İçeriğe geç

Bizans’ın Düşüşü Kitap Alıntıları – Stefan Zweig

Stefan Zweig kitaplarından Bizans’ın Düşüşü kitap alıntıları sizlerle…

Bizans’ın Düşüşü Kitap Alıntıları

Onun tek bir amacı vardı o da İstanbul’u ele geçirmekti

~√~

Hepside İslâm dininin koşullarını yerine getirecekler abdest alacaklar, namaz kılacaklar ve üç kez büyük duayı Fetih süresini okuyacaklardır.

~√~

Eğer sakalımın bir teli bile aklımdan geçenleri öğrenmiş olsaydı onu hemen yolardım.

~√~

“Bir toz tanesi kadar küçük bir tesadüf, Kerkoporta kapısının açık unutulması, dünya tarihinin seyrini belirleyen olay olmuştur.”
Mehmet, atının üstünde sabahtan akşama bir o yana bir bu yana gidip gelir.Haliç kıyısından Marmara kıyısına at sürer bir çadırdan diğerine girip çıkarak askerlerine de komutanlarına da moral verir, onları cesaretlendirir; hatta neredeyse usta bir psikolog gibi yüz elli bin askerin hepsinin savaş azmini doruğa çıkartmasını bilir.
“Gücüne güvenerek savaş hazırlığına başlayanlar, silahlanana kadar hep barıştan söz ederler.”
“ Mümkün olmayanı gerçekleştirmek çılgın istençlerin simgesidir.”
“Gözüpekliğin aşırılığıdır bir savaşta karşı tarafı felce uğratan.”
“Eğer sakalımın tek bir teli dahi aklımdan geçeni bilseydi, onu derhal çeker koparırdım.”
Çok yazık ki dünya tarihi boyunca insanlar,ancak tehlike artık çok bariz bir hale geldiğinde birleşmeyi akıl edebilirler.
“Bir anda yitirilenleri bin yıl bile geri getirmiyor.”
Bu kalıbalıkta bazı eller yukarı kalkmış, kurtarıcıları İsa’ya, Başmelek Mikhail’e, kiliselerinin ve manastırlarının koruyucu azizlerine yalvarmakta, onlardan bir mucize dilemektedirler. Ancak hemen karşılarındaki Galata kıyısında toplanmış ve bağırıp çağırmakta olan Türkler de kendi askerleri kazansın diye olabildiğince yüksek sesle dualar edip kendi tanrılarına yakarmaktadırlar. Deniz bir sahneye, bu deniz savaşı da bir gladyatör dövüşüne dönmüştür.
Bazen bir anda yitirilmiş olanı bin yıllar geri getiremiyor
“Gücüne güvenerek savaş hazırlığına başlayanlar, silahlanana kadar hep barıştan söz ederler.”
Sahip olduğu güce güvenerek savaş hazırlığı yapanlar, silah kuşandıkları güne kadar daima barıştan söz ederler. Tahta çıkışının ardından Mehmet de, İmparator Konstantin’in elçisini dostluk içinde huzuruna kabul eder ve onu teskin edici ifadelerde bulunur.
Bütün büyük askeri hareketlerde düşmana şaşırtmayla indirilen darbe kesin başarıya ulaştırır. İşte Mehmet’in nasıl eşsiz bir dâhi olduğu burada da kendini gösteriyor. Eğer sakalımın tek teli bile kafamdan geçenleri bilseydi, onu çeker koparırdım, demişti bir zamanlar bu dâhi insan.
Mümkün olmayanı gerçekleştirmek çılgın istençlerin simgesidir. Askeri dâhi savaş kurallarını önemsenmez, gerektiğinde denenmiş yöntemleri değil, kendi yaratıcı düşlemini uygular.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Gücüne güvenerek savaş hazırlığına başlayanlar, silahlanana kadar hep barıştan söz ederler.
Konstantin, buradaki çatışmanın içinde can verir; ancak ertesi gün, ceset yığınının içinde, ayağındaki altın kartal simgesi işlenmiş bir çift erguvan renkli ayakkabı sayesinde, Doğu Roma İmparatorluğu’nun en son imparatorunun bir Romalı olarak onuruyla savaştığı ve savaşarak öldüğü gerçeği ortaya çıkar.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Türk askerlerini hemen arkalarında gören Bizanslılar, kentin düştüğünü sanarak bağırmaya başlarlar.
Kent düştü!”
“Kent düştü!”
“Kent düştü!”
Bir savaşta böylesi çığlıklar savaşın da insanların da kaderlerini belirler; bu çığlıklar böylesi bir ortamda en güçlü top sesinden bile daha etkilidir.
En nihayetinde beklenen son sahne başlar. Avrupa tarihinin belki de en dokunaklı, bir çöküşün en dehşetli anları gelmiştir artık.
Herkesin malumudur ki geceler, heyecanlar, yeni düşler ve yeni umutlar içindir; onların tatlı zehri insanı şaşırtır, umut dünyasını karmakarışık hâle getirir.
Sultan Mehmet de, gece demeden gündüz demeden bu kalenin inşaatının başında bulunur.
Fakat Mehmet, boğazın en dar, bir zamanlar gerçekleşen Acem seferi sırasında Kserkses’in de karşı kıyıya geçmiş olduğu bir yerinde, hiçbir geçerli dayanak beyan etmeden bir kale inşaatı yapılmasını emreder. Avrupa yakasında, Rumeli Hisarı denen yerde inşa edilen bu kale, Bizans gemilerinin bu geçidini kapatır.
Başı önünde atından iner, yere diz çöker ve dua eder. Sonra yerden bir avuç toprak alıp, kendisinin de ölümlü olduğunu anımsayıp, başının üzerine serper
Son ve kesin saldırı 29 Mayıs günü yapılacaktır! Sultan her zamanki kararlığıyla saldırı hazırlıklarına başlar. O gün herkes abdest alacak, üç kez büyük duayı, Fetih Suresi ‘ni okuyacaktır
Bazen bir anda yitirilmiş olanı bin yıllar geri getiremiyor
Çok yazık ki dünya tarihi boyunca insanlar, ancak tehlike artık çok bariz bir hale geldiğinde birleşmeyi akıl edebilirler.
Eğer sakalımın tek bir teli bile aklımdan geçeni bilseydi onu derhal çeken koparırdım

-Fatih Sultan Mehmet

Bazen bir anda yitirilmiş olanı bin yıllar geri getiremiyor
Eğer sakalımin tek bir teli bir aklımdan geçeni bilseydi onu çeker koparırdım.
Eğer sakalımın tek bir teli bile aklımdan geçeni bilseydi, onu derhal çeker koparırdım.
Sahip olduğu güce güvenerek savaş hazırlığı yapanlar, silah kuşandıkları güne kadar daima barıştan söz ederler.
Herkesin malumudur ki geceler; heyecanlar, yeni düşler ve yeni umutlar içindir.
Daha öncesinde yaşadıkları fikir ayrılıkları ve din tartışmaları nedeniyle bir türlü bir araya gelemeyen insanlar, son saatlerinde kentin meydanlarında toplanmaya başlarlar. Çok yazık ki dünya tarihi boyunca insanlar, ancak tehlike artık çok bariz bir hale geldiğinde birleşmeyi akıl edebilirler.
“Büyük askeri hareketlerinin ortak özelliği, düşmanı şaşırtarak öldürücü darbeyi indirmeye dayanır ki bu son teşebbüsü de Mehmet’in eşsiz deha olduğunun gerçek ve tartışmasız bir göstergesidir.”
“Herkesin malumudur ki geceler, heyecanlar, yeni düşler ve yeni umutlar içindir; onların tatlı zehri insanı şaşırtır, umut dünyasını karmakarışık hale getiri
“Sahip olduğu güce güvenerek savaş hazırlığı yapanlar, silah kuşandıkları güne kadar daima barıştan söz eder.”
Eğer sakalımın tek bir teli bile aklımdan geçeni bilseydi, onu derhâl çeker koparırdım.
| FATIH SULTAN MEHMED |
Herkesin malumudur ki geceler;
heyecanlar, yeni düşler ve
yeni umutlar içindir.
“Bazen bir anda yitirilmiş olanı bin yıllar geri getiremiyor ”
Sahip olduğu güce güvenerek savaş hazırlığı yapanlar, silah kuşandıkları güne kadar daima barıştan söz ederler.
Çok yazık ki dünya tarihi boyunca insanlar, ancak tehlike artık çok bariz bir hâle geldiğinde birleşmeyi akıl edebilirler.
Bu deha, bir keresinde, “Eğer sakalımın tek bir teli bile aklımdan geçeni bilseydi, onu derhal çeker koparırdım,” demiştir.
Oysaki mümkün olmayanı gerçekleştirme azmine sahip olmak, çılgın arzular beslemek demektir ki Mehmet’in arzuları da bu nevidir. Bu askeri deha, kanıksanmış yöntem ve teamülleri önemsemez; kendi yaratıcılığının eseri olan yeni yöntemleri tatbik etmeye kararlıdır.
Mehmet, düşlerini kendi iradesi ve azmi ile gerçekleştirmeyi bilen biridir.
Sultan, ibadeti bitince ayağa kalkar; az evvelki alçakgönüllü kul, yeniden meydan okuyan bir askere dönüşür.
Eğer sakalımın tek bir teli bile aklımdan geçeni bilseydi, onu derhal çekip koparırdım.
İnsan iradesi bir kez daha yapılamaz deneneni başarmaya muktedir olmuştur.
Büyük askeri hareketlerin ortak özelliği, düşmanı şaşırtarak öldürücü darbeyi indirmeye dayanır ki bu son teşebbüsü de Mehmet’in eşsiz bir deha olduğunun gerçek ve tartışmasız bir göstergesidir. Bu deha, bir keresinde, “Eğer sakalımın tek bir teli bile aklımdan geçeni bilseydi, onu derhal çeker koparırdım,” demiştir.
Çok yazık ki dünya tarihi boyunca insanlar, ancak tehlike artık çok bariz bir hale geldiğinde birleşmeyi akıl edebilirler.
Eğer sakalımın tek bir teli bile aklımdan geçeni bilseydi, onu derhal çekip koparırdım.
Zafer kazanamazsan sakın ola yanıma sağ gelmeyesin!
Savaşa hazırlık yapan hükümdarlar anlaşmaları önemsemezler.
Sahip olduğu güce güvenerek savaş hazırlığı yapanlar, silah kuşandıkları güne kadar daima barıştan söz ederler.
Hanedan içinde kendi iktidarına karşı olanları ortadan kaldırmaya niyetli olduğunu, henüz reşit olmayan şehzade kardeşini hamamda boğdurarak gösterir. Bu eylemin hemen ardındansa bu cinayeti işleyen celladı ölüme mahkum eder.
Sahip olduğu güce güvenerek savaş hazırlığı yapanlar, silah kuşandıkları güne kadar daima barıştan söz ederler.
Daha önce yaşadıkları fikir ayrılıkları ve dib tartışmaları nedeniyle bir türlü bir araya gelemeyen insanlar, son saatlerinde kentin meydanlarında toplanmaya başlarlar.

Çok yazık ki dünya tarihi boyunca insanlar, ancak tehlike çok bariz hale geldiğinde birleşmeyi akıl edebilirler.

Sahip olduğu güce güvenerek savaş hazırlığı yapanlar, savaş kazandıkları güne kadar daima barıştan söz ederler.
Çok yazık ki dünya tarihi boyunca insanlar, ancak tehlike artık çok bariz bir hale geldiğinde birleşmeyi akıl edebilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir