İçeriğe geç

Doktor Dee’nin Evi Kitap Alıntıları – Peter Ackroyd

Peter Ackroyd kitaplarından Doktor Dee’nin Evi kitap alıntıları sizlerle…

Doktor Dee’nin Evi Kitap Alıntıları

İşte bu kentte Matthew, dilenciler kraldır.
Sonuçta insan dediğiniz, sahip olmadığına açlık duyan, önüne konanı ise beğenmeyen birinden başka nedir ki?
İşte burada, dünyanın hallerinden ve dahi halkından elimi eteğimi çekmiş, kütüphanemin ortasındaki büyük masa­ da oturuyorum; kitaplarımlayken tüm budalalıklardan ve taar­ruzlardan korunuyorum ve böylece hakiki benliğime göre yaşı­yorum. Huzurluyum.
Bilgi hakiki felsefe taşıdır, kutsanmış ruhun evidir, arzın ruhunun özüdür.
Atımdan aşağıya inerken, ne tuhaf bir yaratık şu insanoğlu, dedim kendi kendime, yazgısından çok yeleğiyle uğraşır.
Tüm büyük işler vakit alır.
..sana diyorum ki, şu eski şarkılarına bir son ver ve bu tarihçeyle vedalaş .
Içeri ne gireceğini asla bilemezsin .
Eşlik edecek müziğe boş verip sana sade bir şarkı söyleyeceğim :
Diyorum ki sana , ne kadar olursan ol âlim,
Git yak kitaplarını ve gel ..
öğreneceğin benim
Kraliçe elini bileğine kadar cesedin içine sokmuş halde dikiliyordu
Kitaplarınıza gömüldüğünüzde bir köstebek kadar kör oluyorsunuz .
Kırılmış bir kafaya ,sargı çare olmaz
Sadece bu kelimelere bakmak bile başımı ağrıtmaya yetiyor .
Yağ ,şarap ve su ..
Çünkü biz ileriye doğru gitmeyi göze aldıkça kendi zamanımızı yaratırız.
Sür gitsin kafiyesi şarkımın .
Kalan yanılsamadır ve hiledir ve saçmadır.
Ne var ki saklayamam kendimi karanlık bir yere ..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Benim Tanrım aşkımın bulunduğu yerdeydi ve ben geçmişe aşıktım. .
Çağların çevrimi büyük ilim adamları tarafından yönlendirilmezse (2365 yılı olarak kehanette bulunduğu ) zamanın sonu tersine dönecektir .
Bizi sadece hayallerimiz ele verir.
Duyuyor musunuz onu ? Dinleyin ne diyor :
Söndür mumunu, çünkü bu gün yapacak başka bir şeyin olmayacak .
Dünyaya tükürüyorum
Sert taşa çekilen demir gibi olmalıyım
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ve şimdi kusup içimdekilerden kurtulmuş olmakla,o eski şarkıyı söylemeye başladım.

Bir tek ve yapayalnız ve artacak yalnızlığımız

Kusur şarapta değil , içenin içindedir.
Tanrı bize eti yollamış , Şeytan pişirmiş.
..yürürken eski bir idam şarkısı söylüyordu :
Talih , düşmanım benim , neden çattın kaşlarını bana ?
bu şehirde kedileri ve kargaları öldürmek yasak .
Işte burada ,dünyanın hallerinden ve dahi halkından elimi eteğimi çekmiş ,kütüphanemin ortasındaki büyük masada oturuyorum ; kitaplarımlayken tüm bu budalalık ve taaruzlardan korunuyorum ve böylece hakiki benliğime göre yaşıyorum.
Hakiki kitaplar çağların mirası olan idrakin gücüyle doludur
Içine delilik karışmamış kusursuz bilgi yoktur.
Yakın onu ,yakın onu
Biz insanoğlunun mayası bozuktur.
..belli bir bakış ya da hareket beni alıp bir başka zamana çekiveriyor..
Ay benim sürgit sevgilim,
Ve mütevazı baykuş geleceğim benim ,
Parlak renkli suna ve gece kargası
Hüznümle başetmeye çağırıyorlar.
..bilgiye duyduğum açlık o denli büyüktü ki.
..bir çanağa döküldüklerinde ,kanlar arasında fark kalmaz .
Maddi dünya katılaşmış dumandan başka nedir ki ?
Hiç bir şey yok olup gitmez , aksine sonsuzlukta asılı durur
Biz insanoğlunun mayası bozuktur
Sokul, bana doğru gel ki bir olabilelim.
İnancın olmadığı yerde hayat da yoktur.
Şimdi şuna bir bak. Sevgisiz dünyaya bak.
Büyücülük zayıflar ve umutsuzlar için bir sığınaktır.
Bir dirhem neşe, bir okka hüzünden iyidir derler
Bu insanlar acı çekmeyi ve ölümü sahiden seviyorlar
Hayat bu. Bir hazza karşılık, bin dert
Ben deliliğe inanan biri değilim
Sıradan oldugunun farkındaydı. Ve içten içe bu durumdan utanır bi hali vardı.
Kıskançlık, öldürürken gözyaşı döken ve beslendiği şeyle iç geçiren bir timsahtır.
Gecenin içine için yapılan bir yolculuğun insanda ne tür korkular uyandırdığını görüyor musunuz?
Hiç şikâyet etmedi, kendine acıma ya da endişe belirtisi göstermedi.
– Böyle olması gerekmiyor, biliyorsun.
Her tür insan aşırılığından kaçtığımı çok iyi biliyorum. Acı çekmekten kaçıyorum ben.
Kaybedecek neleri var ki?
Bana karşı komplo kuran her şeyi ve herkesi yok etmek isterdim.
ben de hapishanenin içindeydim.
Kuşkusuz geçmişinin tüm bu karanlık biçimleri içinde, benim de gizlenebileceğim bir yer vardı.
Yıllar geçtikçe, yavaş yavaş bu kent içimde karardı.
Sonsuzluğu zamanın, zamanı sonsuzluğun bir parçası olarak görmek.
Bu kenti karanlıkta gezmeyi yeğliyorum; gerçek doğasını ancak o zaman açığa çıkarıyor.
Tüm yaşamımı, diye sürdürdüm, biraz daha sakinleşerek, öğrenmekle geçirdim.
– Hakikatten korkmuyorsanız, Mr. Gray, öfkeden de korkmayın.
-Düzeyleri benden fersah fersah düşük olduğundan neredeyse göremediğim sefih kişiler beni dürüst adımdan ve şöhretimden mahrum mu edecekler?
Dünya hatalarla ve boş söylentilerle dolu ve ben bunlara külliyen karşılık vermeye kalksam, kelimeler kifayetsiz kalır.
– Bin yıl konuşsam, söyleyeceklerimin sonu gelmez efendim.
Gerçek bilginin kabulü hep böyle mi olacaktı?
Şimdi salondakilerin büyük bölümünün hiçbir şey görmemişler gibi esneyip kafalarını kaşıdıkları düşünüldüğünde, bu gösteriyi niçin hazırlamıştım ki?
Bu harika şehrin taşından yayılan ışığı hissediyor musun?
29 yaşındaydım ama annemin genel tavrına ve ses tonuna bakılırsa pekâlâ yeniden çocuk olabilirdim.
Öyleyse neyin gerçek, neyin gerçek olmadığını burada kim söyleyebilir bana?
Okuduğum kitaptan ya da belgeden başımı kaldırır ve beni çevreleyen dünyanın aynı anda hem daha uzak hem de daha belirgin olduğunu görürdüm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir