İçeriğe geç

Diriliş Neslinin Amentüsü Kitap Alıntıları – Sezai Karakoç

Sezai Karakoç kitaplarından Diriliş Neslinin Amentüsü kitap alıntıları sizlerle…

Diriliş Neslinin Amentüsü Kitap Alıntıları

Ben, iman haykıran, sessizliğinde iman çınlayan şehirlerin mimarı olmalıyım Müslüman olmak, bana bu görevi yüklüyor
Birgün gelecek, yine yüce İslâm Milleti, bilinçlenecektir. Nerelerden nerelere geldiğini öğrenecek ve bu onu uyandıracaktır. Buna en büyük bir inançla inanıyorum.
Yeniden doğacaksın. Kıyametini yaşayıp yeni den dirileceksin. Azrail’i, İsrafil’i ve Cebrail’i âdeta göreceksin. Yardım edecek onlar sana. Domuza karşı aslan, yılana karşı kartal, baykuşa karşı hüthüt, kargaya karşı bülbül, eşeğe karşı at ola caksın. Dünyaya, eşyaya yeniden anlamını getireceksin. O zaman Allah da sana, senin kendi öz anlamını bağışlayacaktır. Hiç kuşkun olmasın..
Aklı, Allah’ın bu büyük nimetini kullanmayıș, nefs esaretinin batakliklarindan biri olan tembelliğe düşüşten ileri gelir..
Yeni bir insan ve toplum psikolojisini örmek için amansız kültür savaşı’nın öncüsü olmak : İşte benim görevim. Ancak bu amansız savaşta hiçbir zaman unutmam gereken nokta estetik ve kültür problemine daldığım her sefer inançtan hız almaya dikkat etmem gereğidir.
Allah’a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. İnsan boynuna zincir atan, takan eşyadan ve öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı kişi ve eşyadan insanı ancak Allah kurtarır. Yani insanı ancak Allah özgür kılar.
Hakikate susamıştır sürekli olarak ruhum.
Yeni bir insan ve toplum psikolojisini örmek için amansız kültür savaşının öncüsü olmak: İşte diriliş erinin görevi. İşte benim görevim. Ancak bu amansız savaşta hiçbir zaman unutmamam gereken nokta, estetik ve kültür problemlerine daldığım her sefer, inançtan hız almaya dikkat etmem gereğidir.
İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür
Diriliş eriyim ben.Bu sebeple de ne tekliğim,ne çokluğum benzer batılının tekliğine, çokluğuna.
seni yok sayacaklar, sen daha çok var olacaksın.”
Allah’ın insanoğluna en büyük nimeti olan İslâm inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum, nasıl olur da bugünkü acıklı duruma düşer?
Her kişi, gücünün yettiğince bilim yolunda ilerlemek borcundadır.
Şeytanın kentini darmadağın etmeye andiçmişim.
Tanrısız yaşanamayacağına inanıyorum. Allah’a inanmadan, onsuz geçen saniyelerin benliğimi yok etmeğe, alçaltmaya yöneltilmiş, benliğime ekilmeye çalışılmış salt kötülük tohumları olduğu na inanıyorum. Ruhun karamukları, zakkumları, şeytanlarıdır onlar.
* Allah’a inanan insanın özgür olduğuna inani yorum. İnsan boynuna zincir atan, takan eşyadan ve öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı ki şi ve eşyadan insanı ancak Allah kurtarır. Yani in sanı ancak Allah özgür kılar.
İnkar tutsaklık, inanç özgürlüktür..
Sevgi ve saygı bağları, bir lâubaliliğe dönüşmeyecek, insanların özel dünyalarına karışma, onların iç hallerini gözlemeye meydan vermeyecek sınırlarla bağlı olacaktır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.
Karanlıklar içinde arayıp bulacaksın O’nu sen,diriliş eri.
Hızır’ın olacaksın kendi kendinin.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Her müslüman önce, kendi iç dünyasında müslüman olmalı..
Yeniden doğacaksın.Kıyametini yaşayıp yeniden dirileceksin.Baykuşa karşı hüthüt,kargaya karşı bülbül,eşeğe karşı at olacaksın.
Dünyaya,eşyaya yeniden anlam getireceksin.
O zaman Allah da sana,senin kendi öz anlamını bağışlayacaktır.
Hiç kuşkun olmasın.
Her müslüman önce, kendi iç dünyasında müslüman olmalıdır.
~Ben,imân haykıran,sessizliğinde imân çınlayan şehirlerin mimarı olmalıyım.
Gazabından,kızgınlığından,öç almasından yine kendisine sığınırım. Çünkü;beni yine ancak O’nun affı,merhameti kurtarabilir.
Allah’a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum.
Artık en büyük savunma savaşımızı içimizde veriyoruz
Müslüman için iş, ibadettir.
Tanrı’dan korkarım. Ama aynı zamanda benim umut kaynağım da O’dur.
Bir gün gelecek
yine islam milleti ,bilinçlenecektir.
İnkar tutsaklık, İnanç özgürlüktür.
İnkar tutsaklık, inanç özgürlüktür.
Bu âmentü, çağdaş kandildir. Eşyaya yeni bir ışık tutmakta. Anlamların hakiki çehrelerini aydınlatmakta.
İnsanın kendi gönlüne tuttuğu ayna. Görüneceklere göre yol alan bir deniz kılavuzu.
Müslümanlar için yeniden varoluşun ilanı. Bir diriliş ilânı. Kendine ve çağa meydan okuma.
Dünya kavgasına, dünya için ve dünya adına değil, Allah için katılma.
Kavgaya, ebedî barış için katılma.
Allah’a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. İnsan boynuna zincir atan, takan eşyadan ve öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı kişi ve eşyadan insanı ancak Allah kurtarır. Yani insanı ancak Allah özgür kılar.
İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.
Kültür ve medeniyetini yaşatmak ise, sadece geçmişte ortaya konanları muhafaza etmek gibi müze işlemi değil, aynı zamanda aynı kültür ve medeniyetin çağ içinde de doğurganlığını korumasına çalışmaktır. Eğer bir durgunluk varsa, yeni bir diriliş çığırını açmak suretiyle uygarlığı ilerleme yönünde kamçılamaktır.
Davamız ve dava için kavgamız hakikat davası, hakikat savaşıdır.
İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.
Allah’a inanıyorum.Ben bir diriliş işcisiyim.Allah kentinin işcisiyim.Allah’ın övdüğü, beğendiği İslam toplumunu ören,toplumunun örülen duvarında en küçük bir kum tanesi olmaktan öte öğüncüm olamaz.
Tembellik, nefsin yatağıdır
İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.
Toplam anlamıyla kent,ya iman, ya isyan haykırır.
Her şey, inanan insanin, Tanriya doğru koşuşu, duruşu, tekrar yücelişi, cennetini yitirişi, hakikat medeniyetini yitirişi ve sonra tekrar buluşu biçiminde olup bitiyor.
Günün adamı değil, dem in adamı olmak.
Tembellik, nefsin yatağıdır.
Benim inandığım İslâm ülküsü, tarihi, Hazreti Peygamberle başlatmaz. İlk insandan başlar hakikat tarihi, yani hakikatin bilinişi. Hazreti Peygamberle en yüksek, en son, en mükemmel gelişme noktasına ulaşır; kıyamete kadar, yani, insanın bu dünya hayatı son buluncaya kadar da sürecektir.
Bu sancak, Allah’a inanma sancağıdır. Bu sancak, insanın putların önünde eğilmemesi, onları yerle bir etmesi, insanın insan veya eşya önünde ezgince ve alçalarak baş eğmesine sebep olan köleliği ortadan kaldırıcı, insanı gerçek özgürlüğe ve teslimiyete ulaştırıcı hakikat sancağıdır.
İslâm ruhunda ise, iş sahibi de işçi gibi bir işçidir.
Kelimeci, lâfızcı olmayacaksın. Kelime ve lâfzın hakkını da vererek özcü ve ruhçu olacaksın.
Statik inançlı ve eylemli olmayacaksın. Dinamik olacaksın. Namazın da meşale olacak, orucun da. Zekâtın, haccın da dinamik olacak. İslâm entelijansiyasını kuracaksın. İslâm sana, et, kemik, deri gibi, hatta, ciğer, ilik, kalb, beyin olacak, hatta zekâ, zihin ve ruh olacaktır.
İslâmdan çıkarılmış nurdan bir heykel gibi dolaşacaksın arzda. Şimşek ve yıldırımlarınla koruyacaksın nurunu. Yeniden doğacaksın. Kıyametini yaşayıp yeniden dirileceksin. Azrail’i, İsrafil’i ve Cebrail’i âdeta göreceksin. Yardım edecek onlar sana. Dünyaya, eşyaya yeniden anlamını getireceksin. O zaman Allah da sana, senin kendi öz anlamını bağışlayacaktır. Hiç kuşkun olmasın.
Her kişi, gücünün yettiğince bilim yolunda ilerlemek borcundadır. Hiç, bilenle bilmeyen bir olur mu? , Hakikat, mü’minin kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa alır. , İlim, Çin’de de olsa, elde etmeğe çalışınız. , İlim, kadın, erkek, her müslümana farzdır. gibi ana ölçüler bu yapıya yöneltmektedir İslâm Toplumunu. Mânevî bilimler, matematik, pozitif bilimler, müslümanın bilim dünyasının temeltaşlarıdır. İnancın kalesidir bilim ve düşünce dünyası. İslâm bilinci, bilimle kökleşir. Geçmişi ve şimdiki zamanı incelemek, öğrenmek ve bilmek, ibadet olarak benimsenecektir, Diriliş Nesli ve Toplumunca.
Ne rahiplik, ne materyalizm. Ne kapitalizm, ne komünizm. Her an ibadet ruhu içinde sürekli ve metodlu bilim ve tecrübeyle donanmış, kahramancasına islâm düzenini ruhî, sosyal, kültürel ve ekonomik planda gerçekleştirme şuuru!
Kişinin, kuruluşların, devletin ve toplumun bir günü öbür gününe denk olmayacak, dünyanın âhiretin tarlası olduğu asla unutulmayacaktır. Yarın ölünecekmiş gibi âhirete, hiç ölünmeyecekmiş gibi dünyaya çalışılması prensip olarak benimsenecektir.
İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.
Kadın ve işdüzeni, kadının özelliğini ve iç özgürlüğünü yok etmeyecek biçimde yeniden düzenlenecek, bugün görülen, kadının özgürlüğü adı altında, yedek bir erkek türüne dönüştürülerek yozlaştırmaya gidiş önlenecektir.
Çağımızda (cihad)ın sadece cephede savaşmak olmadığını bilecektir diriliş eri Ekonomi ve kültür savaşları da cihadın zarurî bölümleri ve kesimleridir. Peygamberlerin ve velilerin aynı zamanda çok defa meslek pirleri olduğunu bilen ve bu geleneğin özüne inen diriliş erleri, erenleri ve pirlerinin de islâmın yeniden diriliş toplumunu kurarken ekonomi ve kültüre hayatlarını adayan kahramanlar olacakları açık bir gerçektir.
Müslüman için, iş, ibadettir. Müslümanlara hizmet etmek, dünyayı Allah yolunda imâr etmek, ibadettir. Selâmet ve güven içinde ezanların minarelerden yükselmesi, namazların kılınması, müslüman ordunun düşman ordulardan daha üstün bir silâh donanımı içinde olmasına bağlıdır.
Halbuki islâmı ideal edinmiş erdemli ve aktif, hayırda yarışanlar topluluğu, soy sop veya servet aramayacaktır mensubunda. Bu öncüler halkın sadece erdeme, fedakârlığa ve iş görme yetisine bakarak etrafında toplandığı insanların kurduğu tarihî – sosyolojik bir kuruluş olacaktır. Yoksa bir ulema sınıfı veya bir ordu topluluğu değil.
Sosyal ilişkiler rölativitesinin mahkûmluğundan kurtulmak.
Faniliği, ebedilik çizgileri içinde yorumlamak ve değerlendirmek. Yahudiler gibi, bugünkü batılılar gibi her şeyi dünya açısından yorumlayıcı olmamak. Onlara benzememek. Bu, fiziği inkâr ve ihmal anlamına gelmez. Belki, onun da hakkı böylece verilmiş olur asıl.
Toplumdan ve devletten, hukuktan ve âdetleren önce, Allah’tan, öte dünya hesabından çekinme.
toplum, kişilerin arzu ve ihtiraslarının ya da tersine devlet, kitle duygularının esiri ve mahkumu olmayacaktır.
Müslümanların ‘Birlik İdeali’ her gencin gönlüne silinmez bir biçimde yerleşecektir .
Faiz, faizin benzeri ve faizin gölgesi bile yok edilecektir Diriliş Toplumunda.
Hem, müslüman toplum, neden inançsız toplumların merhametine muhtaç olsun? Asıl inançsızlardır ki, müslümanın merhametine muhtaçtırlar.
Kuvvet ve madde sahipliği değil, erdem ve ahlak sahipliği, değerlendirmede ölçü, temel ölçü olarak kabul edilir.
Kentler, her yönüyle mü’min hale gelmelidir elimde. Çünkü: şehirlerin de inanmışı, inkârcısı, nihilisti, ate olanı vardır.Toplam anlamıyla kent, ya imânı, ya isyanı haykırır.
İslâm insanı, islama bir çağırıştır.
Tek insan, islâm insan ideasında tek insan, bir şahsiyet tir.
Bana gelip çarpan düşünce ve iddialar, islâmın hakikat menşurunda imtihana tâbi tutulurlar ruhumda.
Şiir, ruh pencerelerini Allah’a açtıkça şiirdir. Yoksa balmumundan peteklerdir, bal değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir