, ve öyle birden Siz bir – yabancısınız
Neyse!
Sun bize kadehi!
Biz bir şişe açabilir ve acıyı boğabiliriz şarapla.
..Ne oluyor sana? Yaz. Sensiz her şey cansıkıcı.
Maddeden ayrı ruha inansaydım eğer,
Şarkın kurtulduğu gün
senin ruhunu
köprübaşında çarmıha gerer
karşısında cıgara içerdim!
Başka türlü olabilir miyim? Bir türlü anlamıyorum nasıl böyle olduğunu? ( )
Nasıl göze aldım kendimin yenilip bitirilmesini fırsatlar değir­meninde?
Mayakovski: Güzellik nedir
biliyor musunuz? Onun, boş bir bahçeye bakan ak bir sütuna
yaslanmış gül yanaklı bir kız olduğuna inanırsınız. Güzellik, bilimin ellerinde bir mikroskoptur. Orda milyonlarca ufacık basil,
aptallar özümler.
Gürültüyle çalışan bir makinenin sesi diyor. Savaştan ya
da yengiden çok daha güzeldir.
Biliyordum ki,
insan bir gözünü Mayakovski’de bulundurmalıydı. O salt olağan bir ozan yalnız, savaşımcı bir ozan! O yalnız bir insan değil, öyle bir kişilikti tüm insanlığın acısını içinde taşıyan. Ve o
sevi, başarı ve yaşam uğruna olanaksızlığı zorluyordu, Volodya’nın bir gün yaşamına son vereceği korkusu içindeydim her
zaman.
Ben hiçbir şey anlamıyor,
orada oturuyor ve gerdanlığımla oynuyordum parmaklarımla
iplik koptu, inciler yere düştü, her yana yuvarlanıp gitti. Hemen
masanın altına girdim, dağılan incileri toplamak için. Ve sonra
Mayakovski yanımdaydı yardım etmek için. Bütün yaşamım
boyu, hep yarı karanlık anımsadım, dikişçi süprüntüleri, yaylı
iğneleri, iplikleri, parmak incileri ve Mayakovski’nin elini
elimdeki.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir