Alan Moore kitaplarından Watchmen kitap alıntıları sizlerle…
Watchmen Kitap Alıntıları
Hayat hakikaten de cehennem. Ölümün o sert eli tek kurtuluşumuz.
Bu dümensiz Dünyaya şekil veren, müphem metafizik güçler değil. Çocukları öldüren, Tanrı değil. Onların doğranmasına neden olan kader değil, köpeklere yem eden kısmet değil. Biziz. Bizden başkası değil.
Hiçbiriniz anlamıyorsunuz, ben sizinle hapis değilim. Siz benimle hapissiniz.
Yapıyoruz çünkü bunu yapmaya mecbur hissediyoruz.
Bu dünyadan, bu insanlardan bıktım. Karmaşık hayatlarının elime ayağıma dolanmasından bıktım.
Yıldızlara bakınca tek gördüğümüz, onların eski fotoğrafları aslında.
Şimdi dünya uçurumun eşiğinde, gözlerini dikmiş cehenneme bakıyor. Liberaliyle, entelektüeliyle, ağzı laf yapanıyla. Ve ansızın kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Bazı şeyler bir kere bozuldu mu, bir daha asla düzelmez
Hiçbir şey çözümsüz değil. Hiçbir şey umutsuz değil. Hayat devam ettikçe, değil.
Komedyen (Edward Blake): “Bak… Her şeyin ne kadar büyük bir şaka olduğunu fark ettikten sonra komedyen olmak tek mantıklı şey.”
Doktor Manhattan: “Yakılıp yıkılmış köyler, insan kulaklarını kendine kolye yapmış oğlanlar Bunlar da şakanın bir parçası mı?”
Komedyen (Edward Blake): “Bi’ dakka… Ben hiçbir zaman iyi bir şaka olduğunu söylemedim!”
İnsana en çok tatmin duygusunu hâlâ en eski ironiler veriyor: İnsan kanlı savaşa hazırlanırken barış adına üst perdeden, en dokunaklı şekilde konuşur.
“Tek rehberim sadece ama sadece sevgiyken nasıl düşmüştüm bu korkunç duruma?”
Böyle bir dünyada Ne bileyim , elimizden tek gelen bu işte, birbirimize yardım etmek. Başka bir şeyin anlamı yok bu hayatta
“Bu dünyanın sıkıntısı bu zaten iyi insan olman için en ufak bir neden yok. Yardım etmeye çalışırsın başın belaya girer.”
Çaresizliğe düşmek yok. Teslim olmak yok.
Bu şehir kuduz olmuş, ölüyor. Dudaklarından rastgele köpük silmekten başka elimden gelen bir şey yok mu?
Bütün seks ve cinayetlerinin birikmiş pisliği bellerine kadar geldiğinde, orospular ve politikacılar yukarı bakıp kurtar bizi diye bağıracaklar
Ben de aşağı bakıp hayır diyeceğim.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
+Kahve ister misin?
-Tabii. Şeytan gibi kara, beklenmedik bir öpücük gibi tatlı olsun.
+Ne?
-Sütsüz, iki şekerli.
-Tabii. Şeytan gibi kara, beklenmedik bir öpücük gibi tatlı olsun.
+Ne?
-Sütsüz, iki şekerli.
Dayanılmaz, kaçınılmaz dehşetlerle yüzleşen ben, nihayet deliliği seçtim.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da alsın göze.
Uçuruma uzun uzun bakarsanız, uçurum da bakar sizin içinize.
– Friedrich Wilhelm Nietzsche
Uçuruma uzun uzun bakarsanız, uçurum da bakar sizin içinize.
– Friedrich Wilhelm Nietzsche
Hayatı yapacak daha iyi bir şey olmadan yaşa. Sonra mantığını uydurursun.
Bu dümensiz dünyaya şekil veren, müphem metafizik güçler değil. Çocukları öldüren, tanrı değil. Onların doğranmasına neden olan kader değil, köpeklere yem eden kısmet değil. Biziz. Bizden başkası değil.
Kitty Genovese.
“KADIN ÖLDÜRÜLDÜ KOMŞULAR KILINI KIPIRDATMADI”
Kadının adının bu olduğundan emindim.
Tecavüz edilmiş. İşkence edilmiş. Öldürülmüş. Burada. New York’ta. Oturduğu apartmanın önünde.
Neredeyse kırk komşu çığlıklarını duymuş. Ama kimse bir şey yapmamış. Kimse polisi aramamış. Bazıları izlemiş bile. Anlıyor musun?
Bazıları izlemiş.
İnsanların ne olduğunu o zaman anladım.
“KADIN ÖLDÜRÜLDÜ KOMŞULAR KILINI KIPIRDATMADI”
Kadının adının bu olduğundan emindim.
Tecavüz edilmiş. İşkence edilmiş. Öldürülmüş. Burada. New York’ta. Oturduğu apartmanın önünde.
Neredeyse kırk komşu çığlıklarını duymuş. Ama kimse bir şey yapmamış. Kimse polisi aramamış. Bazıları izlemiş bile. Anlıyor musun?
Bazıları izlemiş.
İnsanların ne olduğunu o zaman anladım.
“Anlık rahatlamalar dışında geleceğim hala karanlık.”
“Gerçekten de kim olursak olalım, nerede yaşarsak yaşayalım, katillerin iki dudağı arasında hayatımız”
Ama artık çok geç, daima çok geçti, daima çok geç olacak.
“Kimse arkamdan gözyaşı dökmeyecek! Ben göçüp gittikten sonra ah vah diyen olmayacak. Bunun farkındayım. ÖZELLİKLE DE ONUN AKLINA BİLE GELMEYECEĞİMİN”
‘Adamın teki doktora gitmiş. Depresyona girdiğini söylemiş. Hayatın çok zor, çok zalim olduğunu anlatmış. Her tarafı tehditlerle dolu, geleceğin muğlak ve müphem olduğu bir dünyada, kendini yapayalnız hissettiğinden bahsetmiş. Doktor, ‘Bunun tedavisi basit. Şansına, efsane palyaço Pagliacci bu gece sahne alıyor. Git de onu izle. Toparlayacaksın bak, görürsün,’ demiş. Adam gözyaşlarına boğulmuş, ama doktor demiş Pagliacci benim. ”
“Hepimizin başına bu mu geliyor yoksa? Tek dost edinme fırsatı bulamadığın, çatışmalarla dolu bir hayat Öyle ki sona erdiğinde, bir tek düşmanlarımız gül bırakıyor.”
Hiçbir şey umutsuz değil. Hayat devam ettikçe değil.
Komedyen (Edward Blake): “Bak… Her şeyin ne kadar büyük bir şaka olduğunu fark ettikten sonra komedyen olmak tek mantıklı şey.”
Doktor Manhattan: “Yakılıp yıkılmış köyler, insan kulaklarını kendine kolye yapmış oğlanlar Bunlar da şakanın bir parçası mı?”
Komedyen (Edward Blake): “Bi’ dakka… Ben hiçbir zaman iyi bir şaka olduğunu söylemedim!”
“Yağmur haklının da haksızın da üzerine aynı yağar ”
“Gece yarısı oldu mu bütün ajanlar ve üstün insan tayfasını çıkıp yakalıyorlar malumatı, kendilerinden fazla olan herkesi.
-Bob Dylan
-Bob Dylan
“Yakında savaş olacak. Milyonlar yanacak. Milyonlar hastalık, sefalet içinde helak olacak. Bunca ölüm karşısında bir ölümün ne gibi bir önemi var? Çünkü iyilik var. Çünkü kötülük var. Çünkü kötülük cezalandırılmalı. Kıyamet kopsa bile bundan ödün vermeyeceğim. Ama cezalandırılmayı hak edenlerin sayısı o kadar çok ki
ve vakit çok az.”
ve vakit çok az.”
Yıldızlara bakınca tek gördüğümüz, onların eski fotoğrafları aslında.
Sen benim dünyayla tek bağımsın, dünyada ilgi duyduğum tek şeysin. Beni terk ettiğinde, ben de Dünya’yı terk ettim. Bu hiçbir şey ifade etmiyor mu?
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
Rorschach’ın Günlüğü;
Ayaklarımın altındaki bu şehir, zeka engelli çocuklarla dolu bir mezbaha gibi haykırıyor.
New York.
Bir cuma gecesi, New York’da bir komedyen öldü. Birileri sebebini biliyor. Buralarda bir yerlerde
Sebebini bilen birisi var.
Karanlık, zina ve vicdan azabı kokuyor.
Ayaklarımın altındaki bu şehir, zeka engelli çocuklarla dolu bir mezbaha gibi haykırıyor.
New York.
Bir cuma gecesi, New York’da bir komedyen öldü. Birileri sebebini biliyor. Buralarda bir yerlerde
Sebebini bilen birisi var.
Karanlık, zina ve vicdan azabı kokuyor.
Hepimiz birer kuklayız Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
Hadi kurula gözlerini. Çünkü sen hayatsın. Bir kuarktan daha nadide, heisenberg’ün bütün rüyalarından daha tahmin edilmezsin. Her şeyi şekillendiren güçlerin parmak izlerini apaçık bıraktığı çamursun sen.
Sürekli baktığımız dünya, algılarımızda soluyor. Ama başka bir noktadan, taze bir gözle bakıldığında, hala nefes kesici olabilir.
Gelecek yok. Geçmiş yok. Anlıyor musun? Zaman simültanedir. Tasarımının tümü her kesiminde görünür olduğu halde, insanların bir seferde tek bir kesimini görmekte ısrarcı olduğu, yapısı incelikle ortaya çıkarılmış bir mücevherdir.
İnsana en çok tatmin duygusunu hala en eski ironiler veriyor: İnsan kanlı savaşa hazırlanırken barış adına üst perdeden, en dokunaklı şekilde konuşur.
Çünkü kötülük var. Çünkü kötülük cezalandırılmalı. Kıyamet kopsa bile bundan ödün vermeyeceğim. Ama cezalandırılmayı hak edenlerin sayısı o kadar çok ki.. ve vakit çok az.
Dayanılmaz, kaçınılmaz dehşetlerle yüzleşen ben, nihayet deliliği seçtim.
Benim sık sık hem de, dediğim şuydu: Sen benim dünyayla tek bağımsın, dünyada ilgi duyduğum tek şeysin. Beni terk ettiğinde ben de dünyayı terk ettim. Bu hiçbir şey ifade etmiyor mu sana? Sen benim yerime başkasını koyunca, o bağ da paramparça oldu. Bunun ne anlama geldiğini görmüyor musun? Benim için artık anlamı olmayan bir Dünya’yı kurtarmamı istemenin beyhudeliğini görmüyor musun?
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
Yapıyoruz çünkü bunu yapmaya mecbur hissediyoruz.
Hiçbiriniz anlamıyorsunuz, ben sizinle hapis değilim. Siz benimle hapissiniz.
Bak Her şeyin ne kadar büyük bir şaka olduğunu fark ettikten sonra Komedyen olmak tek mantıklı şey.
Yakılıp yıkılmış köyler, insan kulaklarını kendine kolye yapmış oğlanlar. Bunlar da şakanın bir parçası mı?
Bir dakika Ben hiçbir zaman iyi bir şaka olduğunu söylemedim!
Bu dünyadan, bu insanlardan bıktım.
Hala ayaktayım şafak sökerken, kalbim paramparça olmasına rağmen. Eksik dostlarımın sağlığına kaldırıyor olmalıydım
kadehimi, bu komedyenlerinkinin yerine.
-Elvis Costello
kadehimi, bu komedyenlerinkinin yerine.
-Elvis Costello
Şeref şahin gibidir, bazen kukuleta takması gerekir.
Yağmur haklının da haksızın da üzerine aynı yağar
Hiç biriniz anlamıyorsunuz. Ben sizinle hapis değilim. Siz benimle hapissiniz.
Hayatı yapacak daha iyi bir şey olmadan yaşa. Sonra mantığını uydurursun.
Kaplan! kaplan! gecenin ormanında
Işıl ışıl yanan parlak yalaza,
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
Kurabildi o korkunç simetrini
-William Blake
Işıl ışıl yanan parlak yalaza,
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
Kurabildi o korkunç simetrini
-William Blake
Daha güçlü bir dünyada; daha güçlü, sevecen bir dünyada ölmeye değerdi.
-John Cale
-John Cale
Canlı bir beden de, ölü bir beden de aynı sayıda parçacığa sahip yapısal olarak çarpıcı bir farkı yok.Yaşam ve ölüm; ölçülemez, soyut kavramlar. Neden umurumda olsun ki.
Bu dünyada kimseden yardım beklemeyeceksin. Nihayetinde, insan dediğin yalnızdır.
Yapayalnız
Yapayalnız
Hiçbir şey umutsuz değil. Hayat devam ettikçe değil.
+Korumak mı? Onları kimden koruyoruz ki?
-Kendilerinden.
-Kendilerinden.
Atom bombasının ortaya çıkışı her şeyi değiştirdi, düşünce tarzımız dışında Bu sorunun çözümü, insanlığın yüreğinde yatıyor. Bilseydim, bir saatçi olurdum.
Albert Einstein
Albert Einstein
İnsanlar neden tartışır hayat o kadar kırılgan ki. Sonsuz hiçlikte asılı duran bir çamurdan beneğin üzerine tutunmuş, başarılı bir virüs, o kadar.
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da alsın göze.
Uçuruma uzun uzun bakarsanız, uçurum da bakar sizin içinize.
Friedrich Wilhelm Nietzsche
Uçuruma uzun uzun bakarsanız, uçurum da bakar sizin içinize.
Friedrich Wilhelm Nietzsche
Hayatlarımızı yapacak daha iyi bir şey olmadığından yaşıyoruz. Sebebini daha sonra buluyoruz. Hiçlikten doğuyor, kendimiz gibi cehenneme mahkum çocuklar doğuruyor, hiçliğe gidiyoruz. Başka bir şey yok.
İnsan yağıyla ağırlaşmış dumanın ardından gökyüzüne baktım: Tanrı orada değildi. Soğuk boğucu karanlık alabildiğince uzanıyordu, yalnızdık.
Ateşin ışığında terleyerek durdum. Göğsümdeki kan lekesi, şiddet dolu yeni bir kıtanın haritası gibiydi. Arındığımı hissettim, karanlık gezegenin ayağımın altında döndüğümü hissettim ve kedileri geceleri bebek gibi bağırtan şeyi tanıdım.
ama bu bir yanılsama, şeyler şeklini sadece mekanda değil, zamanda da bulur. Öyle mermer bloklar vardır ki, geleceklerinde gömülü heykeller saklıdır içlerinde
+ Kahve ister misin?
– Tabii. Şeytan gibi kara, beklenmedik bir öpücük gibi tatlı olsun.
+ Ne?
– Sütsüz, iki şekerli.
– Tabii. Şeytan gibi kara, beklenmedik bir öpücük gibi tatlı olsun.
+ Ne?
– Sütsüz, iki şekerli.
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım
Hep bilmek istemişimdir sence yere çarpmadan önce bayılıyor muyuz, yoksa tüm acıyı hissediyor muyuz?
“Bu dünyanın sıkıntısı bu zaten iyi insan olman için en ufak bir neden yok. Yardım etmeye çalışırsın başın belaya girer.”