İçeriğe geç

Üç Nokta Kitap Alıntıları – Ahsen İlhan

Ahsen İlhan kitaplarından Üç Nokta kitap alıntıları sizlerle…

Üç Nokta Kitap Alıntıları

Ölüm,
daha güzele varmak için yaratılmıştır.
En güzele vardığında ölüm de ölür.
~
O’nda huzur bulmak, aynı zamanda anda huzur bulmaktır.
Gitmek acıttığında, kalmak üflemeliydi
Ölüm, daha güzele varmak için yaratılmıştır. En güzele vardığında ölüm de ölür.

ÜÇ NOKTA – Ânı Kaybetmek

Allah’ım doğru zamanda doğruyu konuşmayı, doğru zamanda doğru şekilde susmayı nasip et!
Âmin
İbadet ; ruhun nefes alışıdır
İçi boşaltılmış bir kuyunun derinliği çöker içine
Doldurmaya kalksan ömrünü alır, öyle bıraksan ayrı felaket!
Tam da yeri gelmişken iki türlü boşluk hissi vardır dünyada.
Biri İnsanın içine düştüğü boşluk, bir değeri insanın içinde düşen boşluk

https://1000kitap.com/ahsenilhan_

Bir ‘ tek ‘ vardır sahibi
Mânâ ‘ O ‘ na durmaktır.
Varmak da yoktur ama;
Yokluk aramamaktır.
Önce masum bir yalanı zar zor tüm organlarına sindirim. Sonra yavaş yavaş, doz aşımı ile bağışıklık kazandırırsın. En nihayetinde yalana yalan demeden, yalanla yaşamaya mahkûm olursun. Bu insanın ar damarının çatlamış halidir

Ar damarının çatlaması ya da tıkanması da ruhun ölümü ve maneviyatın kaybına kadar götürecektir.

Özetle; dertler aynı olsa da fıtratlar ve kalpler başka başka
Kim bilir ne renktir aldığın nefes? Hüzünlü bir sarı mı? Yoksa neşeli bir maviye mi benzettin?
Sen bu yalnızlıkta kabuğuna çekilip boş- boş geçmesini beklemediysen , o dokunuşu yaptıysan şayet; şimdi dilinle , kalbinle ‘ dua’ zamanı
Bu, ekinlerin yağmuru beklediği vakitlerdir. İstediğin kadar ek-biç, sula Bir yağmurun verdiği canı, sen veremezsin!
Sanki yüzyıllar boyu sürmüş gibi, sanki asırlar önce olmuş gibi, sanki daha dünmüş gibi
Ölüm, daha güzele varmak için yaratılmıştır. En güzele vardığında ölüm de ölür.
Vicdan dedi ki; Kendinize merhamet edin!
Fakat nasıl?
Vicdan dedi ki; Ruhunuza merhamet edin!
Fakat nasıl?
Vicdan’a sorduk bütün soruları.
O cevapladıkça biz utandık kendimizden,
nefsimizden. Vicdan ne dediyse dinledik ve
akıl ile kalp denilen dosta gittik.
Onlar bize bu durumdan kurtulmanın
tek yolunun ‘tövbe’ olduğunu söyledi.
Hep birlikte ‘tövbe’lere sarıldık
‘Tövbe’ler büyüdü kalbimizde.
Ümitsizlik meydanında bir ümide sarılıyoruz.
Yeniden denemek ve savaşmak arzusu
düşüyor kalplerimize.
İncelik ve nezaket,
karşılıklı hassasiyetleri gerektirir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
İnsan sınırlarını bilene denir.
İnsan fütursuzca aklına geleni yapana
ya da diline her uğrayanı söyleyene denmez!
Ben dobrayım!
Bu cümlenin açılımı şudur; ben kırar, söver,
dökerim; ama sen beni böyle kabul et!
Seni böyle kabul eden de zaten senin kadar
vurdumduymaz bir insan olacaktır.
Sevgi gibi güçlü bir duygu nasıl olur da
beklentisiz olabilir.
Sevmenin en büyük gayesi karşılığını bulmaktır.
Kalp kırıla kırıla sevmeye ayırdığı hacimli
kısmında bir işgale uğrar
Aklın hafızası daha zayıftır;
kalbin hafızası ise hem kuvvetli
hem de ceremelidir.
Başka ne vardı elimizde?
Tabii ki:
Sevmek
Hâlbuki dertler birer yoldur.
İnsanı daha güzele ve daha iyiye eriştirmek
için en etkili yollar, ömrün dertli vakitleridir.
İnsanı yoğurur yoğurur insana büründürür.
Kalbi inceltir, pasını siler.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ânda kalabilmek, şükür sebebidir.
Haddinden fazla geçmişe hayıflanmak
ya da geleceğe kaygılanmak
ya imanı zedeler ya da
Seni yalnızlaştırır!
Yaşanmamış bir zamanı özler dururum.
Sanki ona bir ulaşabilsem bütün hüzünler
eskiyecek gibi gelir. Asla varamam.
Ömrümün her mütebessim anında
vardım sanırım ama varamam.
O halde; artık sen de ağır-ağır işleyen
zamanın içinde, hüzünlü kalbinle
bir dokunuş yaparsın hayatına
İklimine, mevsimine göre ne yaparsan artık
Nasıl ve nerede, hangi şartlarda yaşarsan yaşa;
önce içindeki âleme hasret kalır, yalnızlaşırsın.
Sonra acılar ve kaygılarla dolu saatlerin içinde
yalnızlaşırsın.Ya söyleyemez yalnızlaşırsın
ya söyler de anlaşılmaz, yalnızlaşırsın.
Bazen bakıp da görmedikçe, bazen kendini
dinledikçe yalnızlaşırsın.
Acı, insanı yalnızlaştırır.
Ne anlatabilirsin ki?
Ne duyarlar, ne anlarlar?
İçten içe acıyan yaran varsa;
kendinlesin.
Ne zaman sever insan?
Baktığında mı, gördüğünde mi?
Uçurumu farkettin mi şimdi?
Hep bakarsın, bir görürsün.
Sevmek görmekle başlıyor işte!
Görmeden sevdiğinde yazık oluyor.
Bu görmek özü görmek
İçindeki tarlalarda ne yetişir, denizleri ılık mıdır,
iklimi soğuk mudur? Sokakları kesişir mi olur
olmadık? Evleri kat-kat mıdır, bahçeli midir?
Peki ya gözü görmek?
Renginden, şeklinden öte bir görmek bu
Baktığında birkaç masal anlatır mı mesela?
Suskun mudur?
Söylemek yarım olanı tamamlar, bu doğru;
fakat geçerli değil. Çünkü muhtemelen sen söylersin, onlar duyar!
acı zamanla geçer. Geçtiğinde kalabalık dünyana geri döneceksin. Ama şimdi yapayalnızsın.. Ve unutma! Senin yalnızlığın.. Acı yüklü kalbinin atımlarındaki değişimi kim duyabilir, seni Yaratandan başka?..
Ahsen İlhan
Üç Nokta
Bir sözle başlar her şey
İnsan sözü tamamlar, söz insanı tanımlar
Secdeye vardığın ânlar, infak ettiğin anlar, dua ettiğin ânlar, bir farzı, bir sünneti yerine getirdiğin ânlar, ilim için çabaladığın ânlar, sevgi sunduğun ânlar, yardım ettiğin ânlar hiçbir surette kaybedilemez.
Ölüm, daha güzele varmak için yaratılmıştır. En güzele vardığında ölüm de ölür.
Sadece zaman yitirilmez. Zamanlar yitirilir
Hep söylemişimdir; bir yere yetişmen gereken son bir saatle, bir şeyi hasretle beklediğin son bir saati aynı matematikle açıklayamazlar.
İki türlü boşluk hissi vardır dünyada Biri, insanın içine düştüğü boşluk, bir diğeri; insanın içine düşen boşluk.
Mevzu acı vermekse; her dâim, var olanın yok olması koşuluna bağlıdır.
Söyleyip de anlaşılmamış olmak, hiç söylememiş olmanın efendisidir.
Peki Mânâ Nedir?
Bunlar, iman edenler ve Allâh’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allâh’ı zikrederek huzura kavuşur ( Ra’d, 28.)
İnsanın beyni bir buçuk kiloluk bir hücre yığınıysa(?) zihin, tonlarca ağırlıkta bir düşünce labirenti. Bu ikisini birbirinden ne ayırabilir ne de araya getirebilirsin
İyisi mi ar damarını besle! Sonuçta aort damarı bile ameliyatla düzeltebiliyorlar. Ar damarının ameliyatı da tövbe ve ibadet olsa gerek!..
Ben ar damarı çatlamasının ve yalana alışmış ruhunun belirtilerini söyleyecektim
Ruhta daralma, iç sıkıntısı, memnuniyetsizlik, sevgisizlik, işlerin rast gitmemesi, ibadetsizlik, çok istediğin halde duâ edememek
Ar damarının çatlaması ya da tıkanması da ruhun ölümü ve maneviyatın kaybına kadar götürecektir
Evet! Tüm bunlar masum ve zararsız bir yalanla başlayacaktır
Kalbin, aklın ve dilin yalana doz doz alıştığı bu evrenin sonunda, büyük yalanlar da kendine daha rahat yer bulacaklar
İşte bu durumun tümüne; ar damarının çatlaması diyoruz
En büyük duâlarımdan biridir :
Allâh’ım doğru zamanda doğruyu konuşmayı ; doğru zamanda doğru bir şekilde susmayı nasip et!
Peki Mânâ Nedir?
Bunlar, iman edenler ve Allâh’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allâh’ı zikrederek huzura kavuşur ( Ra’d, 28.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir