İçeriğe geç

Bir Yalnızlık Meselesi Kitap Alıntıları – Ercan Akarsu

Ercan Akarsu kitaplarından Bir Yalnızlık Meselesi kitap alıntıları sizlerle…

Bir Yalnızlık Meselesi Kitap Alıntıları

Yaşama cahil, sıradan ve kendisinden vazgeçmiş amaçsız insanlar için feda ederek, kopya hayatları yaşayıp kabullenerek şu altın cağı heder etmek miydi raydan çıkmamak? Başkalaşmanın nesi fenaydı? Yeni kazanımlar, duyumlar peşinden koşmak daha gerçek bir varoluş sayılmaz mıydı bu evren için?
“İnsanoğluna özgürlük verilmişti verilmesine ama insan yine de efendi aramaya devam etmeyi bırakmamıştı. “
“İnsan kendi sorularının cevabını yine kendisinde buluyordu. Herkese soruyordu faka kulak verdiği ses içinden geliyordu. “
Hiç kimse koşturmuyor zaman dışında. Her şey vaktini bekliyor.
Kanım birine ısınmadı mı ısınmaz ve bunun mantıklı bir açıklaması da yok. Isınmaz işte.
Neyse diye sustuğum her cümle; biraz kırgınlık, biraz küfür ve tavır barındırır.
“Sabırlıyım sonra Fakat tahammülüm yok. Bu ikisini karıştırırlar genelde. Yalnızlığı seviyorum. “
“ Herkesle sohbet eder, konuşurum; bu doğru. Ama Bir kişiyle sabahlara kadar saçmalarım.
“Kimi zaman mutsuz olduğumda sanki tüm dünyayı karşıma alacağıma inandığım bir cesaret duyuyorum ama sonrasında bir korku otur aşağı diyormuş gibi geliyor nedense. “
“Birine güvenme isteğim hep ön plandadır, bazen bu hayatta nadir de olsa düşerim ve duygunun boşa çıkması beni günlerce bitirir. Ama geçer. Her şey gibi o da geçer elbette. “
Ben her zaman yalnızdım. Her zaman olacağı gibi.
Yalnızlık, insanın kendisini gerçekleştirmesi ve özgürleştirmesidir.
Nasıl mıyım?
Daha iyi günlerim olmuştu.
Bir başkasını tamamlamak için kendinizden vazgeçmeyin.
Aşk bana göre bir kostüm değil; ne üzerime olur ne de yakışık durur.
Yalnızlığı seviyorum. Kendimden de çok.
Keşke yapsaydım demek yerine, üzülmeyi tercih ederim. Pişman olmak bana göre değil.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Olduğu gibi görünenlere bayılırım, çünkü kimin ne mal olduğunu iyi bilirim.
Bazen onlarca masalın anlatılabileceği bir gecenin tam ortasında kalırsın ve o güneş doğmak nedir asla bilmez.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Kendimi hasta bir çocuğu dinler gibi dinliyorum. Anlaşılmamaktan dert yanıyor bacaksız!
Yüreğinde birkaç ruhu birden taşıyanlar, yalnızca masallarda mutlu olurlar.
Nasıl ki tek bir kelimeni duymaya ihtiyacım varken yoktun sen…

Şimdi de git, kendi masalında kaybol.

Kendi güneşimi batırırken bir başkası için doğuyordum.
Kuytu karanlıklara sığındım insanlardan.
Camını tıkladım çocukluğumun,
“Ben geldim!”
Kendi yarattığı dünyasıydı sığındığı yer ve o sığınakta yapayalnızdı.
Biriktirdiklerim, hayatımı oluşturuyor diye inandırdım aklımı.
Öyle yumuşadı kalbim.
Sonra…
Sonra onca yaşanmışlığın altında hayatımın nerede olduğunu bulamadım.
Çocukluğuna yapıştırdığı yara bantlarından sadece birini kaldırınca hatırladığı olaylara evren de şahitti.
Gitmek gerek bazen Kendi zamanından, herkesten, her şeyden
Ben her zaman yalnızdım. Her zaman olacağı gibi.
Kendi güneşimi batırırken, bir başkası için doğuyordum.
Kuytu karanlıklara sığındım insanlardan. Camını tıkladım çocukluğumun. Ben geldim!
Hani her şey gelip geçiyordu, hani zaman her şeye ilaç oluyordu? Ne oluyordu da hafıza tüm anıları, işine geldiği gibi geri getiriyordu?
Çocukluğu balkondan düşmüştü bir kere Geri dönüş yoktu.
Yaratıcı onun çığlığını yine duymamıştı. ‘Ol!’ dese, olacaktı. Oldurmadı.
Hayat bir rüyadan ibaret. Gece yattığında gözlerini yumarken yarın için neyi hayal ettiğinle alakalıdır yaşamın. Düşüncelerin senin yolun ve dünyandır.
Kendini hayata feda etmekten daha önemli şeyler var. Güzel bir yaz sabahı salıncakta sallanmak gibi.
Aşk için ömür harcanmazdı. Şayet kalp, aklı yenebilseydi.
İnsan bazen de aşkı arar durur delicesine, bazen ise ondan yıllar boyu kaçar.
Bazen koca bir ömür kuru bir hayalle geçer farkında olmadan.
Sevmediğin biriyle yaşamak, çalınmış zamanlardır.
Dünyaya şu sahnenin içinde yer almak için gelmiş olamam.
İnsanlar en çok konuşmayı bilir, insanlar sürekli bir şeyler derler
Öyle bir cümle ki ardına milyarlarca insanı alarak, onları yeni bir sayfa açtıklarına inandırıyordu. Çoktan unuttum.
Karşı konulmaz değildi, ben karşı koyamıyordum.
Bir şeyi ikinciye anlatanlardan değilim. Sen de kaçıranlardan olma.
Bana ne yapmam gerektiğini söyleyen, bana karşı hiç yapmaması gereken bir şeyi yapmış olur aynı zamanda.
Kaç hayatı, kaç kişiyi yaşıyor, kaç cümleyi tekrar ediyorum gün içinde? Kaç insanı yorumluyorum kafamda? Anlatamam. Anlamazsınız da zaten.
Bu dünyaya şu hayatı yaşamak için gelmiş olamam, kesin biri beni arkamdan sahne itiverdi. Ve rolüm onca kağıdın arasına karışarak kaybolup gitti.
Yüreğinde birkaç ruhu birden taşıyanlar, yalnızca masallarda mutlu olurlar.
Nasıl ki tek bir kelimeni duymaya ihtiyacım varken yoktun sen Şimdi de git, kendi masalında kaybol.
Durmadan bir düşünceden ötekine geçerim. Aklım rengarenk uçurtmaların uçurulduğu masmavi bir gökyüzüdür.
Keşke yapsaydım demek yerine, üzülmeyi tercih ederim. Pişman olmak bana göre değil.
Fazlasıyla hayalperestim; elimden hayallerimi almak, bir kaplanın yanından yavrusunu almak kadar tehlikelidir.
Ne kadar değer verdiğimi, vermediğimde anlarlar genelde.
Güçlü dururum, ne sağlam duruyor der uzaktan gören. Oysa içimde ürkek bir çocuk olabilir o anda.
Yalnızlığı seviyorum. Kendimden de çok.
Sabırlıyım sonra Fakat tahammülüm yok. Bu ikisini karıştırırlar genelde.
Aşk bana göre bir kostüm değil; ne üzerime olur ne de yakışık durur.
Neyse diye sustuğum her cümle; biraz kırgınlık, biraz küfür ve tavır barındırır.
Bir başkasını tamamlamak için kendinizden vazgeçmeyin.
Nasıl mıyım?
Daha iyi günlerim olmuştu.
İnsan, inanmak istediği hikayenin inandırıcılığı kalmadığında, onu hiç düşünmeden rafa kaldırabilmeliydi.
Bazen ölüm bir başlangıçtır diye düşünüp karanlığa uzandı elim. Yapamadım.
Hep bir Belki ile başlayan cümlelerim vardı umutlarımı renkten renge boyayan.
Yüzlerce insan; gidiyor, geliyor, geçiyor Ve hiç tanımadığın birilerini gün geliyor herkesten iyi tanıyorsun. Kimin kuklasıydık ki biz?
Tanrı’nın sonradan yasaklayacağı fakat en başında insanoğlunun kalbine, topluma ters düşecek duyguları da üflemesiyle başlıyordu oyun belki de.
Kendimi hasta bir çocuğu dinler gibi dinliyorum. Anlaşılmamaktan dert yanıyor bacaksız!
Hayat bir rüyadan ibaret. Düşüncelerin senin yolundur ve dünyan orasıdır.
Aşk için ömür harcanmaz. Kendini hayata feda etmekten daha önemli şeyler var. Güzel bir yaz sabahı salıncakta sallanmak gibi
Bazen koca bir ömür kuru bir hayalle geçer farkında olmadan.
Sevmediğin biriyle yaşamak çalınmış zamanlardır…
İnsanlar en çok konuşmayı bilir, insanlar sürekli bir şeyler derler…
Sen aşkı ne sandın bakayım? Biraz söylenmeyince unutacağın bir şarkı sözü mü?
Öyle bir cümle ki ardına milyarlarca insanı alarak, onları yeni bir sayfa açtıklarına inandırıyordu. “Çoktan unuttum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir