İçeriğe geç

Her Güne Bir Kafka Kitap Alıntıları – Allan Percy

Allan Percy kitaplarından Her Güne Bir Kafka kitap alıntıları sizlerle…

Her Güne Bir Kafka Kitap Alıntıları

Ödünç aldığımız hayatımızın bitme olasılığına karşı, belki de hiçbir zaman gelmeyecek gelecek günlerin beklentisiyle mahvedemeyeceğimiz bir hazinedir bugün.
Umutsuzluk bildiklerimiz üzerine kuruludur ki bu hiçbir şeydir, ancak umut bilmediklerimiz üzerine kuruludur ki bu her şey demektir.
Birini sevmek ona sahip olmak demek değildir.
Aşk karşıtlıklarla dolu bir dramdır.
Bizden farklı olanlarla beraber yaşamaktan daha büyük bir ruhani meydan okuma yoktur.
Belki de gereksiz sorular sorduğumuz için şüphe ve güvensizlik denizinde kayboluyoruz.
Sahip olup ihtiyaç duymamak, ihtiyaç duyup sahip olamamaktan iyidir.
Sonbaharda ne kadar yolu süpürürseniz süpürün yol tekrar kuru yapraklarla kapanacaktır.
İnsanlık ortaçağın bağımlılıklarından kurtulmuştur ancak günümüz toplumunun tüketim çılgınlığına düşmesiyle birlikte bireysel özgürlüğünü kaybetmiştir.
Siyasal sarsıntılarla ve sosyal krizlerle geçen günümüz dünyası gün geçtikçe hiçbir mantığı olmayan karmaşalarla veya en sade haliyle saçmalıklarla doludur.
İlk ders: Sadece sevmek yeterli değildir. Biri için ya da biriyle yaşamak adına önce kendin için yaşamayı öğrenmelisin.
Aşk sıradan bir araçtan daha fazla sorun yaratmaz.Sorunlu olan sürücü,yollar ve yoldur.
Ve bir kez fırtına hafifledi mi nasıl dışarı çıktığını, nasıl hayatta kaldığını hatırlamazsın. Bundan emin olamazsın, aslında fırtınanın gerçekten bitip bitmediğini bile bilemezsin. Ama birşey çok açıktır. Fırtınadan bir çıktın mı fırtınaya girdiğin zamanki sen değilsindir artık. İşte bu, fırtınanın özüdür.
Bazen kader, yön değiştiren bir kum fırtınası gibidir.
Uzun bir bekleyişten sonra sonunda trenin yola çıktığını hisseden ve yaşadığı tüm kötü ve iyi anları geride bırakan bir yolcu gibi varoluş bir yolculuktur; sadece tek anlamı vardır, her zaman ileriye doğrudur.
Bizden farklı olanlarla beraber yaşamaktan daha büyük bir ruhani meydan okuma yoktur.
Gün ne kadar da kısa. Sizinle aydınlanıyor ve bitiyor ve sizin dışınızda ufak tefek şeyler var.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Aşk sıradan bir araçtan daha fazla sorun yaratmaz. Sorunlu olan sürücü, yolcular ve yoldur.
Yaşamak hiç durmaksızın yön kaybetmektir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hiç var olmamış bir şeye tutkuyla inanırken onu yaratıyoruz.
Hiç var olmayan şey ise yeterince istemediğimiz bir şeydir.
* inandığın şey yarattığın şeydir*
Eğer okuduğumuz kitaplar kafamızda yumruk etkisi yaratmıyorsa neden okuyalım ki?
İnsanın en çekici tarafı nezaketi,sabrı ve hoşgörüsüdür.
Bazen hapis kalmak özgür olmaktan daha güvenilirdir.
Hiç kimse yolu sizin için yürümez. Bu yüzden kendi hayatımızın senaryosunu kendimiz yazmalıyız.
Sabır ağırdır ama meyveleri tatlıdır.
İnsanın en çekici tarafı nezaketi, sabrı ve hoşgörüsüdür.
Umutsuzluğa kapıldığımızda, bir program ya da bir düşünceden yoksun, boş hissederiz ancak umut bize karşılaştığımız durumlar için çözümler sunar.

Sadece bunun için bile olsa karanlıkta bir ışık yakmaya değer.

Üstelik sanat yoluyla bu duyguyla başa çıkamayanlar için melankoli, deniz yüzeyindeki yosunlar gibi en saf duygularımızın ve bizi insan yapan en ince duyguların ortaya çıktığı derinimize bakma fırsatı verir.
Gerçekten değer verebilecek olan şeyler üçüncül şeylerin aracılığıyla bulunamaz.
Sadece mutluluk krallığına dönmemize engel olan olumsuz alışkanlıkların tümünden kurtulmamız gereklidir.
Odamdan çıkmak zorunda değilsin.
Kendini masaya oturmaya zorla ve dinle.
Hiç kimse yolu sizin için yürümez.
Bu yüzden, kendi hayatımızın senaryosunu kendimiz yazmalıyız.
Mutlu olmak dışında başka hiçbir görevimiz olamaz.
Şüphesiz ki sorunlar, manastır yolundaki yapraklar gibi hayatımız boyunca başımızdan hiç eksik olmayacaktır.
hayatımızı daha güzel kılmak için hayatımızdaki fazlalıklardan kurtulmalıyız.
Kötü alışkanlıklar, önyargılı fikirler, nefret, intikam, karşılaştırma ve bunlar gibi diğer zihinsel parazitleri aklımızın dışında tuttuğumuz da güzele ulaşmak için ihtiyacımız olan hoşluğu buluruz.
Başımıza gelen her şeyin bir anlamı vardır.
Eğer okuduğumuz kitaplar kafamıza yumruk etkisi yaratmıyorsa neden okuyalım ki?
Gerçekte bu adı geçen çileler olmadan çok daha sakin olurduk ama o zaman da hayat çok tekdüze olurdu.
Kafka şöyle der;
Kendimizden daha çok sevdiğimiz bir insanın ölümünden veya intiharından sonra veya her yerden uzak bir ormanda kaybolduğumuzda nasıl hissediyorsak bizi böyle derinden yaralayan kitaplara ihtiyacımız vardır.
Kitap okumak;
1. Belki de çözümünü bilmediğimiz bir sorun üzerine başka bir yazarın bakış açısını,
2. Kitabın bize sunduğu dünyada biraz rahatlamak için içinde yaşamakta olduğumuz dünyadan kaçış,
3. Başkalarıyla paylaşabileceğimiz ve bizi zenginleştiren yansımalar sağladığından sağlığımızı korur.
Hayalden etkilenmek ölümcül olduğu gibi ondan uzak olmak da aynı derecede ölümcüldür.
Özgürlüğü arzularız ancak özgür olmaktan korkarız.
Etkileşim, en iyi araçtır ve hayatımızın merhemidir. Çünkü etkileşim sayesinde hangi dilden veya hangi kültürden olursa olsun insanlık değerli bir etkileşim kurar.
İlk ders: Sadece sevmek yeterli değildir. Biri için ya da biriyle yaşayabilmek adına önce kendin için yaşamayı öğrenmelisin.
Maddenin yapısı bile katıdan sıvıya veya sıvıdan gaza değişkenken sen nasıl fikrini değiştirmezsin ?
Depresyon, mutlak felce yakın bir uyuşukluğa, ilgisizliğe ve hiçbir şekilde iyi hissedememe yeteneksizliğine sürükler.
Daha yaşayamadığı için ölümden çok korkuyordu.
“Mutlu olmak dışında başka hiçbir görevimiz olamaz.”
Peki kişisel ütopyalar var mıdır? Dünyayı değiştirmek biraz ateşli bir alan olsa da öyle ya da böyle kendimizi değiştirebiliriz.
Sadece sevmek yeterli değildir. Biri için ya da biriyle yaşayabilmek adına önce kendin için yaşatmayı öğrenmelisin.
Dalai Lama der ki; “ insanın en çekici tarafı nezaketi, sabrı ve hoşgörüsüdür.”
“Acı kaçınılmazdır, ıstırap ise seçenektir..”
-Buda
Çoğu endişe hiçbir zaman gerçekleşmeyen kehanetlerdir.
“Ancak bir felakette kaybedemediklerimize sahibizdir..”
-Hint Atasözü
“Don Kişot’un talihsizliği hayalleri değil Sanço Panço’ydu..”
-Kafka
“Sabır ağırdır ama meyveleri tatlıdır..”
-Jean-Jacques Rousseau
“Hayatın anlamı bir gün duracaktır.”
Bazen sessizlik de bir yanıttır.
Hayatta her şey bir sebepten dolayı olur. Hiçbir şey tesadüfi veya şans eseri değildir, hastalıklar, yaralanmalar, aşk, saf salaklıktan kaybedilmiş zamanlar, tüm bunlar ruhumuzun sınırlarını denemek için olurlar.
Bazen beni yiyip bitirmesine izin verdiğim problemleri çözüyorum.
Acı kaçınılmazdır, ıstırap ise seçenektir.
Birini sevmek ona sahip olmak demek değildir.
Umutsuzluk bildiklerimiz üzerine kuruludur ki bu hiçbir şeydir, ancak umut bilmediklerimiz üzerine kuruludur ki bu her şey demektir.
“Kafesin biri, bir kuş aramaya gitti.
Hayatımı tekrar yaşayabilseydim eğer,
Bu sefer çok daha fazla hata yapardım. Mükemmel olmak için bu kadar uğraşmaz, daha fazla rahat davranırdım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir