İçeriğe geç

Miss Peregrine’s Home for Peculiar Children Kitap Alıntıları – Ransom Riggs

Ransom Riggs kitaplarından Miss Peregrine’s Home for Peculiar Children kitap alıntıları sizlerle…

Miss Peregrine’s Home for Peculiar Children Kitap Alıntıları

Eskiden sıradan hayatımdan kaçmanın hayalini kurardım ama hayatım asla sıradan olmamıştı. Sadece ne kadar sıradışı olduğunu farketmekte başarısız olmuştum.
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuru; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
Emma sandalyesine geri döndüğünde ona dönüp, ” Anlamıyorum. BUnu insanların gözü önünde mi yapıyordunuz? ”
”tabi ki ” diye yanıtladı.
”normal insanların? ”
”Tabii ki normal insanların. Tuhaflar neden kendilerinin de yapabilecekleri şeyleri görebilmek için para versin ki? ”
(syf 212)
Evet, dedi,
Ama herseyi ilk denemede doğru yapsaydık hayatımız çok sıkıcı olmaz mıydı?
Sıradan anne babaların tuhaf çocukları genellikle son derece korkunç yöntemlerle aşağılanır ve görmezden gelinir.
Çok paranız olduğunda parayı önemsemediğinizi söylemek çok kolaydır.
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
Fərqlilikdən qorxan bir dünyanın qeyri-adi insanlar üçün necə bir təhlükə olduğunu təsəvvür edirsiniz?
“Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.”
Qeyri-adi bir gündə düşmənin ölüm maşınlarının qəflətən açdığı atəş altına düşmək necə də qəribədir.
Sanki deliren ben değildim; asıl aklını kaçıran dünyaydı
~
Sen/siz kendimi kafese kapatılmış gibi hissediyorum
~
Eğer başarısız olacaksan,
görkemli bir şekilde başarısız ol.
~
-Sadece onu özlüyorum, o kadar..

+Hala mı ?
+Her gün..
~

,
Sizi seviyor olabilirler
ama sizi asla anlamayacaklar.
~
Beni affedin. Cahilliğinizin enginliğini hafife almaya devam ediyorum.
~
Güvende hissetmemizi sağlamana gerek yok, çünkü cesur hissetmemizi sağladın. Bu çok daha önemli.
~
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ama ona inanmamın nedeni, ona inanmak istememdi. Tıpkı benim yaşımdaki diğer çocukların Noel Baba’ya inanmak istemesi gibi.
~
Patates soyuyor ve seni düşünüyorum.
Bir an önce eve dön.

Sevgilerimle, Patatesin
~

Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir Yıl birisi seni içeri almazsa, sonunda kapıyı çalmaktan vazgeçersin. Ne demek istediğimi anlaya biliyor musun?!
~
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
~
Şansa bak, biz de dayanıklı ve iyi çizmeler satıyoruz, dedi balıkçı. Tekini alana, diğer teki bedava!
Tabii ki onu seviyordum ama bunun asıl nedeni, annenizi sevmenin zorunlu olmasıydı, sokakta yürürken tanışmış olsak ondan çok da hoşlanacağımı sanmıyordum.
Yıldızlar da zaman yolcusuydu. Şu kadim ışık kaynaklarından kaçı ölü güneşlerin son yansımalarıydı? Kaç tanesinin ışığı henüz dünyaya ulaşmamıştı? Bu gece bizimki dışında tüm güneşler yok olsa koca evrende yalnız kaldığımızı anlamamız kaç ömür sürerdi? Gökyüzünün sırlarla dolu olduğunu bilirdim ama şu ana kadar dünyanın da gizemlerle dolu olduğunu fark etmemiştim.
Yüzeye çıktığımızda gördüğüm ilk şey, gökyüzünü bezeyen Samanyolu’nun göz alıcı kuşağıydı. O anda balıkların ve yıldızların eksiksiz bir evren oluşturduğunu fark ettim. Kadim ve gizemli bir bütünün uyumlu parçalarıydılar.
Güvende hissetmemizi sağlamana gerek yok, çünkü cesur hissetmemizi sağladın. Bu çok daha önemli.
Birisi seni içeri almazsa sonunda kapıyı çalmaktan vazgeçersin. Demek istediğimi anlıyor musun?
Beni affedin. Cahilliğinizin enginliğini hafife almaya devam ediyorum.
Bir Yıl birisi seni içeri almazsa, sonunda kapıyı çalmaktan vazgeçersin. Ne demek istediğimi anlaya biliyor musun?!
Kızlar konusunda uzman olduğum söylenemezdi ama biri sizi dört defa çimdiklemeye çalıştığında bunun flört etmek anlamına geldiğinden emindim.
Ne uykudur ne ölüm;
Yaşarken ölenlerinki.
Doğduğun ev,
Gençlik günlerindeki dostların,
Yaşlı adam ve genç kadın,
Günün yorgunluğu ve onun ödülü,
Yitip gitmekte tümü,
Anılara karışmakta,
Elde tutmak ne mümkün.
(Ralph Waldo Emerson)
Sizi seviyor olabilirler ama sizi asla anlamayacaklar.
Sanki deliren ben değildim; asıl aklını kaçıran dünyaydı
Ulduzlar da zamanda səyahət edirdi.Görəsən,onlardan neçəsi sönmüş günəşlərin son əks-sədası idi? Neçəsi yeni yaranmışdı,amma işıqları bizə hələ də çatmamışdır? Bizim Günəşdən başqa bütün ulduzlar sönsəydi, tək qaldığımızı anlamaq üçün nə qədər ömür lazım olardı? Göyün sirlərlə dolu olduğunu həmişə bilirdim,amma Yer üzündə sirlərin nə qədər olduğunu yalnız indi başa düşürəm.
Biri seni içeri almazsa er ya da geç kapıyı çalmaktan vazgeçersin.”
“Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.”
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek
-Emma, neden daha önce meleklerden bahsetmedin?
-Hangi meleklerden?
-Suyun altında yaşayan sevimli meleklerden. Nazikçe beni cennete götürmeyi teklif ettiler.
Genç adam, bazen sevimli bir kararlılıkla domuz gibi bir inatçılık arasındaki son derece ince bir çizgide yürüyorsunuz.
Unutma!Her zaman yarın vardır
Ne uykudur ne ölüm;
Yaşarken ölenlerinki.
Doğduğun ev,
Gençlik günlerindeki dostların,
Yaşlı adam ve genç kadın,
Günün yorgunluğu ve onun ödülü,
Yitip gitmekte tümü,
Anılara karışmakta,
Elde tutmak ne mümkün.
Sanki biri dünyanın sesini sonuna kadar kısmış gibiydi.
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz: taki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
Nasıl yanıt vereceğimi bilmiyordum. Babanıza, baban seni yeterince sevmediği için çok üzgünüm demenin bir yolu var mıydı? Yapamadım. Ben de iyi geceler dileyip yatmak için üst kata çıktım.
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz;ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
Bazen arkaya dönüp bakmamak en iyisiydi
Bu gece bizimki dışında tüm güneşler yok olda koca evrende yalnız kaldığımızı anlamamız kaç ömür sürerdi?
İyi olduğumu söyledim.
Kendime engel olamıyordum. Ben de hıçkırıklar arasında zorlukla nefes alarak ağlayacak hale gelene dek öğrendiğim tüm o kötü şeyleri düşünüp gözyaşlarımı besledim. Büyükbabamın anne ve babasının açlıktan nasıl öldüğünü düşündüm. Tanımadıkları insanlar onlardan nefret ettiği için çöp yakma kazanlarına atılan ölü bedenlerini düşündüm. Bu evde yaşayan çocukların, umursamayan bir pilotun o düğmeye basması yüzünden nasıl havaya uçtuğunu ve yandığını düşündüm. Büyükbabamın ailesinin ondan nasıl koparıldığını düşündüm. Babam, babası yokmuş gibi hissederek büyümüştü. Bense akut stres bozukluğundan ve kabuslardan mustariptim; yıkılmak üzere olan bir evde tek başıma oturmuş, tişörtümü sıcak ve aptal gözyaşlarımla ıslatıyordum. Bunların tümü, zehirli bir miras gibi bana aktarılan yetmiş yıllık bir acı ve zaten ölü oldukları için savaşamayacağım canavarlar yüzündendi. Öldürülemezlerdi, cezalandırılamazlardı, yaptıklarının bedelini ödeyemezlerdi.
Nereye gideceğime dair aklımda hiçbir fikir yoktu. Kimi zaman tek yapmanız gereken bir kapıdan geçmektir.
-Sadece onu özlüyorum, o kadar.

-Hala mı ?
-Her gün

Birisi seni içeri almazsa sonunda kapıyı çalmaktan vazgeçersin. Demek istediğimi anlıyor musun?
Daha iyiyim, demek artık yeni işim olmuştu.
Yanlış yüzyılda doğmuştum.
Birisi seni içeri almazsa sonunda kapıyı çalmaktan vazgeçersin. Demek istediğimi anlıyor musun?
Bunlar, yedi yaşında bir çocuğun anlayabileceği türden dokunaçlara sahip, çürümekte olan canavarlar değildi. Onlar insan suretinde, kırışık üniformalar giyen, kortej halinde yürüyen ve iş işten geçene kadar fark edemeyeceğiniz kadar sıradan görünümlü canavarlardı.
Ve ona inandım. En azından birkaç yıllığına. Ama ona inanmamın nedeni, ona inanmak istememdi. Tıpkı benim yaşımdaki diğer çocukların Noel Baba’ya inanmak istediği gibi. ??????? ????? ????????????? ?????????; ?? ?? ?????? ??????????? ???????? ??̆?? ?̈?????? ???.
Endişelenme. Daima bir yarın vardır.
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
Birisi seni içeri almazsa kapıyı çalmaktan vazgeçersin
Demek istediğimi anlıyor musun?
Bazen arkaya dönüp bakmamak en iyisiydi.
Sizi seviyor olabilirler, diye fısıldadı, ama sizi asla anlamayacaklar.
Bu gece bizimki dışında tüm güneşler yok olsa koca evrende yalnız kaldığımızı anlamamız kaç ömür sürerdi?
Çok paranız olduğunda parayı önemsemediğinizi söylemek çok kolaydır.
Hepimiz kendi masallarımıza tutunuruz; ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
“Kimi zaman tek yapmamız gereken bir kapıdan geçmektir.”
Hepimiz kendi masallaramıza tutunuruz;ta ki onlara inanmanın bedelini ağır ödeyene dek.
Ben de hıçkırıklar arasında zorlukla nefes alarak ağlayacak hale gelene dek öğrendiğim tüm o kötü şeyleri düşünüp gözyaşlarımı besledim.
Keşke benim annem ve babam da evden ayrıldığında endişelenecek kadar sevselerdi beni.
Hatıralar somut ve ağırdır. Nereye gidersen git onları yanında taşırsın.
Her şeyi ilk denemede yapsaydık hayatımız çok sıkıcı olmaz mıydı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir